AVRUPA'YA KARŞI MİLLİ MENFAATLERİMİZİ SAVUNMAK
Avrupa'ya tavır almak anti emperyalist - tam bağımsızlıkçı- ve milliyetçi olmayı gerektirir. Kendi içerisinde bu tavrın sürekliliğini devam ettirmek, alınan tavır ve tutuma projeksiyon tutan bir strateji ve yöntemle mümkündür. Bu süreklilik ve tutarlılık için Üniter / Milli Devlet yapısını korumak ve geliştirmek, Gazi Kemal Atatürk'ün savunduğu Türk miliyetçiliğini ve halkçılığı iktisadi, siyasi, askeri ve kültürel temellerde geliştirerek savunmak zorunludur. Ancak bu ilkesel tutumla Hollanda, Almanya veya PYD / PKK'yı temel aktörü olarak gören ABD'ye karşı Türk milletinin, milli menfaatleri savunulmuş olur.
Aksi taktirde portakallara ve Hollanda ineklerine "tavır" almaya devam edilir.
Gazi'nin de belirttiği gibi: "'...Hepiniz bilirsiniz ki, Avrupa' nin en önemli devletleri, Türkiye'nin zararıyla, Türkiye'nin gerilemesiyle ortaya çıkmışlardır. Bu gün bütün dünyayı etkileyen, milletimizin hayatını ve ülkemizi tehdit altında bulunduran, en güçlü gelişmeler, Türkiye'nin zararıyla gerçekleşmiştir. "... "...Oysa güç ve kuvvet, Türkiye'de ve Türkiye halkında olan gelişme cevherine, zehirli ve yakıcı bir sıvı katmıştır. Bunun etkisi altında kalarak, milletin en çok da yöneticilerin artık durumu düzeltmek, hayat bulmak, insan olmak için, mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün isleri Avrupa'nın emellerine uygun yürütmek, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi birtakım zihniyetler ortaya çıktı. Oysa hangi istiklal vardır ki yabancıların nasihatleriyle, yabancıların planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir. Tarihte, böyle bir olay yaratmaya kalkışanlar, zehirli sonuçlarla karsılaşmışlardır. İste Türkiye de, bu yanlış zihniyetle sakat olan bazı yöneticiler yüzünden, her saat, her gün, her yüzyıl, biraz daha çok gerilemiş, daha çok düşmüştür."
TBMM Gizli celse zabıtları cilt 3 /6 Mart 1922.- Mustafa Kemal.
Mithat Akar
https://www.facebook.com/profile.php?id=100006232153226