TALİHİN GARİP CİLVESİ...ZİRVENİN ANA GÜNDEMİ YOLSUZLUKLARLA MÜCADELE…
Dr. Noyan UMRUK
Dünyanın en gelişmiş ülkelerini temsil eden G20 Zirvesi geçen yıl Avusturalya'nın Brisbane kentinde 15-16 Kasım'da yapılmıştı. Zirve ülkemizde en çok, Türkiye'nin 2015’te liderliği yapacak olmasıyla gündeme geldi. Lider eşlerinin kanguru sevmesi, zirve öncesi sert demeçler veren Avusturalya Başbakanı Tony Abbot ile Putin'in sevimli koalalarla birlikte samimi pozları ve Aborjinlerin sokaklardaki protestolarıyla da izlediğimiz zirvenin, mümtaz basınımız tarafından gözden kaçırılan en can alıcı yanı : Yolsuzluklarla mücadele! İdi…
Yolsuzlukla mücadele G20'de nasıl yer alıyor ?
Kaynakların israfını sağlayan ve insani gelişmenin önündeki en büyük engellerden biri olan yolsuzluk, Dünya Bankası'nın bir çalışmasına göre küresel düzeyde toplam 1 trilyon dolar büyüklükte…
Dünya gayrı safi milli hasılasının yüzde 5’ine karşılık geldiği tahmin edilen yolsuzluğun, dünya üzerindeki 3ncü büyük sektör haline geldiği konuşuluyor. Ekonomik gelişmeyi sürdürülebilir bir şekilde artırmanın kaygısında olan G20 ülkelerinin, ekonomik ve sosyal açıdan yıkıcı etkileri olan yolsuzluk gibi bir faktörü dikkate almamaları elbette düşünülemez.
Geçen seneki zirvede Türkiye'nin öncelikleri daha çok gelişmekte olan ülkeleri dikkate alarak, bir nevi bu ülkelerin hamiliği çerçevesinde ortaya kondu. Bu da aslında Türkiye'nin bir süredir sürdürdüğü bölgesinde ve diğer gelişmekte olan ülkeler arasındaki liderlik yapma hevesine uygun. Türkiye'nin zirvede açıklamaları , "yatırım, enerji, ticaret, katılımcı kalkınma, iklim değişikliği ve küçük ve orta büyüklükte işletmeler" gibi öncelikler arasında "az gelişmiş ülkelerin dünya ekonomisine entegre edilmesi" başlığı ile öne çıkıyordu. …
Türkiye'nin ülke öncelikleri arasında yolsuzlukla mücadele yoktu, ama bu can alıcı konu Avusturalya'nın dönem başkanlığı yaptığı geçen seneki zirvede ülke öncelikleri arasında gündemin ilk sırasına bütün ağırlığı ile oturuverdi. Toronto'da 2012 yılında kabul edilen iki yıllık Yolsuzlukla Mücadele Aksiyon Planı'nın Avusturalya'daki zirvede sona erecek olması vesilesiyle, geçtiğimiz yıl Avusturalya dönem başkanlığında bu plan üzerinde ayrıntılı çalışmalar gerçekleştirildi.
Sadece planın yenilenmesi değil, her geçen gün daha sofistike yöntemlerle ilerleyen yolsuzluğa karşı sistematik önlemler geliştirilmesi için planın içeriğinin de geliştirilmesine uğraşan Avusturalya başkanlığındaki Yolsuzlukla Mücadele Çalışma Grubu, çıtayı gerçekten yükseğe koydu.
Sivil toplum ve uzmanlarla yakın diyalog halinde ilerleyen Yolsuzlukla Mücadele Çalışma Grubu'nun yoğun çalışmaları sonucu bu plan 2015-2016 yıllarında hayata geçmek üzere G20 ülkeleri tarafından 16 Kasım'da açıklanan bildirgeyle kabul edildi. Bu sene G20 Zirvesi'nin lideri ve ev sahibi olan Türkiye ise( kara mizah örneği mi dersiniz, bulmaca-bilmeceyi kuranlara çözdürmek mi dersiniz…) planın yürütülmesinden Amerika ile birlikte sorumlu kılındı. Türkiye'nin liderliğinde yürütülecek bu çalışmada, Brisbane'de kabul edilen Yolsuzlukla Mücadele Aksiyon Planı'nın içinden bazı öncelikli alanların seçilerek, onların tamamlanması çalışmalarının sonuçları bu seneki zirvenin başkanının ev ödevi…
Kendi içinde önemli yolsuzluk skandalları ve bu konudaki sistemik problemlerle boğuşan Türkiye'nin bu konuda dünyanın diğer büyük ekonomilerine nasıl liderlik yapacağını Antalya’da hep beraber izleyeceğiz. Fakat belki bundan da önemlisi, plan içerisindeki değişik başlıklar için ayrı ayrı belirlenen kalıcı adımlar atması ve önlemler alması beklenen ülkeler içinde Türkiye'nin nasıl performans gösterdiği olacak….
