BAŞBAKAN ERDOĞAN, SENİN GÜCÜN YETMEZ, ABİLERİNİ DE AL GEL!
Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla, misalinden ey CUMHURBAŞKANI!
Ne haince bir plan, ne haince bir senaryo!
Bu ne alçaklık, bu ne garez, bu ne kin!
Nedir bu ey devlet açıkla bize, nedir bu hükümet eliyle yapılan baskılar, zulümler, yıldırma, korkutma, sindirme ve bu alçakça saldırılar!
Önce Mehmet’i vurdular, ya sabır dedik, sineye çektik ama yanıyoruz yanıyoruz!
Sözlerim sanadır ey BAŞBAKAN, sözlerim sanadır!
Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla, misalinden ey CUMHURBAŞKANI!
Kızım sana söylüyorum, iyi dinle beni, gelinim sen de anla artık misalinden EY CHP, MHP, YARGI ve GENELKURMAY BAŞKANI!
Sen nasıl bir hükümetsin ki göz göre göre Mehmetçiği şehit edersin!
Koskoca Türk Devleti’ni yönetenlerde hiç mi vicdan yoktur ki, dört yıldır PKK gelip gelip vuruyor, sorumlularda hiç ses yok, hiç kımıldama yok, şehitlerimizin hesabını veren yok!
Bak şu resme iyi bakın, Başbakan, istihbaratı yok mu bu Türk Ordusu’nun diyenlere sesleniyorum, şu resme iyi bakın, İŞTE İSTİHBARAT:
Resimde gördüğünüz yer Hakkâri ve uç noktası Şemdinli. Şemdinli aşağısı, yaya iki saat, ta Çukurca-Uludere hattına karar PKK inleriyle dolu. Haritaya koyun bu noktaları ve iyi bakın, Hakkâri ve Şemdinli kuşatılmış pkk denen itler tarafından. Ne diyeceksiniz bu resme, PKK yok mu, diyeceksin Başbakan?
Öyle diyorsan eğer, o zaman şu resme de iyi bak Başbakan; BURASI DAĞLICA VE AKTÜTÜN…
İyi bak; Dağlıca’nın hemen aşağısında Avaşin, Aktütün’ün hemen yanı başında Basyan. Nedir bu yerler Başbakan, nedir bu yerler! PKK yuvalanmış bu Barzani çakalının yanında, bölgesinde, saldıracaklar, görmüyor musun, kör müsün! Neden harekete geçmiyorsun da, şehit verince sözde yüreğin yanıyormuş, ağlıyormuşsun, neden?
17 Ekim 2007’de sen, TBMM’den Irak’a harekât tezkeresi geçirdin mi, geçirmedin mi? Meclis olağanüstü toplandı ve tezkere geçti.
Peki, neden geçti bu tezkere? Bak, şu resme iyi bak, bu resimde gördüğün Avaşin ve Basyan’daki teröristleri yok etmek için geçti bu tezkere.
Peki, tezkerenin amacı neydi? Bu kamplardaki terörist unsurları etkisiz hale getirmek suretiyle hudut boylarındaki karakollara olası saldırıları önlemek için.
Peki, harekâtı yaptırdın mı? Türk Ordusu’na tezkere yetkisi verip Irak’taki PKK varlığına harekât yaptırdın mı? Yok.
Peki, niye?
Niye kardeşim soruyorum işte neden yaptırmadın?
Ben halk değil miyim, Demokrasilerde en büyük güç halk değil mi?
Sen demiyor muydun, bana bir tek halk hesap sorar diye, soruyoruz işte; neden bu harekâtı yaptırmadın?
Peki, yaptırmayınca ne oldu, ne geçti eline? Dört gün sonra Irak kuzeyinden, Avaşin ve Basyan bölgesinden, Barzani’den gelen yüzü aşkın terörist bir taburumuza saldırdı, ey Başbakan bir taburumuza; 12 Türk Mehmet şehit, 8 Türk Mehmet kaçırıldı, PKK aldı götürdü Türk Mehmet’i, yazıklar olsun yazıklar…
Peki, kaçırılan 8 Türk Mehmedimiz için ne yaptın, tezkereyi ordumuza verip peşinden mi gönderdin? Hayır.
Peki, niye hayır ey Başbakan, niye hayır, açıkla bize! Sonra da ortaya çıkıp İsrail’e tafra atma, beğenmediğin bu İsrail, bir İsrail Askeri için 1100 Filistinli tutukluyu serbest bıraktı, zaten serbest kalanların bir kısmı da şu an sende misafir… Duyuyor musun ey Başbakan bu sesi duyuyor musun; sekiz Türk Mehmet kaçırıldı, peşinden bile gitmedin sen, ordumuzun da gitmesine izin vermedin sen! Neden?
