Avusturyalı gazeteci: Türkiye de çözülecek
AKP iktidarı, Akdamar kilisesi ve Sümela manastırında yılda bir defa dini ayin düzenlenmesine izin veren kararını açıkladığı sıralarda Avusturyalı bir gazeteci, İstanbul’daki Ayasofya’nın Türkiye’nin çözülmesi veya yıkılması ile yeniden el değiştirebileceğini yazdı.
894 bin tirajlı Kronen Zeitung gazetesinin 25 Mart 2010 tarihli sayısında yayınlanan Ernst Trost imzalı “Bin yıllık” başlıklı yazının çevirisi şöyle:
“Minarelerin zafer kuleleri gibi Ayasofya’nın kubbesini aşması arzulanmış. Hıristiyan âleminin bu en muazzam katedralindeki akla hayale sığmayacak mekân deneyiminin bizi alıp götürdüğü o cennet göğü, şimdi tepemizde bir kubbe olarak şekilleniyor. İmparator Jüstinyen’in muhteşem yapısı bugün bir müze olsa da içeride takva ve huşu halen mevcut. İmparatorların mozaiklerdeki donuk bakışları, bizi çoktan çökmüş devletlerinin zamanına götürüyor.
Son dönemlerinde Osmanlıların baskısıyla giderek eriyip bir şehir devletine dönüşse de gerçekten bin yıllık bir imparatorluğun sahipleriydiler. İnsan İstanbul’da her adım başı mağrur Bizans’ı ve Konstantinopolis’i hissediyor.
Yalnızca itinayla restore edilen 96 kuleli surları veya romantik harabelerinin büyüsü bile bir zamanların güçlü iktidarını tasvir etmeye yetiyor. Ordularıyla nihayet Bizans’ı alt eden Osmanlı İmparatorluğu da çoktan yıkılıp gitti. Tıpkı bizim Avusturya’mız gibi modern Türkiye de bizimkinden biraz daha büyük olan çok uluslu bir imparatorluğun küçük bir kalıntısı.
Bizim kuşağımız ve bizden önce gelenler, ’yenilmez’ devlet yapılarının yok olduğunu gördü. Hepimiz Sovyet egemenliğinin savaşsız bir şekilde çözülüşüne şahit olduk. İstanbul’da sürekli geçmiş dönemlerin azametinin izlerine rastlıyor, hayranlıkla seyrederek bunlardan zevk alıyoruz ve her türlü iktidarın geçici olduğu bilincine bir kez daha varıyoruz.”
***
Avusturya ile bir millet olan Almanya’nın Başbakanı Merkel ise “Almanya’da Türk Lisesi olmaz” diyebiliyor. Hatta Alman basını günlerdir dehşet içinde, Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın büyük bir gizlilik içinde Avrupa’da yaşayan Türk kökenli 1500 politikacı ve işadamını İstanbul’da topladığından bahsediyor.
Yine Tayyip Erdoğan ile röportaj yapan Die Zeit gazetesinin muhabiri, “Kendinizi Almanya’da yaşayan Türklerin Başbakanı olarak da görüyor musunuz?” diye sorabiliyor. Erdoğan da doğal olarak “Bu soruya nasıl hayır cevabı verebilirim ki? Bu insanlar Türk vatandaşı. Türkiye’de seçim hakları var” diye karşılık veriyor. İnsan hakları konusunda Türkiye’ye baskı yapan ülkelerden biri olan Almanya’nın devlet adamları da gazetecileri de ülkelerinde yaşayan Türkleri, satın alınmış köleler gibi görüyor!
***
Aslına bakarsanız Türkiye’deki iktidarlar da Avrupa Birliği baskıları altında, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına köle muamelesi yapıyor. Avrupa ve ABD, “Siz pancar ekmeyin, buğday alanlarını sınırlandırın, çiftçinin parasını biz verelim” diyor, hükümetler kabul ediyor. Bazı vatandaşlar da buna karşılık dağları taşları tarım arazisi gösterip, fazladan para almaya çalışıyor.
Iğdır’da ise Tarım ve Köy İşleri Bakanlığınca küçükbaş hayvancılık faaliyetlerinin geliştirilmesi amacıyla verilen koyun keçi destekleme parası için hayali olarak koyun ve keçi küpelemesi yapıldığı yönündeki suç duyuruları üzerine başlatılan soruşturma kapsamında, haksız kazanç elde ettikleri iddiasıyla gözaltına alınan 17 kişiden beşi tutuklandı 12’si serbest bırakıldı.
Elalem Ayasofya’ya göz dikmiş, biz nelerle uğraşıyoruz!
Arslan BULUT, 27 Mart 2010, YENİÇAĞ