-Bu insanlar nasıl oluyorda memleketlerinin parçalanmasına göz göre göre razı oluyorlar?
-Kuran da vatan sevmek yok mudur?
Bu sorulara ben de uzun zamandır cevap aradım. Kendimce bir şeyler buldum, bir takım sonuçlara vardım. Fazla vaktinizi almamak için kısaca bu sonuçları özet olarak vereceğim. İlahiyatcı değilim ancak mümkün olduğunca Kuran'dan ve hadislerden konuşacağım.
Sizin de teşhis koyduğunuz gibi dış güçler yurdumuzda "maşa" "işbirlikçi" aradılar. Sonunda "münafık"lar ile "kafir" leri buldular. Bunların ortak noktaları vatan sevgisinden yoksun olmaları idi. Hatta bunların içinde "vatan haini " seviyesinde olanlar bile vardı. Münafıkların görevi mütedeyyin kesimi etki altına almak, kafirlerin görevi ise nifak yayarak ortalığı karıştırmak, kısaca "Hakkı batıl" ile değiştirmeye çalışmaktı. Dikkat ederseniz het iki gurubun medyası farklıdır.
Nasıl oluyorlar da muhafazakar kesim bunlara tabi oluyor? İnsanın "aklı" almıyor.
İşte cevap da tam burada. "Akıl" Dikkat ederseniz "aklın kullanılmasına" yönelik Kuran'da onlarca ayet var. Oysa bu kesim kuran "oku"muyor. Onlar okuduklarını sanıyorlar. Aslında "ikra" (oku) diye anlamlandırdıkları kelimenin "idrak et" manası vardır. Hani maçlarda teknik drektör oyunu okur ve "optimal" kararlar alır ve oyunu lehine çevirir. İşte "ikra" böyle bir şeydir.
"Anlayasınız diye size arapça bir kuran indirdik" (Yusuf 2)
"Öğüt alınsın diye size bu karanı kolaylaştırdık" (Meryem 97, Kamer 17,22,32,40)
"Araba yabancı dilden kitap olur mu?" (Fussilet 44)
"Bu yabancı dilden bir kitap olsaydı onun bize tercüme (" ") edilmesi (tafsilatlı açıklanması) gerekmezmiydi" derdiniz.
Bunun gibi "anlayarak okunması" gerektiği ile ilgili olarak daha bir çok ayet var.
Aslında kuran'a göre okunmayan kitap "Kuran" değil "mushaf" dır. Mushaf (kuranın açıklamalarına göre) okunup anlaşıldıkta sonra "Kuran" olur. Günümüzde (okuma özürlü) mahafazakar kesim mushafı bez torbaya koydu, yükseğe kaldırdı. Kendinden uzaklaştırdı. Tarif edilemez bir "kudsiyet" izafe etti.
Pekiyi bu kesim okumadığına göre dinini nasıl öğrenecek? Ne acıdır ki önüne kim gelirse ondan öğrenecek. O ne derse "doğrudur" diyecek. Olayları akıl süzgeçinden geçirmeyecek. Asker "kaka" diyecekler. Onlar inanacak. Hukuk sistemi elitlerin elinde diyecekler, yine inanacaklar. Çünkü onlar düşünmüyorlar. Onların yerine birileri düşünüyor. Hakkı batıl ile karıştırıp servis yapıyorlar.
Kuran da "münafıklık" ayrıntılı bir biçinde işlenmiş ancak; uzun uzadıya anlatmaktansa "konsantre" bir hadisi şerifi nakletmek daha uygun olur kanaatindeyim;
Peygamber Efendimiz "münafıklığın" alameti üçdür demiş:
- 1- Konuştuğu zaman yalan söyler.
2- Söz verdiği zaman sözünde durmaz.
3- Bir emanet bırakıldığı zaman o emanete hıyanetlik eder.
Kuran da "Vatan" "Vatan savunması" "Vatan Hainliği" var mı?
Dikkat ettiyseniz tüm yandaş medyada "dini kanallar" dahil "millet olma" bilincini yok etmeye yönelik yanınlar yapılmaktadır. Özetle mütedeyyin kesime "vatan da neymiş?" dedirtmeye çalışıyorlar.
Sıkı durun simdi size "Mümtehine" suresinden iki ayeti aktaracağım;
- 8. Allah, sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve onlara adil davranmanızı yasaklamaz. Çünkü Allah, adaletli olanları sever. *
9. Allah, yalnız sizinle din uğrunda savaşanları, sizi yurtlarınızdan çıkaranları ve çıkarılmanız için onlara yardım edenleri dost edinmenizi yasaklar. Kim onlarla dost olursa işte zalimler onlardır.
Evet Banu Hanım, muhafazakar kesimin içine düştüğü "açmaz" kısaca böyle. Ağzınızla kuş tutsanız bu büyüyü bu aldatmacayı "seküler" bir anlatımla çözemezsiniz. Bu büyü ancak Allahın kitabının gerçeklerinin halka anlatılması ile çözülebilir.