Peki, kim getirdi Türk Mehmet’i? PKK, evet PKK’nın siyasileri gitti ağabeylerinin yanına aldı geri getirdi, televizyonlar da Türk Mehmet’i boy boy görüntüledi hem de canlı yayında, yazıklar olsun sana Başbakan yazıklar olsun, bizi hallere düşürdüğün için!
Keşke bu kadar olsaydı sana söyleyeceğim yazıklar, ama nerede, daha çok anlatacaklarım var sana… Sanırsın bu millet uyur, sanırsın bu Türk Milleti’ni uyutursun, yok yok Başbakan yok, uyuduğumuz yok, gözümüze uyku girdiği yok, hesap gününü beklediğimiz için YA SABIR çekiyoruz şimdilerde…
Türk Mehmet’in elini kolunu bağladın, tezkereyi vermedin ve böylece PKK’ya da yolu açtın yolu, baskın yolunu, Türk Mehmet’e saldırı yolunu, sonra da duyunca şehitleri, yalandan ağladın… Sonra çıktın televizyonlara açık açık dedin ki; gidiyorum şimdi Başkan Bush’a, bu başımıza gelenleri açık açık anlatacağım… Yıl 2007, acı bir 5 Kasım günü ve gittin…
Sen niye gittin ABD’ye Başbakan, niye? Başkan’ı olan Bush’a bizim derdimizi anlatmak için.
Peki, bizim derdimiz ABD’yi mi gerdi, yoksa seni mi, yoksa bizi mi? Bu dert ABD’nin derdi mi Başbakan? ABD’nin derdi değil, dert bizim, acı bizim, can veren biz, Türk Mehmet, sen değilsin, ABD değil! Peki, elin şeyiyle gerdeğe girilir mi, hiç mi Anadolu deyişlerinden haberin yok senin, yazıklar olsun…
Peki, gittin de ne oldu? Kahraman edasıyla döndün, çıktın ekranlara, kurum kurum gerilerek “PKK müşterek düşman, anlık istihbarat paylaşımı” dedin yani bu bizim PKK ABD’nin düşmanıymış, öyle mi? Irak’ta PKK’yı himaye eden kim Başbakan? ABD… Bu PKK’ya silah cephane temini sağlayan kim? ABD… Öyleyse sen kimi kandırıyorsun Başbakan, kimi!
Başka ne dedin? Anlık istihbarat, yani bu ABD PKK’ya karşı anlık istihbarat verecekmiş, biz de PKK’yı yok edecekmişiz öyle mi?
Anlaşılan sen yukarıdaki ikinci resme iyi bakmamışsın, iyi bak iyi; Aktütün’ün aşağısında PKK var, Basyan’da, Barzani, hani şu kol kola girip halay çektiğin Barzani bölgesidir orası. Güvendiğin ABD’ye gelince, anlık istihbarat verdi 1 Mayıs 2008’de, bizim uçaklarda gitti vurdu Basyan’ı. Vurdu da ne oldu? Hiç, aynı Basyan’dan çıkan teröristler 9 Mayıs günü geldi Aktütün’ü vurdu, altı şehit! Bu mu ABD istihbaratı, bu mu güvendiğin ABD! Bu ABD’ye güvenip kuyuya inilir mi Başbakan, Anadolu’da başka deyişler de var ama söylemeyeyim ben, anlarsın sen, yazıklar olsun…
Peki ya sonra?
3 Ekim 2008’de bir daha vurdu bu bizi PKK, Aktütün’de, 17 Türk Mehmet şehit!
Bu mu ABD istihbaratı!
Bu mu PKK müşterek düşman lafları!
Bu mu müttefiklik!
17 şehidimiz, 17 Türk Mehmet’in kanını da yerde bıraktın sen, elinde halk iradesi adına tezkere yetkisi olmasına rağmen, hemen yanı başımızdaki Basyan’a Türk Ordusu’nu bile göndermedin sen!
Açık söyle Başbakan, yiğitsen açık söyle de biz de açık açık bilelim, söyle; TÜRK MEHMET düşmanı mısın sen! Bırak o Kasımpaşalı ayaklarını, yiğitlik yürekte olur, mahalle adında değil, söyle; TÜRK MEHMET düşmanı mısın sen, düşmanı mısın ki göz göre göre Türk Mehmet’i şehit ettiriyorsun sen!
Sen Hakkâri ve Şemdinli’nin PKK inleriyle kuşatılmış olduğunu bilmiyor musun?
