Baykal: Ayaklanma provası

Güncel Meydan | Güncel Haberler Köşesi

Baykal: Ayaklanma provası

İletigönderen Türk-Kan » Sal Eki 21, 2008 16:22

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal: Taksim'de zorba Diyarbakır'da kedi gibiler.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Diyarbakır'da dün yaşanılan olayların, sıradan bir terör manzarası olmadığını, Türkiye'de bir ayaklanma provası'' olduğunu öne sürdü.

Baykal, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada sözlerine, hayatını kaybeden ünlü şair Fazıl Hüsnü Dağlarca'yı anarak başladı.

Dağlarca'nın, Türkiye'nin yetiştirdiği en önemli şairlerden birisi olduğunu belirten Baykal, Dağlarca'nın, alışılan şiirsel anlayışı değiştirdiğini, yepyeni bir şiirsel anlayış getirdiğini söyledi. Baykal, ''Hüsnü Dağlarca, kendi şiirini dokuyan bir şairdir. Şiirlerinde öz Türkçe'yi kullanırdı'' dedi.

Deniz Baykal, Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın toplumun içinden gelen, toplumun değerlerine sahip çıkan şiirler yazdığını ifade ederek, ''Önünde saygıyla eğiliyorum, bizim için büyük bir kayıptır'' dedi.

TERÖR

Konuşmasında, terör konusuna değinen Baykal, bir kaç günden beri yaşanan olayların, Türkiye'nin terör sorunu karşısında yeni bir noktaya geldiğini gösterdiğini kaydetti.

Türkiye'de terörün önemi ölçülürken, şehit sayısının baz alınmaması gerektiğine işaret eden Baykal, ''Şehit sayısı artınca terör artmıyor, şehit sayısı azalınca da terör azalmıyor. Elbette önemlidir ama terörü anlama bakımından başvuracağımız temel ölçü şehit sayısı değildir'' dedi.

Baykal, olayların, şehit sayısının da ötesinde olduğunu ifade ederek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Diyarbakır ziyaretiyle ortaya çıkan manzaranın, Türkiye'nin terör tehdidinde hangi noktada olduğunu gösterdiğini söyledi.

Ortaya çıkan manzarayı acı bir manzara olarak nitelendiren Baykal, şöyle konuştu:

''Ülkenin Başbakanı bir kente gidiyor. Sokaklar bomboş, çöpler yığılmış, esnaf kepenk kapatmış. Bir tek dükkan açık değil. Sokakta sadece çocuklar ve polisler var. Bu manzara, bir anda ortaya çıkan spontane bir gelişme olarak anlaşılamaz. Bu, bir süreden beri giderek gelişen bir birikimin, yaygınlaşan bir örgütlenmenin, terör yapılanmasının, uygun gördüğü anda, karar alarak ortaya koyduğu manzaradır. Dün yaşadığımız olay, sıradan bir terör manzarası değildir, Türkiye'de, bir ayaklanma provasıdır. Bir kalkışma yaşanmıştır. Bunun gerçekleştirilebilmesi, uzun süreden beri atılan adımların sonucunda mümkün hale gelmiş.''

Başbakan Erdoğan'ın, Diyarbakır'da, ''esnaf kepenk kapatıyor'' dediğini anımsatan Baykal, ''Esnaf, niye kepenk kapatıyor? Çünkü tehdit var. Bu doğrudur da.. Ciddi bir devlette, devletin hukukunun kurallarının tam karşısında, devletin dışında bir tehdidi uygulamaya sahip bir birikim, sen iş başındayken nasıl ortaya çıkmış? Halkı, esnafı tehdit edebilecek bir güç nasıl ortaya çıkmış, sen buna nasıl göz yumarsın?'' diye konuştu.

''TERÖR, BU İKTİDARIN KOLU KANADI ALTINDA GELİŞTİ''


Bu sürecin arkasında, bu iktidarın terör sorununu bir türlü kavramamış olması gerçeğinin yattığını iddia eden Baykal, ''Terör, çok uzun süreden beri, bu iktidarın kolu kanadı altında gelişmiştir, serpilmiştir, örgütlenmiştir, kökleşmiştir ve çok ciddi meydan okuma ve tehdit noktasına gelmiştir'' dedi.

''Başbakanlık noktası, tehdit yapıyorlar diye şikayet etme noktası değildir, o tehdidi etkisiz kılacak bir kararlılığı sergileme noktasıdır'' diyen Baykal, Aktütün saldırısından sonra Türkiye'nin terörle ilgili yeni bir politika oluşturması amacıyla, toplantılar yapıldığını söyledi.

Deniz Baykal, Türkiye'ye bir süreden beri yapılan baskıların sonuç vermeye başladığını ve Türkiye'nin Kuzey Irak yerel yönetimiyle temas kurmaya çalıştığını öne sürdü.

