Ay Haritasındaki Türk - Uluğ Bey

Tarih olan olayları burda paylaşabilir, yorumlayabilir ve öğrenebilirsiniz

Ay Haritasındaki Türk - Uluğ Bey

İletigönderen erenus » Prş Haz 12, 2008 23:05

ULUĞ BEY



Dünyaca ünlü Türk matematikçisi ve astronomi bilgini olan hükümdardır.

22 Mart 1395 tarihinde Semerkant'ta doğdu.

Timurlenk'in torunlarından olup hükümdar Muînüddin Şah Ruh'un oğludur. Asıl adı Mehmet Torgay'dır.

O, savaştan çok kendisini bilime adamış bir hükümdardı. Sarayına zamanın bilginlerini topladı ve onları korudu. İnceleme için Çin’e kadar heyetler gönderdi.

Uluğ Bey Semerkant’ta bir medrese, bir de rasathane yaptırdı. Astronomi ilminin gelişmesine çalıştı. Bu rasathane orta çağdaki astronomi bilgisini en yüksek düzeye ulaştırdı.

Uluğ Bey, tarihe adını “Asya Fâtihi” diye yazdıran Büyük Cihangir Timurlenk'in öz torunuydu.

Fen bilimleri ve astronomiye merakı, ileride kendisini, dünya tarihinin en büyük astronomlarından biri haline getirdi. İlim adamlığı yanında devlet adamlığı vasfı da yüksek olan Uluğ Bey, Semerkant’ta 38 yıl hükümdarlık yaptı. Bir akademi haline getirdiği sarayı, devrin meşhur alimlerinin toplanıp bilimsel tartışmalar yaptığı ve eserler hazırladığı bir mekan oldu.

Matematikçi, astronom, tarihçi ve şair olan Uluğ Bey, Mesud el-Kâşî, Bursalı Kadızade Rûmî, Ali bin Muhammed (Ali Kuşçu) gibi bilginleri sarayına topladı.

Semerkant medrese ve rasathanesini büyüttü ve yeni aletlerle donattı.


Uluğ Bey zamanında yeni astronomi aletleri yapılmış, eski aletler geliştirilmişti. IX. ve X. yüzyılda bir usturlab ile ancak 43 işlem yapılırken, Uluğ Bey zamanında geliştirilen usturlab, 1000’den fazla işlem yapıyordu. Uluğ Bey’in usturlabının çapı 40 metre idi.

Uluğ Bey, bu arada gökyüzünün bir de haritasını yapmayı başarmıştı. Bu gökyüzü haritası, kendisinden sonra gelecek nesillere astronomi çalışmalarında ışık tutacak, onlara rehber olacaktı.



Uluğ Bey, astronomi çalışmalarının temelini teşkil eden trigonometri ilmi üzerinde de geniş çalışmalar yaptı.

Bilim NASIL Yapılır Uluğ Bey'den Öğrenelim....

Kendisinden önceki Doğu ve Batı dünyasının tahmini bilgilerini bir kenara bırakıp, bilimsel esasları tespit ederek, trigonometride yeni bir araştırma yolu açtı. Dünya onu, astronomi alanındaki eseriyle tanıdı. Semerkant’taki rasathanesinde yapılan çalışmalar, bugünkü astronomiye hala ışık tutmaktadır

Zîc-i Ulûgî denilen cetveli, diğer ilmî eserleri ve rasatları, akademiden farkı olmayan sarayındaki çalışmalarının sonucudur. Zîc-i Ulûgî, diğer adı “Gûrgânî Takvimi” olan bu cetvel, o devrin ilmî esaslara dayanan yegâne takvimi sayılmaktadır.

Bu eser, daha önce yazılan ‘zîc’lerin yanlışlarını düzeltiyor ve yıldızların hareketini daha mükemmel gösteriyordu.Zîc-i Ulûgî, 1655 yılında İngiltere'de Oxford şehrinde İngilizce, 1853’te de Fransızca olarak basıldı. Daha sonra da çeşitli dillere tercüme edildi.

Bu eser Türk dünyasında, Astronominin son sözü ve ilmin teleskopu buluncaya dek erişmiş olduğu en son derecedir.