Neye benziyor biliyormusunuz? Geçenlerde bir belgesel izledim. Ganj nehrine bildiğiniz gibi kutsallık izafe edilmiş. Nehre giren budisler güya arınıyorlar. Ganj nehrinde suyun içinde ibadet eden Hintli kimya Profesörü ile röpörtaj yapıyorlar. Tölere edilebilir pisik oranı 500 müş. Tahlillerde 40,000 çıkmış. Profesör "suyun pis olduğunu en çok ben biliyorum" "Ama bu halka su çok pis diyemem " "bana inanmazlar ve bana hiç de iyi gözle bakmazlar" dedi ve ritüel gereği sudan içti. İşte böyle "Hakkı"" batıl" ile karıştırırsanız, Allah'da o topluma kendi pisliğini içirir.
İşte düşünmemek böyle birşey. Allahın kitabını anlamak için düşünmediğiniz zaman (Allah ile beraber) farkında olmadan başka ilahlar edinirsiniz. Ki bu Allahın kitabında "şirk"dir. Şirk dar anlamda (puta tapmak) farkında olarak ya da olmadan Allah'dan başka ilahlar edinmektir. Geniş anlamda ise kısmen dahi olsa "hakkın yanına batılı iliştirmek" "hakmış gibi sunmaktır. Şirk ; Allahın asla affetmeyeceğini bildirdiği yegane "günah"tır.
"Maşa"ları "kuklaları" anlattık bir de okyanusun her iki kıyısına yerleşmiş "ip sahiplerini" anlatalım. Tabii ki Kuran diliyle. Allah kitabında onların çok büyük bir çoğunluğuna "kafir" demektedir.
Nisa Suresi 139. ayette Allah şöyle buyuruyor; "Onlar müminleri bırakıp kafirleri dost edinen kimselerdir. Onların yanında izzet ve şeref mi arıyorlar? Halbuki bütün izzet ve şeref Allaha aittir."
ABD ve AB ve İsrail'in dost edinilmesi , onların hamiliğinde , onların istediği biçimde icraatler yapılması, Allahı bırakıp da onlardan izzet ve şeref aranması değildir de nedir? Burada şöyle bir soru akla gelebilir: Kitap ehlinin(Hristiyanların ve Musevilerin) kafir oldukları nereden belli? Bu çok büyük bir itham değil mi?
Bu sorunun cevabını yine Rabbimiz vermektedir. Maide Suresi 72. ayette "Andolsun Allah Meryem oğlu Mesih'dir diyenler kesinlikle kafir olmuştur...."
Yine Maide Suresi 73. ayette " Andolsun Allah üçün üçüncüsüdür diyenler kafir oldu."
Yine Maide 44. ayette Allahın indirdiği ile hükmetmeyen Tevrat Ehli için "kafir" ifadesi kullanılmaktadır.
Furkan Suresi 52. ayette kafirlere "itaat etmek" yasaklanmışken, günümüzde onların emirlerini yerine getiriliyor. Onlardan özel insanlar getirilerek TBMM' mizde Anayasamıza, hukuk sistemimize dil uzattırılıyor. Yine onların talepleri ile yasalar değiştirerek kendi insanımıza hakaret etmek serbest hale getiriliyor.
(Burada şunu da belirtmek gereklidir: Rabbimiz Kitap ehli ile-dolayısıyla kafirlerle- ilişki düzeyini sıfıra indirgeyin diye bir emir vermemiştir. Kitap ehli ile olan ilişki düzeyi çeşitli surelerde özellikle Mümtehine suresinde açık ve net bir biçimde çizilmiştir.)
İşte böyle Banu hanım,
- - Yasalarla "zina"yı serbest bıraktılar. Benim zavallı halkım sesini çıkarmadı, oysa "zina" Kuran'da büyük günahlardandı. (İsra 32)
- "Domuz eti"ni serbest bıraktılar. Benim "oku"mayan halkımdan ses yok. Oysa Kuran'da domuz eti haram'dı.(Bakara 173, Enam 145, Nahl 115)
- Filistindeki din kardeşlermiz zulme uğruyorlar diye ortalığı ayağa kaldırdılar , ancak zavallı halkımdan Irak'daki zulme uğrayan din kardeşlerimizle ilgili tık yok.
- Kuran'da "faiz" haram dı. Hem dış borçları(reel) faiz ile kısa sürede ikiye katladılar, hem de zavallı halkımı faiz kıskacı ile batağa sürüklediler. (Al İmran 130, Bakara 275, 276, 278 Nisa 161, Rum 39) Sesini çıkaran var mı?
- Kuran da "israf" haramdı. Lüks tüketim mallarının ithalatının serbest bırakarak çok önemli bir kaynak israfına neden olundu. (Araf 31, Enam 141)
Anlayıp öğüt alan var mı?
Muhlis Erdoğdu, Ankara