Atatürkçü!.. Ormanlarımıza Sahip Çık, Rantçı Hainlere Haddini Bildir!
Sevgili yurttaşlarım! Güzellik mi istiyorsunuz? Öyleyse doğayı sevin, ormanı sevin, ağacı sevin. Yurdumuzun neresi çoraksa, boz topraksa, orayı ağaçlık kılın, orman kılın. Ben öyle yaptım, örnek de oldum. Yeşil olsun vatanımız, bayındır olsun istedim.
Bilin ki, ağaçsız olan toprak vatan değildir, bir zindandır olsa olsa. Ben ağacı öyle sevdim ki, önünde eğildim, önünde selam durdum. Çünkü onu yediğim meyvenin, sığındığım gölgenin, soluduğum havanın bir neferi olarak gördüm.
“Yürüyen Köşk” öykücüğünü bilir misiniz? Bir gün çiftliğe gittiğimde, Köşk’ün hemen yanındaki ulu Çınar ağacının dallarını kesmeye çalışan bir bahçıvanla karşılaştım. Hemen yanıma çağırdım, ağacın dallarını neden kestiğini sordum. Şu yanıtı verdi bana: “Ağacın dalları uzamış, binanın duvarına dayanmış.” Derhal şu emri verdim: “Ağaç kesilmeyecek, bina kaydırılacak!”
Ne demektir ağaç, çiçek ve yeşillik, bilir misiniz, uygarlık demektir. Yeşil görmeyen gözler renk zevkinden yoksundur. Öyleyse yurdumuzu öyle ağaçlandırın ki, kör bir insan bile fark etsin yeşillikler arasında olduğunu. Özen gösterin orman hazinemize. Yurdumuz para hırsıyla çölleştirilmesin, betonlaştırılmasın. Benden değildir böyle yapanlar, onlar insan da değildir. Siz yurtseverler, uzmanlar, yöneticiler, gözünüzü dört açın; bakın, ormanlarımız, yeşil alanlarımız korunuyor mu, genişletiliyor mu? Halkımızın lehine, akıllıca, dengeli ve teknik bir şekilde kullanılıyor, işletiliyor mu? Değilse, böyle yapanları düşman bilin, onlarla bir düşmanmış gibi mücadele edin.
* * *
Kim söylüyor bu güzel sözleri, kime ait? Atatürk söylüyor, Ataname’de yazıyor [Tarım: 36, 37].
Ne diyor, ne yapmamızı istiyor?
Ormanı, ağacı sevin. Yurdumuzun neresi çoraksa, orayı ormanlık kılın. Ağaç, çiçek ve yeşillik, uygarlık demektir” diyor. “Ormanlarımızın, yeşil alanlarımızın korunması, genişletilmesi görevinizdir. Yurdumuzun para hırsıyla çölleştirilmesine, betonlaştırılmasına izin vermeyin. Bunu yapanlar insan sayılmaz. Onlarla bir düşmanmış gibi mücadele edin” diyor.
Türkiye orman bakımından yoksul bir ülkedir. Bu nedenle ormanlarımızın büyük bir titizlikle korunması lazım... Ne acıdır ki, yıllardır bunun tam tersi yapılıyor. Kazanç ve servet hırsıyla yakılıyor, kesiliyor, yerleşim alanı haline getiriliyor. Şiarı bilimcilik ve sosyal ahlak olan Atatürkçüler bu zulmü nasıl kabullenir, nasıl sineye çeker, bu vatan hainliğine nasıl karşı çıkmaz? Hem böyle davranıp hem nasıl “ben Atatürkçüyüm” diyebilir?
Lafla, bayat övgülerle, üç beş sloganla Atatürkçü olunmaz.
Gerçek bir Atatürkçü sürekli hareket halindedir, eylem adamıdır.
Bu nedenledir ki, sana somut hedefler gösteriyorum. Tek başına veya arkadaşlarınla, seçip uygulayacağın bir veya birkaç hedef…
Atatürk bunları söyler, böyle direktif verir de gerçek Atatürkçü durur mu?
Duran…, eksik Atatürkçüdür.
Öyleyse, başta yaşadığın yerdekiler olmak üzere, yurdumuzun ormanlarına, ağaçlık alanlarına sahip çık. Rantçı hainler nerede bir koruluğa beton döküyorsa, nerede ağaç kesiyor, nerede bir ormanımızı ateşe veriyorsa, fırla yerinden, can ve yürekten koş, ilgilen. O bölgenin kurtarılması, yeniden ağaçlandırılması için davran, harekete geç. Bir hareket başlat ormanlarımızın korunması için! Mevcutlarla işbirliği yap [i] . Fikir üret, ilgi yarat, iş yap!
[i] Bir örnek: Haluk Levent’in, https://twitter.com/ahbapplatformu.
Prof. Dr. Cihan DURA, 21 Aralık 2017