Atatürk Anlatıyor: Cumhuriyet Millî Egemenliğe, Yüksek Ahlaka, Türk Kültürüne Dayanır, Temelinde Antiemperyalist Bilinç Vardır
Bir kutsal ülkünün tecellisi, milli azim ve bilincin eseri Türkiye Cumhuriyeti… Milletçe en büyük eserimiz... Onuncu Yıl nutkumda söylediğim gibi: Yurttaşlarım! Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti'dir. Bundaki başarıyı, Türk milletinin ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak, azimle yürümesine borçluyuz.
Türkiye cumhuriyetle idare edilen bir devlettir. Devletimiz Millî Egemenlik idealini en iyi ve en güvenilir şekilde temsil edip uygulayan devlet şeklinin, Cumhuriyet olduğuna inanmıştır. Bu sarsılmaz inançla Cumhuriyeti her tehlikeye karşı, her aracı kullanarak korur ve savunur.
Dünya tarihinde, dünya üzerinde mutlakiyet yönetimi olmuştur, meşrutiyet yönetimi olmuştur. Bir de cumhuriyet hükümetleri vardır. Cumhuriyet halk idaresidir, demokrasi sistemi ile devlet şeklidir. Demokrasi prensibinin, en çağdaş ve mantıklı şekilde uygulanmasını sağlayan hükümet şeklidir. Demokraside yöneten millettir, devletin son iradesini ortaya koyan da millettir. Demokrasi esasına dayanan cumhuriyet; yurttaş özgürlüğünü tanıyan, ona saygı gösteren, onun sağlanmasını ve korunmasını en birinci görev bilen siyasi yönetimdir. Eski devirde özgürlüklerin korunması gibi bir sorun yoktu. Çünkü özgürlük yoktu.
Cumhuriyetin sultanlıktan farkı şudur: Cumhuriyet yüksek ahlakî değer ve niteliklere dayanan bir idaredir. Cumhuriyet erdemdir. Cumhuriyet idaresi erdemli ve namuslu insanlar yetiştirir. Sultanlık ise korku ve tehdide dayanan bir idaredir. Korkuya, tehdide dayalı olduğu için de, korkak, alçak, sefil, rezil insanlar yetiştirir. Cumhuriyet ahlaksız toplumlarda yaşayamaz.
Cumhuriyet Türk’ün yüksek siyasi kurumu, Türk milletinin tabiat ve karakterine en uygun idaredir. Onu kuran, Türk milletidir, sahibi odur. Türkiye Cumhuriyeti milletimizin doğrudan doğruya, kendiliğinden kurduğu devlet teşkilatı ve hükümettir. Cumhuriyet idaresi Türk milletinin öz ve paha biçilmez malıdır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin dayandığı temeller vardır. Bu temeller devrimler, devrim kanunlarıdır; Türk toplumudur, yüksek Türk kültürüdür. İnancım odur ki, toplumun bireyleri Türk kültürüyle ne kadar dolu olursa, cumhuriyetimiz de o kadar sağlam olur.
Türkiye Cumhuriyeti Emperyalizme karşı verilen silahlı bir mücadele sonunda kurulmuştur. Temelinde antiemperyalist bilinç vardır. Türk kahramanlığının, ulusal azmin ve ulusal bilincin ürünüdür. Afyonkarahisar-Dumlupınar Meydan Muharebesi ve onun son safhası olan 30 Ağustos Muharebesi… Türk tarihinin en önemli bir dönüm noktasıdır. Yeni Türk devletinin, genç Türk Cumhuriyeti’nin temelini orada attık. Sonsuz hayatını orada taçlandırdık. O sahada akan Türk kanları, semasında uçan şehit ruhları devlet ve Cumhuriyetimizin sonsuza kadar muhafızlarıdır. Ordumuzun kahraman genç subayı ve Cumhuriyet’in idealist öğretmen topluluğunun değerli üyesi Kubilay da öyle… Cumhuriyetimiz onun tertemiz kanıyla hayatiyetini tazelemiş ve kuvvetlendirmiştir.
Ancak biz Cumhuriyetimizi çok daha güçlendirmeyi amaç edindik: Bunun için maliyemizi güçlü ve düzenli kılmaya çalıştık, barışı savunduk. Birlik, azim ve çalışma en esaslı prensibimiz oldu.
