"Batı Afrika, Teröre Karşı Savaşta Gelecek Durak"
18 Ocak 2013 Cuma
"Batı Afrika’nın istikrarı kesinlikle tehlikededir. Politik çözüm şanslarının tümü israf edilmiştir. Büyüyen kaos kuvvetle muhtemel müdahaleci devletlerin, Fransa ve özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin lehine olacaktır."
Remzi Barud
Press TV
Fransa Mali'de “hızlı” bir askeri müdahale için ısrar ediyor. Söylendiğine göre, insansız hava araçları, bu insansız hava araçları El Kaide tarafından kaçırıldığına inanılan altı Fransız rehinenin yerini arıyor denilse bile, bu Batı Afrika ülkesinin çöllerini tarıyor.
Fransızlar, özellikle bu ülkenin güçlü adamı ve darbe lideri Komutan Amadou Haya Sanogo tarafından gerçekleştirilen yakın zamandaki politik fiyaskoyu takiben kuvvetle muhtemel emellerine ulaşacaklar. Amerikalılar da müdahaleyi çok istiyorlar ama Sahel bölgesinde büyüyen menfaatlerine hizmet edecek bir müdahaleyi.
Afrika ülkeleri bölünüyor ve Mali'nin bölgesel entegrasyonunun ve bununla eşit derecede önemli olan politik egemenliğinin nasıl sağlanacağına dair açık bir alternatife sahip değiller. Ülke kuzeydeki Tuareg ayrılıkçılar ve militanlar ile güneydeki hizipçi ordu arasında bölündü.
Mali'deki mevcut krizler korkunç acı çekişin ve değişmez mücadelenin yenilenen bir perdesinin yakın zamanda ortaya çıkmasıdır. Bu, Fransız yetkililerin özellikle anımsamak istediklerinden daha gerilere gider. Doğrusu, şu an (ülkeyi) kontrol altına almak için savaşan muhtelif kuvvetler arasında büyük bir düşmanlık vardır ama Mali ile Fransa arasında da büyük bir şiddet bulunmaktadır. Bu ikincisi (Fransa) 1898'de Mali'yi işgal etmişti ve daha sonra burası Fransız Sudan'ı olarak anıldı.
Şiddetli bir mücadeleden onlarca yıl sonra Mali, Cumhurbaşkanı Modibo Keita yönetimindeki sosyalist hükümetin himayesi altında 1960'ta bağımsızlığını kazandı. Onun en baştaki gündemi Fransız etkisi ve Frank bölgesinden kopuştu.
Eski sömürgeci güçler, eski kolonileri güçlükle özgürlüklerini kazanmış olsalar bile, nadiren hırslarından vazgeçerler. Eski sömürgelerini çeşitli yollarla karıştırmak suretiyle yerlerinde sabit kalırlar. Sonra, uygun zamanda, statükoyu desteklemek için askeri müdahalede bulunurlar. 1968'de, Keita iktidardan uzaklaştırıldı ve birkaç yıl sonra, 1977'de hücrede yalnızlık içinde öldü. Onun ölümü bazı sahte jestlerle yeni bir anayasa ve gönülsüz bir demokrasiye doğru zorlayıcı büyük protestolar başlattı.
Ülke 1992'de bir düzeyde politik istikrarı sağlamış olsa da, uzun yıllardan beri Mali karışıklık ile tanımlandı. O zaman Mali'nin, en azından Batı Afrika bölgesinde, demokrasi için hızla ilerleyen bir model olduğu düşünülüyordu. Birkaç yıl sonra, mahrum bırakılmış ve temsil edilmemiş Tuareglerden binlerce mülteci çoklukla Kuzey Mali'deki büyük çöl bölgesinde bulunan kendi kasabalarına ve köylerine dönmeye başladılar.
Bu dönüş Tuaregler ve merkezi hükümet arasında imzalanan barış anlaşması yoluyla uygulandı. Sahada çok az şey değişti. Çeşitli gruplardan bazıları evlerinde kaldılar, diğerleri ise komşu ülkelere, özellikle Cezayir'de savaşmaya gittiler ve Mali'nin kuzey ve batısında sığınacak yer buldular. Bazen birbirleriyle savaştılar, kimi zaman yabancı tarafların bazı şüpheli gündemlerine hizmet ettiler ve zaman zaman da birbirleriyle geçici ittifaklar kurdular.
