Ayının Türküsü

Bizim oralarda;
“Ayının 40 türküsü vardır. Kırkı da armutla bal üzerine…” diye bir söz vardır.

Seçimler yaklaştı ya? O bildik türkü gene dillere düştü. Çığırıp söyleyeni bol maşallah…! Allah nazarlardan saklasın(!).. Milleti sünnet etmek isteyen sünnet çocuğu gibiler. Hele Celal Bayar ve İsmet İnönü’de, hep birlikte de Atatürk’te birleşelim demiyorlar mı?

Türkiye’yi küresel elite peşkeş çekmek için görevli mason derneklerini Atatürk ölür ölmez açan bu iki isim değil miydi? Günümüzde yaşanan sorunların başlıca mimarları yasallaştırılan mason localarının biraderleri değil miydi? Atatürk’ün adını kazımak için Atatürkçülük oynayan biraderler… Dul kadının çocukları… Ya da torbacıları… Üniversiteleri Masonlaştıran, önemli kadrolara vatan evlatlarının gelmesini engelleyen, üniversiteleri bilim üretemeyecek hale getiren, akşam yatan adamlarını sabah doçent, profesör olarak uyandıran zatlar…

Hitler öncesinde Almanya’da da aynı tezgahı kurdular. Önce Üniversiteleri ele geçirip içlerini kabiliyetsiz adamlar ile doldurdular ki; bilimsel çalışma yapılamasın, sistem çöksün.

Şimdi millet bu kepazeliğin ilk mimarı olan isimler üzerinden Atatürk’e gidecekmiş(!)..

Atatürk ayağa kalksa suratınıza tükürecek.

Karşı devrimin sahipleriyle;

Atatürk gibi vatanına, milletine aşık, “bağımsızlık benim karakterimdir” diyen bir lidere nasıl gidilir?

İpi kağıttan bir asma köprüyle mi canım?

Sevsinler sizi…

Televizyonlarda ulusalcı, milliyetçi kesimi temsil ettiğini söyleyenler;

“Aman yerelde CHP, MHP, İP iş birliği yapsın, kimin adayı güçlü ise o aday desteklensin.”

Diye propaganda yapıyor.

Ülke kansere yakalanmış, bunlar aspirin öneriyor.

“Bizim oğlan döner oynar, döner döner gene oynar(!)..”

Tek parti döneminin sona erdiği 1945 yılından beri hep aynı filmi seyrediyoruz.

Cumhuriyetçiler ve demokratlar(Beyaz Saray’ın Türkiye şubesi) arasında pinpon topuna döndürülen Türk Milleti; her ikisinden de sıkıldığı zaman biraz oyalansın diye yedek oyuncuların sahneye sürüldüğü bir sistem...

Yedek oyuncular asıl oğlan ve kızların yanında koalisyona dahil edildi.

Bu milleti ya da kendilerini kandırmada sakınca görmeyen öncüler;

Armut ve bal rüyası görmeye devam etsin,

Postuna talip olan düşman; armut ağacını budayıp şeytan armudu aşıladı. Arı kovanına eşek arısını yıllar öncesinden soktu.

Peki ne yapalım?

“Gidip Amerikancı Kürdistan Partisine mi oy verelim” diye sorma ihtimalinizi sevdiğim için cevap vereyim oturan boğalar ve dahi hayal kuran prensesler:

Bu ülkenin sorunlarını dumura uğramış meclis ile çözemezsiniz.

Bu gerçeği halka anlatacağız. Anlatıyoruz.

O mecliste AKPKK ve BDP hariç, iki muhalefet partisi içinde bizler gibi düşünen vekiller vardır.

Biz gibi düşünüyorlarsa o meclisi, Meclis-i Mebusan’ı neden terk etmiyorlar diye soran çıkacaktır(!)...