Türkiye'ye, ''Kuzey Irak'la temas kur'' diyenlerin, bu taleplerini, Aktütün saldırısının yaşandığı, şehitlerin verildiği bir dönemde daha kolay yaptıklarını belirten Baykal, bu ortamda Kuzey Irak'ta Barzani ile görüşmeler yapıldığını bildirdi.

Deniz Baykal, ''Bu görüşmelerden sonra 'mutabakat, anlaşma sağladık'' deniliyor. Ancak Türkiye'de terör müzakereleri yapılıyor. Çıka çıka, İçişleri Bakanlığı bünyesinde koordinasyon merkezi kuruluyor'' dedi.

Deniz Baykal, Başbakan Erdoğan'ın, bu konularda, Türkiye'de muhalefeti muhatap kabul etmediğini belirterek, ''Bizi, MHP'yi yok sayıyor, içine sindirebildiği tek muhatap Barzani. Sadece onunla bu konularda rahatça görüşebiliyor'' diye konuştu.

''Sınır ötesinde, etkin güç merkezleri oluşturmak gerekir'' dediklerini ve sınırın; savunulabilir, korunabilir bir sınır olmadığını söylediklerini anımsatan Baykal, sınırın 1926'da çizilerek iki tarafa bildirildiğini söyledi.

Baykal, bu sınırın değiştirilmesini geçmişte istediklerini belirterek, ''Barzani'nin yakın arkadaşı Irak Genelkurmay Başkanı Zebari, 'sınır değişikliği de mümkündür, bu da konuşulabilir, bunu da gerçekleştirebiliriz' diye açıklama yapıyor. Biz önerilerimizi Başbakanın dikkatine sunabilmek için Kuzey Irak, Zebari, Barzani üzerinden mi yapmak durumundayız?'' diye sordu.

''BU MEMLEKETİN EVLATLARINI BİR DİNLEYİVER''

Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın bu öneriyi dikkate aldığını öne süren Baykal, ''Babacan, 'bu öneriyi Irak'lı siyasetçiler yapsın' diyor. Bunu ırak'lı yetkililer yapıNca dinliyorsun da Türkiye'deki siyasetçiler yapınca niye dinlemiyorsun? Bunun için ta Irak'a gitmeye gerek yok. Bu memleketin evlatlarını bir dinleyiver'' diye konuştu.

CHP Lideri Baykal, Başbakan Erdoğan'ın, sorunlar karşısında yakınma noktasının uzağına gidemediğini savunarak, Türkiye'nin bu konuda çok ağır sorunlarla karşı karşıya kaldığını söyledi.

Sendikaların, geçen 1 Mayıs'ta, demokratik haklarını kullanarak 1 Mayıs'ı Taksim'de kullanmak istedikleri halde iktidarın buna izin vermediğini ifade eden Baykal, şunları söyledi:

''Peki dün ne oldu Diyarbakır'da? Polisimizi, o manzara karşısında perişan bir şekilde görürken vicdanınız sızlamıyor mu? Benim sızlıyor. 1 Mayıs'ta meşru kutlama yapmak isteyenleri, binalarının odalarına kadar takip edeceksiniz, göz yaşartıcı bombalar atacaksınız, yolda yakaladığınız kadınların, vatandaşların sırtına tekmeyle tokatla vuracaksınız. 'Devletin otoritesini sağlıyorum' diyeceksiniz. Peki devletin otoritesini Diyarbakır'da niye sağlayamıyorsun? 1 Mayıs'ta, İstanbul'da, acımasızca her türlü zorbalığı yapacaksın, sonra Diyarbakır'da kedi gibi olacaksın.''

FIRAT-TÜRK GÖRÜŞMESİ

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat'ın, DTP Genel Başkanı Ahmet Türk ile görüşmesini eleştiren Baykal, ''(Sizin PKK'yı terör örgütü ilan etmemenizi anlayışla karşılıyorum) dersen, bu terör olaylarının önünü alamazsın'' diye konuştu.

Türkiye'de uzun süreden beri ekonomik kriz yaşandığını belirten Baykal, bu krizin, dünya krizinin bir sonucu olmadığını, ülkenin, 2008 yılının ocak ayından itibaren bu krizi yaşamaya başladığını söyledi. Deniz Baykal, son 1 yıl içinde işsiz sayısının 202 bin arttığını kaydetti.

Türkiye'nin ekonomide izlediği ekonomik politikaların, ülkeyi kalkındırmaya yönelik politikalar olmadığını öne süren Baykal, politikanın, dış borçları ödemeye endekslendiğini iddia etti.



Resim
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

İletigönderen borabey » Cum Eki 24, 2008 14:03

BARZANİGİLLERİN HEDEFİ
October 22nd, 2008 · No Comments (No Ratings Yet)
Loading ...