* * *
Cumhuriyet’te hükümet, millet birdir. Cumhuriyet rejimimiz milletimize en uygun olan, dünyaya örnek bir rejimdi. Bu hususları cumhurbaşkanı olarak yaptığım kimi konuşmalarımda dile getirdim, aşağıda sunuyorum.
Bugünkü hükümetimiz, devlet teşkilâtımız doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet teşkilatı ve hükümettir, adı Cumhuriyet’tir. Cumhuriyet’te hükümet millettir, millet de hükümet... Milletle hükümet arasında ayrılık yoktur. Bu ikisi arasında geçmişte olan ayrılık kalmamıştır. Hükümet ve onun üyeleri kendilerinin milletten ayrı olmadıklarını bilir; milletin…, yalnızca milletin efendi olduklarını da!
Cumhuriyet idaresi Türk milletinin tabiat ve şiarına en uygun olan idaredir. Türk milleti, egemenliğini en kapsamlı şekilde ortaya çıkaran yeni idareye kavuşuncaya kadar daima mevcut siyasi kurumlara yabancı kalmıştır. Çünkü geçmişin kurumları, başından sonuna kadar milletin başında yumruk tutan bir sürü despotlar kadrosundan başka bir şey değildir. Sonra, Cumhuriyetimiz sağlam temeller üzerine kurulmuştur. O dünya uygarlığı ve insanlık için, benzemeye çalışılacak bir örnektir.
Cumhuriyet idaremizin başka özellikleri de vardır: Ulusaldır, herkesindir, demokrasiyle özdeştir. Türkiye Cumhuriyeti kat kat ulusallık üzerinde yükselmiştir: Ulusal savunma, ulusal ekonomi, ulusal kültür, ulusal eğitim ve öğretim! Yurttaş olarak “ne mutlu Türküm” diyen herkesin cumhuriyetidir. Bu nedenledir ki, adı “Türk Cumhuriyeti” değil, “Türkiye Cumhuriyeti” olmuştur. Şunu da eklemeliyim ki, cumhuriyetle demokrasi asla birbirinden ayrılamaz.
* * *
Cumhuriyet Millî Egemenliğin güvencesidir. Türk zekâ, yetenek ve kaynaklarını işlemeyi, Türk varlığını ve çıkarlarını korumayı, yurttaşların güvenliğini sağlamayı amaçlar. Ülkemizi geçmişin kör dövüşü ve idari kötülüklerinden uzak tutar. Ülkenin saygınlığını artırır. Halka hizmet, gönenç ve mutluluk götürür; özgüven ve devletine güven duygusu kazandırır. Milletimize parlak bir gelecek hazırlar. Bütün bu alanlarda önemli başarılar da elde ettik. Bunları bir kitabımda, Meclis ve diğer bazı konuşmalarımda açıkladım, aşağıda tekrarlıyorum.
Cumhuriyet’in ilk işlevi millet egemenliğini gerçekleştirmektir. Cumhuriyet, Millî Egemenliği en gelişmiş şekilde ortaya çıkarır. Milletvekillerinden meydana gelen meclisi ve sınırlı zaman için seçilmiş Cumhurbaşkanı ile, Milli Egemenliğin korunmasının en sağlam güvencesidir.
Türk milleti hayal peşinde koşmaktan bıkmış usanmıştır. Artık akılcı ve gerçekçi bir politika izlemek devrine girmiş bulunuyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi’ni onun için kurduk. Ulusal sınırlar içinde Türk zekâsını işlemek, Türk uygarlık yeteneğini geliştirmek, maddi ve manevi kaynakları işletmek Cumhuriyet’in temel politikasıdır.
Cumhuriyet’in iç ve dış politikası; gelecekte de onur, kuvvet ve doğrulukla ve Türk milletinin kuvvetlerini onun refah ve gelişmesi için yöneltmek ve toplamakla öne çıkacaktır. Cumhuriyet’in varlık ve sağlamlığını ve milletin yüksek çıkarlarını iç ve dış herhangi bir kasta karşı her an savunmaya hazır bulunarak, dışarda dostluklara ve barışçı çalışmaya destek ve vefalı olmak, içerde yurttaşların güvenlik ve asayiş içinde çalışma ve gelişmesine hizmet etmek asıl gayemizdir.
