B. AVAR'dan Bir Okur Mektubu: Muhafazakarlıkla Akıl İlişkisi

B. AVAR'dan Bir Okur Mektubu: Muhafazakarlıkla Akıl İlişkisi

İletigönderen Güncel Meydan » Sal Eyl 21, 2010 19:52

Muhafazakarlıkla Akıl İlişkisi

-Bu insanlar nasıl oluyorda memleketlerinin parçalanmasına göz göre göre razı oluyorlar?

-Kuran da vatan sevmek yok mudur?

Bu sorulara ben de uzun zamandır cevap aradım. Kendimce bir şeyler buldum, bir takım sonuçlara vardım. Fazla vaktinizi almamak için kısaca bu sonuçları özet olarak vereceğim. İlahiyatcı değilim ancak mümkün olduğunca Kuran'dan ve hadislerden konuşacağım.

Sizin de teşhis koyduğunuz gibi dış güçler yurdumuzda "maşa" "işbirlikçi" aradılar. Sonunda "münafık"lar ile "kafir" leri buldular. Bunların ortak noktaları vatan sevgisinden yoksun olmaları idi. Hatta bunların içinde "vatan haini " seviyesinde olanlar bile vardı. Münafıkların görevi mütedeyyin kesimi etki altına almak, kafirlerin görevi ise nifak yayarak ortalığı karıştırmak, kısaca "Hakkı batıl" ile değiştirmeye çalışmaktı. Dikkat ederseniz het iki gurubun medyası farklıdır.

Nasıl oluyorlar da muhafazakar kesim bunlara tabi oluyor? İnsanın "aklı" almıyor.

İşte cevap da tam burada. "Akıl" Dikkat ederseniz "aklın kullanılmasına" yönelik Kuran'da onlarca ayet var. Oysa bu kesim kuran "oku"muyor. Onlar okuduklarını sanıyorlar. Aslında "ikra" (oku) diye anlamlandırdıkları kelimenin "idrak et" manası vardır. Hani maçlarda teknik drektör oyunu okur ve "optimal" kararlar alır ve oyunu lehine çevirir. İşte "ikra" böyle bir şeydir.

"Anlayasınız diye size arapça bir kuran indirdik" (Yusuf 2)
"Öğüt alınsın diye size bu karanı kolaylaştırdık" (Meryem 97, Kamer 17,22,32,40)
"Araba yabancı dilden kitap olur mu?" (Fussilet 44)
"Bu yabancı dilden bir kitap olsaydı onun bize tercüme (" ") edilmesi (tafsilatlı açıklanması) gerekmezmiydi" derdiniz.

Bunun gibi "anlayarak okunması" gerektiği ile ilgili olarak daha bir çok ayet var.

Aslında kuran'a göre okunmayan kitap "Kuran" değil "mushaf" dır. Mushaf (kuranın açıklamalarına göre) okunup anlaşıldıkta sonra "Kuran" olur. Günümüzde (okuma özürlü) mahafazakar kesim mushafı bez torbaya koydu, yükseğe kaldırdı. Kendinden uzaklaştırdı. Tarif edilemez bir "kudsiyet" izafe etti.

Pekiyi bu kesim okumadığına göre dinini nasıl öğrenecek? Ne acıdır ki önüne kim gelirse ondan öğrenecek. O ne derse "doğrudur" diyecek. Olayları akıl süzgeçinden geçirmeyecek. Asker "kaka" diyecekler. Onlar inanacak. Hukuk sistemi elitlerin elinde diyecekler, yine inanacaklar. Çünkü onlar düşünmüyorlar. Onların yerine birileri düşünüyor. Hakkı batıl ile karıştırıp servis yapıyorlar.

Kuran da "münafıklık" ayrıntılı bir biçinde işlenmiş ancak; uzun uzadıya anlatmaktansa "konsantre" bir hadisi şerifi nakletmek daha uygun olur kanaatindeyim;

Peygamber Efendimiz "münafıklığın" alameti üçdür demiş:

    1- Konuştuğu zaman yalan söyler.
    2- Söz verdiği zaman sözünde durmaz.
    3- Bir emanet bırakıldığı zaman o emanete hıyanetlik eder.
Kimi hatırladınız. Hadi canım siz de .. . Mubalağa ediyorsunuz...

