Atatürkçü Ne Yapmalı: Yalanlarla Mücadele
Bir Atatürkçü bilinçli, planlı, programlı olmalı. Belirli amaçları olmalı, bu amaçlar için kullanacağı araçlar olmalı. Gelişigüzel yaşamamalı, dağınık düşünmemeli, gelişigüzel iş yapmamalı, ilkeleri, belirli yöntem ve kaynakları olmalı.
Bir Atatürkçü düzenli ve disiplinli olmalı. Kendisi için belirlediği öncelikli ve değişmeyen, sıkı bir şekilde takip ettiği görevler olmalı. O görevleri ısrarla, ara vermeden sürdürmeli. Örneğin “ben Atatürk’e karşı yöneltilen iftira ve yalanlarla mücadele edeceğim. Bunu görevlerimin arasına alıyorum” diyerek iş başı yapmalı.
* * *
-Atatürk’ün din düşmanı olduğu iftiradır.
-Atatürk’ü Anadolu’ya Vahdettin’in gönderdiği kuyruklu bir yalandır.
-İskilipli Atıf’ın, Şalcı Bacı’nın şapka Kanunu nedeniyle asıldığı çarpıtmadır, uydurmadır.
-“Rizeliler şapka takmadı” diye Hamidiye zırhlısının Rize’yi bombaladığı çarpıtmadır.
-Atatürk’ün, “İngilizler istedi” diye Halifeliği kaldırdığı yalandır.
-Atatürk’ün ezanı yasakladığı kuyruklu yalandır.
-Mehmet Akif Ersoy’un, şapka devrimi nedeniyle Mısır’a gittiği yalandır.
-Atatürk’ün mason olduğu iftiradır.
-Lozan’ın hezimet olduğu yalandır.
Ve daha neler, neler,…
* * *
Bütün bu iddialar Atatürk’ü, Cumhuriyetimizi Türk milletinin gözünden düşürmek için dış ve iç düşmanlar tarafından uydurulmuştur. Bugün de uydurulmakta, kendi taraflarına çekmek için halk arasında sürekli yayılmaktadır.
Bir yalan topluma bir kez yayıldı mı, onu önlemek, hele tümüyle söküp atmak son derecede zordur. Bir virüs gibidir, yayıldıkça tahribatı artar. Ona karşı “yalansavarlar” harekete geçirilmezse, etkisi zamanla korkunç boyutlara ulaşır.
İşte bu görev, işini bilinçli ve programlı yapan Atatürkçü’ye düşen bir görevdir.
Atatürkçülerin en büyük kusurlarından biri sistemli, programlı, işbirliği yaparak çalışıp mücadele etmemeleridir.
İşte değerli yurtsever tarihçimiz Sinan Meydan… Birçok kitap yazdı Atatürk’e yöneltilen iftiralar hakkında, en sonuncusu Panzehir adlı kitabı… En etkili bir yalansavar aracı olarak bu yapıt, bir Atatürkçünün başucu kitabı olmalıdır. Çünkü Atatürk’e yöneltilen yukardaki ve benzeri iddiaların çoğuna bu kitapta sağlam yanıtlar verilmiş, her birinin birer iftira, yalan veya çarpıtma olduğu kanıtlanmıştır.
Panzehir Atatürk’e yönelik yalan ve iftiralarla mücadeleyi görev olarak üstlenen bir Atatürkçünün, işini bilimsel, programlı ve en etkili şekilde yapmasını sağlayacak bir mücadele aracıdır. Atatürkçü gelişigüzel, zamanla uçup gidecek, dereden tepeden fikir, yorum, eleştiri üretme yerine bu kitabı esas alarak, Atatürk’e yöneltilen iftiralarla mücadele etmeli, gerçekleri bıkıp usanmadan, kendisi de katkılarda bulunarak halkımıza ulaştırmalıdır.
Atatürkçü bu sorumluluğu kişisel bir görev olarak üzerine alır. İsterse devamlı olarak, isterse, diyelim 1 veya 2 yıl süreyle kendini bu işe adar. Bir iftira, bir yalanla karşılaştığı anda veya bu uydurmaları yayanların doğrudan doğruya peşine düşerek bu kitapta ve diğerlerinde yer alan bilgileri kullanarak, özetler yaparak, kendisi de katkıda bulunarak, o söylenenlerin uydurma olduğunu kaynak da vererek gösterir, bildirir, yayar.
* * *
Kısır ve bayatlamış övgülerle, resim koymakla, gözlere, duruşa, gülüşe methiyeler düzmekle Atatürkçü olunmaz. Bu basitlikten uzak duralım.
Ne diyor Atatürk:
Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu yeterlidir.
Tabii anlayana…
Prof. Dr. Cihan DURA, 27 Şubat 2017