AVRASYACILIK NEDİR NE DEĞİLDİR ? (V)

Türkiye ve dünya gündemindeki gelişmeler hakkındaki fikirleriniz, yayınladığımız izlencelerin bölümleri hakkındaki düşüncelerinizi paylaşabileceğiniz alan.

AVRASYACILIK NEDİR NE DEĞİLDİR ? (V)

İletigönderen Habip Hamza Erdem » Çrş Oca 25, 2017 17:54

AVRASYACILIK NEDİR NE DEĞİLDİR ? (V)
Avrasyacılığın kimi temel ölçütleri
İnsanlık yirmibirinci yüzyıla büyük bir karamsarlıkla giriyor.
Dünya değişiyor, ama dünya değiştikçe ‘düşünce yapımız’ın değişmesi de gerekiyor.
Oysa çoğumuz, bu ‘değişimi’ eski dünyanın düşünce kalıplarıyla anlamaya çabalıyoruz.
Olgu ve olaylara ‘cephe’den bakıp, yerinde bir tanımlamayla, ‘algı’ düzeyinde kalıyoruz.
Her iki tümcemizden birinin içinde ‘algı’ sözcüğünü kullanmadan edemiyoruz.
Çünkü ‘algı düzeyini’ aşamıyoruz.
Küreselleşmeden çok çektik, onun yıkıldığını duyduğumuzda sevinçten gözyaşlarımızı tutamasak da, küreselleşme denilen ‘şey’in ‘ne’ olduğunu kavrayamadan, yıkıldığını tasarlamaya çalışıyoruz.
Çünkü, küreselleşme içimize işlemiş.
Gerçekte küreselleşme, ‘liberalizm’ denilen ‘şey’in ‘en yüksek aşaması’ idi.
Liberalizm ise ‘serbestiyet’ ve ‘bireycilik’.
Ya da ‘sözde’ Özgürlük’..
İnsan kendi özgürlüğünün yıkılmasına nasıl sevinir, değil mi ama?
‘Kendisini bilmez’ ise sevinir işte.
‘Tarihin sonu gelmiştir’ ve tarih yeniden başlatılacaktır.
Ama nasıl?
Liberalizm iyiydi ama ‘neo-liberalizm’ mi bozuyordu işleyişi?
Trump mı kurtaracaktı dünyayı yoksa Putin mi?
Avrupacılık yanlış uygulandı Asyacılık’a mı yönelsek acaba?
Haydi her dönemde olduğu gibi, bir orta-yol bulalım, bir ‘Avrasyacılık’ mı kuralım yoksa.
Avrasyacılık Şanghay İşbirliği Örgütü’ne girmek midir, yoksa yeni İpek Yolu’na girmek mi?
Soru çok ve ‘kafamız karışık’.
İdeolojiler ölmüş ve sağ-sol ayırımından da kurtulmuştuk ama bize bir ‘ideoloji’ gerekli olmasın sakın?
Bilim-milim deniyor ama, bilim ideolojiden nerede ayrılıyor ki..
Geçen bölümde sözünü ettiğimiz Jean Thiriat da ‘ideolojik jeopolitik’ yerine ‘bilimsel jeoplitik’in temellerini koyuyordu.
Oysa kimi Avrasyacılık tezleri, tamamen ‘ideolojik’ olduklarını söylemekten çekinmiyorlar.
Bir eski genelkurmay başkanı da, Şanghay İşbirliği Örgütü’nün salt ‘sınır sorunları’nı çözmeye yönelik olduğunu söyleyebiliyor.
Çünkü dünyadan habersiz.
Hem ‘sınır’ ne demek, ‘fetih savaşları’ biteli yüzyıl olmadı mı?
Avrupa Birliği’nde ‘sınırlar kalkmamış mıydı?’
Dr Recep ile kardeşi Esad arasında da kalkacaktı neredeyse değil mi ama?
Kısası, içinde yaşadığımız olayları bile yeterince kavramaktan uzağız.
Bir ‘Avrasyacılık öyküsü’ anlatılmakta ki, evlere şenlik; kimi AB düşmanlığı biçiminde ‘algılıyor’, ki yine ‘liberal bireycilik’ adına karşı çıkıyor; kimi de ‘Rusya Dostluğu’ biçiminde algılıyor, ki yine ‘serbest ticaret’ adına göklere çıkarıyor.
İkisi de gelip ‘liberalizm’de buluşuyorlar aslında.
Çünkü, liberalizm, salt ‘düşünce düzeyi’nde yer almıyor, politika yoluyla ‘toplumsal yaşam’a kök saldıktan sonra, salt politik olmayı aşıp, günlük yaşama içselleşiyor ve ‘doğal’ günlük ‘yaşam biçimi’ oluyor (Carl Schmitt).
‘Aygıt’ oluyor, ‘düşünce yapımız’ın temelini oluşturuyor (Althusser).
Oysa eğer ‘Yeni Bir Dünya’ kurulacaksa, öncelikle global toplumun ‘derin yapısı (structure)’na inilmelidir.
Nitekim, Avrasyacılık, geçen yüzyılın başındaki Yapısalcılık (structuralisme) ‘ideolojisi’ne yönelmekten çekinmiyor.
