Devletler Milli Kimlikleri ile Var Olurlar

Devletler milli kimlikleri ile var olurlar. Denilebilir ki, milli kimliği olmayan bir devletin, teşkilat varlığını uzun süre devam ettirme olanağı yoktur.
Devlet, milletlerin en yüksek teşkilatlanma organıdır. Milletler, devlet kurarak varlıklarını devam ettirirler. Türk ulusuna düşman olan merkezler, Türk devletinin varlık koşulu olan Türk milletini ve ona ait olan kültürü bu yüzden lağvetmek planını yapıyorlar.

Bu yüzden düşman, askerleri ve bombaları ile saldırmadan önce, Türk diline, Türk Töresine, Türk tarihine ve kültürüne taarruz eder.
Medya gücü bu saldırı yöntemi için, önemli bir mekanizmadır. Türk ulusunun tarihsel ve kültürel dinamiklerini tahrip etmeye yönelik, tek merkezden servis edilen dizilere, yarışma programlarına, özelikle ABD menşeli sinemalara dikkat edilmeli.

Türk gençliği, bu saldırı yöntemine karşı bilincini uyanık tutmalı, kültürel ve ahlaki yozlaşmaya karşı tedbirli davranmalıdır. Milli ülkümüzü kavramak ve onu yaşamımıza taşımak önemlidir. Milli ülküsü olmayan topluluklar sadece "yığın" olur ve her yığının başına gelen dağılma - yok olma hazin sonunu yaşarlar. Yabancı devletler, kendi siyasi istemlerini, projelerini hedef aldıkları topluma kabul ettirmek, o toplumda kendi siyasi / kültürel projelerine destek olacak grupları elde ederken; öncelikle o toplumun milli dokusunu bozmaya çalışırlar.

Yukarıdaki bilgiler ışığında başkanlık sistemini değerlendirecek olursak:

Bir ülkenin milli güvenliğini sağlayan en önemli etmenlerden biri, milli kimliğin korunmasıdır. Milli kimlik krizi yaşayan bir toplumun, milli güvenlik konusunda derin sorunlar yaşayacağını söyleyebiliriz.

Başkanlık sistemi, Milli / Üniter devlet yapısı içerisinde önce özerklik, sonra federasyona giden yolu açmaya dönük planlanıyor. Dolayısıyla Türkiye, sadece siyasal birlik temelinde değil, kültürel - dilsel birlik temelinde de milli bir kimlik krizine doğru yönlendirilmek isteniyor.

Başkanlık sistemine karşı otokrasiye( küçük bir küme ya da tek bir siyasal partinin siyasal erki elinde bulundurduğu yönetim biçimi. ) yol açması yönüyle mücadele edilmesi gerektiği gibi, milli / üniter yapıyı parçalaması yönüyle de, milli bağımsızlık ve Türk kimliğini korumak açısından da mücadele edilmelidir.

Başkanlık sistemi uzun vadede Türk ulus kimliğini ortadan kaldırmaya dönük stratejinin bir parçasıdır. Bu saldırıya karşı doğru temellerde mücadele verilebilmesi, ancak bir karşı strateji geliştirilmesine ve Türk milliyetçiliğinin temel alınmasına bağlıdır.


Nasıl Bir Mücadele Yöntemi Belirlenmeli?

Başkanlık sistemini sadece bir parti ya da kişinin planı olarak değil; küresel emperyalizmin Milli/Üniter Devlet yapısını ve anlayışını ortadan kaldırmaya dönük, uluslararası bir plan olduğunu kavramamız önemlidir. Sorunu doğru tespit edemezsek, doğru çözüm önerileri de üretemeyiz.

Gerekçeleri ile karşı duruşumuzu koymakla beraber, doğru çözüm önerileri ile halka gitmek, somut sonuçlar almamızı sağlayacaktır. Örneğin, "Diktatörlük" vurgusu ile öne çıkan "Hayır!" tepkisi bence yetersiz. Bu vurgu ile beraber Üniter yapının önce özerkliğe, sonra federasyona dönük bir saldırı ile karşı kaşıya olduğunu, başkanlık sisteminin toprak bütünlüğümüzü de ortadan kaldıracak bir tehdit olduğunu vurgulamamız, “Diktatörlük” sisteminin ne için planlandığını ortaya koyacak bütünlüklü bir anlatım olacaktır.


Bununla beraber sadece başkanlık sistemine yönelik destek veren partileri ya da kişileri hedef almak, asıl hedefin perdelenmesine neden olacaktır.
Aksi halde bir kişi ya da partinin üzerinden gidilmesi ve salt "Hayır!" tepkisi, sadece "Evet" seçeneğini güçlendirir.

İçinde bulunduğumuz süreçte, HDP / PKK"'nın başkanlığa mutlak anlamda karşı çıkmadığını, koşullu olarak, daha uygun şartlarda bir başkanlık sistemini destekleyeceğini / desteklediğini mutlaka ifade etmemiz gerekiyor.


Dolayısıyla asıl karşı çıkış merkezi, küresel odaklar ( ABD ) ve bölücü terör örgütünün istemleriyle örtüşen bir sistem olarak başkanlığa karşı çıkışımız olmalı. Alternatif olarak bağımsız, milli/üniter devlet seçeneğini öne çıkaracak bir "Hayır!" vurgusu yapmamız daha "Hayır"lı olur diye düşünüyorum.


Mithat Akar
https://www.facebook.com/profile.php?id=100006232153226