Batı bilim dünyası, Uluğ Bey’e “XV. yüzyıl Astronomu” unvanını layık görürken, Milletrerarası Astronomi Derneği de Ay yüzeyindeki bir kratere onun adını verdi. Beş ülkenin astronomlarından ve özellikle Ay’a uydu gönderen ülkelerin uzmanlarından oluşan bir komisyonun hazırladığı Ay Haritasında, üç Türk astronomunun adları da yer alır. Büyük bir kratere Uluğ Bey adı verilmiştir. Ay atlasında adları bulunan diğer iki Türk bilgini, Bîrûnî ve Nasireddîn Tûsî’dir.

Kozmografya konusunda yazdığı bir kitap da günümüze kadar, birçok ilmî araştırmalara kaynak olmuştur. Tarihin en âlim olduğu kadar en âdil bir hükümdarı olarak da tanınan Uluğ Bey, aynı zamanda kötü talihli bir hükümdardı. Zamanının en ünlü matematikçisi ve astronomi bilgini olan Uluğ Bey, bir hükümdardan ziyade bir baba için en acı son ile hayatını kaybetti ve dedesi Timur'un yanına defnedildi.

Böyle önemli bir Türk bilgini ve çalışmaları, ülkemizde malesef yeterince ilgi görmemektedir.



“ Türk çocuğu atalarını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır”. (M.K. Atatürk)


"Bir zamanlar gelir, beni unutmak veya unutturmak isteyen gayretler belirebilir. Fikirlerimi inkâr edenler ve bana taan edenler çıkabilir. Hattâ bunlar benim yakın bildiğim ve inandıklarım arasından bile olabilir. Fakat, ektiğimiz tohumlar o kadar özlü ve kuvvetlidir ki, bu fikirler, Hind'den, Mısır'dan döner, dolaşır gene gelir, feyizli neticeleri kalpleri doldurur!"

Resim
Kullanıcı küçük betizi
erenus
Bilim Adamı
Bilim Adamı
 
İletiler: 423
Kayıt: Prş Eki 18, 2007 6:07

İletigönderen tuba » Cum Haz 13, 2008 0:21

erenus, bilgiler için çok teşekkürler....gözyaşlarımı tutamadım izlerken...
Kullanıcı küçük betizi
tuba
Üye
Üye
 
İletiler: 1113
Kayıt: Cmt Ara 29, 2007 21:09
Konum: Güneşin doğduğu yerden...

İletigönderen erenus » Cum Haz 13, 2008 4:40

tuba, rica ederim...,cahillerce yakılan kitaplarında kimbilir neler vardı... :?

Üstüne üstlük, bir de sahip çıkamadığımız için adı bir çok batılı kaynakta pers olarak geçiyor....


"Bir zamanlar gelir, beni unutmak veya unutturmak isteyen gayretler belirebilir. Fikirlerimi inkâr edenler ve bana taan edenler çıkabilir. Hattâ bunlar benim yakın bildiğim ve inandıklarım arasından bile olabilir. Fakat, ektiğimiz tohumlar o kadar özlü ve kuvvetlidir ki, bu fikirler, Hind'den, Mısır'dan döner, dolaşır gene gelir, feyizli neticeleri kalpleri doldurur!"

