
“Türkiye, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un ardından önemli bir üst düzey Amerikalı yetkiliyi daha ağırlıyor. CIA’nin yeni başkanı David PETRAEUS; Türk Ordusunu, Afganistan Operasyonuna verdiği destekten ötürü kutladı.”
Evet, haber böyle. Buraya kadar bir şey yok gibi görünüyor. Tabi size… Afganistan, Irak gibi Müslüman ülkeleri işgal eden, oradaki Müslüman kardeşlerimizi katleden ve onlara tecavüz eden ABD askeri ama onların bunu daha rahat gerçekleştirmeleri için desteği veren ise bizim hükümetimiz. Herhalde onun için teşekkür ediyorlar.
İşin enteresan tarafı Zaman Gazetesi yalakalıkta sınır tanımayarak, haberle alakası olmayan bir ayrıntıyı da “yorum” olarak ekliyor. Diyor ki: “Neslinin en parlak askeri olarak nitelenen 58 yaşındaki David PETRAEUS… “breh breh breh . Bak hele tarafsız gazeteciliğe… Neslinin en parlak askeri… Zaten benim midemi bulandırmaya yetiyor bu cümle. Hani dedim ya yalakalıkta sınır ve “Zaman” kavramı yok…
Devam edelim tarafsız! yorumlarına gazetenin: “PETRAEUS Irak’ta uyguladığı strateji ile savaşın gidişatını tersine çeviren isim olarak görülüyor.”
Peki, kimdir bu “neslinin en parlak askeri” ey Zaman okuru dostlarım? Haberi yazan satılmışlar ve gazete patronları bunu yazmaya cesaret edemez en iyisi ben söyleyeyim:
Irak’ta Türk Askerinin başına çuval geçiren timin komutanı desem…
Ne var bunda değil mi? Geçirdilerse geçirdiler ne olacak sanki dediğinizi duyar gibiyim…
Sonuçta bizim gibi “yaygaracılar” o dönem tepki gösterince, ABD’ye nota verin deyince Başbakan” ne notası veriyorsun kardeşim, müzik notası mı?” demişti. Boynumuzu büktük, yahu bari bir özür dilesinler dediğimizde ise babacan cumhurbaşkanımız “büyük devletler özür dilemezler evladım” diyerek sırtımızı pat pat sıvazlayıp, nasihatte bulunmuşlardı bize.
Tam böyle çaresiz bir anımızda, Allah’tan Polat Abim ve arkadaşları gitti Kuzey Irak’a, öcümüzü (gazımızı) aldı ama yine de içimizde bir ukte kalmış demek ki bu komutana karşı? (işin esprisi bir yana dikkat ettiyseniz Kurtlar Vadisi Irak filminde bile o çuvalı geçirememiştik sembolik olarak bile.)
Ve şimdi o komutanı devlet töreni ve askeri kıtalarla karşılayıp, “helal olsun iyi geçirdin” diyerek selam duruyoruz. “Çiçeği burnunda” CIA başkanını, “çuvalı başında” Türkler olarak en iyi şekilde ağırlamaya çalışıyoruz.
Önce ABD Dışişleri Bakanı Hilary Clinton, ardından bu bahsettiğimiz PETRAEUS, sonra Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick, ardından Richard Armitage (ki kendisi eski istihbaratçıdır, hatta Pervez Müşerref’e, dayatmalarını kabul etmezlerse “Pakistan’da taş üstünde taş bırakmayana kadar bombalayacağını” söyleyecek kadar cesur bir ABD’lidir kendisi) birkaç gün arayla gelip yetkililerle görüştüler. ABD’nin Ankara büyükelçisi Ricciardone’yi saymıyorum, zaten Ankara’daydı bizden biri kendisi…
Peki, hangi döneme denk geldi bu gelişmeler, 30’a yakın şehidin verildiği, cari açığın %120’lere ulaştığı ve demokratik özerkliğin ilan edildiği günlere… Şimdi ben buradan fikrimi söylesem beni yine paranoyaklıkla suçlayacaklar. Hah yine yazdı senaryosunu diyecekler. O yüzden ben içime atayım fikirlerimi. Zaten şimdi herkes tozpembe hayaller içinde, işsizlik yok, enflasyon tek hanelere inmiş, bütçe fazlası verdik bu sene diyen spikerlere rastladığım, büyüme oranında dünya birincisi olduğumuz, tarımda ilk 4 ülke içerisinde olduğumuz, Türk insanının mutluluğu adlı ankette %77’mizin mutluluktan havalara uçtuğu sonucunun çıktığı bir dönemde karamsarlık yapıp şimşekleri üzerime çekmeyim en iyisi. Sonuçta bir çay içmeye gelmiş bunca kalantor misafire iftira atıp tadımızı tuzumuzu kaçırmanın “ZAMAN” ı mı sanki canım…
Ömer YILDIZ ( Yazıları Facebook’tan takip etmek için : http://www.facebook.com/mryldz46 )
Mail adresi: mr_yldz@hotmail.com