Atatürk'le Aldatanlar
Bu satırları bir çok kişinin bana kızacağını bilerek kaleme alıyorum. Ama ne var ki, içimden bir ses bana doğruları sadece doğruları yazmamı emrediyor.
"Doğruları söylemekten korkmayınız." Mustafa Kemâl ATATÜRK
"Asla unutmamalısınız. bizim en büyük kuvvetimizi bugün de yarın da dürüst, açık siyaset ve sözlerimize bağlılık oluşturacaktır." M. Kemal Atatürk
Emir büyük yerden olunca, bize de baş kesmek, boyun eğmek düşmektedir elbette...
***
28 Ekim'den başlayarak tüm yurt sathında Mustafa Kemal'in bize "Gençliğe Hitabe" ve "Bursa Nutku"nda verdiği emirler, Türk millet tarafından, tereddütsüz yerine getirilmiştir.
Barikatlar yıkılmış, tüm engellemelere rağmen Atatürk Anıtlarına ulaşılmış, Gazi Paşa'nın huzurunda baş eğilmiş, çelenkler konulmuştur. İlk Meclis'in önünden Atatürk'ün huzuruna varılmış, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı gerektiği gibi Türk milleti tarafından kutlanmıştır.
10 Kasım'da ise Türk milleti gene Atatürk'ün huzuruna çıkmış, köylüsü, kentlisi, genci, ihtiyarı, esnafı, öğrencisi, öğretmeni, askeri, polisi, şalvarlısı, kasketlisi, ak yazmalısı, kısacası tüm ulus Önder'ine, Kurtarıcısı ve Kurucusu'na bağlığını dile getrmiştir.
10 Kasım'da Anıt Kabir'de mahşeri bir kalabalık vardır. Türk milleti Atatürk'üne bağlılığını ifade etmiştir. Kimi okuduğu "Fatiha"yla, kimi bir demet karanfille, kimi baş örtüsünün ucuyla sildiği göz yaşlarıyla, bazıları da "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sloganıyla...
Türk milleti vatan, Cumhuriyet ve Gazi Mustafa Kemâl Atatürk sevdası ile koşmuştur Anıt Kabir'e. O mahşeri kalabalığın bir başka türlü izahı yoktur.
"Biz kazandık." "Teslim aldık." "Atatürk'te birleştik."
Neyi kazandık, neyi teslim aldık ve nasıl Atatürk'te birleştik?
"Atatürkçü olmak, O'nun sözlerini yenilemek, resimlerini duvara asmak, anıtlarında çelenklerle gözyaşı dökmek, O'nun anılarıyla "AH" çekmek değildir. Atatürkçü olmak O'nun yöntemini, eyleme geçirmektir." Ceyhun Atıf Kansu
Eğer siz "Kemalizm bir burjuva ideolojisidir. Biz ideoloji olarak Kemalizm'i savunmuyoruz." veya "Kemalizm tarihte kalmıştır ve rolünü oynamıştır." demişseniz ve hatta bu düşüncelerinizi tarihe not düşerek, kitaplarınızda da yazmışsanız, siz Atatürk'te birleşemezsiniz.
Hatta bu sözlerin sahibi Ulusal kurtuluş Hareketi'nin özünü anlayamamış ve bu hareketin temeli olan Kemalizm'i burjuva ideolojisi olarak tanımlamıştır.
Atatürk'te birleşebilmek için her şeyden önce O'nun yöntemini eyleme geçirmek gerekmektedir.
Atatürk'ün devrimleri, yöntemin nasıl eyleme geçirildiğinin ders niteliğinde örnekleridir.
Utanarak itiraf etmek gerekirse biz, moral dışında hiç bir şey kazanmadık, hiç bir şeyi de teslim alamadık. Tek bir cepheyi dahi geri almadık, alamadık...
Allah'la halkı aldatanların kervanına bir de -üzgünüm-, Atatürk'le halkı aldatanlar katılmışlardır. Hiç kimse kusura bakmasın ama, benim nazarımda "Kemalizm tarihte kalmıştır ve rolünü oynamıştır" diyenler, Kemalizm gericiliğe tekabül eder" diyen Attila Yayla ile aynı terazinin kefesinde tartılmalıdır.
"Gazi Mustafa Kemal"i her fırsatta dilinden düşürmeyen Atatürk'ün babası Ali Rıza Efendi'nin Makedonya-Kocacık köyündeki evini restore ettirdiğini söyleyen Erdoğan da aynı kervanın yolcusudur.
Yapmamız gereken her gün cumhuriyeti ve onun değerlerini savunmaktır. Önemli günlere cephede savaşıyormuş gibi görünüp geriye çekilmek vatan savunması değildir.
"Türk Kürt kardeştir." veya "Kürdüm" anlayışı etnik ayrımcılığı işaret sözcüklerdir. Kürt benim kardeşim değildir. Çünkü Kürt, tıpkı benim gibi, sizin gibi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Yanlış anlaşılmasın, ben Kürt düşmanı değilim. Benim çok sayıda evime giren, aynı sofrada aynı tabağa kaşık salladığım, dertlerimizi, sevinçlerimizi paylaştığımız çok sayıda Kürt kökenli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı dostum vardır.
Mustafa Kemâl Türk milletini tanımlarken, Türkiye cumhuriyetini kuran falan, filan halklar dememiştir. "Türkiye halkı" ve Türk milleti" kavramlarını kullanmıştır.
"Dersim bir insanlık suçudur." diyen siyasi parti genel başkanı da halen, kendi partisinin mensuplarını ve tüm Türk milletini Atatürk'le aldatmanın yolunu seçmiştir.
Siz eğer Cumhuriyet'in, Atatürk ilke ve devrimlerinin alanlarda, özel günlerde savunulacağını sanıyorsanız yanılıyorsunuz.
"Belediyeler Reform Tasarısı"nı ve "Kürtçe Savunma" yı görmezden geliyor ve özelleştirme ile yağmalanan, talan edilen cumhuriyet için sokakları, alanları doldurmuyorsanız, siz sadece kendinizi aldatıyorsunuzdur.
"Kuvva-i Milliye'yi amil, İrade-i Milliyeye'yi hakim kılmak", ulusal güçleri ve ulusal iradeyi harekete geçirmekle başarılır. Ancak ulusal güçleri harekete geçirmek tespit edilen hedef tam bağımsız Türkiye olmalıdır.
Günümüz hesaplaşma günüdür. CIA'nın çetecileriyle, işbirlikçilerle, karşı devrimcilerle, tarikatçılarla, bu ülkeyi bölmek isteyen münafıklarla, emperyalizmle hesaplaşma günüdür. Bu cephedeki saflar sıkıştırılmalıdır. Bu nedenle kimin ne olduğunu, Kemalist Devrim'i nasıl özümsediğini görerek bu yola çıkmamız gerekmektedir.
Çünkü en ufak yalpalama ve aldanış bu yolculuğun, İstiklâl Yolculuğu'nun yönünü saptıracaktır.
Yolumuz Kuvva-i Milliye'nin çizdiği yol haritasıdır. Bu bir çılgınlık değil,"Kuvva-i Milliye hesaptır, hesap"
O zaman hesabımızı iyi yapalım, çünkü başlangıçta tatlı olan aldanmanın meyvesi daha buruklaşacak ve bizi köleleştirecektir.
365 gün her zaman ve her yerde Cumhuriyet'i, Atatürk ilke ve devrimlerini savunalım. Aldanmayalım ve aldatmayalım...
Figen ÖZEN, 15 Kasım 2012