
Toplum ürkütücü bir kaosa doğru sürükleniyor. Kısa sürede inanılmaz servetlerin sahibi olanlar tabii ki ülkede kriz yok diyecek. Onlar için şimdilik bir kriz yok.
Kaşla göz arası 2B orman talan yasası çıktı. Yasa baltalı ilahın Davos çığlıkları arasında karambole gitti. Muhalefet firikik peşinde veya onlar da yasayı onaylıyor ki hiç konu etmiyor. Bu yasa çıkacak diye olsa gerek, geçen yıl bol bol orman yakılmıştı.
Hayvancılık üzerinde garip oyunlar oynanıyor. Zaten Suriye üzerinden giren sağlıksız hormonlanmış kaçak etler canımıza okudu. Şimdi de Tarım Bakanı yeni bir proje başlattı, adına EMBRİYO TRANSFERİ deniyor.
Küreselci tohum şirketlerine dünyanın kaynağını aktarmaya hazırlanan Tarım Bakanlığı, EMBRİYO TRANSFERİ yöntemiyle acaba ne kadar kaynak aktarmaya hazırlanıyor?
Muhalefet ve sözde basının bu konu hakkında bir fikri var mı?
Çıkarılan ucuz gürültülerin gerisinde bir toplum eriyor, çürüyor.
Türkiyede 5 liraya kadar düşen ve kullanımı giderek yaygınlaşan uyuşturucu hakkında araştırma yapacak basın var mı? Uyuşturucu ülke içinde niye patladı?
Artık bu tür konuların haber değeri yok mu(!)?
TMSFnin olan bir kanal çalışanı anlatıyordu. Otururken sıradan birşey gibi esrar çekildiğini ve ahlakın nasıl dibe vurduğunu .
Ne ala memleket Dibe çökmüş, değerlerini yitirmiş, esrar partilerinde alem yapan sanatçılar Esrar çekip halkın karşısına çıkan televizyoncular. Halkı bunlar mı aydınlatacak?
Ulusal kanallarda varoşların meydanlarına kurulan düğünlerdeki gibi şıkır şıkır oynayan, Türkçe bile konuşmaktan aciz soytarılar Bu televizyonların cahil korkak yalaka yayın yönetmenleri
Türk erkeği onurlu idi. Kadın parası yemezdi. Jigolalık aşağılanırdı. Oysa artık erkek fahişeler ortalarda kol geziyor.
Gidin sahillere, 17-18-20 yaşlarında ki gençler para karşılığı yaşlı turist kadınlarla beraber oluyor.
Taksim-Beyoğlu civarında gencecik çocuklar üniversite öğrencileri dahil para için paralı yaşlı kadın ve erkek peşinde dolanıyor. Karnı doysun, kalabileceği bir yer olsun diye...
Fuhuş hakkında bir rapor tutan var mı? Kontür karşılığında yatan ortaokul ve lise öğrencilerinden haberdar mısınız? Bazı otel adı altında fuhuş yapılan yerlerde ilk öğretim çocukları bile var iddialarını duyanınız var mı? Biz fuhuşta çocukların kullanılmazsını Filipinler ve Tayvan gibi ülkeler için duyardık. Şimdi Türkiye
Olsun canım, müslüman bir Cumhur Başkanımız ve Başbakanımız var ya Onlar dua eder, bütün günahlar temizlenir maşallah(!)
Alın size çöken, kokuşmuş bir toplum.
Gidelim Doğu ve Güneydoğuya. Hani demokratik açılım yalanı var ya O yalanların altında ki bataklığı karıştırın, iğrenç kokular gelir.
Toprak reformu yapılmamış, ağalık sistemi çözülmemiş bir bölgede pay-pas çözümler kocaman bir yalandan ibarettir! 30 kişinin bir odada uyuduğu bir bölgede sağlıklı bir insan yetişeceğini düşünmek tam bir geri zekalılıktır.
O bölgede inanılmaz boyutta enses var. Yüreği yeten bir muhabir bulursanız araştırsın. Kızlar tecavüz sonrası öldürülüyor, kaçabilen kızlar dağa çıkıyor. İki ölümden birini seçip sonra da, dağda ki eşkıyanın yatağını ısıtıyor. Bu kızların bu devleti de, kendi içinden çıktığı insanları da sevmesi mümkün mü? Bu çirkefin içinde yetişen kız sonunda canlı bomba olabilecek kadar şuursuzlaşabiliyor.
