Bahçeli soruyu yanlış sordu!
Referandum tartışması, siyasi ahlâk bir kenara bırakılarak ve Anayasa'da neyin değiştirildiğine hiç girmeden, seçmeni aldatmaya dönük bir "kurnazlık" esas alınarak sürdürülüyor.
"Evetçi"lerin önde gelenleri, "hayırcı"ları PKK ile özdeşleştiriyor, "PKK hayır diyor, öyleyse hayırcılar PKK'lıdır" diye, ancak ahmakların inanabileceği bir algı oluşturmaya çalışıyorlar.
Bu algı tutmaz, çünkü; PKK ile iş tutan, Oslo'da masaya oturan, Habur karşılaması yapan, Dolmabahçe mutabakatı imzalayan AKP iktidarıdır.
Kaldı ki getirilen başkanlık sistemi değil, ucube bir sistem olmakla birlikte başkanlık sistemini destekleyebileceğini açıklayan kişi Abdullah Öcalan'dır. Bu bilgi, İmralı görüşmeleri sırasında tutulan tutanakla, yani belgeyle sabittir!
23 Şubat 2013'te İmralı'da konuşan Öcalan, zabıtlara göre "Başkanlık sistemi düşünülebilir. Biz Tayyip Bey'in başkanlığını destekleriz. Biz AKP ile bu temelde bir başkanlık ittifakına girebiliriz." demişti.
"Temel" dediği "demokratik özerklik, ortak vatan" gibi taleplerdi.
* * *
Devlet Bahçeli ise temsil ettiği siyasi düşünceye ters düşmesini izah edebilmek için "Eğer Doğu Perinçek ve 'hayırcı' yoldaşlarıyla Recep Tayyip Erdoğan arasında bir tercih hakkımız olursa, kesinlikle ve istisnasız Sayın Erdoğan'ı tercih edeceğimizi herkes bilmeli ve kafasına sokmalıdır." dedi.
Doğrusu, ben Bahçeli'nin Tayyip Erdoğan'ı tercih edeceğini biliyordum ama kimseyi inandıramıyordum! Bahçeli'nin böyle bir tercihte bulunacağına kimse ihtimal vermiyordu!
Ayrıca Doğu Perinçek, "Erdoğan'ı da tercih etseler Doğu Perinçek'i tercih etmiş olurlar. Çünkü, sayın Erdoğan'ın başında bulunduğu Adalet ve Kalkınma Partisi, birçok konuda Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in savunduğu siyasetlere gelmiştir." diye cevap verdi!
Perinçek, herhalde değişen Suriye politikası ve terörle müzakereden terörle mücadeleye gelinmesini kastediyor.
Yani bu konularda Erdoğan, Bahçeli ve Perinçek hemen hemen aynı çizgidedir!
Bu, kötü bir şey değildir de tercihler birbirine karışmıştır! Teşbihte hata olmaz; atın önüne et, itin önüne ot konulmuştur!
* * *
Peki referandum yapılabilirse Türk seçmeni gerçekte nasıl bir tercihte bulunacak?
Anayasa değişikliği metnini, 1994'te 10 Kasım törenine katılmak zorunda oluşundan yakınarak, "Gün ola harman ola, kininizi, nefretinizi eksik etmeyin" diyen Şükrü Karatepe başkanlığında ve Türkiye Komünist Partili olduğunu açıklayan Mehmet Uçum'un da içinde bulunduğu bir heyet hazırladı.
AKP de referandum kampanyası sloganlarını açıkladı. Bunlardan biri "Yeni Türkiye için evet" şeklindedir!
Devlet Bahçeli, 2014'te AKP'nin "Yeni Türkiye" sloganını eleştirirken "Yeni diye sunulan, yeni diye yutturulmaya, yeni imajıyla yedirilmeye çalışılan her şeyin yeğni ve yenilgi olduğunu ibretle görüyoruz. Anlaşılan odur ki, ihanetin yeni bir dalgası, çözülmenin yeni bir fazı, bölücülüğün yepyeni bir furyası düne eklemlenerek, düne iliştirilerek ilerletilecektir." demişti.
Çünkü, "Yeni Türkiye Cumhuriyeti" sloganı, CIA'nın Türkiye sorumlusu Graham Fuller'in 2008 yılında yazdığı kitabın adıydı. Kitapta esas olarak Türkiye'nin AKP iktidarında Atatürk yolundan vazgeçerek ılımlı bir İslâm cumhuriyeti olması gerektiği işleniyordu.
Kısacası referandumda, her Türk'ün kendi vicdanında yapacağı tercih şudur:
-Atatürk Cumhuriyeti mi, CIA cumhuriyeti mi?
Bahçeli, soruyu böyle sormalıydı!
* * *
Bu arada Bahçeli, gazetecilere haddini bildirmek gibi sözlerden sonra eski CHP zihniyetini eleştirirken "referandum sonrası kaçacak delik arayacaklardır." diye başka bir tehdit daha savurdu!
"Hayır" dediler diye mi kaçacaklar?
Öyleyse referandumu niçin yapıyorsunuz? Milletin yarısını imha etmek için mi?
Ya hayır çıkarsa siz ne yapacaksınız?
Arslan BULUT, 8 Şubat 2017
arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr