Ay olmasaydı ne olurdu? Bu durum Dünyaya iklimlere, yeryüzünde yaşayan milyonlarca tür canlıya nasıl tesir ederdi? Ay, mevcut kütlesinden daha büyük veya küçük olsaydı neler olurdu? Dünyanın yörüngesine rastgele girivermiş bir kütle midir Ay?
Soruları daha da artırmak mümkün. Maine Üniversitesinden (ABD) Astronom Neil F. Comins, Ayın olmaması durumunda insanları nasıl bir senaryonun beklediğini yazdığı kitapta anlatmıştır.1 Cominse göre, Dünyanın kâinatta hayatı idame ettirmeye müsait tek ortam olmasının (günümüz verileri ışığında) milyonlarca sebebinden biri de, Dünya-Ay arasındaki hassas denge münasebetidir. Kâinatta hiçbir hâdise tesadüfen meydana gelmediği gibi, Güneş ve Ay bir hesap iledir.2 ilâhî beyanıyla tavsif edilen Ay, bir denge unsuru olarak var edilmiştir. Bu denge o kadar hassastır ki, Ay olmasaydı, Dünyada sebepler plânında hayat da olmazdı. denebilir.
Atmosferi olmayan, üzeri kraterlerle kaplı, toz ve kayalarla dolu bir küre parçası olan Ay, Dünyanın tek uydusudur. Ayın yarıçapı, Dünyanın yarıçapının yaklaşık dörtte biri; hacmi, Dünyanın hacminin yaklaşık ellide biri; kütlesi ise, Dünyanın kütlesinin yaklaşık seksen birde biri kadardır. Ay, Dünyanın merkezinden yaklaşık 385.000 km uzaklıkta bulunmakta ve Dünya etrafındaki bir dönüşünü 29,5 günde tamamlamaktadır. Yaratılışı tam olarak aydınlatılmış olmasa da, hâlihazırda en geçerli nazariyeye göre, astronomların Theia ismini verdikleri, Dünyadan on kat daha hafif başka bir gezegen Dünyaya çarpmış ve bu çarpışmada Theianın bir bölümü kopup uzaya fırlamıştır. Uzamış ve şeklini büyük ölçüde yitirmiş olan bu kütle, Dünyanın çevresini dolandıktan sonra tekrar Dünyaya çarpmıştır. Bu çarpışmada Theianın demirden çekirdeği, Dünyanın merkezine çökelirken, mantosundaki hafif kayalar da uzaya saçılmıştır. Zaman içinde bu kaya parçaları birbirleriyle kaynaşarak Ayı oluşturmuştur. Ay, önce Dünyadan yalnızca 22.000 kilometre uzaklıkta bir yörüngeye oturmuş; zaman içinde bu yörünge genişleyerek günümüzdeki ortalama 385.000 kmlik yarıçapa ulaşmıştır. 3
Ayın Dünya üzerindeki en büyük tesiri med-cezir hâdisesidir.4 Evrensel çekim prensibi kâinattaki herhangi iki kütlenin birbirini çektiğini, bu çekme kuvvetinin maddelerin kütleleriyle doğru, aralarındaki mesafenin karesiyle ters orantılı olduğunu ifade eder. Dünya ile Ay arasındaki çekim kuvveti, suyla kara arasındaki adhezyon (Birbirine temas eden farklı maddeler arasındaki çekim kuvveti. Bardaktaki suyu boşalttığımızda bir miktarının bardakta kalması buna bir örnektir.) kuvvetinin nispî olarak zayıf olması sebebiyle dünyadaki okyanus ve denizlerin kabarmasına veya alçalmasına vasıta olur. Bu hâdiseye med-cezir (gel-git) denir ve Ayın konumuna göre med (kabarma) veya cezir (alçalma, çekilme) hâdiseleri gözlenir. Dünyadaki med-cezir hâdiselerinin üçte biri Güneş, geri kalanı ise Ayın çekim kuvveti sebebiyle yaratılmaktadır.
Ay, med-cezir hâdisesinden dolayı Dünyadan her yıl yaklaşık 4 cm uzaklaşmaktadır.5 Bu uzaklaşma ile beraber Dünya-Ay sisteminin açısal momentumunun korunması için Dünyanın kendi etrafındaki dönme süresinin (1 gün) yılda 0.02 milisaniye uzadığı tespit edilmiştir.6 Şu an yaklaşık 24 saat olan Dünyanın kendi ekseni etrafında dönme süresinin, Ay ilk yaratıldığında 8 saat olduğu, arada geçen süre zarfında günlerin uzayarak şimdiki hâline geldiği belirlenmiştir. Ay yaratılmasaydı Dünya üzerinde med-cezir hâdisesinin meydana gelmemesinden dolayı, 1 gün yaklaşık yine sekiz saat olurdu ki, bu da Dünyanın 3 kat daha hızlı dönmesi demektir. Bir gezegenin kendi ekseni etrafında daha hızlı dönmesi, yüzeyindeki rüzgârların daha şiddetli esmesine yol açabilir. Meselâ kendi etrafında çok hızlı dönen Jüpiter ve Satürnün bir gününün yaklaşık 10 saat olduğu, bu sebeple yüzeylerinde doğu-batı doğrultusunda saatte hızı 500 kmye varan sert rüzgârların estiği bilinmektedir. Bu gezegenlerin atmosferlerinde ve dönme yönlerinde bu şiddetli rüzgârların yol açtığı toz bulutları dünyadan teleskoplarla görülebilmektedir.
