Atatürk’ün Vasiyetindeki İnsanlık / Sinan MEYDAN

Tarihçi - Yazar

Atatürk’ün Vasiyetindeki İnsanlık / Sinan MEYDAN

İletigönderen Balasagun » Pzt Kas 09, 2015 11:12

ATATÜRK’ÜN VASİYETİNDEKİ İNSANLIK
“Sırlarıyla ve Mesajlarıyla Atatürk’ün Vasiyeti ve Mal Varlığı”



Resim“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” ve “İki Mustafa Kemal var: Bir ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal...” gibi sözleriyle dünyanın gelip geçici olduğunu hiç unutmayan ve ölüm gerçeğine hep hazır olan Atatürk, henüz hiçbir hastalık belirtisinin görülmediği, sapasağlam olduğu günlerde, 1933 yılında bütün mal varlığını hazineye bırakmak istemiş, ancak Medeni Kanun’daki “mahfuz hisse” nedeniyle üzerindeki malların bir kısmını mirasçılarına bırakma zorunluluğuyla karşı karşıya kalmıştır. Atatürk, bu zorunluluktan kurtulmak için -dünyada benzerine rastlanılmadık bir şekilde- “özel kanun” çıkarttırmıştır. Sonuçta 12 Haziran 1933 tarihli 2307 sayılı “özel kanunla” tüm mal varlığını hazineye bırakmıştır. Dünya; mal, mülk sahibi olmak için “özel kanun” çıkaran devlet adamlarını çok görmüştür de -Atatürk’ten başka- tüm malını, mülkünü milletine bağışlamak için “özel kanun” çıkartan başka birini daha görmemiştir.

Özel kanunla “mahfuz hisse” dâhil tüm mal varlığını milletine bağışlayan Atatürk, daha 1933 yılında bir de vasiyetname hazırlamak istemiştir.

Hasan Rıza Soyak’ı dinleyelim:

“Bu kanun (2307 sayılı özel kanun) çıktıktan sonra vasiyetname tanzimini birer suretle ihmal etmiştik; burada benim büyük kusurum olduğunu itiraf ederim. Ne bileyim; taşıdığı manadan dolayı olacak, böyle bir vesika tanzimine bir türlü elim varmıyordu ve her konuşuldukça bir vesile ile ileriye atıyordum.

‘Hani seninle ara sıra bir işimizden bahsederdik’ sözleriyle Atatürk bana işte bunları hatırlatıyordu”


ResimAtatürk’ün hastalığı iyice ilerleyince vasiyet konusu bir kere daha gündeme gelmiştir. Hasan Rıza Soyak ve Kocaeli milletvekili Selahatttin Yargı’nın hazırladığı vasiyet taslağını okuyan Atatürk, üzerinde bazı düzeltmeler yaparak 5 Eylül 1938 tarihinde Dolmabahçe’de şu vasiyeti yazmıştır:

“Malik olduğum bütün nukut ve hisse senetleri ile Çankaya’daki menkul ve gayrimenkul emvalimi. Halk Partisi’ne atideki şartlarla terk ve vasiyet ediyorum:

1. Nukut ve hisse senetleri, şimdiki gibi İş Bankası tarafından nemalandırılacaktır;

2. Her seneki nemadan bana nispetleri şerefi mahfuz kaldıkça yaşadıkları müddetçe, Makbule’ye ayda 1000, Afet’e 800, Sabiha Gökçen’e 600, Ülkü’ye 200 lira ve Rukiye ile Nehile’ye şimdiki 100’er lira verilecektir.

3. Sabiha Gökçen’e bir ev de alabilecek para verilecektir.

4. Makbule’nin yaşadığı müddetçe Çankaya’da oturduğu ev de emrinde kalacaktır.

5. İsmet İnönü’nün çocuklarına yüksek tahsillerini ikmal için muhtaç olacakları yardım yapılacaktır.

