Baba ve Piç

Baba ve Piç

İletigönderen gamze köse » Çrş May 30, 2018 12:17

Elif Şafak’ın 2006’da yayımlanan ve yılın en çok okunan kitaplarından biri olan Baba ve Piç, Ermeni bir ailenin dramı üzerinden 1915 olaylarını ele alan bir anlatıyla sözde ‘Ermeni Soykırımı’ iddiasını edebiyatın diliyle aktarmaktadır. Roman, Türkleri “soykırımcı” olarak gösteren bir perspektifi yansıtmaktadır.

Frankfurt Okulu’nun önde gelen düşünürleri Theodor W. Adorno ve Max Horkheimer, edebiyatın propaganda ve ideoloji üretme potansiyeli olduğunu savunurlar. Bazı romanlar, ulusal kimlikleri şekillendirmek, tarihi belli bir anlatıya oturtmak veya kitleleri belirli bir düşünce sistemine yönlendirmek amacıyla yazılabilir. Baba ve Piç romanı da tam olarak bu bağlamda, Türkleri katil, Ermenileri ise mağdur olarak hikâyeleştirmektedir.

Örneğin, kitapta Armanuş’un büyükannesi ve akrabalarının Osmanlı dönemi hakkında konuşurken, Türkleri “acımasız katiller” olarak tanımlayan “Meds Yeghern” (Büyük Felaket) terimini kullanmaktadır: “Onları kadın, çocuk, yaşlı demeden katlettiler. Bizim ailemiz de o büyük felaketin kurbanlarından biri oldu.” Bu anlatı, Meds Yeghern terimi üzerinden Osmanlı’yı soykırımla ilişkilendirmektedir. Günümüzde de ABD Başkanı Donald Trump, “Meds Yeghern” terimini kullanmaktadır.

Ermeni Çetelerinin Katliamları

Romanda, 1890’lardan itibaren Doğu Anadolu’da Ermeni Taşnak ve Hınçak çetelerinin gerçekleştirdiği Türk katliamlarına yer verilmemektedir. Oysa tarihi belgeler, binlerce Türk köyünün yakılıp yıkıldığını ve on binlerce insanın katledildiğini ortaya koymaktadır.

Tarihçi Sinan Meydan’ın da belirttiği gibi:

“Lozan’da, 1915’te Türklerin Ermenilere katliam yaptığına ilişkin bir maddeye yer verilmedi. Çünkü İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan ve ABD, bu konuda Türkiye’yi suçlayacak bir kanıt, bir delil bulamamıştı. Üstelik İngiltere, 1918-1923 arasında Osmanlı başkenti İstanbul’u elinde tutmasına karşın Ermeni Kırımı iddiasını kanıtlayacak bir belge ortaya koyamamıştı. Eğer ellerinde en ufak bir kanıt olsaydı, Türkiye “savaş suçlusu” olarak Lozan’a sokulurdu.”

Benzer şekilde, Mustafa Kemal Atatürk de Nutuk’ta Brest-Litovsk Antlaşması sonrası Ermeni çetelerinin Anadolu’daki köylere saldırarak büyük katliamlar gerçekleştirdiğini anlatır. Amerikalı General James G. Harbord’un raporları da bu yıkımı belgeleyen önemli kaynaklardan biridir. Ermeni çetelerinin saldırıları, Gümrü Antlaşması imzalanana kadar Kars ve Oltu bölgelerinde de devam etmiştir.

Ermeni Savunuculuğu Ödüllendirilir

Elif Şafak gibi isimler kültürel emperyalizmin kalemlerinden biri olarak ödüllendirilmektedir. 2006 yılında yayımlanan Baba ve Piç romanı, 2008 yılında İngiltere’nin prestijli Orange Prize for Fiction (günümüzde Women’s Prize for Fiction) ödülüne aday gösterildi. Elif Şafak, 2010 yılında Fransa tarafından Sanat ve Edebiyat Şövalyesi nişanı ile onurlandırıldı. 2019’da On Dakika Otuz Sekiz Saniye adlı romanı, Booker Ödülü kısa listesine seçildi. 2021’de de Kayıp Ağaçlar Adası kitabı İngiltere’de 250.000’den fazla satarak Gümüş ödülü kazandı

“Piç” Sembolizmi…

Romanın başkarakterlerinden Asya, İstanbul’da yaşayan bir Türk gencidir; ancak geçmişinden, ailesinden ve kimliğinden kopuk, aidiyetsiz bir karakter olarak çizilir. Asya’nın babasız büyümesi, Türkiye’nin kimliksizleştirilmesine dair bir sembolik anlatı olarak okunabilir. Asya’nın şu cümlesi, bu durumu özetler niteliktedir:

“Benim kimliğim var mı gerçekten? Yoksa ben sadece onların bana öğrettiği biri miyim?”

Türklere Karşı Nefret Algısı

Roman, Türk-Ermeni ilişkilerinin düzelmesini değil, geçmişe dayalı öfkenin diri tutulmasını beslemektedir.

