"Bakatalı Teyüp'ün" Torunu!
“Bakatalı Teyüp”ün torunu artık İstanbul Belediye Bşk.dır. Tarih 27 Mart 1994…
Ancak seçim öncesi Sultanbeyli’ye ormanlık araziye 6 villa yaptırdığı söylentileri ayyuka çıktı. Yalanladı.
Yıl… 1986… Orman İdaresi’nin Kartal 2.Sulh Ceza Mahkemesi’ne açtığı dava;
“Sanık Recep Tayyip Erdoğan’ın devlet ormanından açma yaparak; gecekondu inşa ettiği anlaşılmıştır. 6831 sayılı yasaya muhalefetten on ay hapis cezasına…”
Recep Tayyip Erdoğan’ın belediye başkanlığı sicili müthiştir. Ancak bu ayıplı sicil birileri daha doğrusu sihirli bir el tarafından adeta yok edilmiştir.
İşin garip tarafı bu süreçte Erdoğan’ı kollayanlar , yanında olanlar ve hatta onun avukatlığını yapanlar şimdiler de hep AKP milletvekilidir. AKP’nin tek adamı Erdoğan onlara vefa borcunu ödemiştir.
Örnek mi istiyorsunuz? Zeyid Aslan
1989 yerel seçimlerinde Erdoğan, Beyoğlu’nda seçimi kaybetmiştir. Erdoğan İlçe Seçim Kuruluna itiraz etmiş, itirazı ret edilince de galiz küfürler ve tehditlerle Kurul Bşk.nı Nazmi Özcan’a adeta saldırmıştır.
Kurul başkanı kendisini şikayet edince hakkında dava açılmıştır.(Dava hazırlık no,1989/5326 ve esas numarası 1989/3333)
Erdoğan, “tutuklanması talebiyle” 1.Asliye Ceza Mahkemesi’ne sevk edileceğini öğrenince kendisine “REİS” diye hitap eden Zeyid Aslan’ın yardımıyla, yiğitliğin onda dokuzu kaçmaktır deyip, ortadan kaybolmuştur.
Davanın sonu mu? Onu da siz bulun…
Zeyid Aslan, “dostum” diyebildiğim ender kişilerden, onurlu bir yargıca, gerçek yurtsever ve Kemalist Ömer Faruk Eminağaoğlu’na TBMM’de attığı tekme ile yerini hayli sağlamlaştırmıştır.
Zaten bu ayıplı sicil beni hiç ilgilendirmemektedir. Bu ayıplı sicilin yol haritasına sıkışmış ve hatta göz ardı edilmiş bir özellik son derece önemlidir. Bu özellik; “küresel çeteler”in yeni bir siyasi tasarım üzerinde planlar yapıldığının göstergesidir.
Küresel çetelerin memurlarına “kravatlı ve daha şehirli kılıklı” biri lazımdır.
Kim?
Emperyalizm “Türkiye Ajandası”na yeni bir isim kaydedecektir. Köylü görünümlü ve milli politikaları savunur görünen anti-Siyonist Necmettin Erbakan, onların işine yaramamaktadır.
CIA’nın çetecileri; “en büyük düşman ilan ettikleri” Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e savaş açmak üzere hazırlık yapmakta ve tüm vatan sathına yayılmaktadırlar.
“Kemalizm öldü. Kemalizm’in sonunun gelmesinin iyi olduğunu düşünüyorum. Halkın büyük bir parçası İslam için daha hürmet görmeyi, Osmanlı tarihiyle kucaklaşmayı istiyor.”
CIA ajanı Graham Fuller, küresel çetelerin “Dünya hükümeti” projesini uygulamak için Türkiye’de bir aktöre ihtiyaç duyulduğunun bilincindedir.
Küresel çetelerin yol haritasına uygun bir “tasarım” şarttır.
“Evet, kravatlı ve daha şehirli kılıklı görünen Erdoğan’ı, Erbakan’a tercih ederiz.” 1994- Hürriyet Gazetesi- Ertuğrul Özkök
90’lı yıllarda CIA ajanlarının ve ABD diplomatlarının sık, sık ziyaret ettiği parti Refah Partisi’dir. Graham Fuller “Ilımlı İslam”ın sadık savunucudur.
İstanbul Belediye Bşk.nı Erdoğan; defalarca ABD’ye gitmiş ve siyasi ikbali için onlardan icazet almıştır.
Neden Erdoğan?
Siyasi zekası ile önceki ezberlerini sıfırlayacak bir yetenek. Verilen görevleri eksiksiz uygulayacak bir iktidar hırsı.
Türkiye’nin ulus devlet yapısını çökertecek bir düşmanca tavır…
Elbette bunlar küresel çeteler için göz ardı edilemeyecek özelliklerdir.
Geleceğin başbakanı Kürt devletinin de kurucusu olacaktır.