Böyle olunca da, unutulan Claude-Levi Strauuss’(1908-2009)lara, Antonio Gramsci’ (1891-1937)lere, giderek Louis Althusser (1918-1990)’lere dönülüyor demektir.
Georges Dumézil(1898-1986)’ler ve Jean Baudrillard (1929-2007)’lar dahil.
Marks, Lenin ve Stalin’i saymamak olmaz.
Kimi zaman yanlarında kimi zaman tam karşılarında durulacak bu düşünürlerin.
Çünkü eğer yirmibirinci yüzyıla ‘yeni’ bir ‘düşünce’ ileri girilecekse ve ‘Liberalizm’ gelip tıkanmışa, Küreselleşme yıkılmışa, tüm insanlık ‘ekmek’ten önce yeni bir ışığa muhtaç demektir.
‘Eşşek çamura bir kez düşer’ sözü bize ait sanılsa da, Gaëtan Pirou (1886 - 1946)’nun ‘Ekonomi Politiğe Giriş’ kitabında, bilimsel disiplinlerde ‘deneme-yanılma yöntemi’ni açıklamak için kullanılmıştır.
Demek ki, dünyanın içine sürüklendiği ve bugün liberalizmin sürüklediği apaçık ortaya çıkan ‘açmaz’, liberalizmin bu kez de, şu ya da bu ‘biçim’ini uylamaya kalkmakla aşılamaz.
Ne var ki, mal bulmuş magribî gibi, henüz anlaşılmamış bir ‘Avrasyacılık’a sarılmakla da olmamalıdır.
Tam da bu nedenle ‘Avrasyacılık nedir ne değildir’ diye araştırıyoruz.
Hem kaç tane ‘Avrasyacılık’ var?
‘Dördüncü politik kuram’ın kurucusu Alexandre Douguin’e göre ‘Avrasyacılık’ bir ‘jeoplitik ideoloji’den öte, bir ‘toplumsal ideoloji’dir.
Bunun da üç beligin özelliği vardır:
1° Tek kutuplu dünyadan çok kutuplu dünyaya geçiş
Demek ki önce ‘egemen ideoloji’nin yıkılması gerekmektedir. Egemen ideolojinin alanında ise, liberalizm olduğu kadar ‘demokrasi’ de vardır; sözde ‘insan hakları’ da..
Kaldı ki, ‘demokrasi’ bir ‘insan hakkı’ değil, bir ‘temsil konusu’dur (Matthew Raphael Johnson).
İnsan hakları aranacaksa, ‘Doğal insan hakları’nda aranmalıdır.
2° Sovyetler Birliği’ndeki ‘maksist-leninist’ sovyet bütünleşmesinden farklı bir ‘bütünleşme’ye geçiş.
Bu bütünleşme de ‘Avrupa Birliği’nde denenmiş olanından farklı olacak ve yeni bir ‘AB’ anlayışının da temeli olacaktır belki.
Biricik ölçüt ‘emperyalizm’e karşı olmaktır. Emperyalist denilen ülkelerde ‘emperyalizme karşıtlık’. İşte size çözülmesi gereken yeni bir ‘sorunsal’ daha..
3. ‘Etnik milliyetçilik’ ve ‘ayrılıkçılık’tan ‘Büyük Alan’lara geçiş.
İşte bu ‘Büyük Alan’, ‘Devlet’lerin ya da çok daha doğru biçimde ‘Devlet-Ulus’ların ‘yaşam alanı’ olmaktan çok, belirli bir ‘coğrafya’ insanlarının hem ekonomik ve hem de politik ‘ortaklığı’na dayanacaktır.
‘Zaman’ ve ‘mekân’, bireysel değil belli bir topluluğa ait ‘nesne’ (objet)ler değildir midirler?
Kişisel dil ve din özgürlüğü olabilir ama onlar arasından birine ‘öncelik’ vermek gerekliliği nereden kaynaklanmaktadır?
Demek ki bu anlayıştan da yeni bir anlayışa geçiş gerekmektedir.
İşte ana hatlarıyla ‘Avrasyacılık felsefesi’ bu temeller üzerinde yükselmektedir.
Ne ki, her düşünür ya da kuramcının, bugünkü aşamada, öncelik ya da ağırlık verdiği değişik yönleri (aspect) vardır.
Ancak, her koşulda Avrasyacılık, bir ‘düşünce akımı’ olmaktan çok, uygulanabilir ve hatta uygulanmakta olan bir ‘politik proje’dir de.
Hem ulusal ve hem de Uluslararası..
O nedenle çok daha yakından bakmak gerekmektedir.
Ve en önemlisi, her konuda olduğu gibi, olur olmaz yerde ileri-geri görüş bildirmek yerine, hiç değilse, ‘Avrasyacılık’ tezlerine ilişkin gerekli özen gösterilmelidir.
(Sürecek)
Habip Hamza Erdem
Kullanıcı küçük betizi
Habip Hamza Erdem
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1627
Kayıt: Cum Haz 26, 2009 20:01

Şu dizine dön: Tartışma ve Fikir Meydanı

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 5 konuk

x