Atatürk yaşasaydı İsrail olmazdı!

Atatürk yaşasaydı İsrail olmazdı!

İletigönderen kaye » Cum Ağu 15, 2008 17:46

Atatürk yaşasaydı İsrail olmazdı!
Her gün, “Gizlenen bir Atatürk” le karşılaşıyoruz..
Yıl 1926’dır.
Daha önce (1924) Mekke’yi ele geçirip Hz. Peygamber(s.a.v)’in kızı Fatım’a’nın doğduğu ev ile Peygamberin namazgâhını tahrip edip, ilk Müslümanların Mekkeli müşriklerden gizlice toplandıkları Erkâm’ın evi kapısına kilit vuran Vehhabiler, Medine’ye yöneldiler. Vehhabi Faysal, Arabistan’ın en fanatik Vehhabilerinden olan Faysal Derviş’i Medine üzerine gönderdi.
Mesele uzun...
Netice olarak on ay kadar süren bir kuşatmadan, Vehhabi kuşatmasından sonra direnemez hale gelen Medine, düştü. Fanatik Vehhabi kadı Abdullah bin Büleyhid, Medine’de “şirk ve bidat odağı” olarak değerlendirdiği mezar ve türbe taşlarını yerle bir etmeye başladı. Baki Kabristanı da bu yıkımdan nasibini aldı. Sıra Hz. Muhammed Aleyhisselam’ın türbesine gelmişti ki, İbni Suud buna mâni oldu.
İşte tam bu noktada biz, bizden gizlenmiş bir Atatürk’le daha karşılaşıyoruz. Devamını, ART’de anlatan Nevzat Yalçıntaş’tan dinleyelim.
Bir gün, Dışişleri Bakanlık Arşivi’nde araştırmalar yapan Münir Bey telefonla Yalçıntaş’ı arar:
“- İlginç bir belgeyle karşılaştım, bunu size mutlaka göstermem lâzım!”
“O sırada” der Yalçıntaş, “Benim çalıştığım Başbakanlık binası ile Dışişleri binası aynı yerdeydi. Münir Bey atlayıp geldi. Çok heyecanlıydı”
Yalçıntaş da Münir Bey’in gösterdiği belgeyi görünce çok şaşırır. Belge, bir “Telgraf metni” dir. Henüz kurulan Suudi Devleti kralına gönderilmiştir. Altında Atatürk’ün imzası vardır ve şöyle demektedir:
“- Hazreti Muhammed’in mezarının yıkılacağını derin bir üzüntüyle öğrendim. Bu kutsal emanete asla dokunamazsınız. Bir tek taşının bile zarar gördüğünü duyarsam, orduyu aşağıya gönderirim!”
İşte Türk milletinden gizlenen Atatürk bu.
Laik ve Atatürkçü geçinenler de bu Atatürk’ü Türk milletinden gizliyorlar, Suudi dostları, Büyük Ortadoğu Projesi taşeronları da.. Birilerine göre Atatürk’ün Allah(c.c.) ve Muhammed(s.a.v)’le hiç alakası yok, ötekilere göre ise Atatürk “Deccal!”, Vatikan’ın elini öpenler ve “Ankara’nın şerrinden Brüksel’in şefaatine sığınıp, “Süpürmeyin kullanın” diyenler ise mücahit..
Yani her iki taraf da Atatürk’ü dinsiz göstermek, yani milletten koparmak için ittifak halindeler de, farkında değiller; yahut da farkındalar da, biz bu işlerin farkında değiliz?!
1937 yılında Bombay Chronicle gazetesinde rahmetli Atatürk’ün 1937 yılında TBMM’de yaptığı bir konuşma bakınız nasıl haberleştiriliyordu:
” Arapların arasında mevcut olan karışıklığı ve hoşnutsuzluğu kimse bizim kadar bilemez. Biz, vakıa birkaç sene Araplardan uzak kaldık, fakat şimdi kendimize kâfi derecede güvenip ve kudretimizi bildiğimiz için İslâmiyet’in mukaddes yerlerinin Musevilerin ve Hıristiyanların nüfuzu altına girmesine mâni olacağız. Binaenaleyh şunu söylemek istiyoruz ki, buraların Avrupa emperyalizminin oyun sahası olmasına müsaade etmeyeceğiz!
Yani, Müslüman yurdunda Yahudi devleti kurdurtmayacağız, diyordu rahmetli.
Devam ediyordu:
“Biz şimdiye kadar dinsiz ve İslâmiyet’e lâkayd olmakla itham edildik. Fakat bu ithamlara rağmen Peygamber’in son arzusu, yani mukaddes toprakların daima İslâmiyet hâkimiyetinde kalmasını temin için, hemen bugün kanlarımızı dökmeye hazırız. Ceddimizin Selâhiddin-i Eyyûbi idaresi altında, uğrunda Hıristiyanlarla mücadele ettikleri toprakların, yabancı hâkimiyeti ve nüfuzu altında bulunmasına müsaade etmeyeceğimizi beyan edecek kadar bugün, -Allah’ın inayetiyle- kuvvetliyiz..”
İşte “Gizlenen Atatürk’ümüz” bu..
Bu kararlılığı da öldürülme sebebi oldu.
Yani o, Allah-u âlem, şehittir.
Öyle olmasaydı son sözleri, “Ve aleykümselam” olur muydu..
O, öldü yahut öldürüldü, Türkiye’ye bir haller oldu.
Ne haller olduğunu da Hindistan’ın kurucusu Mahatma Gandi çok güzel özetler:
“-Biz Türkiye Cumhuriyeti’ni, dünyanın en güçlü devletlerini dize getiren bir büyük devlet olarak tanıdık. Türk Milleti’nin emperyalistlere karşı verdiği mücadeleden ilham da aldık. Fakat Atatürk öldükten sonra Türkiye küçük bir Balkan devleti derekesine düştü!”
İnsanın içi yanıyor...

