Atatürk Emperyalizmle Mücadelesini Anlatıyor
İki Mustafa Kemal vardır: Biri benim, et ve kemikten… diğeri sizler, ölümsüz olan.
Emperyalizm’e Karşı Halkımla Birlikte Savaştım Ve Kazandım
1- Ben, Mustafa Kemal Paşa, zamanın uluslararası dengelerini dikkatle kolladım. Anadolu’da, Anadolu için, Anadolu halkıyla, Emperyalizm’e karşı muharebeye girdim ve kazandım.
Allah’ın Haklı Davamızda Bize Yardımcı Olacağından Emindim
2- Giriştiğimiz bağımsızlık ve vatan mücadelesinde Cenabı Hakk’ın yardım ve inayetinin bizimle olduğuna inanıyordum, Cenabı Hak bizimle beraberdir, diyordum.
Milletimiz Emperyalizm’in Baş Hedeflerinden Biri Olmuştur
3- Milletimiz yüzyıllar boyunca savaşarak Müslüman ülkeleri savunmuş ve Avrupalı emperyalistlerin baş hedeflerinden biri haline gelmişti.
Emperyalist Batı’nın Genel Hedefi Bütün Doğu’dur
4- Millî Mücadele yıllarında bu gerçeği şöyle ifade etmiştim: Türkiye Asya için metin ve sağlam bir kaledir. Bütün Asya’nın, bütün mazlumlar dünyasının, zulüm dünyasına doğru ileri sürdüğü bir konumda bulunmaktadır. Anadolu bu durumu ile zulümlere, saldırılara, taarruzlara maruz bulunuyor; yıkılmak, çiğnenmek, parçalanmak isteniyor. Fakat arkadaşlar, bu hücumlar sadece Anadolu ile sınırlı değildir. Bu hücumların genel hedefi bütün Doğu’dur. Anadolu her türlü tasalluta, taarruza karşı bütün varlığıyla kendini savunmaktadır. Bunda da başarılı olacağına emindir. Anadolu, bu savunmasıyla yalnız kendi hayatına ait görevi yapmıyor, belki bütün Doğu’ya yönelik hücumlara bir set çekiyor. Bu hücumlar elbette kırılacaktır. Bütün bu tasallutlar kesinlikle son bulacaktır. İşte ancak o zaman Batı’da, bütün dünyada gerçek sükûn, gerçek gönenç ve insanlık hüküm sürebilecektir. Türkiye emperyalizme karşı bu mücadelesiyle iyi bir örnek oldu, bundan pek büyük bir bahtiyarlık duydum.
Amerika Bütün Gayretini Beni Gözden Düşürme Hedefine Yöneltmiştir
5- Amerika benim ilkelerimin, Kemalizm’in ülkemizi ve milletimizi sımsıkı ayakta tuttuğunu biliyordu; bileşkesinin ben, Gazi Mustafa Kemal Paşa olduğunu da… Bu yüzden değil midir ki CIA ajanı Graham Fuller yeni bir senaryo önerdi: “… Atatürk’ün düşünceleri, çağı için son derecede güçlü düşüncelerdi; ama onun sayesinde yaratılmış, bugünün kendine güven duyan, güçlü Türkiye’si, artık ulusal kimliğini, yörüngesini, dünyadaki rolünü, hatta İslam’ın gündelik hayattaki yerini yeniden düşünmelidir.” “Atatürk’ü terk etmelisiniz” telkini acaba başka türlü nasıl yapılabilirdi! Turgut Özal da açık oldu bu telkine, Çiller de. Erbakan ve yetiştirmeleri dünden hazırdı. Fakat bunca yıllık icraatları ülkeyi sonunda nereye getirdi, görüyor musunuz? 12 Eylül’e kadar kimsenin aklına bile getirmediği Türk üst kimliği, artık harıl harıl tartışılıyor, devletimizin, ülkemizin bütünlüğü de...
ABD Benden Kopmuş, Yarı Demokratik, Batı’ya Muhtaç Bir Türkiye İster
6- Peki, bugün Amerikan desteği ve güdümündeki “numaracı cumhuriyetçiler” ve dinciler neden hedef olarak beni seçtiler? Çünkü onlar Amerikan yanlısıdır. Çünkü “Kemalist model” ABD çıkarlarına uygun değildir. Çünkü Amerika “ılımlı İslam”la bütünleşmiş olan bir Türkiye istiyor: Yarı laik, yarı demokratik… Ulusal ve sosyal devlet anlayışı son bulmuş… Kendi ayakları üzerinde duramayan… Batı’ya muhtaç… Batı’nın ne içinde, ne dışında, kapısının önünde olan bir Türkiye istiyor.
***
Millî Mücadele Dünyada İlk Ve Öncü Bağımsızlık Savaşıdır
7- Emperyalistler Anadolu’da başlayan savaşın başka tür bir savaş olduğunu anlamışlardı: O Asya’nın, Afrika’nın boyunduruk altındaki halklarına yol gösteren bir savaştı, dünyada ilk ulusal bağımsızlık ayaklanmasıydı. Türkiye’nin o günkü mücadelesi yalnız Türkiye’ye ait değildi. Eğer yalnız kendi nam ve hesabına yapılmış olsaydı belki daha kısa, daha az kanlı olur ve daha çabuk bitebilirdi.
