
Rusya Federasyonu olarak askeri gücünü şimdilerde toparlama çabasında olan Rusların halen eski Sovyet Cumhuriyetleri ve Doğu Bloku ülkelerinde 25 kadar askeri üssü bulunmakla beraber, uzak karakolları olan Kübadaki Lourdes ve Vietnamdaki Cam Ranh üslerini kapatmış olması doktriner olarak bu ülkenin artık uzaklarda değil, kendi yakın çevresindeki durumunu sağlamlaştırma ve özellikle Amerikaya buralarda koz vermeme stratejisine yöneldiğini gösteriyor diyebiliriz. Çünkü bugün için Rusya artık atakta değildir. Hatta rahatlıkla söyleyebiliriz ki bir anlamda Rusya Amerikanın kendisini kuşatmakta olduğu psikozu içindedir. Özellikle bütün eski Varşova Paktı üyesi ülkelerin NATOya girerek Rusyanın içlerine uzanan NATO/ABD kolları yaratmaları Rusları tedirgin etmektedir. Hele Ukrayna ve Gürcistanın NATOya girebilecekleri endişesi ve daha da ötesi şimdilik pek lafı edilmese de gelecekte Azerbaycanın NATOya girme olasılığı Rusların uykusunu kaçırmaktadır. Nitekim Rusların, Çek Cumhuriyetine radar, Polonyaya füzesavar sistemlerinin NATO, daha doğrusu Amerika tarafından konuşlandırılacak olmasından dolayı koydukları sert tepkiler de bundan ileri gelmektedir. Rusya, bugün çevresinde, Batının daha fazla siyasal ve askeri kazanım elde etmemesi için ekonomik, siyasi ve askeri taktikler uygulamakta ve adeta bu uğurda savaş vermektedir. Rusya bu bağlamda ekonomik anlamda; enerjiyi silah olarak kullanmakta; eski uydularını, onları petrol veya doğalgaz vermemekle ya da pahalı fiyattan vermekle tehdit etmektedir.
Rusya tüm bunlara ek olarak Türkistandaki eski cumhuriyetlerinin doğal kaynaklarının açık denizlere ulaşmasını engelleme tehdidini de öne sürmektedir. Siyasi bağlamda ise, Bağımsız Devletler Topluluğu, Şanghay İşbirliği Örgütü ve Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü üzerinden eski müttefik veya uydularını etkilemektedir. Yine Türkiye ile birlikte ABDye karşı, Karadenizin Amerikan güçlerinden uzak tutulması konusunda gerçekleştirmiş olduğu işbirliği benzeri siyasi yöntemleri de çıkarları doğrultusunda kullanmaktadır. Askeri olarak da, Batının çok yakınlarında stratejik üsler edinmemesi için Polonya ve Çek Cumhuriyeti örneklerinde olduğu gibi askeri tehdit yöntemlerini de kullanabilmekte ve hatta bu tehditlerini nükleer tehditle de güçlendirmektedir.
Rusya Federasyonunun ABD tarafından kuşatılma hissine kapılmaya başlaması ve Putinin işbaşına gelip, petrol gelirleriyle yeniden güçlü bir Rusya yaratmasının zamansal örtüşmesi ABDnin Afganistanı işgali ile doruk noktasına ulaşmıştır. Batıda NATOya ve dolayısıyla ABDye üsler kaptıran Ruslar aynı gelişmenin Afganistan bahanesiyle Amerikalılarca Orta Asyada gerçekleştirilmesinden müthiş ürkmüşlerdir. Ancak bir süre sonra başarılı bir karşı atakla ve ABDnin de hiç tanımadığı ancak tanıdığını zannettiği Orta Asyada Amerikalılara kısa bir süre nefes alma olanağı tanıdıktan sonra da onları saf dışı etmişlerdir.
Bugün gelinen noktada, Ruslar Doğu Avrupadan tamamen çekildikleri gibi, Balkanlardaki Barış Gücü birliklerini bile çekmiş durumdadırlar. Karadeniz çevresinde halen Ukrayna ve Ermenistanda askeri üsleri vardır. Gürcistan ve Moldovada sadece merkezi hükümetlerin kontrolü altındaki topraklardan çekilmişlerdir. Moldova ve Gürcistanın fiili olarak kontrollerinin bulunmadığı, sırasıyla Dinyester bölgesi ve Abhazya ile Güney Osetyada BDT Barış Birlikleri adı altında Rus askerleri bulunmaktadır. Rusya aynı zamanda Azerbaycandaki Gebele dinleme üssünü de elinde bulundurmaktadır. Ancak Rusya, daha doğuda, Hazarın öte tarafında ise daha güçlü hale gelmekle beraber, Asyanın Güneyi ve Güneydoğusu ile Pasifikte aynı olanaklara şimdilik sahip gözükmemektedir.
