Atatürk'te Vatan Düşüncesi
İki Mustafa Kemal vardır: Biri benim, et ve kemikten, geçici Mustafa Kemal... Diğeri Ölümsüz Mustafa Kemal… Onu "ben" kelimesiyle anlatamam; o, ben değildir, o bizdir! O, ülkemizin her köşesinde yeni fikir ve yeni hayat için, büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasıyım sadece. Benim girişimlerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sensin; o Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan Mustafa Kemal, yaşaması ve başarılı olması gereken, Ölümsüz Mustafa Kemal sizlersiniz!
Bu yazıda Mustafa Kemal Atatürk vatan karşısındaki düşüncelerini anlatıyor. Ölümsüz Mustafa Kemal düzenliyor, güncelliyor, tamamlıyor.
* * *
1- Vatan Türk ulusunun eski, yüksek tarihiyle ve topraklarının derinliklerindeki eserleri ile üstünde yaşadığı, bilinen siyasal sınırlarla çevrilmiş kutsal yurttur. Vatan hiçbir kayıt ve koşul altında bölünme kabul etmez bir bütündür.
2- Türk Milleti Asya’nın batısında, Avrupa’nın doğusunda kara ve deniz sınırları ile ayırt edilmiş, dünyaca tanınan büyük bir yurtta yaşar. Onun adına “Türk Eli”, Türkiye denir. Türk yurdu daha büyüktü; yakın ve uzak zamanlar düşünülürse, Türk’e yurtluk etmemiş bir kıta bulamazsın. Bütün dünyada, Asya, Avrupa, Afrika ve hatta Amerika atalarımıza yurt olmuştur. Bu gerçekler eski ve özellikle yeni tarih belgeleriyle bilinmektedir. Türk eli büyüktür ve yeryüzünde yalnız o büyüktür. Fakat bugünkü Türk Milleti, varlığı için şimdiki yurdundan memnundur. Çünkü Türk derin ve şanlı geçmişin, büyük, kudretli atalarının kutsal miraslarını bu yurtta da muhafaza edebileceğinden, o mirasları şimdiye kadar olduğundan çok daha fazla zenginleştirebileceğinden emindir.
3- Millî Mücadele yılları ve hemen sonrası… Yaptığım konuşmalarda vatan konusunda üzerinde durduğum hususlardan biri, yurdumuzun bütünlüğü oldu. Bundan başka, Türk’ün vatan sevgisi, ülkemizin Türklüğü hususlarını da kuvvetle vurguladım:
4- Bizim için bir falan bölge, bir de Türkiye gibi iki sorun yoktur. Bizim tek bir sorunumuz vardır, o da Türkiye sorunudur. Dolayısıyla bizim çözmeye çalıştığımız sorun budur, vatanımızın bütünlüğüdür, bu vatanda yaşayan milletimizin bağımsızlığıdır. Varlığımızın tamamının muhafazası sorunudur. Vatanımızın hiçbir parçasını kimseye hediye etmek niyetinde değiliz.
5- Geçmişin gericileşmiş, çürümüş zihniyeti ölmüştür. Bütün dünya bilmelidir ki, Türk milleti hakkını, onurunu, şerefini tanıtmaya kadirdir. Türk vatanının bir karış toprağı için bütün millet tek vücut olarak ayağa kalkar. Onurunun bir zerresine, vatanının bir avuç toprağına vuku bulacak saldırının bütün varlığına vurulmuş darbe olacağını artık Türk milletinin fark etmediği zehabına kapılmak hatadır. Saygısızlığın, saldırının küçüğü büyüğü yoktur. Yurttaşlarım! Ülkeniz sizindir, Türklerindir. Bu ülke tarihte Türk’tü, bugün Türk’tür ve sonsuza kadar Türk olarak yaşayacaktır.
6- Ben yurdumu öylesine seviyordum ki, devletimin o karanlık günlerinde, vatanım mahvolursa eğer, yaşamamaya karar vermiştim. Uğrunda asla esirgemediğim hayatımı feda etmekle en büyük bahtiyarlardan olacağımı düşünürdüm. Bilin ki, vatanımıza karşı her zaman önemli görevlerimiz vardır. En başta da, gerektiği zaman onun yardımına koşmak, onu kurtarmak gelir. Yurdumuzun, ulusal sınırlarla belirlenmiş vatanımızın bütünlüğünü korumak, ey yurtsever, senin, benim, hepimizin temel görevlerindendir. Gel, katıl bana, birlikte haykıralım: Yurt toprağı! Sana her şey feda olsun. Kutlu olan sensin. Hepimiz senin için fedaiyiz. Fakat sen Türk milletini sonsuz hayatta yaşatmak için verimli olacaksın. Türk toprağı! Sen, seni seven Türk milletinin mezarı değilsin. Türk milleti için yaratıcılığını göster!
Prof. Dr. Cihan DURA, 23 Mart 2016