24 Mart 2010 -Hürriyethttp://www.hurriyet.com.tr/gundem/14206243.asp?gid=373HSYK'dan açıklama HSYK Başkan Vekili Kadir Özbek Anayasa Değişiklik paketiyle ilgili açıklamalarda bulunuyor. Özbek, Başbakan Erdoğan'ın "Kendi çıkarları için yapmasınlar" sözlerine karşılık vermişti. İşte Özbek'in konuşmasından satır başları:
- Müsteşar kurulda görev yapan, kurulda Anayasa’dan kaynaklanan kendilerinde bir takım hakkı olan bir arkadaşımızdır. Kimsenin kurul toplantısını yapılamama haline getirme söz konusu olamaz. Her türlü öneri değerlendirme yapılır. Tartışılır görüşülür, kendisi beklediği gibi bir şey olursa karşı oy yazar.
- Gaz lambalarının altından buralara geldik. Yani statükonun korunması meselesi, bizi Bakanlar kurulu atamadı buraya. Atananlar ve seçilenler deniyor. Hakim ve savcı sınavı girip sınavı kazandıktna itibaren, her kararnamede seçilerekb uraya gelecektir.
- Biz çalışmalarımızı yaparken, neleri gözettiğimizi, hangi ölçüleri esas almaya çalıştığımızı, kendimizi nasıl sıktığımızı bilseniz bunları söylemek imkanı olmazdı.
GÖREVİMİZ BİTİYOR
- Zaten üç ay sonra görevimiz bitiyor. Benim görevim yıl sonuna doğru sona erecek. Biz burayı bırakıp gideceğiz, emekliliğime üç yıl kaldı. Ben bunun dışında ne bekleyebilirim? Ama bu noktaya gelebildiğim bu noktada yer aldığım süreye kadar olan mesleki geçmişime karşı borçluyum. Bundan sonra da benden sonra gelecek genç arkadaşlarıma karşı borçluyum. Bundan daha önemlisi Türk milletine karşı borçluyum.
- Bizim yerimizi muhafaza etmek gibi bir amacımız endişemiz söz konusu olamaz. Bu haksızlıktır. Şu noktaya gelene kadar belki 6/7 kez seçime girdik biliyor musunuz?
- HSYK’nın seçimle gelen üyeleri olarak bizimde düşüncelerimizi kamuoyuyla paylaşmak amacıyla konuşmaktayım.
- Anayasa’ya göre Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, adalet anlayışı içinde, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik laik sosyal bir hukuk devletdir.
- Anayasa’mızdaki bu ikinci madde değiştirilemeyeceği gibi, değiştirilmesi dahi kabul edilemez.
- HSYK Anayasa’nın yargı bölümünde, yüksek maddelerden hemen sonra 159. maddede belirlenmektedir. Dolayısıyla HSYK’nın yapısı ve çalışma esaslarının anayasa’da yer aldığı, kuvvetler ayrılığı ilkesi göz önünde bulundurularak düzenlenmesi gerekmektedir.
- Aksine davranışlar Türkiye Cumhuriyeti’nin niteliklerini belirleyen ikinci maddesine engel olacağı gibi, Anayasa’nın 6 ve 9. maddeleriyle çelişki yaratmaktadır.
- Taslak metninde HSYK’ya yönelik olarak yapılan düzenleme bu çerçevede incelendiğinde şu hususlar öne çıkmaktadır.
- Yargı bağımsızlığının sağlanması, yargının en önemli sorunlardan olup, yargı reformu öncelikle bu sorunu ve iş yüküyle ilgili konuları çözümlemek durumundadır. Mahkemelerimiz, yargıtayımız ve danıştayımız aşırı iş sayısıyla boğulmuştur.
- Geciken adaletin adalet olmadığı gerçeği ortadan kaldırılmalıdır
- Bugünkü yapısıyla HSYK’nın, başkanlığını Adalet Bakanı yapmakta, müsteşarı katılmadığı halde toplantı yapılamamakta, hazırladıkları rapor çerçevesinde
- Binası ve sekreteryası bulunmamaktadır. Teftiş kurulu Adalet Bakanı’na bağlıdır. Kurum üyelerinin gündem sırasında, sadece günlük konularda önerge verme hakları bulunmaktadır.
- 2007 yılında Yargıtay ve Danıştay üye seçimlerinde, bu seçim engellenmiş, tutanak düzenlenmiştir.