Orta Asyadan ABDyi büyük ölçüde çıkarmayı başaran Rusların kalıcı bir başarı elde edip bölgede tek etkin güç olması hususu öncelikle Afganistanın ve hatta Pakistanın geleceği ile ilgilidir. İç dinamiklerindeki problemlerden dolayı, Orta Asyadaki geçici Amerikan varlığına göz yummuş olan Ruslar, kendi güçlerinin ötesindeki, köktendinci akımlar, terörist gruplar, çeşitli isyankar gruplar, uyuşturucu ve nükleer malzeme kaçakçılığı gibi Orta Asyadaki baş edemeyecekleri dış dinamikler nedeniyle de bu varlığı belli bir süre kabul etme zorunluluğunda kalmışlardır. Ayrıca, bir süre, dengeleme konusunda ne yapacaklarını bilemeyen Orta Asya Cumhuriyetlerinin eski yöneticilerinin Rusyayı dengelemek için koz olarak ABDyi kullanmış olmaları gerçeği de mevcuttur. Ne var ki, ABDnin, sözde demokrasi vaadi ile gerçekte ise ekonomik güç elde etmek için Orta Asya Cumhuriyetlerinde kendine tabi yöneticileri işbaşına getirme çabalarıyla girdiği yanlış politik yol çabuk açığa çıkmış ve bu süreç küresel güç ABDnin bu bölgeden hızla dışlanmasına neden olmuştur.
ABDnin Orta Asyada varlığını sürdürdüğü 1990lı yıllardan 2002 yılına kadar, Kırgızistan ve Özbekistanda üsler edindiğini, Tacikistanın Amerikan uçaklarına hava alanlarını açtığını, Türkmenistan ve Kazakistanın da hava sahalarını ABDye açtıklarını görüyoruz. Bu dönemde Orta Asyada yaklaşık 10.000 Amerikan personelinin varlığı söz konusu olmuştur. Ancak 2003 yılından sonra, ABDnin Sivil Toplum kuruluşları eliyle kışkırttığı karışıklıklar ve Gürcistan, Ukrayna ile Kırgızistandaki renkli devrim girişimleri sonucu, Çin ve Rusyanın da bölge ülkelerini ŞİÖ ile harekete geçirmeleriyle 2005 ve sonrasında ABDnin Orta Asyadaki hızlı adımları yavaşlamaya başlamış hatta durma noktasına gelmiştir. ABD, Özbekistandaki Hanabaddan çekildikten sonra Orta Asyadaki varlığını ancak Kırgızistandaki Manas üssüyle ve işgal ettiği Afganistan topraklarında sürdürebilmektedir. Kırgızistanın topraklarındaki ABD varlığına Afganistan sorunu çözülene kadar izin vereceği düşünülmektedir. Afganistan sorununun ise ancak ABDnin Orta Asyadan çekilmesiyle çözümlenebileceğini düşünürsek ABDnin söz konusu sorunu hiçbir zaman çözmek istemeyeceğini söylemek hiç de yanlış olmayacaktır. Hele bugünlerde Pakistandaki belirsizlik ve nükleer güç olan bu ülkenin geleceğinin büyük ölçüde Afganistandaki gelişmelere bağlı olması ABDnin Afganistan sorununu daha uzunca bir süre çözmek istemeyeceğini açıkça ortaya koyuyor. Çünkü sorun çözülürse bölge ülkeleri ABDye buralarda ne arıyorsun sorusunu yöneltebileceklerdir.
