BAĞIMSIZ ADAYLAR
12 Haziran’da ‘milletvekili genel seçimi’ yapılacak mı yapılmayacak mı daha belli değildir. ‘İki elimiz kanda olsa’ yine de yapılacak diyenlerimiz de olabilir; ‘biz yaptık oldu’ biçiminde bir seçim de yapılabilir. Biz de seçimlerin yapılabileceğini varsayalım. Seçim ertesinde ‘iki elimizin kanda’ olup olmyacağını da șimdilik geçelim.
Alaca Karanlık Partisi, Yeni-CeHePe ve MHP’nin dıșında yüzde on barajını așacak parti olmadığı için, kimi görüș ve çevreler ‘bağımsız aday’ olarak seçime girmek kararı almıș bulunmaktadırlar. Bu görüș ve çevreler de iki ana gruba ayrılabilirler.
Türkiye Cumhuriyeti’ni yeniden kurmaktan yana olanlar ve Türkiye Cumhuriyeti’nin küllerini savurmaktan yana olanlar.
Birinci görüșü savunanlar ‘Cumhuriyet Güçbirliği’ adı altında toplanmıș bulunmaktalar. Devletler hukuku doktoru Doğu Perinçek, emekli orgeneral Çetin Doğan, savunman Ceyhan Mumcu, emekli korgeneral Yașar Müjdeci, atatürkçü makina mühendisi Ümit Ülgen, emekli korgeneral Erdoğan Karakuș ve otuzbir arkadașları...
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluș ilkelerini iliklerinde duyan; yașayan ve anlatan bir grup.
İkinci gruptakiler ‘Kemalizm görüldüğü yerde ezilmelidir’ diyen bir grup. Türkiye Cumhuriyeti miyadını doldurmuștur; yerine Anadolu Cumhuriyeti mi olur Küçük Asya Konfederasyonu mu, Küçük Orta-Dogu Cumhuriyeti mi olur Mezopotamya Halkları Konfedarasyonu mu; Med Cumhuriyetler Birliği mi olur Mahabad Konfederasyonu mu; adı ne olursa olsun ama Türkiye Cumhuriyeti olmasın diyen bir gruptur.
Birinciler ulusalcı ikinciler uluslararasıcıdır.
Birinciler yașamları boyunca Türkiye Cumhuriyeti Devleti için çalıșmıșlardır. İkinciler ABD ve AB fonlarıyla yașayagelmișlerdir.
Birincilere emekli maașları yetmemekte, ikincilerin en azından ikinci kușaklarına yetecek malvarlıkları bulunmaktadır.
Birinciler emekli maașlarıyla bir ‘Ulusal Kanal’ televizyonunu yașatmaya çabalamakta; ikinciler tüm uluslararası televizyonlardan ‘nemalanmakta’dırlar.
Birinciler Amerikancı Gladyo tarafından kendi ülkelerinde hapishanelere tıkılmakta ve savunma hakları bile ellerinden alınmıș bulunmaktadır. İkinciler yanlıșlıkla karakola düștüklerinde uluslararası ‘İnsan Hakları’ dernekleri tarafından koruma altına alınmaktadırlar.
Birinciler ‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni elegeçirenler tarafından yalan ve iftira ile ‘hain ve düșman’ ilan edilmekte; ikinciler uluslararası kurulușlarca ‘demokrasi ve özgürlük kahramanı’ ilan edilmektedirler.
Birinciler ișgal altındaki ‘devlet’in resmi televizyonaları, İmam’ın gazete ve televizyonları, sarı-kırmızı ve yeșil sermaye’nin gazete ve televizyonlarında ‘lanetle’ anılmakta; ikinciler yapay cila ile parlatılmaktadırlar.
Birinciler ülkelerini, onurlarını ve ülkelerinin onurunu savunmak için ulusötesi alanlarda savașım vermekte; ikinciler ülkelerini, onurlarını ve ülkelerinin onurunu ulusötesi alanlarda pazarlamaktadırlar.
Birinciler ‘seçimi’ kazandıkları halde kazanmamıș sayılabileceklerdir. İkinciler kazanmadıkları halde kazanmıș sayılabileceklerdir. Ancak birinciler verdikleri savașı eninde-sonunda kazanacak, ikincilerin ‘yapay baharı’ eninde-sonunda kıșa dayanacaktır.
Birincilerin adları, șimdi anılmasa bile, tarihe yazılacaktır. İkincilerin adları bugün ortalıkta çok dolandığı için ortalıkta kalacaktır.
Birinciler gerçekten ‘bağımsız’ adaydırlar ikinciler ‘bakımlı’... Kendilerine bakanların adayları oldukları için de ‘bağımlı’dırlar. Bunlardan ‘bağımsız aday’ olmaz! Bağlarını koparmayı becerebilselerdi Cumhuriyet için ‘aday’ bile olabilirlerdi. Bunların Cumhuriyet gibi bir dertleri yok oysa.
Herșey ortada değil mi ama?
Habip Hamza Erdem