BANA ARKADAȘINI SȪYLE...
Dr Recep hūkumetinin, hani șu bașı tūrbanlı, Diyarbakır’da açılımlarına bir ‘açılım’ daha kattığına tanıklık ediyoruz.
Bunların bakanlarını, vali ve kaymakamlarını, emniyet mūdūrlerini, savcı ve yargıçlarını eleștirmekten usandım.
Dr Recep’in ise iler-tutar yanı kalmamıștır.
Bunlar ‘Tūrkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kökten yıktılar.
‘Devlet’i yok ettiler.
Denilebilir ki, uluslararası hukuk bakımından, biçimsel olarak, bir ‘devlet’ var ve çalıșmakta.
Hem belki de bu yazı yūzūnden, basın yayım yasası mı ne, muhalefet ya da hakaretten cezayı ye de ‘devlet’ var mıymıș yok muymuș anlayıver diyenleriniz de olacaktır.
Koca koca komutanları, siyasal parti lider ve kadrolarını, aydın ve gazetecileri ‘zindan’a atan bir ‘devlet’ de yok mu ?
Kamuda çalıșanlara, en azından bugūnlerde maașlarını veren, falan..
Ben yine de ‘yok’ demeyi yeğliyorum.
Bu ‘sav’ımı temellendirmek için bir örnek vereceğim.
Bu Dr Recep, geçenlerde Marmaray’ın açılıșı için Somali’li ‘meslektașı’nı davet etti idi, değil mi?
O zavallı adamcağızın, bir ‘Devlet’i temsil ettiğini mi sanıyordunuz?
Doğrusu ben de öyle sanıyordum.
Ancak yarım yūzyıl boyunca Somali ūzerine çalıșmıș, ūnlū Ingiliz antropolog I.M.Lewis, 2011 yılında yayımlanmıș makalesinde bakın ne diyor: Gerek Avrupa Birliği gerekse Birleșmiș Milletler, gerek İngiltere gerekse ABD’nin ‘bağımsız bir varlık’ olarak tanıdıkları Somali’nin ‘Devlet’ olarak karmașık politik konumu....ve onun geçici federal hūkumeti, terimin gerçek anlamıyla ‘yok hūkmūndedir’(*).
O Somali halkı ki, hakkında ‘hadis’ bulunan belki de tek halk olup, gerek antropolog ve gerekse toplumbilimciler için ‘gerçek’ bir laboratuvar nitelikleri tașımaktadır.
1960 yıllarda ‘Göçebe Demokrasisi’ kavramını toplumbilimine sokan bir toplum.
Son otuz yılda, gerek iç ve gerekse dıș ‘mihrak’lar tarafından ‘hallaç pamuğu gibi atılmıș’..
Bugūn bir yandan, Suudi destekli silahlı ve paralı köktendinci ‘mūcahit’lerin, öte yandan Batı’lı devletlerin denetimine direnen bir ūlke ve kendi bașına buyruk bir halk.
Ve çok daha ilginci; bugūn ūlkelerini șu ya da bu nedenle terketmek zorunda kalan Somalililer, ne devlet ve ne de banka dūzenleri olmamasına karșın, ūlkedeki yakınlarına yabancı ūlkelerden yılda tam bir milyar dolar civarında para ‘havale’si yaparak dayanıșmaktalar.
Ne dekont, ne devlet garantisi ve ne de sigorta.. Ancak havaleler eksiksiz yerlerine ulașmakta.
O arada, ortalıkta ‘Cumhurbașkanı’, ‘Bașbakan’ diye kimi adamlar dolanmakta.
Kendi halklarının bile tanımadıkları ‘devlet adamları’ bunlar.
Kimisi gelip İstanbul’da Marmaray’ın açılıșına katılıyor.
Dr Recep’in ‘arkadașı’ mı ‘dostu’ mu ne oluyor?
Hani bir de Mesut Barzani gelmiș diyorlar.
Dr Recep’in ‘Dıșișleri bakanı’nın ‘ağabey’i..
Bașka söze gerek yok: Bana arkadașını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim..
Habip Hamza Erdem
(*) İlgililer için, ‘tam metin’ İngilizce ve Fransızca olarak șöyledir: “This tense situation further highlights the complex political status of Somalia as a state. Although it is treated as an independent, self-governing entity whose “transitional federal government,” or TFG, is recognised (with varying degrees of conviction) by the European Union, the United Nations, Britain and the United States, it is not able to protect its own people or even negotiate effectively on their behalf. Over the years since recognition was rashly granted, it has become increasingly obvious that the TFG is not a functional government (except insofar as it acts as a channel for aid to its own members), controls neither its country nor its people and, indeed, provides no functional services. In short, it is not and never has been a government in any meaningful sense of the term. “
« Cette situation tendue met également en évidence le statut politique complexe de la Somalie en tant qu'Etat. Même si elle est traitée comme une entité autonome indépendante dont le «gouvernement fédéral de transition», ou TFG, est reconnue (avec plus ou moins de conviction variable) par l'Union européenne, les Nations Unies, la Grande-Bretagne et les Etats-Unis, il n'est pas en mesure de protéger ses propres citoyens ou même négocier efficacement en leur nom. Au fil des ans depuis la reconnaissance a été imprudemment accordés, il est devenu de plus en plus évident que le TFG n'est pas un gouvernement fonctionnel (sauf dans la mesure où il agit comme un canal à l'aide de ses propres membres), les contrôles ni son pays ni son peuple et, en effet, fournit pas de services fonctionnels. En bref, il n'est pas et n'a jamais été un gouvernement au vrai sens du terme. »
Bkz ‘briefing mondial’, L'actualité et de la culture de l'Australie et au-delà (Insiderstroy) 17 Août 2011