Fransa Mali'yi etki alanında tutmaya çalışır ve bunun için 2002'de Mali'nin borcunun üçte birini silerken, Amerika Birleşik Devletleri de Mali'deki Sahel bölgesindeki önemli durumla ilgileniyordu ve bu ümitler kuzey bölgelerinin yönetilemez hale gelmesi ile gerçekleşti.
Elbette, bu geniş kapsamlı El Kaide tanımı Amerikan müdahalesine daha evvel hiç olmadığı kadar uygun bir gerekçe olarak hizmet etti. El Kaide Washington tarafından Birleşik Devletler Afrika Komutanlığı'nın (AFRICOM) kurulmasını hayata geçirmek için kullanıldı. AFRICOM Mısır dışında bütün Afrika kıtasında Amerikan askeri menfaatlerini idare etmek için kuruldu. Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı, AFRICOM'un “kıta boyunca Afrikalılar için demokratik kurumların ve iyi yönetimlerin inşasında destekleyici bir rol oynayacağını”, iddia etti.
El Kaide rivayetinin Sahel'deki Amerikan rolüne etkisi Başkan Obama ile rakibi Cumhuriyetçi Mitt Romney arasındaki son başkanlık seçimi tartışmasında vurgulandı. Politik güç gösterisinde bulunmakla, muhtemelen Romney “El Kaide tipi kişiler”in Mali'yi yeni bir Afganistan'a çevirme tehdidine karşı uyardı.
Diğer Batılı Sahel uzmanları bu mukayeseye itiraz ediyorlar ve Mali'nin daha ziyade Sudan benzeri bir modele uygun düştüğünü iddia ediyorlar. Her halükarda, Mali halkı yabancı gündemlerin, aşırılıkçı ideolojilerin ve kuzey ve batıdaki Malili kabilelerin gerçek şikâyetlerinin bir karışımını yansıtan, filizlenen bu çatışmanın sonuçlarından acı duyuyor.
Ülkenin güneyi kesinlikle bir istikrar vahası değildir. Devam eden bölgesel şiddet ve politik kaypaklığın yarattığı dayanılmaz bir açlık ve acımasız savaş ağaları bütün ülkeyi tehdit ediyor. Mali ordusundaki en etkin hizip 22 Mart'ta Cumhurbaşkanı Amadou Toumani Toure'ye karşı bir darbe düzenleyen Amerikan eğitimli Ordu Komutanı Amadou Sanogo tarafından idare edilendir. Sanogo'nun Toure'yi suçlama gerekçesi militanların kuzeydeki büyüyen etkisini durdurmakta başarısız olmasıdır. Bu, ülkeyi parçalanmaktan kurtarmaya yönelik samimi bir teşebbüsten ziyade bir bahaneye benziyor.
Özellikle Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri onun politik sınırları aşan ve berbat yönetimine nispeten müsamaha gösterdiklerinden Sanago'nun destekçilerinin kimler olduğu belirsiz kalıyor. Sanogo'nun darbesi geçen Nisan için planlanan seçimlerden kısa bir süre önce gerçekleşti. Batılı güçler kararsız kaldılar. İktidarı darbe liderlerinden Cumhurbaşkanı Dioncounda Traore'nin sivil hükümetine gönülsüzce devretmişse de Sanogo sıkı sıkıya görevinde kaldı. Mayıs'ta, cunta bir daha vurdu, iktidarı yine aldı ve Sanogo yanlısı güruh Cumhurbaşkanı Traore'yi cumhurbaşkanlığı sarayında neredeyse döverek öldürecekti.
Sanogo, yönetimine karşı kararlılık eksikliği sebebiyle güçlendi ve bazı politik oyunlar oynamaya devam etti. Başbakan Cheick Modibo yönetimindeki kısa süreli “Milli Birlik Hükümeti” Diarra Sanogo'nun adamları tarafından tutuklandığında neredeyse düşürüldü. Diarra iktidarı teslim etmeye ve selefleri gibi az tanınan hükümet yönetimi kurmaya zorlandı.
Sanogo'nun politik gösterisi özellikle Batı Afrika bölgesel grubu (ECOWAS) olarak, Afrika Birliği ile birlikte daha öncelikli olarak algıladıkları şeye odaklanıp kalmalarıyla devam ediyor: Kuzeydeki ve batıdaki bölgesel parçalanmışlığa son vermek.
