BAKINIZ BU BİR ‘TARİHÎ DAVA’ OLABİLİR
Merdan Yanardağ ve Tele1 ‘Dava’sının bir Apo güzellemesi ya da denildiği gibi ‘terör ve teröristi övmek suçu’ olduğunu söylemek ancak ‘AKP kafası’nın bir ürünü olabilir.
Ve yine İYİ Parti’nin Cumhurbaşkanı adayı olan televizyon hukukçusu Ersan Şen gibilerin kafası olabilir.
Kuşkusuz ellerindeki olağanüstü medya gücüyle toplumun belli bir kesiminde belli bir iz bırakılabilecektir.
Ancak ortalıkta dolanan AKP ürünü ‘akademisyen’, AKP’nin kendilerini biçimlendirdiğinin ayırdında olmayan ‘gazeteci’, ‘yorumcu’ ve her ne varsa onlar da henüz ‘dava’nın büyüklüğünü kestiremiyor olabilirler.
Bugün Tele 1’de Özdemir İnce bu davanın ‘tarihsel’ bir dava olduğunu söyledi.
Bunun üzerine aklıma geçen yüzyılın başındaki ‘Dreyfus Davası’ geldi ve Özdemir İnce’yi de Balzac’a benzettim.
İçerik olarak davalar biribirlerine benzemese de, toplumsal sonuçları bakımından benzeyebileceğini düşünüyorum.
Hatta Arap Baharı’nı başlatan Tunus’lu genç bile düşünülebilir.
Kısası, Merdan Yanardağ ‘Dava’sının Türkiye’de bir ‘dönüşüm’ün başlangıcı olabileceğini düşünüyorum.
O nedenle ‘aslanlar gibi yatıp çıkacak’ diyenlerden değilim.
Çünkü, kim ne derse desin, halihazırda toplum bir ‘çıkış’ arayışındadır.
Ve bir ‘kıvılcım’ gerekmektedir, ki Merdan Yanardağ davası işte bu kıvılcım olabilecektir.
Yani ‘dava’nın ayrıntıları, yani, yok efendim sayın Öcalan dedi, yok tecrit dedi, terhis dedi, temcit dedinin zerre önemi yoktur.
Amaç Merdan Yanardağ gibi bir ‘muhalif’, bir kanaat önderi, olayları bilimsel olarak çözümleyebilen bir aydını tutuklamaktı.
Ki, yönettiği televizyon kanalı da en dürüst haber ve en akılcı yorumların yapıldığı bir kanaldı.
Sadece geniş halk kitlelerine değil ama siyasal partilere de bir esin kaynağı durumundaydı.
Öte yandan, seçim hileleriyle iktidarda kalmayı başaran mafyatik blokun, asıl hedefine ulaşmak için son bir ‘mıntıka temizliği’ne gereksinmesi vardı.
Seçim budalalığında boğulan ‘muhalif cenah’ zaten henüz kendisini toparlayamamış ve bir anlamda biribirlerini yemekte idiler.
Ne var ki, kanımca iktidar bu kez baltayı taşa vurmuştur.
Muhalefetin iç kargaşasını körüklemeyi sürdürürken, bir strateji kuralı olarak ‘en zayıf halka’ya vurmak yerine Merdan Yanardağ ve Tele1 ekibine sataşmıştır.
Yineleyeyim, bu ‘Dava’da, yasa, anayasa, toplum düzeni gibi gerekçeler arayan ve onlar üzerinden tartışma yürütenler sadece ve ancak havanda su dövmektedirler.
Bütün bunlar, göstermelik gerekçeler ve ayrıntılardır.
Bu konularda ciddi ciddi akılyürütenler ise boşa emek harcamaktadırlar.
Bu ‘Dava’, toplumun en sağlıklı bilgilerine sahip en bilinçli kesimlerinin ‘nefes borusu’nu kesmek ve muhalefeti en sağlam yerinden vurmak için açılmıştır.
Amacına ulaşabilecek midir?
İşte ‘Taht is the question’ denilen yer tam da burası olmalıdır.
Bana kalırsa, bu ‘Dava’da başta Merdan Yanardağ ve o arada Tele 1 çok eziyet çekebileceklerdir.
Ancak, toplumsal destek ve örgütsel bütünlük sağlanabilirse, AKP iktidarının sonunu getirebilecek bir ‘kıvılcım’ da olabilecektir.
Ne var ki, diğer sözde ‘muhalif basın’ mensuplarının ve ‘sosyal’ denilen mecralarda yayın yapan sözde bağımsız gazetecilerinin dünya umurlarında değilmiş gibi bir halleri vardır.
Şimdilik onlardan ‘çok şey’ beklememek gerekebilir.
Ancak, bir not düşmek denilebilirse eğer, bu ‘Dava’nın çok şeye gebe olabileceği söylenebilir.
Yeter ki gereği gibi sahiplenilebilsin.