6. Her sene nemadan mütebaki miktar yarı yarıya Türk Tarih ve Dil Kurumlarına tahsis edilecektir.”


Resimİlginçtir! Atatürk’ün vasiyetinin genelde gözden kaçan ilginç mesajları ve sırları vardır. Bu mesajları ve sırları Hasan Rıza Soyak’tan öğreniyoruz. Örneğin, “Bir maddede kendilerine aylık bağlanması vasiyet ettiği hanımlardan beşinin soyadları yazılı idi; yalnız Bayan Afet’in soyadı yoktu; o ailesinin soyadını kullanmıyordu. Henüz başka bir ad da almamıştı. Bunu görünce diğerlerinin de soyadlarını yazmadı” Vasiyette yalnızca Sabiha Gökçen’in soyadına yer vermiştir. Onun nedeni de “Sabiha’nın Gökçen adını soyadı olmaktan ziyade tayyareciliğini belirten bir sıfat olarak” görmesiydi.

Yine vasiyette geçen “vefatlarına kadar” ifadesini çizip yerine “Yaşadıkları müddetçe” notunu düşmüştür. “Ona göre yaşamak esastı. Bir vasiyetnamede dahi olsa, bir insanın ölümünden bahsetmeyi nezakete uygun bulmuyordu.”

Kız kardeşinin Çankaya’da oturduğu eve ait maddede “ikametine müsaade edilecektir” denildiğini görünce bunu “emrinde kalacaktır” şeklinde değiştirmiştir.

İsmet İnönü’nün çocuklarına ait maddeyi de “Kendisine bir hal olursa -Hasan Rıza Temelli’yi kastederek- kardeşi çocuklarına bakmaz” diye düşünerek yazmıştır.

Atatürk’ün vasiyetindeki İnönü’nün çocuklarıyla ilgili madde, çeşitli dedikodulara neden olmuştur.

Örneğin, güya Atatürk’e İnönü’nün öldüğü söylendiği için Atatürk, İnönü’nün çocuklarına eğitim yardımı yapılmasını vasiyet etmiştir! Hatta Atatürk’ün İnönü’yü öldürtmeyi düşündüğü (!), bu nedenle çocuklarına yardım edilmesini vasiyet ettiğini söyleyenler bile olmuştur. Bu iddiaların tamamı yalandır.

“Gerçek olan şudur: Atatürk herkesin iyiliğini isteyen, buna çalışan, politika icaplarıyla özel münasebetlerini titizlikle ayırmayı bilen, arkadaşlıklarına ve dostluklarına içten bağlı olan çok mert ve vefakâr bir insandı; diğer yandan İnönü o sıralarda, safra kesesi iltihabı gibi tehlikeli bir hastalık geçiriyor ve Atatürk bununla yakından ilgileniyordu; emriyle her gün sıhhi durumu hakkında malumat alıyor, kendisine arz ediyorduk. Hatta hastalığı zamanına rastlayan bir gelişinde Prof. Fissenger’i de Ankara’ya göndermiş, tedavisi ile alakadar etmişti.”

Bu arada İnönü’nün çocuklarının yüksek öğrenimlerini yapmaları için vasiyetnamede öne sürülen yardıma gerek duyulmamıştır.

Atatürk’ün vasiyetindeki mesajlardan biri de ikinci maddedeki “... bana nispetleri şerefi mahfuz kaldıkça...” ifadesidir. Atatürk bu ifadesiyle “adları geçen altı kişinin kendisine yakınlıklarının açık bir gerçek olduğunu anlatmak istemiştir”

Atatürk vasiyetini 6 Ekim 1938 tarihinde İstanbul 6. Noteri İsmail Kunter’e teslim etmiştir. Atatürk’ün vasiyeti 28 Kasım 1938 tarihinde Ankara Üçüncü Sulh Hukuk Hakimliği’nde açılmıştır.

Atatürk’ün Mal Varlığı

ResimResim

Atatürk’ün vasiyetindeki şartlarla CHP’ye devrettiği “nakit ve hisse senetleri” -10 Kasım 1938- itibariyle şöyledir:

Bu tablodan ortaya çıkan sonuçlar şöyle özetlenebilir.