Hiçbir şey o kadar basit değil. Elden geçirilip turuncu renge boyanmış Y-CHP ve bildiri yayınlama ustası başkanlı MHP toplu olarak istifa edip sine-i millete dönmedikten sonra o vekillerin istifası hiçbir şey ifade etmez. Tam tersi zarar verir.

Bu iki partinin tabanı vatanseverdir. Ulus devleti savunur. T.C. Devleti’nin kuruluş ilkelerine bağlıdır. Her iki partinin devlet ile sorunlu olanları zaten Amerikan Kürt Partisine geçip devlet ile hesaplaşmasını yapıyor.

O zaman ne önereceğiz?

Kanser hastalığı devlet kurumları içinde her gün daha çok yayılarak en küçük hücrelerimize kadar işlemektedir. Açılan yaralara tuz dökenler ile pansuman yapanları ayıralım. Asıl tedavi yöntemlerini anlatmaya devam ederken, “belediye seçimlerinde muhalefet partileri birleşsin” diyebiliriz. Kimin adayı güçlü ise ona oy verilsin. Belediye başkan adayları tabandır. Vatanseverdir. Yalnız büyük şehir adaylarına dikkat edilsin. Oradan geleceğin Recep versiyonlarının piyasaya sürülmesine izin verilmesin.

Belediyeler AKPKK’dan alınmalıdır. Muhalefet partileri olarak CHP 11 yıl, MHP 2007 yılından beri millete umut olmamıştır. Bunca rezalete rağmen muhalefet hala AKPKK’ya alternatif olamamıştır ama…

AKPKK bütün belediyeleri arpalık olarak kullanmakta, milletin parasını bin bir kılıf altında yandaşa peşkeş çekmektedir. Cumhuriyet ve devlet ile sorunu olan AKPKK yandaşları tek bir beyne (okyanus ötesinden yönetim) bağlı dam terminal (aptal terminal) gibi hareket etmekte, sadece “para” denince kendi iradesine başvurmaktadır.

İllerimizin maddi ve manevi değerlerini korumak, en azından kalanı kurtarmak adına, kültür varlıklarına sahip çıkmak adına; T.C. Devleti, Türk Bayrağı ve Türk adının illerimizden kazınmasını önlemek adına belediye seçimlerinde muhalefet adaylarından güçlü olanı destekleyelim. Onlar yolsuzluk yapmayacak mı diye sorabilirler. Merak etmeyin, isteseler bile yapamazlar. Çünkü bütün muhalif belediyelerin tepesinde AK Çetenin yolladığı müfettişler oturuyor. Ne var, ne yok, didik didik kontrol ediyor.

Bu desteğin açık yaraya dönüşen ve sürekli oyulan bir bedene sadece pansuman olacağını, sadece hastalığın metastas yapmasını yavaşlatmaya yarayacağını anlatmayı da unutmayalım. Bu pansumanın “acil durum malzemesi” gibi gerekli olduğunu ama asıl çözümün TBMM’sinin gerçek rayına oturtulup milli hükümetlerin kurulmasından geçeceğini…

Milli hükümetlerin kurulabilmesi için milletin çareyi onda bunda görmekten kurtulup, çarenin kendinde olduğu anlaması gerekir!..

Örümcek ağı gibi sarılmış bir ülkede kurtuluşun yolunu Atatürk NUTUK kitabında anlatmış, Bursa nutku ile de talimatını vermiş.

Bursa Nutku şartları oluşmuştur.

Türk Milleti’nin var olma savaşına sürüklendiği günümüzde millete gerçekleri yan yollara sapmadan net anlatalım. Enerjilerini yan yollarda tüketmeye sebep olmak vebaldir. Hastalığın daha çok yayılmasına sebebiyet verir.

"El Değişti

Türkü yine o türkü, sazlarda tel değişti,
Yumruk yine o yumruk, bir varsa el değişti!

Neyzen Tevfik"

Zahide UÇAR, 25 Eylül 2013
zahide@zahideucar.com


http://www.milliiradebildirisi.org