Bilmiyorsan eğer kargalara sor, onlar sana söyler, kuşatıldı Hakkâri, kuşatıldı Başbakan Şemdinli kuşatıldı! Hem de nereden biliyor musun, elbet biliyorsun, Barzani bölgesinden kuşatıldı; Hakurk, Basyan, Avaşin ve Zap inleriyle kuşatıldı. İnanmıyor musun bana? İnan Başbakan inan, biz ABD’li değiliz Türk’üz Türk, özümüz sözümüz birdir, inan bize…
Bize inanmıyorsan yine de ABD’li abilerine sor, onlar da iyi bilir. Yine de inanmazsan aç Genelkurmay internet sitesini, aç da bak, bak bakalım Türk Uçakları ABD istihbaratıyla nereleri bombalamış; Hakurk, Basyan, Avaşin ve Zap… Demek ki teröristler buradaymış, buradaymış ki uçaklarımız gitti vurdu buraları ve sen de bunu biliyorsun…
Sen bu teröristlerin yerini biliyorsun ve hudut boylarında HUDUT NAMUSTUR deyip TÜRK MEHMET’in de nöbet tuttuğunu biliyorsun… Üstelik sen bu teröristlerin TÜRK MEHMET’in nöbet tuttuğu karakollara baskın yapacağını da biliyorsun…Peki, ne yaptın şimdiye kadar Başbakan, ne yaptın bu hainlere karşı?
HİÇ, HİÇ BİR ŞEY YAPMADIN!
İstersen şu resme de iyi bak, halkımızı uyuttuğunu sanma, iyi bak, sen de varsın bu resimde:
İYİ BAK Başbakan, sol köşede, çömelmiş olan sensin, hemen yanındaki Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, hani şimdilerde terör örgütü lideri diye hakkında soruşturma açılmaya çalışılan Başbuğ… Sahi Başbakan, sen nereye bakıyorsun, neyi gözlüyorsun öyle dikkatle? Belki utanır söylemezsin ama ben söyleyeceğim; sen teröristleri gözlüyorsun, ateş ederler korkusuyla da çömelmişsin…
Doğrusunu yapmışsın, çünkü orası Hakurk ve teröristler orada, ayağa kalkarsan vururlar seni, tıpkı Türk Mehmet’i vurdukları gibi…
Peki, nereye bakıyorsun? Hakurk’a yani teröristlerin ana inine… Kimin bölgesi Hakurk? Barzani bölgesi, hani şu geçenlerde Burası Muş’tur türküsü söylediğin Barzani… Elbet söylersin, evet MUŞ’tur burası ve giden gelmiyor…
Peki, Acep Nedendir?
Sakın bu soruyu sorma, kızarım yoksa, gerçekten kızarım… Giden gelmiyor, evet Türk Mehmet geri gelmiyor gidince ve senin bulunduğun bu Mezargediği-Şemdinli bölgesinden 11 Türk Mehmet gitti ve geri gelmedi…
Kim saldırdı onlara? Sen, tezkere yetkisini ordumuza verip harekât yaptırmadığından için Hakurk’tan gelen teröristler saldırdı ve 11 Türk Mehmet Şehit!
Kimin yüzünden? Senin yüzünden Başbakan senin, dön bir aynaya baki, senin yüzünden, Barzani kardeşin ya da Abin Barzani izin vermediği için harekâtı yaptırmadın sen ve 11 Türk Mehmet şehit oldu bu yüzden, yazıklar olsun sana! Sakın Barzani benim abim ya da kardeşim değil, deme, çünkü senin Dışişleri Bakan’ın Davutoğlu ABİ BARZANİ diye ekranların önünde canlı canlı söylemedi mi, geç bunları…
Peki, 11 şehit sonrası ne yaptın sen, bu PKK inlerine harekât yaptırdın mı? Yok.
Sen harekâtı yaptırmayınca ne oldu? PKK geldi bizi Çukurca’da vurdu, 24 şehit!
Benim inancım o ki sen de Allah korkusu yok, vicdan yok, TÜRK MEHMET düşmanısın sen, düşmanı! Barzani peşmergesi ölmesin diye Türk Mehmet’i ateşe atıyorsun sen! PKK bitmesin diye Türk Mehmet’i ateşe atıyorsun sen! Bak istersen Çukurca’ya, bak şehitlerimize ve pkk denen itlerin geldiği yerlere bir bak, bak da utan:
Aynı yerden geldiler ve yine vurdular bizi? Soruyorum şimdi kendime şehitlerimizin sorumlusu kimdir diye? Sensin Başbakan sensin!
Şimdi de Uludere’de ölen 35 vatandaşımızın Türk uçakları ile bombalanması sonucu ölümünü araştırıyormuşsun. Niye ki? Bu teröristleri zamanında vurup, zamanında harekât yaptırıp yok etseydin sen, bu olay olmayacaktı ki, neyi araştırıyorsun sen… Türk Mehmet bu, ateş etse suç senin için, etmese de suç senin için, anlaşılan o ki Türk Mehmet olmak zaten başlı başına suç sayılır senin için!