Jüpiterin, Hubble Uzay Teleskopu ile çekilmiş yukarıdaki fotoğrafında görülen siyah nokta, en yakınında dolanan uydusu Ionun gölgesidir. Jüpiter 10 saatte bir dönüşünü tamamladıkça atmosferini de beraberinde sürükler. Sürüklenen atmosferle doğu-batı doğrultusunda rüzgârlar oluşturulur. Fotoğraftaki koyu ve beyaz sarımlar Jüpiter üzerindeki rüzgârların istikametini göstermektedir.
Ay olmasaydı, Dünyanın daha hızlı dönmesinden dolayı hava, kara ve denizler arasındaki ısı değişimi daha hızlı olurdu ve yeryüzünde doğu-batı doğrultusunda saatteki hızı yaklaşık 160 km olan kasırgalar eserdi. Bu da başta insan olmak üzere kompleks yapıda olan canlıların yaşamasına sebepler açısından elverişsiz şartların meydana gelmesi demektir. Meselâ konuşma ve dinleme gibi temel beşerî faaliyetler de gerçekleşemeyebilirdi. Bir gün sekiz saat olacağı için başta insan olmak üzere bazı canlıların biyolojik saatleri ile gün saati arasındaki farktan dolayı hayat karmaşık bir vaziyet alacak ve birtakım biyolojik dengesizlikler yavaş yavaş belirecekti. Ay olmasa idi kabarma hâdisesi düşük olacak ve deniz canlıları için uygun bir ortam meydana gelemeyebilecekti.1
Ay, Dünyanın dönme ekseninin 23,5 derece açıda dengelenmesinde de rol almaktadır. Dünyanın bu eğikliğinin mevsimlerin meydana gelmesine, eğiklik açısının kutupların ve Ekvatorun dengeli miktarda güneş ışığı almasına vesile olduğu, böylece Dünyada hayatın devam etmesine uygun iklim şartlarının oluşturulduğu bilinmektedir. 7
Ayın Dünya üzerindeki bir başka tesiri de, Güneşten gelen ışığı yansıtarak Dünyanın 0,2 ºC ısınmasına sebep olmasıdır.8 Ayrıca Ay, uzay boşluğunda gezen göktaşlarına karşı bir kalkan vazifesi gördüğünden, yokluğunda Dünya yüzeyine daha fazla göktaşı düşebilirdi.
Uzaydan gelen kozmik ışınların çoğu, Dünyaya giydirilen manyetik alan tarafından zararsız hâle getirilmektedir. Çok azı da, Dünyaya ulaşıp atmosferdeki ve yeryüzündeki kimyevî hâdiselerin meydana gelmesinde rol oynamaktadır. Ay olmasaydı, Dünya ile birlikte merkezi de hızlı dönecekti. Dünyanın merkezinde hızlı dönen sıvı dış çekirdek sebebiyle manyetik alan da daha kuvvetli olacaktı. Bu durumda hem atmosferin yapısında değişiklikler meydana gelecek, hem de bazı bakteriler ve manyetik alanı kullanarak yön bulan deniz kaplumbağaları, som balıkları, yılan balıkları, güvercinler, göçmen kuşlar gibi birçok canlı menfî tesir görecek ve çeşitli ekosistemler bugünkünden çok daha farklı olacaktı.
Bilindiği gibi Ay, Güneşle birlikte insanlık tarihi boyunca bir takvim olarak kullanılmıştır. Yüce kitabımız Kurânı Kerîm,
hem de yılların sayısını ve hesabı bilesiniz
9 İlâhî beyanıyla Güneş ve Ayın bu hizmetine dikkatimizi çeker:
Ay bağlandığı gezegene nispetle bilinen en büyük uydudur (Dünya kütlesinin % 1,23ü kadar bir kütleye sahiptir)4 ve bu büyüklük daha önce de belirtildiği gibi Dünyanın hassas dengesinin meydana getirilmesinde veya hayatın yeryüzünde tesis edilmesinde kritik bir öneme sahiptir. Dünya üzerindeki tesirleri incelendiğinde, Ayın hayatımız için özel olarak yaratıldığı görülecektir. Ayın bu ayrıcalığına yine Kurânı Kerîm dikkatimizi şöyle çekiyor: ... O, Güneşi ve Ayı da ince birer hesap ölçüsü kıldı
10
Netice itibariyle Ayın, Gökyüzünü yükseltip ona bir nizam ve ölçü veren11 tarafından ince bir hesap ile nice hikmet ve faydalar yüklenerek insanlığın hizmetine sunulduğu anlaşılmaktadır.
Dipnotlar
1. Neil Comins, What If the Moon Didnt Exist? Voyages to Earths That Might Have Been, New York, HarperCollins, 1993
2. Rahmân Sûresi 5. âyet
3. Marcus Chown, The planet that stalked the Earth, New Scientist 14 Ağustos 2004 syf. 27-30
4. Paul D. Spudis, Moon, World Book Online Reference Center, NASA, 2004
5. Tony Phillips, What Neil & Buzz Left on the Moon, Science, NASA 2004
6. Richard Ray, Ocean Tides and the Earths Rotation, IERS, 2001
7. Paul J. Henney, http://www.astronomytoday.com
8. John Gribbin, A Mysterious Monthly Temperature Cycle, New Scientist, s. 18, 28 Ocak 1995
9. İsrâ Sûresi 12. âyet
10. Enâm Sûresi 96. âyet
11. Rahmân Sûresi 7. âyet