Kaynak

..
Kullanıcı küçük betizi
kaye
Üye
Üye
 
İletiler: 1036
Kayıt: Pzr Oca 06, 2008 0:57

İletigönderen tuba » Cum Ağu 15, 2008 18:11

İnsanın içi yanıyor...


Hem de nasıl!...


Belgenin Tam Metni

Bazı çevrelerin Atatürk'le ilgili iddialarına son verecek olan bu belge, İçişleri Bakanlığı Matbuat Umum Müdürlüğü antetini ve 20 Ağustos 1937 tarihini taşıyor. Dönemin İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Cumhurbaşkanlığı'na hitaben yazdığı ön sunuş yazısında "Bombay Chronicle gazetesinin 27.8.1937 tarihli nushasında 'Filistin'e el sürülemez, Kemal Paşa Avrupa'ya ihtar ediyor' başlığı altında bir yazı intişar etmiştir. Bu yazının Türkçe örneği ilişik olarak sunulmuştur. Bu vesile ile saygılarımı tekrarlarım" diyor. Belgeden anlaşıldığına göre Mustafa Kemal Atatürk'ün, Meclis'te yaptığı bu konuşmayı, önce, Ankara'da Türkçe yayınlanan Hakimiyeti Milliye gazetesi yayınlamış. Hindistan'da yayınlanan Bombay Chronicle gazetesi de bu açıklamayı Hakimiyeti Milliye gazetesinden almış. Aslı Ankara'da Milli Arşiv'de 030 10 266 793 25 numaları dosyada saklı tutulan belgeye göre, Mustafa Kemal Atatürk'ün Kutsal Topraklar'la ilgili olarak Meclis'te yaptığı bu konuşmanın tam metni şöyledir:

"Arapların, Avrupa siyasetine nüfuz edemeyip bu sözde istiklal kelimesine inandıkları ve bu uğurda Arap memleketlerini Avrupa emperyalizmine esir kıldıkları çok şayanı teessüftür. Arapların arasında mevcud olan karışıklığı ve hoşnutsuzluğu kimse bizim kadar bilemez. Biz vakıa birkaç sene Araplardan uzak kaldık. Fakat şimdi kendimize kafi derecede güvenip ve kudretimizi bildiğimiz için İslamiyetin mukaddes yerlerinin Musevilerin ve Hristiyanların nüfuzunun altına girmesine mani olacağız. Binaenaleyh şunu söylemek istiyoruz ki; buraların Avrupa emperyalizminin oyun sahası olmasına müsaade etmiyeceğiz. Biz şimdiye kadar dinsiz ve İslamiyete lakayt olmakla ittiham edildik. Fakat bu ittihamlara rağmen peygamberin son arzusunu yani, mukaddes toprakların daima İslam hakimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız. Cedlerimizin, Selahaddin'in idaresi altında, uğrunda Hristiyanlarla mücadele ettikleri topraklarda yabancı hakimiyet ve nüfuzunun tahtında (altında) bulunmasına müsaade etmiyeceğimizi beyan edecek kadar bugün, Allahın inayeti ile kuvvetliyiz. Avrupa bu mukaddes yerlere temellük etmek için yapacağı ilk adımda bütün İslam aleminin ayaklanıp icraata geçeceğine şüphemiz yoktur."

Kaynak
Kullanıcı küçük betizi
tuba
Üye
Üye
 
İletiler: 1113
Kayıt: Cmt Ara 29, 2007 21:09
Konum: Güneşin doğduğu yerden...

İletigönderen baragakal » Cmt Ağu 16, 2008 0:22

Belge gerçekse, baska bi imaya-teze yanit niteliginde.

yalçin kuçuk, sabetaycilik iddialariyla çiktigi donemde,
yarim agizla Mustafa Kemal'i de istesem bu paranteze alirim,
bi takim durumlardan dolayi yapmiyorum modundaydi.



-
Kullanıcı küçük betizi
baragakal
Salık Takımı
Salık Takımı
 
İletiler: 377
Kayıt: Prş Şub 21, 2008 11:51


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

x