Atatürk modeli ve T. Erdoğan modeli!
“Milli Anayasa” panellerinde iki temel veri kullanıyorum. Birinci olarak Haçlı Seferleri’ni düzenleyen Vatikan ile “Yeni Anayasa” dayatmasında bulunanların amaçlarını kıyaslıyorum.
Haçlı Seferleri, 1095-1270 arasında Vatikan’ın planlaması ve kışkırtması üzerine Avrupalı Katolik Hıristiyanların, Müslümanların elinde bulunan ve “kutsal topraklar” denilen Anadolu ve Orta Doğu topraklarını işgal girişimidir. Asıl hedefleri ticaret yollarını ele geçirmekti. İşgale karşı direnen, Türkler olmuştur.
Birinci Haçlı seferi sonucunda Haçlılar, Kudüs Krallığı gibi Orta Doğu’nun çeşitli kentlerinde irili ufaklı Haçlı Devletleri kurdular.
1187 yılında Selahaddin Eyyubi, Kudüs’ü Haçlılardan geri aldı. 13. yüzyılın sonlarında Haçlıların Orta Doğu’daki varlığı sona erdi. Sonraki Haçlı Seferlerinin karşısında ise 14. yüzyıldan itibaren yine Türkler vardı. Çanakkale Savaşı da bir Haçlı Seferi idi.
***
Peki bugünkü Haçlı Seferi nedir?
Bilindiği gibi, ABD Başkanı George W. Bush, ikiz kuleler vurulduğunda başlatılan mücadelenin adını Crusade, yani Haçlı Seferi olarak koymuştu. Farklı anlamları da vardır ama Afganistan ve Irak’ın Haçlı orduları tarafından işgal edilmesi, bu kelimenin ne anlamda kullanıldığını yeterince göstermektedir.
2004 yılında “Yeni Haçlı Seferi”nin adını Genişletilmiş Büyük Orta Doğu ve Kuzey Afrika Projesi diye ilan ederek eş başkanlığını da Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na verdiler. Dolayısıyla Türkiye, tarih boyunca direndiği Haçlı ordularının bir parçası haline geldi ve gücünü İslam ülkeleri aleyhine kullandırmaya başladı. 1 Mart tezkeresinin reddi, Haçlı ordularının içinde yer almamak kararıydı ama hükümet pratikte bu kararı hiçe saydı ve işgal kuvvetlerine Türkiye hava sahasını açtı. Son olarak Libya’ya düzenlenen Haçlı Seferi’ne Tayyip Erdoğan hükümeti tam destek verdi. Suriye’ye ise doğrudan Türkiye’nin saldırmasını istiyorlar. Tayyip Erdoğan da Suriye’ye yönelik saldırının liderliğini üstlenmiş durumdadır.
***
Bu konuların Anayasa ile ne ilgisi var diye düşünülebilir.
Haçlılar, Haçlı Seferleri ile Türkleri Küçük Asya dedikleri Anadolu’dan atmak istiyordu. “Yeni Anayasa” sürecini başlatanlar ise Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasası’ndan Türk adını atmak istiyor.
Arada ne fark var? Haçlı ordularının yapamadığını, AKP iktidarı, kağıt üzerinde yapmak istiyor! Hem de “Yeniden Osmanlı’yı kuruyoruz, okullara Kur’an dersi koyduk” diye halkı kandırmak suretiyle bunu gerçekleştirmeye çabalıyorlar. Oysa Haçlı ordusunun içinde yer alarak, İslam dünyasına ihanet ediyorlar!
Birinci Haçlı Seferi’nde de Haçlı ordusu, Bizans tarafından Anadolu’ya geçirilmişti ve yanlarına Tatikios adlı Türk asıllı Bizans generali komutasında bir Bizans refakat ve kılavuzluk ordusu verilmişti. Haçlı orduları, Hıristiyan Türklerin kılavuzluğunda, Kudüs’e kadar ulaştı..
Tayyip Erdoğan, Afganistan, Irak, Libya ve Suriye saldırılarında, Haçlı ordularına en az Tatikios kadar faydalı olmadı mı? Tayyip Erdoğan, bu soruyu kendi vicdanında cevaplandırdıktan sonra, Türk-İslam aleminden özür dileyerek bütün görevlerinden istifa etmelidir.
***
Kullandığım ikinci veri ise emekli general Suat İlhan’ın tespitidir.
“Atatürk devriminden yani 1920’den önce, bugün Batı dediğimiz medeniyetin elindeki topraklar, 25.5 milyon mil kare idi. 1993’te bu rakam 12.7 milyon mil kareye, yani yarısına düşmüştür.
İslam dünyası ise 1920’de 1.8 milyon mil kare üzerinde egemenlik sahibiydi. 1993’te İslam dünyasının sahip olduğu topraklar 11 milyon mil kareye yükselmiştir.”
İşte 1920’den beri süren mücadeleyi, kimin kazandığı bu rakamlarla ortadadır. Avrupalılar, Amerikalılar, Atatürk adını duyunca, bu yüzden ifrit kesiliyor. Çünkü, İslâm dünyasını ayağa kaldıran güç, Atatürk’ün bağımsızlık modelidir!
Peki Tayyip Erdoğan modelinde ne oluyor? Müslümanlar kendi topraklarından tasfiye ediliyor! Atatürk modeli, önce Türkiye’den, tasfiye edildi... 19 Mayıs ile onun için uğraşıyorlar. Türkiye Gençlik Birliği’ne mensup gençler ise 19 Mayıs’ı, uluslararası düzeyde kutlamak suretiyle, yeniden mazlum milletlerin ortak paydası haline getirmeye çalışıyor.
Arslan BULUT, 14 Mayıs 2012