Türkiye’de bir kesim dini Allah ile kul arasında görüyor ve devlet işine ülke işine dinin karışmayacağı görüşünde. Bu kesim toplumsal yasaların insan eliyle yapılması gerektiği kanaatinde.
İkinci bir kesim ise dinin Allah ile kul arasında olması fikrine karşı. Devletin ve ülkenin din kuralları ile yönetilmesi gerektiği görüşünde. Ve insan eliyle yapılan yasaların Allah’ın yasalarının önüne geçemeyeceğini düşünüyor.
İlk kesim “İman”ı Allah ile kul arasında görmekte haklı.
İkinci kesim Kur’an’da yer alan yasaları uygulamak isteğinde haklı.
Her iki kesimi birbiri ile kucaklaştıracak olan Kur’an’a akıl ve bilimle yaklaşılmasıdır. Ayet kelimesinin anlamı delildir. Kişinin aklını işleterek öğrendiği ya da bilimsel olarak ispatlanmış gerçeklerin 1400 sene önceden Kur’an’da yazıyor olması delildir. Bu anlamda herhangi bir konu aklen veya bilimsel olarak ispatlanıp açığa çıkmadıkça ayetin delil anlamı da gerçekleşmeyecektir. O sadece bir haber olarak kalacaktır.
Son yirmi yıldan bu yana tohumları ekilen ancak içinde bulunduğumuz son bir iki yılda hızla artan şekilde yaşanan bir aydınlanma var ülkemizde. Bu aydınlanma her geçen gün kendisine taraftar topluyor. Geniş kitleler tarikat, cemaat, tasavvuf dinini reddeder duruma geldi. Ancak bu kitlenin geleneksel dinin tahribatından tam olarak kurtulabilmesi için zamana ihtiyacı var.
Aydınlanma mücadelesinde aklın ve bilimin Kur’an ile eşitlendiği bir döneme giriyoruz. Zor, netameli ve uzun bir mücadele dönemi gerçekleşek. Aklın ve bilimin Kur’an ile eşitlendiği, bilginin en yüksek değer olarak kabul edildiği noktada millet olarak da kenetlenmiş olacağız…
Ve bu kenetlenme emperyalist-kapitalist sistemi yok edecektir…
News
Site map
SitemapIndex
RSS Feed