1. Atatürk ölürken, İş Bankası’ndaki Emekli Hesabı’nda ve 4 Numaralı Şahsi Hesabı’nda emekli maaşlarından toplam 73 bin 19 lira 98 kuruş birikim yapmıştır. Tüm şahsi mal varlığı budur. Aylık ortalama 10 bin lira civarında cumhurbaşkanlığı maaşı alan Atatürk, neredeyse bütün maaşını, köşkün ihtiyaçlarına, yolculuk masraflarına, çalışanlara ve sosyal yardım ve bağışlara harcamıştır. Bu nedenle öldüğünde şahsi hesabında sadece birkaç aylık maaşı kalmıştır.

2. Atatürk’ün İş Bankası 2 Numaralı Hesabındaki 1 milyon 446 bin 872 lira 03 kuruş ile 114 bin 891 adet hisse senedi ise Hindistan’dan gelen paradan kalan 75 bin lira, örnek çiftliklerin gelirleri ve Abbas Hilmi Paşa’nın CHP’ye bağışladığı 900 bin liranın değerlendirilmesiyle birikmiştir. Atatürk, şahsi harcamaları için bu paralara asla el sürmemiştir. (Atatürk Hindistan’dan Milli Mücadele için kendisine gönderilen paranın 120 bin lirasıyla örnek çiftlikler, 250 bin lirasıyla da İş Bankası’nı kurmuştur. Bu paradan geriye kalanı da İş Bankası’na koymuştur. Atatürk 1925’te kurduğu örnek çiftliklerini 1927 yılında CHP’ye bırakmış; çiftlikleri yıllarca çalıştırıp geliştirip, iyice değerlendirdikten sonra 1937 yılında hazineye bağışlamıştır. Atatürk kendi üzerinde görünen bu çiftlik gelirlerine ve çiftlik ürünlerine asla el sürmemiştir. Çiftlik gelirlerini İş Bankası 2 Numaralı hesapta biriktirmiş, çiftlik ürünlerini ise parasını vererek satın almıştır. Örnek çiftlikler, Türkiye’de modern tarım ve hayvancılığın gelişmesine büyük katkı sağlamış; İş Bankası ise Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomik kalkınmasındaki lokomotiflerden biri olmuştur.)

3. Atatürk, el sürmediği İş Bankası 2 Numaralı hesaptaki 1.5 milyon liraya yakın parayı vasiyetinde üç büyük Cumhuriyet kurumuna; CHP denetiminde TTK’ya ve TDK’ya bırakmıştır.

Atatürk düşmanlarının dillerine doladıkları “Atatürk’ün malvarlığı” gerçeği budur. Görüldüğü gibi Atatürk’ün şahsi malı olarak emekli maaşı ve cumhurbaşkanlığı maaşı dışında üzerinde tek kuruşu yoktur. Maaşlarını da sosyal yardımlar ve bağışlar başta olmak üzere köşk giderlerine harcamıştır. Ölürken şahsi hesabında sadece 73 bin 19 lira 98 kuruş birikmiş parası vardır.

Atatürk’ün başkaca açık veya gizli bir vasiyeti yoktur. Bu konudaki iddialar tamamen gerçek dışıdır.

Not: Atatürk'’ün mal varlığının tüm kaynaklarını, Atatürk’ün gelirlerini, giderlerini, bağışlarını, Hindistan’dan gelen para vb. tüm ayrıntılarıyla Kasım 2015’te çıkan “Panzehir” adlı kitabımda anlattım.

Kaynakça:
Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ten Hatıralar, C.l, 2, İstanbul 1973.
Atila Sav, “Atatürk’ün Vasiyeti”, Cumhuriyet, 24 Nisan 1981
Atatürk’ün Bütün Eserleri, C.30.
Mazhar Leventoğlu, Atatürk’ün Vasiyeti, İstanbul, 1968.
Türkiye İş Bankası Tarihi, İstanbul, 2001
Sinan Meydan, “Yalanlara, Çarpıtmalara, İftiralara”, PANZEHİR, İstanbul, 2015.

Sinan MEYDAN, “Bütün Dünya”, Kasım 2015
sinanmeydan@butundunya.com.tr
PDF
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18

Şu dizine dön: Sinan MEYDAN

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

x