Sadece kızlar mı? Erkek çocuklar da aynı tacizlere maruz kalıyor. Eşcinsellerin yıllardır en ağırlıklı hangi bölgeden çıktığına bakarsanız problemin cevabını da bulursunuz.
DTPnin soyadı Türk olan toprak ağası bir vekili var. Yani o çürümüşlükte en büyük payı olanlardan biri. Şimdi Kürt problemi diyor. Bir akıllı da çıkıp oraların en büyük problem sizsiniz , o halkı siz sömürüyorsunuz diyemiyor.
Güneydoğu ne zaman T.C. kanunları ile yönetildi? 4 Kadın almaya , küçücük kızların berdel olmasına siyasiler, avukatlar, savcılar ve hatta doktorlar göz yummadılar mı?
Ülkenin batısında kanunlar uygulanırken doğusunda gelenekleri kanun yerine koymadılar mı?
Yıllardır her parti toprak ağalarını seçim listesinde en başa koymadı mı?
Şimdi bu kokuşmuşlukda boy veren ve kan kokusu ile beslenen PKKnın hesabı askerden soruluyor.
Gelelim bilimsellikten adım adım nasıl uzaklaştırıldığımıza.
Hangi kanalı açsanız hangi otun-çöpün neye iyi geleceğini anlatan bir zat arzı endam ediyor. Tıp tababet denilen bir bilim dalı sanki yok. Ben alternatif tıbbı reddeden bir insan değilim. Yardımcı tedaviye evet ama bu programlar başka bir şey.
Bilim sanki özellikle değersizleştiriliyor. Bir kısım televizyonlar ezilmiş zavallı insan figürleri üzerinden sürekli kaderciliği işliyor. Zalimin zulmüne sabrederlerse zalimin eninde sonunda cezasını bulacağını işleyerek insanları işlevsiz hale getiren uyuşturucu programlar yapıyorlar.
Türkiye artık hedefi olmayan, kolay kazanma yolunu seçmiş insanların ülkesi oldu. Bütün kurumlar güven kaybetti. Hızlı bir şekilde Ortadoğu bataklığına sürükleniyoruz.
Bakınız, özelleşme yalanı ile ülke tarumar edildi ve vahşi kapitalizmin eline acımasızca terk edildi. Sahtekar basın her ülke bunu yapıyor yalanı ile halkı celladının kucağına itti.
Çin bile özelleştirme yaparken ülkesini koruyan yasalar ile özelleştirmelerini yaptı.
6 yıldır siz bir iş sahası açıldığını duydunuz mu? Üretime yönelik bir haber duydunuz mu? Sadece ülkeyi ucuz işçilik cennetine çeviren temizlik şirketleri kuruldu. Bu şirketlerde insanlar asgari ücretle çalışıyor. Kurulan güvenlik şirketleri tek tek yabancılara satıldı.
Enerji ile ilgili hiçbir yatırım yapılmadı. Türkiye yakın zamanda enerji problemi ile karşı karşıya kalabilir.
Türkiyede sanat, edebiyat alanında ciddi anlamda bir haber duyamıyoruz.
Fakir ve din edebiyatı yaparak gelenler tek değer para noktasına kilitlenip herkese tepeden bakan bir kibre büründüler.Üstelik nasıl kazanıldığının da hiç önemi yok, yeterki para olsun.
Kaç bilim adamımızın makalesi yayınlanıyor?
Oturmuş 3.dünya ülkesi söylemleri ile tatmin oluyoruz. İsraili beğenmeyelim ama kaç bilimsel projeye kaç yahudi imza atmış bakın isterseniz.
Dünya nano teknoloji ile uğraşırken biz hangi otun çöpün neye iyi geleceğini konuşuyoruz.
Kaderci, alt kültürün hakim olduğu, kokuşmuş bir yığınlaşmaya doğru hızla gidiyoruz.
Bizim sadece gölgelerin gücü adına diye bağıran bir başbakan problemimiz yok, o gölgelerin peşinde koşan muhalefet ve "Abdi İpekçi, Çetin Emeçin öldürtülmesi" ile başlayan "gazetesiz gazetecilik" problemimiz de var
Gerisi bir sonra ki yazıya
Ve "baltalı ilah Zagor"un peşinde uçuruma sürüklenen bir ülke
Unutmayın, arının balını almak için tütsü yakılır.
Zahide UÇAR, İNTERNETAJANS - 21.02.2009