Bugünkü Türkiye Cumhuriyeti ricali geçmişin anlamsız kör dövüşlerini bilir, bunları hiçbir sebep ve şekille tekrar etmek istemez. Cumhuriyet, Türk vatanını yüzyılların birikmiş idari kötülüklerinden kurtaracaktır. O ülkemizin hak ettiği itibar ve saygıyı koruyacak ve yükseltecek biricik yönetim şeklidir. Türkiye Cumhuriyeti dünyada işgal ettiği konuma layık olduğunu eserleriyle kanıtlayacaktır. Türkiye Cumhuriyeti mutlu, başarılı ve muzaffer olacaktır.
Devleti ve hükümeti kendi malı ve koruyucusu bilmek… Bu bir millet için büyük nimettir, büyük şereftir. Türk milleti bu sonuca Cumhuriyet’le varmış ve her yıl bunun artan olumlu sonuçlarını görmüş ve göstermiştir. Biz milletimizin maddî ve manevî huzuruna her şeyden fazla önem verdik. Ne mutlu ki, ben ve arkadaşlarım, Cumhuriyet rejiminin, yurdumuzda huzur ve sükûnun en iyi şekilde yerleşmesini sağladığını sevinçle görüyorduk. Vatandaşlarımız ve yurdumuzda oturanlar, Cumhuriyet kanunlarının eşit koşulları altında kendileri için hazırlanan özgürlük, gönenç ve mutluluk imkânlarından en üst derecede istifade ediyorlardı. Bilinmelidir ki, Cumhuriyet rejimi, varlığını, var olduğunu özellikle yurttaşların huzur ve sükûnunu eşit bir şekilde sağlayarak gösterebilir.
* * *
Üç temel kurumu vardır Cumhuriyetimizin. Birincisi meclistir. Meclis milletin seçtiği milletvekillerinden oluşur. Cumhuriyette son söz meclisindir. Millet adına yasaları o yapar. Hükümete güvenoyu verir, onu düşürür. Belli usule göre ve belli bir dönem için seçilmiş olan cumhurbaşkanı ise, başbakanı görevlendirir. Başbakan da güvendiği milletvekilleri arasından bakanlar kurulunu oluşturacak bakanları seçer. Üçüncü kurum bağımsız yargıdır.
Cumhuriyet idaresinde Meclis, Cumhurbaşkanlığı ve Hükümet; yalnızca halkın özgürlüğünü, halkın güvenliğini ve rahatını düşünür, bunları sağlamaya çalışır. Cumhuriyet idaresi yurttaş özgürlüğünü tanır ve sayar, onu korumayı birinci görev bilir. “Yurtta barış, dünyada barış” prensibini uygular.
Cumhuriyetimizin iç ve dış siyaseti; her zaman onurla, kuvvet ve doğrulukla kendini gösterir. Türk milletinin bütün güçlerini, milletimizin refah ve gelişmesi üzerine yönlendirip yoğunlaştırır. Cumhuriyet’in iç siyaseti, vatandaşın hayatı üzerinde hiçbir nüfuz ve tasalluta izin vermez.
Cumhuriyet halkımıza özgüven vermiştir, devletine güven duygusu aşılamıştır. Bugün ekonominin her alanında ve ülkenin her tarafında Türkler kendilerine ve devletlerine tam bir güven içinde çalışıyorlar. Cumhuriyet yeni ve sağlam esaslarıyla Türk milletini güvenli ve sağlam bir gelecek yoluna koyduğu kadar, asıl düşüncelerde ve ruhlarda yarattığı güvenlik itibariyle, yepyeni bir hayatın müjdecisi olmuştur.
Cumhuriyetimiz Türk milletinin refahı ve yükselmesi yolunda yüzyılların görmediği başarılara erişti. Milletin refah ve gelişmesinin gereklerini, onun eğilim ve ihtiyaçlarını bularak ve öğrenerek gerçekleştirdi. Kimsesizlerin kimsesi oldu. Çünkü biz Cumhuriyeti ülkemizin koşullarına, toplumsal eğilimlerine ve halkın ihtiyaçlarına tamamıyla uygun bir rejim olarak kurduk. Bu şekilde az zamanda elde ettiği sonuçlar, Cumhuriyet yönetiminin milletimize hazırladığı geleceğin ne kadar parlak olduğunu tahmin ettirmeye yeterlidir. Asla şüphe yoktur ki, Cumhuriyet’in gelecekteki evlatları bizden çok daha gönençli, daha bahtiyar ve mutlu olacaklardır.
Prof. Dr. Cihan DURA, 28 Ekim 2016