Atatürk 100 yıl önce din vicdanlardadır demiştir. Doğrudur din vicdanlardadır ve bu dinin adı da İslam’dır. İslam Allah ile kul arasındadır ve kimsenin imanı kimseyi ilgilendirmez. Ancak herkes bilir ki Kur’an’da toplumsal hayatı düzenleyen yasalar da vardır. İslam Allah ile kul arasında ise Kur’an’ın toplumsal hayatı düzenleyen bu yasaları nasıl açıklanacaktır? İşte bu yasalar İslam’a değil Müslimliğe ait yasalardır. İnanan inanmayan, farklı inanan, farklı yaşam şekilllerine sahip olan herkesin dünyada barış ve huzur içinde yaşayacakları sistem Kur’an’da Müslimlik adı ile tarif edilmiştir.
1500 yıldır bireyin dini ile toplumun dini birbirine karıştırılmıştır. İslam denilerek toplumsal düzene ilişkin düzenlemeler yapılmaya çalışılmıştır. İman toplumsal düzene karıştırılmış bu sayede dini duygular sömürülmüş halklar kandırılmıştır. İslam bireyin kendisi ile mücadelesidir ve bu mücadele Allah ile kul arasındadır. Müslimlik ise bozguncu ile mücadeledir bu da toplumsal düzene ilişkindir.
Atatürk bundan 100 yıl önce Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini altı ilkeye dayandırmıştır. Çalışmalarımız neticesinde altı ilkenin Kur’an’da mevcut olduğunu tespit ettik. Altı ilke Müslimliğe aittir, toplumsal sistemin temellerini oluşturmaktadır ve zulüm ve fesadı engelleyen ilkelerdir:
Atatürk’ün Kur’an’da yer alan altı ilkeyi tefekkür etmeden öğrenmesi mümkün değildir.
Birçokları bazılarının peşine takılırken Atatürk hiç kimsenin peşine takılmadı. Hiç kimseyi kendine rehber edinmedi yol gösterici edinmedi. O aklını kullandı ve Kur’an’da yer alan altı ilkeyi tefekkürü sayesinde öğrendi. Atatürk herhangi bir kimseci değildi…
http://www.kurandini.net