Kuran da "Vatan" "Vatan savunması" "Vatan Hainliği" var mı?

Dikkat ettiyseniz tüm yandaş medyada "dini kanallar" dahil "millet olma" bilincini yok etmeye yönelik yanınlar yapılmaktadır. Özetle mütedeyyin kesime "vatan da neymiş?" dedirtmeye çalışıyorlar.

Sıkı durun simdi size "Mümtehine" suresinden iki ayeti aktaracağım;

    8. Allah, sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve onlara adil davranmanızı yasaklamaz. Çünkü Allah, adaletli olanları sever. *

    9. Allah, yalnız sizinle din uğrunda savaşanları, sizi yurtlarınızdan çıkaranları ve çıkarılmanız için onlara yardım edenleri dost edinmenizi yasaklar. Kim onlarla dost olursa işte zalimler onlardır.
Dikkatlice düşünerek(ikra) incelerseniz Allah'ın kitabında "Vatan" var. Vatan savunması ile sınırlı milliyetçilik var. Irkçılık yok. Kabile, boy, soy- sop ile uğraşmak yok. Özal zamanında "vatan hainliği" kaldırılmış ama Kuran da 1400 küsur senedir "vatan hainliği" kavramı var. Bizi yurtlarımızdan çıkarmak için yardım edenleri (yerli işbirlikçiler) Allah "zalim"likle damgalıyor. Kafirlerin ve münafıkların da damgası kuran da keza "zalimliktir" .

Evet Banu Hanım, muhafazakar kesimin içine düştüğü "açmaz" kısaca böyle. Ağzınızla kuş tutsanız bu büyüyü bu aldatmacayı "seküler" bir anlatımla çözemezsiniz. Bu büyü ancak Allahın kitabının gerçeklerinin halka anlatılması ile çözülebilir.

Neye benziyor biliyormusunuz? Geçenlerde bir belgesel izledim. Ganj nehrine bildiğiniz gibi kutsallık izafe edilmiş. Nehre giren budisler güya arınıyorlar. Ganj nehrinde suyun içinde ibadet eden Hintli kimya Profesörü ile röpörtaj yapıyorlar. Tölere edilebilir pisik oranı 500 müş. Tahlillerde 40,000 çıkmış. Profesör "suyun pis olduğunu en çok ben biliyorum" "Ama bu halka su çok pis diyemem " "bana inanmazlar ve bana hiç de iyi gözle bakmazlar" dedi ve ritüel gereği sudan içti. İşte böyle "Hakkı"" batıl" ile karıştırırsanız, Allah'da o topluma kendi pisliğini içirir.

İşte düşünmemek böyle birşey. Allahın kitabını anlamak için düşünmediğiniz zaman (Allah ile beraber) farkında olmadan başka ilahlar edinirsiniz. Ki bu Allahın kitabında "şirk"dir. Şirk dar anlamda (puta tapmak) farkında olarak ya da olmadan Allah'dan başka ilahlar edinmektir. Geniş anlamda ise kısmen dahi olsa "hakkın yanına batılı iliştirmek" "hakmış gibi sunmaktır. Şirk ; Allahın asla affetmeyeceğini bildirdiği yegane "günah"tır.

"Maşa"ları "kuklaları" anlattık bir de okyanusun her iki kıyısına yerleşmiş "ip sahiplerini" anlatalım. Tabii ki Kuran diliyle. Allah kitabında onların çok büyük bir çoğunluğuna "kafir" demektedir.

Nisa Suresi 139. ayette Allah şöyle buyuruyor; "Onlar müminleri bırakıp kafirleri dost edinen kimselerdir. Onların yanında izzet ve şeref mi arıyorlar? Halbuki bütün izzet ve şeref Allaha aittir."

