Babacan'ın "şeref duyduğu" mücadele!
Ali Babacan, 2001'de, "AK Parti kurucusu" olarak aktif siyasete başladığında 34 yaşındaydı; "Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı" olduğunda 35.
Haziran 2005 itibarıyla AB ile müzakereleri yürüten "Başmüzakereci" olarak da görev yaptı.
60. Hükümet'te Dışişleri Bakanı'ydı…
2009'da görevi değişti, aynı hükümetin "Ekonomik Konularda Genel Koordinasyondan Sorumlu" Devlet Bakanı oldu.
61 ve 62. Hükümetlerde "Başbakan Yardımcısı" olarak görev yaptı.
Velhasıl;
AK Parti iktidarı, Roma'da, Papa heykelinin gölgesinde "egemenliğimizi AB'ye devrederken" Babacan "bakan"dı.
AK Parti iktidarı, Irak'ı işgal eden, ay çok pardon demokrasi götüren Amerikan askerlerinin sağlığına duacı olup da, camilerde toplu tecavüze uğrayan Müslüman kadınların "bizi öldürün" feryatlarına kulaklarını tıkadığında "bakan"dı.
Amerikalılar, Irak'ta görev yapan askerlerimizin başına çuval geçirdiğinde ve AK Parti iktidarı "nota" çağrılarıyla "ne notası, müzik notası mı" diye dalga geçtiğinde "bakan"dı.
Başta Güneydoğu olmak üzere ülkenin dört bir yanında "vatan" saydığımız, üstelik de stratejik değerdeki topraklarımız yabancılara satılırken "bakan"dı.
BOP, GOP, Medeniyetler İttifakı eşbaşkanlıkları sırasında "bakan"dı.
Habur'da, PKK'lı teröristlerin ellerini kollarını sallayarak ülkeye girebilmesi için çadır mahkemesi kurulurken "bakan"dı.
Oslo'da PKK'yla müzakere edilirken "bakan"dı.
İmralı'daki caniye övgüler düzülürken "bakan"dı.
PKK açılımı yapılırken "bakan"dı.
Ermenistan sınırını açmaya kalktıklarında "bakan"dı.
"Ilımlı İslam" adı altında dinimiz deforme edilirken "bakan"dı.
Geçenlerken resmen de çöken "Ergenekon" yaftalı FETÖ kumpası kurulurken "bakan"dı.
Türk Ordusu "asrın iftirası"na uğrarken "bakan"dı.
Kuddusi Okkır ölürken "bakan"dı.
İlker Başbuğ hapsedilirken "bakan"dı.
Mehmet Baransu, elinde bavulla Beşiktaş Adliyesi'ne dayandığında "bakan"dı.
"Kozmik Oda"ya girilirken "bakan"dı.
Cumhuriyet kurumları satılırken "bakan"dı.
"Devlet"in paralel bir yapıya teslimi sürecine tüy diken 2010 referandumu sırasında "bakan"dı.
Kurucusu olduğu parti, iktidarı boyunca aldatılırken, kandırılırken "bakan"dı.
İstifa açıklamasındaki ifadelerinden alıntılayarak yazıyorum;
Üstelik de, bütün bunlar olurken "AK Parti'nin kuruluş ilke ve değerlerini hem ülkemizde, hem de dünyada inanarak savunmuş" bir "bakan"dı.
"Türkiye'nin tarihi dönüm noktalarında, bu büyük mücadelenin bizzat içinde olmaktan şeref duymuş" bir "bakan"dı.
Allah biliyor ya, AK Parti'nin "parti" hatta "partiler" doğurmaya gebe olmasından hiç de rahatsız değilim; hatta ülkem adına memnuniyet duyduğumu bile söyleyebilirim. Ama kendimi düz mantıkla şunu sormaktan alamıyorum:
Vazgeçilmez ilkeleri sahiden de "İnsan hakları, özgürlükler, ileri demokrasi ve hukukun üstünlüğü" olan birinin Türkiye'nin o haksızlık, hukuksuzluk dolu 13 yılında yapacağı iş "bakan"lık mıydı?
* * *
Ali Babacan'ın "herhangi biri" olmadığı malum;
1967 doğumlu.
TED Koleji'ni birincilikle bitirmiş…
ODTÜ'yü birincilikle bitirmiş…
Türkiye'yi hızla üretimden uzaklaştırırken, oluşturduğu yeni tüketim alışkanlıklarıyla Amerikan firmaları için "aç" bir "pazar" haline getiren Marshall Planı'yla neredeyse eş zamanlı olarak imzalanan "Fullbright Antlaşması" doğrultusunda kurulan ve Türk Eğitim Sistemi'nin gölge idarecisi gibi görev yapan "Fullbright Komisyonu"nun bursuyla ABD'ye gitmiş.
İyi yetiştirilmiş.
Uluslararası sistemle uyumlu.
Dünyanın farkında (dünya da onun farkında).
Türkiye ortalamasına bakınca hâlâ(!) genç.
Türk siyasi ortalamasının üzerinde bir zekaya sahip.
"Maceracı" değil… Anlık heveslerle hareket eden biri değil…
Parlamenter sistemin cenaze namazı kılınırken, Türkiye "Başkanlık"la yönetilir hale gelirken (de), o günlerdeki vicdan sınırlarını zorlayan dil ve uygulamalara rağmen AK Parti'de kalıp da, "ufukta seçimin olmadığı" varsayılan(!) bugünlerde istifa ediyor, bugünlerde yeni bir siyasi parti kurmaya soyunuyorsa, vardır bir bildiği!
* * *
Ama arada sırada sizde kendi bilgilerinizi tazelemeyi ihmal etmeyin emi!
SORU-YORUM
Merkez Bankası Başkanı'nın, başta enflasyon olmak üzere hedefler tutmadığı için görevden alındığını ileri sürüp, sonra da, görevden alınan Merkez Başkanı Başkanı'nın direndiği ve uygulanması halinde enflasyonu tutulamaz hale getirecek olan "ihtiyat akçesinin Hazine'ye aktarılması" hamlesini savunmak iş bilmezlik midir yoksa aklımıza hakaret etmek midir?
Selcan TAŞÇI HAMŞİOĞLU, 10 Temmuz 2019
selcantasci@gmail.com