Orta Asya Cumhuriyetlerindeki tek Amerikan üssü olan Manasın ABDye getirdiği mali yüke karşın Amerikalıların burayı ısrarla elde tutmak istemeleri Orta Asyanın jeopolitik önemini ortaya koymaktadır. Zira Amerikalılar halen bu üssün kirası olarak Kırgızistana yılda 150 milyon Dolar ödemektedirler. Ayrıca bu anlaşmanın gerçekleşmesi için Kırgız Ordusuna dört adet helikopter de hediye edilmiştir. Bugün için Orta Asyada tek bir Amerikan üssü bulunmasının bile Rusları ve Çinlileri ne ölçüde rahatsız ettiğini vurgulamak için, bu ülkelerin siyasi, askeri ve istihbarat alanlarında Kırgızlara baskı yaptıklarını burada belirterek Orta Asyada süren satranç oyununun boyutlarını ortaya koymak gerekiyor. Bu bağlamda, ABDnin eski Savunma Bakanı Donald Rusmfeldin Tacikistanda bir askeri üs kurma çabalarının yine özellikle Rusyanın ekonomik ve askeri baskılarıyla ve esasen Tacikistanda bir Rus üssünün varlığından ötürü engellendiğine de dikkat çekmek isteriz. Hatta Amerikalıların bu girişiminden sonra Rusların Kırgızistandaki Kant üssünü ve Tacikistandaki üslerini daha da takviye ettikleri bilinen bir husustur. Yine olası ABD girişimlerine karşı, Çinin, Amerikalıların terk ettiği Özbekistandaki Hanabad üssünü istediği, ancak Rusların Çinlilere bu konuda imkan vermeyerek Hanabad üssünün gerektiğinde kullanımı konusunda Özbek hükümetiyle anlaştığı da iddia edilmektedir.
Amerika açısından bugün Orta Asyadaki varlığını sürdürebilme hususu biraz da komik gelebilecek bir yaklaşıma da bağlıdır. Bir yandan Afganistandaki savaşı prestij ve çıkarları açısından kaybetmemesi gereken ABD, eğer bir gün Afganistandan mağlup olarak ayrılma durumunda kalırlarsa o vakit Orta Asyadan tamamen çekilmeye zorlanacaklardır. Çünkü bugün için, kendi başlarına Orta Asyadaki terör, köktendinci hareketler ve uyuşturucu kaçakçılığı ile tam olarak baş edemeyen Orta Asya Cumhuriyetleri için bir bakıma bu bölgedeki Amerikan mevcudiyeti bir sigortadır. Afganistandaki karışıklıklar sürdükçe söz konusu sorunlarla bugün Amerikalılar uğraşırken, yarın bölgeden ayrıldıklarında, özellikle köktendinci hareketlerle baş başa kalacaklarını bilen bölge ülkeleri Amerikalıları kendi topraklarında istemeseler de ABDnin Afganistan batağı ile uğraşmasından şimdilik memnun gözükmektedirler.
KUŞATILAN RUSYA VE AVRASYADAKİ ABD ÜSLERİ
Amerikan Üs Organizasyonu ve Konuşlanma Anlayışı:

Ana Operasyon Üsleri; Almanyadaki Ramstein ve Spangdahlem Hava Üsleri, İspanyadaki Rota Deniz Üssü, İtalyadaki Vicenza 173ncü Hava İndirme Tugayı Üssü, Napoli ABD Akdeniz Merkez Komutanlığı, Avianodaki hava üssü, Japonyadaki Kadena-Okinawa Hava ve Yokosuka Deniz üsleri, Güney Koredeki Camp Humphreys üssüdür. Bu üslerin organizasyon açısından konsolidasyonu ve birden çok güç tarafından kullanımının sağlanması esası realize edilmiştir.
İleri Operasyon Noktaları: Bu mevkiler Ana Operasyon Üslerini desteklemek amacıyla Batı Afrikadan, Güney Asya, Pasifik Okyanusu ve And Dağlarına uzanan istikrarsız kuşakta tesis edilmişlerdir. Bu üsler minimum Amerikan personeliyle işletilir. Aktif görev kuvvetlerinin destek ve ikmali için kurulmuşlardır. Bunlara örnek; Bosnadaki Kartal Üssü, Kosovadaki Camp Bonsteel, Türkiyedeki İncirlik, Ummandaki Tumrait ve Masirah üsleri ve Cibutideki Monier üsleridir. Bu üslerdeki personel ve güçler dönüşümlü olarak konuşlandırılır ve genelde bölgesel ve ikili eğitim çalışmalarına odaklanmışlardır.