6 Temel Başlık
*İlk ve en önemli başlık olan offshore paravan şirketlerin gizli ortaklıklarının kaldırılmasını, G20 liderleri "ilk öncelik" olarak kabul etmişti. Dünyada son 30 yıldaki büyük yolsuzluk olaylarının yaklaşık yüzde 70’inin paravan şirketlerin marifeti olduğu ve bunun da en az 56,4 milyar dolara karşılık geldiği tahmin ediliyor. Paravan şirketlerdeki gizli ortakları ortadan kaldıracak temel kuralları düzenleyen ilkeler açıklandı bile. Böylece Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün #unmaskthecorrupt kampanyasıyla birlikte desteklediği G20 düzeyindeki savunuculuk faaliyeti de büyük ölçüde başarıya ulaşmış görünüyor.
*İkinci öncelik, kamu sektörünün yolsuzlukla mücadele standartlarının artırılması olarak görülüyor. Bu başlık altında mal varlıklarının açıklanmasından, ihale sistemine, dokunulmazlıklardan finansal ve bütçe şeffaflığına, açık yönetime kadar bizim için hayli problemli konular bulunduğunu görüyoruz. Örneğin, dokunulmazlıklardan dolayı suçların cezasız kalmasına ilişkin başlıktaki gereken önlemleri nasıl alacağımız, gittikçe şeffaflıktan uzaklaşan ve birçok yolsuzluk iddiasında yer alan ihale sistemimizi nasıl düzelteceğimiz bir hayli merak konusu.
*Üçüncü başlık uluslararası işlemlerdeki rüşvetin azaltılması olarak belirlendi. Bu başlık özellikle, yurtdışındaki faaliyetleriyle diğer ülkelere de yolsuzluğu taşıyan ülkelerin engellenmesi hedefliyor. Son OECD Rüşvete Karşı Mücadeleye Konvansiyonu kapsamındaki ülke incelemesi sonucu bayağı bir kötü not alan Türkiye'nin bu alanda da uygulamalarını epeyce iyileştirmesi gerektiği açık. Bu arada Türkiye'nin, Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün Yolsuzluğu İhraç Eden Ülkeler arasında sözleşmeyi hiç uygulamayan ya da az uygulayan ülkeler kategorisinde bulunduğunu da hatırlatmaya gerek yok...
*Dördüncü başlık, yolsuzluk riskli alanlar ve sektörlere ilişkin özel düzenlemeler yapılmasını öngörüyor. Bunlar, küresel düzeyde madencilik, petrol ve gaz gibi yeraltı kaynaklarının çıkarılmasına ilişkin sektörler ile inşaat, gümrük, orman ve balıkçılık olarak işaret ediliyor. Geçtiğimiz yıllarda kentsel dönüşümden birçok ihtilaflı büyük projeye kadar başrolde yer alan inşaat sektörü ile son zamanlarda yaşam hakkını da tehdit eder hale gelen madencilik gibi alanlarda yaşananlar, G20 Planında belirtilen riskli alanları Türkiye'de doğrulanmış gözüküyor…
*Beşinci başlık olan özel sektör standartları yine Türkiye'nin neredeyse hiç dokunmadığı ve yolsuzlukla mücadelede bakir alanlardan. Birçok ülkede özel sektöre ilişkin iç kurslar ve yapılandırma önlemlerinin getirilmeye başlandığı bir ortamda, Türkiye'de herhangi bir düzenleme mevcut değil. Yeni Türk Ticaret Kanunu’ndaki şeffaflıkla ilgili hükümleri yerine getiremeyip, kanun yürürlüğe girmeden bir hafta önce bu hükümleri kaldıran Türkiye özel sektör alanında bir düzenleme yapacak mı, bu da önümüzdeki süreçte belli olacak.
*Son başlık ise yolsuzlukla mücadelede uluslararası işbirliği yapılması, sınırları aşan kişi ve malvarlıklarının iadesi…
Sonuç:
Yukarıda kısaca belirtilen başlıkların birçoğu Türkiye'de yolsuzlukla mücadelede büyük delikler açan ve bir türlü çözemediğimiz, çözmediğimiz sistemik sorunlara işaret ediyor. G20 dönem başkanlığı yıllardır bekleyen sorunlarımızın çözümüne bir vesile yaratır mı, hep beraber yaşayıp göreceğiz.Ama, umutlu değiliz; sanıyoruz ev ödevini bizzat kendisi için zerre kadar yerine getirmeyip, hukuku yok ederek ve yargıyı çökerterek yolsuzlukları adeta aklayan bir ülke olarak Türkiye bu kez de Suriye, terör, mülteci vb. sorunlar ön plana çıkarılarak bu işten sıyrılmaya çalışacak... Yolsuzluklardan, “kliantelizmden*” bunalmış bir ülke olarak Türkiye'nin bu başkanlık döneminin bu konuda bir başlangıç olmasını umut etmek ve hayırlara(!) vesile olmasını dilemek istiyoruz…
*Türkçemizde tek kelime olarak karşılığı olmayan bu kavram. Siyaset bilimde politikacıların ya da karar vericilerin uzun vadeli, tutarlı, ilkeli politikalar yerine, kendisine oy verenleri müşteri olarak görüp, müşteri-patronaj tarzı karşılıklı imkan, çıkar, servis sağlanmasına dayanan sosyopolitik ilişkiler ağı anlamında kullanılmakta…