***
“Bakatalı Teyüp”ün torunu Ahmet Reis’in oğlu Erdoğan sadece kendi içinde yoğrulan beyni kefenlenmiş yığınları değil, aynı zamanda “yetmez ama evet” diyen alaca karanlık aydınlarını da büyüleyerek iktidarını 12 yıldır sürdürmektedir.
Onu iktidara getirenler Erdoğan’a öylesine biat etti ki, Hz. Muhammed’le aynı teraziye koyup, tartmak gibi bir aymazca gafletin içinde sapkınlık batağının içinde kayboldular.
Erdoğan’ın en büyük özelliği “kutsal”ları siyasi malzeme yapmasıdır. Kitap okumayan bir başbakanın danışmanlarının eline tutuşturduğu konuşma metninde gaf yapması elbette normaldir.
Yunan işgali sırasında ahır yapılan camileri, Atatürk döneminde onarılıp tekrar ibadete açılmasını görmezden gelip propaganda malzemesi yapması ve elindeki gazeteyi halka göstermesi tam bir cehaletin örneğidir. Elindeki gazete 20 nisan 1936 tarihli cumhuriyet gazetesidir.
Gazetede Yunanlıların Seferihisar-Hereke köyünde Yunanlılar tarafından tahrip edilen caminin Atatürk tarafından onarılıp ibadete açıldığını yazmaktadır.
Belgenin böylesine can kurban… Teyüp’ün torunu, elindeki belge ile kendi söylediği yalanı tescil etmektedir.
17 Aralık 2013- Türkiye’yi sarsan aslında var olan bir hükümeti düşürecek rüşvet operasyonu…Erdoğan Şeb-i Aruz törenine katılmıştır. Konyalıları selamlarken yüzündeki sıkıntılı ifade ve telaş sahte bir gülücüğün altında gizlenmektedir.
Çünkü aynı sabah kimin polisi olursa olsun, emniyet görevlileri “yürütenleri” uykuda yakalamıştır.
Dört bakanın oğlu ve Reza Zerrab.
Ancak yürütmenin başı da oldukça telaşlıdır. Sabah 08.02’de B.E’yi telefonla arayacaktır.
Konuşmadan bir bölüm…
…..
“B.E:-Evet?
RTE: Tamam mı, şimdi diyorum ki; senin evinde ne var yok. Sen bunları bir çıkar. Tamam mı?
B.E: Bende ne olabilir baba? Senin paran var kasada… (İsmail Arlı- Beraber Yürüttük Biz Bu Yıllarda-Togan Yayınevi)
“Senin paran” Yani bir evlilik yüzüğü ile çıkılan yolculukta, biat edenlerin “Çalıyorsa bizim paramızı çalıyor.” dedikleri ama gerçekte satılan vatan topraklarının bedeli.
“Ben ülkemi pazarlıyorum. Ben ülkemi pazarlamakla mükellefim.”
“Bir kişinin aslını inkar etmemesi doğaldır. Ancak Erdoğan’ın aile soy ağacında göze çarpan çok önemli bir nokta vardır.
Babası- Ahmet Erdoğan
Dedesi-nüfus kağıdında Teyüp- Bakatalı Tayyip…”
Şimdi vatan topraklarını satışa çıkardığını açıkça ilan eden, BakatalıTeyüp’ün torunu ABD’nin manevi evladı, Öcalan’ın, PKK’nın muhatabı, BOP Eşbaşkanı, Dinler Arası Diyalog Eşbaşkanı, olası bir Küdistan’ın kurucusu Bakatalı Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanlığına layık görmektedir kendisini.
Ancak bu makam dahi kendilerine kafi gelmemektedir. O Başbakan’dır, Bakanlar Kurulu’dur. Yazılı ve görsel basın, yargı, belediyeler kısacası rant getiren. Ne varsa onundur.
O “milletin adamı”dır. “Milletin adamı” en az 3500 polis tarafından milletten korunmaktadır. Her yerde Soma’da olduğu saklanacağı bir market yoktur.
“Yürütme” odur. IŞİD’in katlettiği Türkmenler onun için hiç önemli değildir. Esma için , Şivan Perver’in söylediği türkü için Barzani’nin omzuna yaslanarak göz yaşı dökmüştür.
Milletin adamı milleti adamdan saymamaktadır.
“Bakatalı Teyüp”ün torunu tek adamdır. Millete küfrederek, milleti aşağılayarak yükselen bir kişi, ayıplı siciline rağmen ben “Çankaya’ya talibim.” diyorsa; bu isteğin altında bölünmüş Türkiye ve Kürdistan’ın önce özerkliği ve daha sonra bağımsızlığı vardır.
Erdoğan; bu milletin adamı değildir. CFR memorandumunu tüzükleştirirken Dünya Hükümeti’ne teslim olmuştur.
Biz Türkler ne savaşarak ne e savaşmadan esareti ve teslimiyeti kabul etmeyiz.
“Bakatalı Teyüp”ün torunu bizden değildir.
Figen ÖZEN, 16 Temmuz 2014