Müşterek Güvenlik Mevkileri: Bunlar bir anlamda ileri operasyon noktalarıdır. Ancak buralarda Amerikan güçlerinin sürekli kalması söz konusu değildir. Bu üsler olağanüstü koşullarda kullanılmak üzere ve genelde taşeron firmalar veya bulunulan ülkeler tarafından korunup hazır tutulur. Bu üslerde gerektiğinde kullanılmak ve hatta feda edilmek üzere malzeme de depolanmıştır. Bu çeşit üs ve tesislerin çoğu, ABDnin enerji tedariki çıkarlarını korumak ve teröre karşı mücadelesinde kullanılmak üzere Afrika ülkelerinde, örneğin, Gabon-Librevillede, Senegal-Dakarda ve Uganda-Entebbede bulunurlar.
ABDnin halen dünyanın 130 ülkesinde çeşitli kademe ve potansiyelde görev yapan askeri gücü mevcuttur. Bu gücü oluşturan askeri personel miktarı ise yaklaşık 250.000 civarındadır ve buna Almanya, İtalya, İngiltere ve Japonyadaki sürekli üslerdeki askerler eklendiğinde dünya üzerinde ABD üslerinde konuşlanmış asker sayısı 350.000i bulur. Halen 37 aktif savaşçı ABD tugayından 10nun Irakta, 1nin Güney Korede ve yine 1nin de Afganistanda konuşlandığı bilinmektedir. Benzer bir şekilde Milli Muhafız Teşkilatının toplam 39 tugayından 3ü Irakta, 1i Afganistanda, 1i de Kosovada konuşlanmıştır. Amerikan Donanmasının da yaklaşık 33 bin askerinin dünyanın çeşitli yerlerinde konuşlandırıldığı bilinmektedir.
ABDnin Asyada Rusya açısından önemli olacak üs ve tesisleri;
- Afganistandaki; Bagram Hava Üssü ve Kandahar Hava Alanı, Kabil Havaalanı, Khost Hava Üssü, Heratın güneyindeki Şindand Hava üssü.
- Kırgızistandaki Manas/Ganci üssü,
- Guam adasındaki, ABDnin Orta ve Asya kıtasına dönük operasyonlarda kullanılabilecek Camp Andersen Hava Üssü.
Bu bağlamda 12nci Hava Tugayının Afganistandaki bu üslere sevk edilmiş olduğu bilinmektedir. Afganistandaki Bagram Havaalanında 455nci Hava Gücüne ait destek ve saldırı filosu ile Kandahardaki Havaalanında Deniz Piyadelerine ait Hava Kontrol Birliği mevcuttur. İtalyadan Mayıs 2007de Afganistana sevk edilmiş 173 Hava İndirme Tugayı yaklaşık 3.400 savaşçı askerle Orta Asyada önemli bir güç oluştururken yine 82. Hava İndirme Tümeninin 4ncü Tugayı, 10. Dağ Komando Tümeninin 3üncü Tugayı, aynı Tümenin 4üncü Tugayı, Güney Carolinadaki Milli Muhafız Güçlerinin 218. Tugayı ile 3üncü Deniz Piyade Tümeninin 3. Deniz Piyade Alayı Orta Asyadaki aktif Amerikan savaş güçleridir. Teyit edilemeyen haberlere göre yakın gelecekte ABD Afganistanda bir Merkez Komutanlığı kuracak ve bu ülkedeki asker sayısını 30.000e çıkaracaktır. Yani bir bakıma ABDnin Orta Asyayı Ruslara terk etme niyetinde olmadığı burada altı çizilerek belirtilebilir. İşte bütün bu güçler nedeniyle Rusya Federasyonunun kendini Batıdan, Doğudan ve Güneyden kuşatılmış şekilde hissetmesi ve hatta tehdit edici tepkiler vermesi Ruslar açısından anlaşılabilir bir husustur.