Türkiye Mücadelesiyle Bütün Doğuya Örnek Oldu
8- Türkiye bu mücadelesinde büyük ve önemli bir çaba sarf etti. Savunduğu dava, bütün mazlum milletlerin, bütün Doğu’nun davasıydı ve bunu sonuçlandırıncaya kadar Türkiye, kendisiyle beraber olan Doğu milletlerinin, beraber yürüyeceğinden emindi. Türkiye o zamana kadar mevcut tarih kitaplarının gereklerini değil, tarihin hakikî gereklerini takip etti. Gerçekten mevcut tarihlerin kaydettiği olaylar, milletlerin gerçek düşünceleri ve emelleri, hareketleri değildi. Doğu milletleri kendi iradeleri, kendi duygularıyla hareket etmiyorlardı. Onların başında birtakım despot, keyfi hareket eden çarlar, hükümdarlar vardı. Tarihte yazılanlar, daha çok onların, hırslarını tatmini için yaptıkları olaylardı. Biz onların hepsini yırtmayı, yeni bir tarih yapmayı hedefledik.
***
Emperyalizm Ülkemizde Zararlı Ve Bölücü Faaliyetlerde Bulunmaktadır
9- Emperyalizm bir ülkeyi çeşitli yolları kullanarak ele geçirir. Bu yollardan biri de -bugün olduğu gibi- insani yardım bahanesidir. Örnek vereyim. Millî Mücadele yıllarında bir Amerikan heyeti Anadolu’da yetimhaneler ve numune çiftlikleri ile hayır kurumları açmak için İçişleri bakanlığına başvuruda bulunmuştu. Ben bu talebe şu yanıtı verdim:
Gerek uzak gerek pek yakın geçmişte bize gayet pahalıya mal olan acı tecrübelerden dolayı, bazı çekince kayıtları belirtmeye kesin lüzum vardır. Şimdiye kadar ülkemizde siyasi, iktisadi ve bilimsel maksatlarla çalışan kurumlar veya yabancı şahıslar özellikle aşağıdaki gayeler peşinde koşmuşlardır:
- Yaptıkları çalışmalardan, insafsız bir kâr sağlamak! Bizim için en az zararlı olanlar bunlardır.
- Bir bölgede elde ettikleri ekonomik ayrıcalıklara dayanarak, ilerde, oraya sahip olma hakkını temine çalışmak! Bu gibilerin, ülkemizde çalışmalarına kesinlikle izin verilmeyecektir. Bu şekilde hareket etmekle yalnız kendimize değil, bütün insanlığa, çok büyük bir hizmet yapacağımıza inanıyoruz. Çünkü, hiç şüphe yoktur ki, Dünya Savaşı’nın başlıca müsebbipleri, bu gibi gayeler peşinde koşan kapitalist grupları ve onlara alet olan politikacılardır.
- Ekonomik, bilimsel ve insani maksatlar altında ülkemize gelip ilerde istilalar hazırlamak için, çeşitli unsurları gerek hükümete, gerek birbirine karşı tahrik etmek! Bu gibiler, hem Dünya Savaşı’nın, hem de ülkemizdeki feci boğazlaşmaların başlıca müsebbiplerindendir.
- Sırf bilimsel ve insani gayelerle ülkemizde çalışmakla beraber, ruhlarında yerleşmiş bulunan Hıristiyanlık güdüsüyle, hemen sırf Hıristiyan azınlıklarla meşgul olmak. Onlara ister kasıtlı, ister kasıtsız, arasında azınlıkların da yaşadıkları Müslüman kitlelerinden ayrılmak arzusunu aşılamak… Bu gibilerin gerek Müslümanlara, gerek -sözde iyiliğine çalıştıkları- Hıristiyan azınlıklarına, içinde yaşadıkları İslam çoğunluklarına makul olmayan tahakküm arzusunu aşılamakta ne kadar insanlık dışı bir şekilde hareket etmiş bulundukları açıktır. Bu yüzden meydana gelen boğazlaşmalardan manen sorumludurlar. Hükümetimiz bu gibilerin de, çalışmalarına serbestçe devam etmelerine müsaade ettiği takdirde, Müslim ve gayrimüslim bütün tebaasına karşı, pek ağır bir sorumluluk yükü altına girmiş olacaktır.
Bağımsızlığımızın Muhafazası Ancak Emperyalizm’e Karşı Mücadeleyle Mümkündür
10- İnsan ancak çalışmakla insan olur. Halkçılık, toplumsal düzenini, emeğe, hukuka dayandırmak isteyen toplumsal bir doktrindir. Efendiler! Biz bu hakkımızı saklı bulundurmak, bağımsızlığımızı emin bulundurabilmek için bizi, hepimizi, ulusumuzu mahvetmek isteyen emperyalizme karşı ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı milletçe mücadeleyi uygun gören bir görüşü takip eden insanlarız.
Emperyalizm’in Tuzaklarından Uzak Durun
11- Öyle ise, ey yurtseverler, bağımsızlığınızı ve özgürlüğünüzü korumak için, Çirkin Batı’nın kuracağı tuzaklardan uzak durun. Çünkü emperyalizm devletimizin, ulusumuzun bağımsız olmasını istemez, çünkü Batı tarih boyunca yıkılmamızı çabuklaştırmak için elinden gelen her şeyi yapmıştır.
Prof. Dr. Cihan DURA, 1 Haziran 2013