ABD ve AB ve İsrail'in dost edinilmesi , onların hamiliğinde , onların istediği biçimde icraatler yapılması, Allahı bırakıp da onlardan izzet ve şeref aranması değildir de nedir? Burada şöyle bir soru akla gelebilir: Kitap ehlinin(Hristiyanların ve Musevilerin) kafir oldukları nereden belli? Bu çok büyük bir itham değil mi?

Bu sorunun cevabını yine Rabbimiz vermektedir. Maide Suresi 72. ayette "Andolsun Allah Meryem oğlu Mesih'dir diyenler kesinlikle kafir olmuştur...."

Yine Maide Suresi 73. ayette " Andolsun Allah üçün üçüncüsüdür diyenler kafir oldu."

Yine Maide 44. ayette Allahın indirdiği ile hükmetmeyen Tevrat Ehli için "kafir" ifadesi kullanılmaktadır.

Furkan Suresi 52. ayette kafirlere "itaat etmek" yasaklanmışken, günümüzde onların emirlerini yerine getiriliyor. Onlardan özel insanlar getirilerek TBMM' mizde Anayasamıza, hukuk sistemimize dil uzattırılıyor. Yine onların talepleri ile yasalar değiştirerek kendi insanımıza hakaret etmek serbest hale getiriliyor.

(Burada şunu da belirtmek gereklidir: Rabbimiz Kitap ehli ile-dolayısıyla kafirlerle- ilişki düzeyini sıfıra indirgeyin diye bir emir vermemiştir. Kitap ehli ile olan ilişki düzeyi çeşitli surelerde özellikle Mümtehine suresinde açık ve net bir biçimde çizilmiştir.)

İşte böyle Banu hanım,

    - Yasalarla "zina"yı serbest bıraktılar. Benim zavallı halkım sesini çıkarmadı, oysa "zina" Kuran'da büyük günahlardandı. (İsra 32)

    - "Domuz eti"ni serbest bıraktılar. Benim "oku"mayan halkımdan ses yok. Oysa Kuran'da domuz eti haram'dı.(Bakara 173, Enam 145, Nahl 115)

    - Filistindeki din kardeşlermiz zulme uğruyorlar diye ortalığı ayağa kaldırdılar , ancak zavallı halkımdan Irak'daki zulme uğrayan din kardeşlerimizle ilgili tık yok.

    - Kuran'da "faiz" haram dı. Hem dış borçları(reel) faiz ile kısa sürede ikiye katladılar, hem de zavallı halkımı faiz kıskacı ile batağa sürüklediler. (Al İmran 130, Bakara 275, 276, 278 Nisa 161, Rum 39) Sesini çıkaran var mı?

    - Kuran da "israf" haramdı. Lüks tüketim mallarının ithalatının serbest bırakarak çok önemli bir kaynak israfına neden olundu. (Araf 31, Enam 141)

Anlayıp öğüt alan var mı?


Muhlis Erdoğdu, Ankara
Kullanıcı küçük betizi
Güncel Meydan
Üye
Üye
 
İletiler: 584
Kayıt: Pzr Eki 12, 2008 23:12

Re: B. AVAR'dan Bir Okur Mektubu: Muhafazakarlıkla Akıl İliş

İletigönderen Gökçen Uslu » Çrş Eyl 22, 2010 6:13

Bu bilgilendirmelerinizden dolayı size teşekkür etmek istedim. Banu Avar'la ilgili internette araştırma yaparken rastladım yazınıza. Ayetlerden yola çıkarak bilgilendirme yapmanız ilgimi çekti va yazınızı okudum. Buna benzer paylaşımlarda bulunmaya devam edin lütfen..
Kullanıcı küçük betizi
Gökçen Uslu
Üye
Üye
 
İletiler: 2
Kayıt: Çrş Eyl 22, 2010 6:09

Re: B. AVAR'dan Bir Okur Mektubu: Muhafazakarlıkla Akıl İliş

İletigönderen cafermeydan » Çrş Eyl 22, 2010 7:42

Sayın USLU, yazınızı büyük bir dikkatle okudum. Açıklamalarınızdan dolayı size teşekkür ederim.
Kullanıcı küçük betizi
cafermeydan
Üye
Üye
 