Kuzeydeki çatışma değişmez bir akıştadır. İttifaklar değişir, böylelikle çatışmanın tabiatı daimi değişim içindedir. Bölgedeki çeşitli isyancılar ve silahlı gruplar yoluyla geniş çaplı silah sevkıyatı yapıldı ki, bunlar geçen yılın başlarında Libya'daki NATO savaşı boyunca kullanıldılar. Tuaregler devrik Libya hükümetinden destek aldılar ve savaş boyunca ve savaşı takiben serpildiler. Onların birçoğu Mali'ye döndüler, gelişmiş silahlar sayesinde sıkı savaştılar ve (savaşa) teşvik ettiler.
Kuzeydeki savaş çok dikkat çekecek bir biçimde Ocak 2010'da kademeli olarak başladı. Sanogo'nun darbesi sadece iki hafta sonra, Tuareglerin Azawad'ın Özgürlüğü için Ulusal Hareket'ine (MNLA) kuzeyde bağımsızlık ilan etmesi için ihtiyaç duyulan politik boşluğu yarattı. Deklarasyon Gao ve diğer büyük kasabaları ele geçiren MNLA ve onun müttefiki militanların çabuk askeri zaferlerinin bir sonucuydu
Birbirini takip eden bu gelişmeler İslamcı ve diğer militan grupları ülke boyunca şehirleri ele geçirmek ve onları kendi ideolojileri ve diğer gündemleri altında rehin tutmak için daha da cesaretlendirdi. Mesela, rivayete göre, Ensar el Din MNLA ile birlikte çalıştı ama Haziran'da “bağımsızlığa karşı” bir savaş ilan etti ve derhal Timbuktu üzerindeki kontrolünü sağlamlaştırdı. El Tevhid ve el Cihad AQIM ile birlikte kendi hareketlerini kurdular. Bu müttefikler kısa sürede şedid düşmanlar oldular.
Geçen Eylül'de, kuzeyi kontrol eden çeşitli gruplar merkezdeki ve ülkenin güneybatı kısmındaki diğer stratejik bölgelere doğru ilerlemeye başladılar. Bölgesel ilerleyişleri şimdi hükümetin kontrolündeki kasabalara ve bölgelere karşıdır ki bunlar hala Azawad Tuareg isyancıları tarafından kontrol ediliyorlar.
Şimdi müdahalenin kapsamı ve tabiatına dair bazı farklılıklar devam etse bile Mali'ye askeri müdahaleye ihtiyaç olduğuna dair kısmi fikir birliği var. Batı Afrikalı diğer güçler Bamako'da etki yarışında görülürken Sanogo'nun kendisi çok az ilgiye sahip ki onun bu zamana kadar sorgulanmayan yönetimi tehdit edilebilir. Dahası, bölgesel parçalanma için askeri kuvvet nasıl etkili olabilir, bu da belirsizdir. Ülkedeki bir çok militan grubu ve politik uyumsuzluğu idare etmek neredeyse imkânsızdır.
Batı Afrika'nın istikrarı kesinlikle tehlikededir. Politik çözüm şanslarının tümü israf edilmiştir. Büyüyen kaos kuvvetle muhtemel müdahaleci devletlerin, Fransa ve özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nin lehine olacaktır. Uzun vadeli yeni bir “teröre karşı savaş” Batı Afrika'da daha fazla müdahalenin ve ECOWAS ülkelerinin işlerine karışmanın gerekçesi olacaktır.
Birkaç yıl evvel, Çin'in kıtada artmakta olan etkisine karşı yeni bir “Afrika için kapışma” başladı. Bu, çok yakın zaman evvel Arap Baharı olarak isimlendirilen Kuzey Afrika'da karışıklığa sebep olaylar yoluyla yükseltildi. Uzunca bir süredir sömürülmekte olan bölgeden daha da pay koparmaya hazır olanlar için fırsatların sonu yok.
Yazar hakkında:
Remzi Barud, birden fazla gazetede makale yazan ve yazıları tercüme edilen uluslararası bir köşe yazarı ve Palestine Chronicle'ın editörüdür. Kitapları arasında “Cenin'i Arayış; İsrail Saldırısının Şahitleri” ve “İkinci Filistin İntifadası: Halkın Mücadelesinin Kroniği” yer almaktadır. Son kitabı olan “Babam Bir Özgürlük Savaşçısıydı: Gazze'nin Anlatılmayan Hikâyesi” Pluto yayınları tarafından Londra'da basıldı.
medyasafak.com