“Türkler asla değişmez. Biz onların unuttuklarını hatırlamak zorundayız.”

Bu tür propaganda, bir milleti dizayn etmenin en yumuşak yollarından biridir. Bugün kitaplar, filmler, medya ve sosyal medya platformları aracılığıyla zihinlere sızılıyor; gerçek ile kurgu birbirine harmanlanarak sunulmaktadır. Tarih bu yolla çarptırılmakta ve bunun sonucunda, Ermenilerin ve destekçilerinin Türkiye toprakları üzerindeki emelleri canlı tutulmaktadır.

Tarihte: Batı’nın Ermenistan Projesi!
Osmanlı İmparatorluğu’nun I. Dünya Savaşı’ndan mağlup çıkmasının ardından Batılı devletler tarafından Sevr Antlaşması dayatılmıştır. Sevr, Osmanlı’yı parçalamayı ve aynı zamanda Anadolu’yu işgal güçleri ve azınlık talepleri doğrultusunda bölmeyi amaçlıyordu. Sevr’e göre, Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki Erzurum, Van, Bitlis ve Trabzon illeri Ermenistan’a bırakılacaktı. Ancak Batı’nın “Büyük Ermenistan” hayali tarihte gerçekleşmedi.

Peki ya şimdi?

Ermenistan Anayasasında Türkiye’ye Karşı Toprak İddiası

Ermenistan’ın 23 Ağustos 1990 tarihli Bağımsızlık Bildirgesi’nin 11. Maddesi, şu ifadeye yer verilmektedir:
“Ermenistan Cumhuriyeti, Osmanlı Türkiye’sinde ve Batı Ermenistan’da 1915 Soykırımı’nın uluslararası alanda tanınmasını sağlama görevini desteklemektedir.”

Bu madde, Türkiye Cumhuriyeti’nin altı doğu ilini (Erzurum, Van, Bitlis, Diyarbakır, Harput ve Sivas) “Batı Ermenistan” olarak tanımlamakta ve Ermenistan’a ait bir bölge olarak göstermektedir.

Kars Kalesi’nde Açılan Ermeni Bayrağı ile Tahrik

2014 yılında, Ermenistan sınır kapısı kapalı olmasına rağmen Ani Harabelerinde tören yapan, Kars Kalesi’nde Ermeni bayrağı açıp marş söyleyen Ermeniler, Türk halkını tahrik etmeye yönelik bir provokasyon gerçekleştirdi.

Sözde Soykırım ile 100 Yıllık Hayal

2015’te ise Ermeni diasporası, sözde “Ermeni Soykırımı”nın 100. yılı kapsamında uluslararası bir kampanya yürüttü. Batılı ülkelerde etkin lobicilik faaliyetleriyle soykırım iddialarının tanınmasını sağlamaya çalıştı. ABD, Fransa ve Almanya gibi ülkelerde çeşitli etkinlikler düzenlendi ve bu iddiaların resmen tanınması için yoğun siyasi propaganda yapıldı.

Bugün Batılı birçok ülkede “Ermeni Soykırımı yoktur” demek suçtur. Fransa, 2001 yılında Ermeni soykırımı iddialarını resmen tanımıştır. 2015’te ise bu iddiaların inkârına yönelik cezai yaptırımı öngören yasa tasarısı senato tarafından kabul edilmiştir. ABD’nin bazı eyaletleri, 1915 olaylarını “soykırım” olarak tanıyan kararlar almıştır. Dönemin ABD Başkanı Barack Obama, “Meds Yeghern” (Büyük Felaket) terimini kullanarak Ermeni diasporasına destek vermiştir.

Yani mesele, edebiyat aracılığıyla tarihi anlatmak değil; tamamen siyasi bir manevradır. Edebiyatla maskelenen Baba ve Piç gibi eserler, Batı’nın tarih boyunca gerçekleştiremediği hayallerini gerçekleştirmeye yönelik hizmet etmektedir.

Aman dikkat!

Gamze Köse, 20 Şubat 2025
En son gamze köse tarafından Pzt Şub 24, 2025 11:26 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kez düzenlendi.
Kullanıcı küçük betizi
gamze köse
Üye
Üye
 
İletiler: 41
Kayıt: Prş Oca 12, 2012 16:30

Re: Baba ve Piç

İletigönderen kaan76 » Prş May 31, 2018 11:35

HELAL OLSUN :tesk: AMA PAYLAŞ BUTONU YOK :cry:
Kullanıcı küçük betizi
kaan76
Üye
Üye
 
İletiler: 1
Kayıt: Prş May 31, 2018 11:32

Re: Baba ve Piç

İletigönderen gamze köse » Cmt Haz 02, 2018 0:04

Facebook üzerinden Türkçü Kuram sayfasından yazıyı paylaşabilirsiniz.

Saygılar,
Kullanıcı küçük betizi
gamze köse
Üye
Üye
 
İletiler: 41
Kayıt: Prş Oca 12, 2012 16:30


Şu dizine dön: Sizin Makaleleriniz

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x