İletiler: 12
Kayıt: Çrş Tem 14, 2010 7:38

Re: B. AVAR'dan Bir Okur Mektubu: Muhafazakarlıkla Akıl İliş

İletigönderen Gökçen Uslu » Çrş Eyl 22, 2010 9:16

Bir yanlış anlama oldu sanırım Cafer Bey. Ben de sadece sizin gibi, yazan kişiye, teşekkür maili attım. Başlıklar kısmında en son mail atan kişinin ismi gözüküyor ama yazının altına bakarsanız, yazının Muhlis Erdoğdu Bey'e ait olduğunu göreceksiniz..
Kullanıcı küçük betizi
Gökçen Uslu
Üye
Üye
 
İletiler: 2
Kayıt: Çrş Eyl 22, 2010 6:09

Re: B. AVAR'dan Bir Okur Mektubu: Muhafazakarlıkla Akıl İliş

İletigönderen Gökçen AYVAZ » Çrş Eyl 22, 2010 10:49

Kendi dinini yabancı (arapça) bir dil ile öğrenmesi dayatılan (kuran kursları ile-ki o da makamınca anlamını bilmeden arapça şakımak) bir halk dini nasıl öğrenebilir. Kaldı ki, halkımız okumamaya o kadar alıştırılmıştır ki, kendisi okuyarak öğrenebilecekken başkasından hikaye gibi dinlediklerine inanır.
En son Gökçen AYVAZ tarafından Çrş Eyl 22, 2010 22:18 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kez düzenlendi.
Kullanıcı küçük betizi
Gökçen AYVAZ
Üye
Üye
 
İletiler: 1
Kayıt: Çrş Eyl 22, 2010 10:40

Re: B. AVAR'dan Bir Okur Mektubu: Muhafazakarlıkla Akıl İliş

İletigönderen Sarıgelin » Çrş Eyl 22, 2010 20:17

Yazı sahibi Muhlis Erdoğdu Beye ve bu yazıyı bize ulaştıran Banu Hanıma çok teşekkür ediyoruz. Çok bilgilendirici bir yazı oldu. Dini söylemlerle halkı uyutanlara dinin kaynağı Kur'an'dan cevaplar vermek, isedikleri gibi at koşturmalarına engel olacak, halkı bilinçlendirecektir. Elleriniz dert görmesin.
Bir devletin çökmesi şu dört sebebe bakar: Esas prensiplerinden ayrılma, ikinci planda olan şeylere önem verme, asağılık kimselerin ön safa geçmesi ve erdemli kişilerin arka plana atılması.
Hz.ALİ
Kullanıcı küçük betizi
Sarıgelin
Üye
Üye
 
İletiler: 16
Kayıt: Sal Eyl 14, 2010 23:25

Re: B. AVAR'dan Bir Okur Mektubu: Muhafazakarlıkla Akıl İliş

İletigönderen Sarıgelin » Çrş Eyl 22, 2010 22:45

Muhafazakarlık akıl ilişkisi denince Bekir Coşkun'un aşağıdaki yazısını anmamak olmaz diye düşündüm.

Domuz Pişmemiş Tava – Akıl Değmemiş Kafa

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül New York’ta temaslarda bulunurken, eşi Hayrünnisa Gül de New York’ta hem geziyor hem de alışveriş yapıyor.
Oda TV’ nin haberine göre, Hayrünnisa Gül ‘ün New York’taki restaurantlarda20garsonlardan ilginç bir isteği oluyor. Gül New York’ta gittiği restoranlarda önce siparişini veriyor, sonrasında ise istediği yemeğin piştiği tavada daha önce domuz eti pişip pişmediğini soruyor.

“Evet” yanıtını aldığında ise garsonlardan tavayı değiştirmelerini rica ediyor.