Aslında çok yazdım çizdim bunları, sen bizi duymazdan geldin, olsun dedim, çektim sineye…
Çok anlattım bunları çok, bizi yok saydın, yine olsun dedim, sineye çektim…
Ama şu son iki günde duyduğum iki olay yaktı artık bizi, ne olacaksa olsun, dedim ve yazdım. Mehmet Baransu bile “Kasımpaşalı Başbakan’dan korkacak değilim” diyor Başbakan, sen de bizi iyi tanırsın, tanımıyorsan sana gönderdiğim sekiz kitabımızı aç satır satır oku, biz de söz var ve bir de yaşadıklarımız, korku korkana mahsustur… Biz de yalan yok, iftira yok, aldatmaca yok sizler gibi, söylediklerimizin her kelimesi doğrudur ve sana anlattıklarımın doğruluğuna da Allah şahittir, Kul da şahittir, belgeleri de var, üstelik sahte değil, düzmece değil hepsi gerçek…
Nedir bizi çileden çıkaran iki olay, anlatalım…
Bir; Bedrettin Dalan’ın mal varlığının dondurulması, Suriye Devlet Başkanı Esad’ın ve iş adamlarının mal varlıklarının dondurulması, Libya Kaddafi’nin mal varlıklarının dondurulması…
İki; Bugün yani, 2 Ocak 2012 günü İstanbul’da Bağcılarda PKK yandaşlarının mahalleliye dünyayı dar etmesi, tehdit etmesi, korkutması, yıldırmaya çalışması, meydanı boş bulmuş itler gibi…
Mal ve para kaynakları meselesi şudur; bakıyorum işine geldiğinde, adamına göre MASAK MASAK deyip saldırıyorsun, adamına göre maliye memurlarını istediğin yere gönderiyorsun ama PKK’ya gelince sen de TISSS yok, neden? PKK’nın İsviçre’de kasası yok mu? Var… Bu kasada milyarlarca dolarlık para hareketi yok mu? Var… Bu kasa ele geçerse eğer, bu PKK’ya ağır darbe vurulmaz mı? Elbet vurulur, sen iyi bilirsin, üstelik para işinden iyi anlarsın sen, çocuğunun sünnetinde üç çuval dolusu altın topladığını unutmadık henüz, bu üç çuvalı 250 milyar paraya bozdurduğunu da unutmadık, altınını bozanın elmas vergisini sıfırladığını da unutmadık, günü gelince hatırlatacağız tüm bunları sana, günü gelince…
Şimdi ey Başbakan, sorarım sana, bizi şehit eden merminin, cephanenin parası nereden geliyor? Bu kasa işte, bu kasadan… Neden dondurmuyor musun bu kasayı, neden el koydurmuyorsun, yazık sana yazık, sözlerimin doğruluğunun belgesi TBMM tutanaklarında, inanmazsan, aç oku…
İşte bu yüzden kızdım sana bu yüzden, Dalan’a Dur,PKK’ya Geç, Esad’a, Kaddafi’ye Dur, PKK’ya Geç, öyle mi, yazıklar olsun…
Bağcılar meselesi de şudur; ne o ortalık yanıyor, meydan pkk’lı itlere kalmış, yakıp yıkıyor, müdahale eden yok, niye? Üstelik televizyonlar canlı yayında çekim yapıyor ama müdahale yok, neden? Ne yani sen bizi pkk ile terbiye mi edeceksin, bu mu aklından geçiyor? Buna senin gücün yetmez, PKK’nın da yetmez! Susuyorsak, çıkmıyorsak ortaya hala devletin var olduğuna inandığımızdandır, kardeş kavgası istemediğimizdendir, korktuğumuzdan değil!
Sonra nerede bizim polis, hani istihbarat, bunlar yumurtandan mı çıkıyor, önceden planlama yok mu, hazırlık yok mu, sopalar, Molotoflar… Taş atan çocuğu yakala ama onları toplayıp eğiten yetiştiren ve sokağa dökenlere ses yok, neden?
Ne yani halkımızı mı korkutacaksın PKK ile, yetmez, senin PKK’an bize yetmez, abilerini de al gel!
Başbakansan Başbakansın, ne yapalım yani, ölecek miyiz senin yüzünden!
İstediğin kadar Başbakan ol, PKK hayatı zindan mı edecek bize, aracımızı yakacak, kızımızı yakacak, sen yol ver, o da bizi yaksın, öyle mi!
Bizi PKK ile mi korkutmaya çalışıyorsun!
Öyleyse eğer, senin gücün yetmez, ağabeylerini de al gel!
Ey halkım, aç şu yiğit gözlerini de, ihaneti gör ve karşı dur!
Erdal Sarızeybek
Kaynak:
İhaneti Gördüm (2008)
Kurt Kapanı (2010).
Erdal SARIZEYBEK, 2 Ocak 2012