Resim
Kullanıcı küçük betizi
erenus
Bilim Adamı
Bilim Adamı
 
İletiler: 423
Kayıt: Prş Eki 18, 2007 6:07

İletigönderen dxvxn » Cum Haz 13, 2008 13:49

Böyle güzel bilgileri paylaştığın için teşekkürler; emeğine sağlık.
Günümüzdeki medyanın egemenleri ne yazık ki, göz ve aklımızı bağlamaktan başka bir iş yapmıyorlar,
kurtuluş savaşındaki bab-ı ali'nin manevi mikropluk misyonunu kendi adlarına büyük bir başarıyla sürdürdüklerini söylemek yanlış olmaz. Gönül ister ki bir irade çıksın kötünün kötüsünü dayatarak kötüyü "hiç olmazsa bu daha iyidir" diye yönlendirmesinden kurtarsın ve doğruya-gerçeğe-aydınlığa doğru ilerleyen bir yolda yayın yapsın...
Ne yazık ki kültürel bir soykırım içinde olduğumuz için Atatürk'ü bile anlayamayan bir zihniyetine sebep olunuyorsa günümüzde, tarihin derinliklerinden birer güneş gibi parlayan bilim adamlarımıza da ancak kör bıraktırıyorlar bizleri.
Eğer bizdeki tarih ve kültür değerleri batı kültürüne ait olsaydı kimbilir ne filmler çevirir, ne araştırmalar yapardı diye insan düşünmeden edemiyor; galiba bu sömürgeciler "madem bizde yok, onlar da kendi gerçeklerini bilmesin" diyerek gözümüzü boyamak, gerçekle aramızda bağı kopartabilmek için türlü oyun çeviriyorlar.
Atatürk'ün dediği gibi en gerçek yol göstericimiz bilim, o bizim kayıp hazinemiz; ona sahip çıktıkça kendimize geleceğiz ve medeniyetin ufkuna gerçek bir güneş gibi doğacağız :)
"ASLA ŞÜPHEM YOKTUR Kİ, TÜRKLÜĞÜN UNUTULMUŞ BÜYÜK MEDENİ ÖZELLİĞİ VE BÜYÜK MEDENİ KABİLİYETİ BUNDAN SONRAKİ GELİŞMESİ İLE GELECEĞİN YÜKSEK MEDENİYET UFKUNDA YENİ BİR GÜNEŞ GİBİ DOĞACAKTIR." :turkiye:
Kullanıcı küçük betizi
dxvxn
Üye
Üye
 
İletiler: 26
Kayıt: Prş May 29, 2008 9:21

İletigönderen erenus » Cmt Haz 14, 2008 23:16

dxvxn, rica ederim...

Bence, temel sorun yeni nesillerimizin okumayı, araştırmayı ve öğrenmeyi yeterince sevmemesidir. Amacım, bu yazıları izleyenleri daha fazla araştırmaya ve okumaya teşvik etmektir.

Timur, İran seferinde, Şehname'nin yazarı ünlü şair Firdevsî'nin mezarına giderek, "Kalk, kalk da, her satırında kötülediğin mağlup Türk'ü şimdi gör!" demiştir.

Nasıl bir insan en büyük kötülüğü kendine yaparsa, bence bir toplum da en büyük kötülüğü kendine yapar.

İstanbul Üniversitesi'nde öğretim üyesi, Alman asilli prof. Naumark yazdı:Sizler, gerçek hüviyetinize döndüğünüz an Avrupa'nın refahı ve medeniyeti yokolur.."



Toplum olarak, aklını kullana bilen bireyler yaratamadığımız sürece işimiz zor görünüyor.


"Bir zamanlar gelir, beni unutmak veya unutturmak isteyen gayretler belirebilir. Fikirlerimi inkâr edenler ve bana taan edenler çıkabilir. Hattâ bunlar benim yakın bildiğim ve inandıklarım arasından bile olabilir. Fakat, ektiğimiz tohumlar o kadar özlü ve kuvvetlidir ki, bu fikirler, Hind'den, Mısır'dan döner, dolaşır gene gelir, feyizli neticeleri kalpleri doldurur!"

Resim
Kullanıcı küçük betizi
erenus
Bilim Adamı
Bilim Adamı
 
İletiler: 423
Kayıt: Prş Eki 18, 2007 6:07

Re: Ay Haritasındaki Türk - Uluğ Bey

İletigönderen Akgila » Cum Kas 06, 2009 11:33

Paylaşım için teşekkürler...Ali Kuşcu'nun isminin NASA tarafından bir yıldıza isim olarak verildiğini biliyordum ama Uluğ Bey,Bîrûnî ve Nasireddîn Tûsîi'nin isimlerinin Ay haritasında yer aldığını ilk kez buradan öğreniyorum.
İlk Ay haritasını çıkaranda Uluğ Bey'in öğrencisi Ali kuşçudur. (:
Beyleri, milleti ahenksiz olduğu için, Çin milleti hilekâr ve sahtekâr olduğu için, aldatıcı olduğu için, küçük kardeş ve büyük kardeşi birbirine düşürdüğü için, bey ve milleti karşılıklı çekiştirdiği için, Türk milleti il yaptığı ilini elden çıkarmış,(Kül Tigin Yazıtı - Doğu)
Kullanıcı küçük betizi
Akgila
Üye
Üye
 
İletiler: 8
Kayıt: Çrş Eyl 16, 2009 15:00
Konum: niğde


Şu dizine dön: Türk Tarihi

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x