– İçki değmemiş bardak, sarhoş oturmamış sandalye, akıl değmemiş kafa –

İçki değmemiş bardaklar…

BEN ‘İçki değmemiş bardak’ ilk kez duyuyorum. Suudi Arabistan’ın önemli devlet adamı Şeyh, kızının İstanbul’daki düğünü için ‘içki değmemiş’ otuz bin altın işlemeli bardak siparişi verince duydum.

Gözüm bizim evdeki ‘içki değmiş’ bardaklara takılıyor. Cehennemde cayır cayır yanasıcalar rafta sıra sıra duruyorlar. Sık sık devirdiğim için içki değmişliğinden şüphelendiğim sarh oş sürahinin önünde…

Hatırlıyorsunuzdur, AKP iktidara geldiği günlerde bazı milletvekilleri Meclis’teki su bardaklarını görünce ‘Bunlar rakı bardağına benziyor’ diyerek geri göndermişlerdi, rakı bardağına benzemeyen bardaklar alınmıştı.

Aynı kafa bir yerde kesişiyor. CHP’liler ise ‘Su içince niye sarhoş olduklarını’ anlamışlardı. ‘İçki değmemiş bardak’ yanında, üç bin sarhoş oturmamış sandalye de sipariş verebilirdi Şeyh.

Üzerine içki konulmamış bin masa…

İçinden sarhoş geçmemiş otuz otel kapısı…

Ne bileyim ben?..

Şeyh dünyanın en büyük yatlarından birisi ile İstanbul’a geldi, konuklarını 17 özel jet taşıdı. Yüz limuzin hizmet veriyor. Düğün için Çırağan Sarayı’nın bahçesine 40 palmiye ağacı ile 100 çam özel yerlere dikildi. Ve Paşabahçe’ye otuz bin ‘içki değmemiş’ altın işlemeli bardak yaptırıldı.
Nasıl olsa ABD askerlerinin postalları değdiğinden bu yana, dünya petrol gelirinin büyük bölümü Suudi Arabistan şeyhlerinin cebine daha emin akmaya devam ediyor. Kutsal topraklar ecnebi ordularının20işgalinde. Halkın yoksulluğu yetmiyormuş gibi, başlarına kaç senedir bomba yağıyor.. Kolu ve bacakları kopmuş çocuk sayısı binlerce. Babaları-anneleri öldürülmüş kara gözlü çocukları artık yetimhaneler almıyor. ABD-İngiltere ve diğerleri Suudi Arabistan ile işbirliği yaparak petrolü Batı’ya taşıyorlar. Tüm bu evrensel gasp ve cinayetler Müslüman eli değmeden elbette olmuyor.
Ben ‘içki değmemiş bardak’ ilk kez duyuyorum. Ve dünden bu yana, Müslüman toplumların akıl değmemiş kafaları yüzünden neler çektiklerini düşünüyorum.

(Bekir Coşkun)
Bir devletin çökmesi şu dört sebebe bakar: Esas prensiplerinden ayrılma, ikinci planda olan şeylere önem verme, asağılık kimselerin ön safa geçmesi ve erdemli kişilerin arka plana atılması.
Hz.ALİ
Kullanıcı küçük betizi
Sarıgelin
Üye
Üye
 
İletiler: 16
Kayıt: Sal Eyl 14, 2010 23:25

Re: B. AVAR'dan Bir Okur Mektubu: Muhafazakarlıkla Akıl İliş

İletigönderen metinozlem » Pzr Eyl 26, 2010 17:21

Atatürk diyor ki:

"Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ediyorum ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki asli cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin."

Banu Hanıma gönderilen mektupta gönderme yapılan hadiste münafıkların özellikleri sayılmış. Yukardaki sözle bağlantılı olarak yoruma gerek yok.

Atatürk diyor ki: "Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır...
Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve bilimin gelişimini inkar etmek olur...
Benim Türk Milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır.
Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar".

Saygılarımla
Kullanıcı küçük betizi
metinozlem
Üye
Üye
 
İletiler: 15
Kayıt: Prş Haz 03, 2010 17:38


Şu dizine dön: Okur Mektupları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x