AVRASYADAKİ RUS ÜSLERİ
Küba gibi uzak karakollardan ve özellikle Doğu Avrupa ve Kafkasların bir bölümünden çekilmelerinden sonra bugün çeşitli ülkelerde sahip oldukları tesis, askeri üs, elektronik dinleme ve erken uyarı istasyonları, uzay araştırma merkezleri ve lojistik depoları da temelde Rusların bugünkü askeri doktrinlerinin çizgisini aksettirmektedir. Buna göre Ruslar önem verdikleri bazı ülke dışı stratejik noktalara, bölgelere kuvvet göndermeyi esas almışlar ve çeşitli eski Sovyet cumhuriyetlerinde üsler kurmuş veya eski üslerini muhafaza etmişlerdir. Bu bağlamda bu ülkelerde yaklaşık 25 üsleri mevcuttur. Bu noktada, öngördükleri doktrin ve odaklandıkları yaklaşıma göre;
a) Orta Asya Bölgesinde (ki bu bölgede öncelikleri ABDnin ve aynı zamanda Çinin etkinliğini önlemektir) Kant (Kırgızistan) ve Duşanbe (Tacikistan) üsleri vardır.
b) Kafkaslar Bölgesi (Ermenistan ve Kırımda üsleri mevcuttur)
c) NATO ve Batı ile mücadele sahası kabul edilebilecek ön karakol olan Belarus ve çevresinde strateji yürütmektedirler.
Bu bağlamda;
- Azerbaycanda; Gebele Uzay ve 37nci Hava Ordusu Uzun menzilli hava ve radyo izleme üssü,
- Ermenistanda; Erivan yakınlarında 426ncı Hava Grubu ve 520nci Hava Merkez Komutanlıkları, Gümrüde 127nci Motorize Piyade ve 102nci Askeri üsleri,
- Belarusda; Baranoviçide, Uzay Kuvvetleri, Bağımsız Radyo Dinleme İstasyonu ve 37nci Uzun Menzilli Hava Grubu Merkezi, Vileykada, 43ncü Deniz Haberleşme İstasyonu,
- Gürcistanda; Abhazya ve Güney Osetyada Barış Gücü Kuvvetleri halen mevcuttur. Abhazya ve Güney Osetya dışındaki Gürcistan topraklarından tamamen çekilmişlerdir.
- Kazakistanda; Sarı Şaganda, Uzay Kuvvetleri ve 37nci Stratejik Hava Ordusu eğitim alanı, Baykonurda, Uzay Üssü ve bağımsız radyo izleme istasyonu,
- Kırgızistanda; Kant Hava Üssü ve 5nci Hava Ordusu Güçleri,
- Moldova, Trans Dinyesterde, Tiraspol Rus Transdinyester Kuvvetler Komutanlığı ile 8nci Motorize Piyade Birliği unsurları bulunmaktadır.
- Tacikistanda; Nurekte, 7680nci Uzay Kuvvetleri Birliği ile 37nci stratejik Hava Gücü Uydu İzleme Merkezi, Duşanbe-Kuleb-Kurgan-Tyubede, 201nci Askeri üs ile Volga-Ural 201nci Motorize Piyade Tümeni unsurları, Ainide 670nci Hava Grubu,
- Ukraynada; Sivastopol, Karadeniz Filosu Deniz Üssü bulunmaktadır.
Bu bağlamda, Rusya Federasyonunun üs edinme oyununda ABDye karşı Orta Asyada başarılı olduğu, ancak Kafkaslarda aynı başarıyı gösteremediğine, giderek zayıf duruma düştüğüne de değinmek gerekir. Özellikle renkli devrimlerle Gürcistan ve Ukraynada kan kaybeden Rusya eğer bu iki ülke NATOya girerse güneyinden de kuşatılmış olacaktır. Bu durumda Rusyanın Batıya karşı giderek agresif bir politika izlemesi ve Güneyindeki büyük komşusu Türkiye ile ilişkilerini de daha yakın tutacak bir çizgiye girmesi beklenebilir.
Bugün Avrasyada oynanan Satranç Oyununun oyuncuları başta ABD ve Rusyadır. Ancak Çinin de özellikle Orta Asyada stratejik konuşlanmada söz sahibi olmak istediği ve giderek ağırlığını koyduğu gözlemlenmektedir. Bu ülkelere üs vererek oyuna katılan ülkelerin bu noktadaki stratejileri ise bilhassa Orta Asya ülkeleri açısından, sürdürülebilir bir denge ve dolayısıyla korunma sağlamaktır. Bu bağlamda yine özellikle ekonomik, askeri destek ve yardım sağlamanın yanı sıra terörle mücadelede de dayanışma gereksinimleri bu ülkeleri söz konusu büyük aktörlerle işbirliğine zorlamaktadır. İşte Avrasyadaki üs edinme denkleminin çözümündeki en etkili unsurlar da her halde bu hususlardır.