- Bundan sonra aynı sorunlar artarak devam etmiş, tayin ve yetki kararları dahil çıkarılamamıştır. Emeklilik ve boşalan yerlere atama yapılmasıyla ilgili, ilamlı kararname yazı yazılmasına rağmen kurumumuz getirilmemiştir.
- Kurulda ciddi sorunlar yaratan konulardan biri de, dinleme kararlarıyla ilgili uygulamalardırç
- HSYK’nın görevlerinin tamamı yargıyla ilgilidir. Adalet bakanı ve müsteşarın kurumdaki varlığı, yargının bağımsızlığını engelleyen en büyük unsurdur
- Yüksek yargıda seçilecek üye sayısıyla, yerel mahkemelerden seilecek üye sayısı arasındaki fark, yargısal bütünlüğün engellenmesidir.
- Yargı savunma sözünü 11 Kasım günüydü yanılmıyorsam, ifade etmiştim. O gün tüm kamuoyunu yakından ilgilendiren dinleme ve izleme olayları vardı. İstanbul başsavcımızın, yargıtay’ın daha sonra ortaya çıkan Danıştay’ın telefonların dinlenmesi söz konusuydu.
- Size de açıklamayacağım, bazı bilgiler ve edindiğimiz izlenimlerden edinerek söyledik. Bir başsavcının kendisiyle birlikte çalışan, gözetiminde bulunan savcılar tarafından 10-11 yıl önceki bir olay sebebiyle dinleme kararı isteyip böyle bir kararın alınmış olması, yargının çok büyük tehlikelerle, karşı karşıya olduğu izlenimini vermiştir.
- Bu sözlerin bugün açık açık tartışılan yeni taslağın bir takım hükümleriyle de doğrulanmış oluyor.
- Taslak bu şekilde geçerse Türkiye’yi neler bekliyor? Bu taslakta en önemli konu, en ön emli konu kuvvetler ayrılığı ilkesi zedelenecektir.
BAŞBAKAN NE DEMİŞTİ
Başbakan Erdoğan bugün Ufuk Üniversitesi Rıdvan Ege Hastanesi Açılış Töreni'nde Anayasada yapılması planlanan değişikliklerle ilgili olarak açıklamalar yapmıştı.
Erdoğan, “Biz bir taslak hazırladık. Gerekirse değiştirelim, eleştirilerinizi, önerilerinizi dikkate alalım, nihai halini verelim, bunu birlikte değiştirelim diyoruz. Modern ve özgürlükçü anayasal düzenlemeler, Türkiye'nin artık görmezden gelinemez bir ihtiyacıdır diyoruz. Anayasa değişikliği artık ertelenemeyecek bir taleptir diyoruz. İşte taslağı açıkladık. Tıkanan, kilitlenen noktaları açıyor, Türkiye'ye yeni bir vizyon kazandırıyoruz” diyerek, HSYK’da yapılması düşünülen değişikliklerle ilgili eleştirileri şöyle cevaplamıştı:
“Dediler ki 'parlamento bu işe burnunu sokmasın'. Böyle bir şey olur mu yahu? Yeter ki gerilim olmasın dedik. 'Peki o zaman, HSYK'ya biz Parlamentodan herhangi bir üye teklifinde bulunmayalım' dedik. Bakınız, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin tamamında bu üyeleri, Anayasa Mahkemesi de dahil Parlamento atar, devlet başkanları atar, başbakanlar atar. ABD'ye gidin öyle, AB üyesi ülkeler öyle. Buna rağmen, biz bunda yeter ki gönülleri olsun dedik ama yine bakıyorsunuz doğru olmayan ifadelerle yanlışlar söyleniyor. HSYK'da sadece Adalet Bakanı var. Bunu da istemiyorlar. Adalet Bakanlığı Müsteşarını istemiyorlar. Bunlar zaten var. Ama bunun dışında tamamıyla Yargıtay, Danıştay ve birinci derece mahkemelerden gelecek olanları kabul etmiyorlar. Niye kabul etmiyorsunuz? Türkiye'nin genelinde bu kadar birinci derece savcı var, hakim var. İşte onlardan da gelsin. Onları da katıyoruz bu işin içine. Bunu biz yapmıyoruz. AB üyesi ülkelerin hepsinde bunlar var. AB normlarında bunlar var. Oralardan istifade ederek bunları yapıyoruz. Onun için de tabii işlerine nedense gelmiyor, anlamak da mümkün değil.