Hulki CEVİZOĞLU
hulkicevizoglu@cevizkabugu.com.tr
Yazı Tarihi: 21/10/2008

Hulki Cevizoglu

Tam da, adına Ergenekon denen Ümraniye davasının başladığı gün terör örgütü PKK halkı zorla kışkırtmaya başladı.
Güneydoğu Anadolu’muzda yine lastik yakmalar, kepenk kapattırmalar ve 50-60 kişilik kışkırtıcıların (provokatörlerin) halkı zorla sokağa dökmeleri…
Dün Diyarbakır’da durum böyleydi. Aynı gün Başbakan Erdoğan da bu kentimize ziyarette bulunuyordu. Dicle Üniversitesi’nde de bir konuşma yaptı.
TBMM GRUP BAŞKANI ÖCALAN!..
Dış ve iç destekli ülkeyi bölmeyi amaçlayan terör örgütü PKK, her zaman yaptığı gibi “sözde bir nedenle” halkı isyana sürüklemeye çalışıyordu.
Uyduruk gerekçeleri, İmralı’daki liderleri Abdullah Öcalan’a “kötü muamele!” yapılması imiş!..
Şaşırmayın, burası Türkiye!..
İmralı Adası’ndaki cezaevinden örgütünü idare etmeyi sürdüren Öcalan’a “iyi bakılmıyormuş!”
PKK ile mücadele eden Türk Ordusu’nun orgeneralleri (ordu ve kuvvet komutanları da), henüz iddianamesi olmadan, cezaevindeler. Eski Jandarma Genel Komutanı E. Orgeneral Şener Eruygur’un başına gelenleri, uzun süre yoğun bakımda kaldığını biliyorsunuz.
Siz hiç terör örgütü başı Öcalan’ın bırakın yoğun bakıma kaldırıldığını, burnunun kanadığını duydunuz mu?..
Ama teröristler, ne demekse medyanın diliyle “PKK sempatizanları!” Türkiye’de ortalığı birbirine katıyor, terör estiriyor.
Ve, hiçbiri yakalanmıyor, sokak arasına dağılıp gidiyorlar!..
Bugünlerdeki sahte gerekçeleriyse, “Öcalan’a kötü muamele!” imiş.
Onların istediği “iyi muamele” şu: Teröristbaşı, tıpkı Leyla Zana gibi, serbest bırakılmalı, hatta Meclis’te DTP’nin grup başkanı olmalıdır!..
Dedik ya, burası Türkiye!..
Bu yazdıklarımızı gençler asla unutmasın ve yarınlara taşısın. Türkiye’nin geçtiği bu aşamalardan ibret almak ve bir daha politikacıların ülkemizi benzer durumlara sürüklemesini önlemek için.
BARZANİ ADANA VE SİVAS’I DA İSTİYOR
Yaşananların hiçbiri yeni ve beklenmedik değil. Yıllar ve onyıllar öncesinden geliyor.
1919 dönemindeki gelişmeleri uzun uzun kitaplarımızda belgeleriyle sundum.
Burada son Ceviz Kabuğu programımda gösterdiğim 42 yıllık bir belgeyi göstermek istiyorum.
Bugün, Türkiye’nin görüşmek için ayağına resmi heyetler gönderdiği, dünün “postal yalayıcısı” (Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in sözüdür) Mesud Barzani’nin babası da aynı emelleri güdüyordu.
26 Eylül 1966 tarihli, o günün en çok satan gazetesi Yeni İstanbul’un manşetinde şu haber vardı:
“Barzani, ’İkinci hedefimiz Türkiye’dir’dedi”
Baba Barzani’nin (Molla Mustafa Barzani) birinci hedefi ise Irak’ta Kürdistan kurmaktı.
İkinci hedef olarak gördüğü Türkiye’de ise, sanıldığının aksine, Diyarbakır ve çevresini değil, Adana ve Sivas’ı da istiyordu.
Aynı gazetede bölünmüş bir Türkiye haritasının yanında, Avrupa’nın desteği de yer alıyordu. Başlıklar şöyle:
-“Avrupa’da Kürtçülük lehine propaganda hızla yayılıyor.”
- “Gazeteler, Türkiye’yi de içine alan Kürdistan haritaları veriyor.”
- “İsviçre televizyonunda, Doğu illerimizle birlikte Adana ve Sivas’ın da dahil edildiği Kürdistan haritası gösterildi.”
-“Siyasi yorumcular, Kürtleri İngiliz hükûmetinin desteklediğini söylüyorlar.”
Dikkat ediniz. Bunlar, 1966 yılındaki haberler. Tam 42 yıl öncesinden.
O tarihte adı geçen İsviçre televizyonu da -özel değil- devlet televizyonu!.. İsviçre ise, bugün “Türkler Ermeni soykırımı yapmamıştır, diyeni içeri atarım” diye Nazi yasası çıkaran ülke!..
Bugünkü olayları anlamak isteyenler için alınacak ne çok ders var değil mi?.
Kullanıcı küçük betizi
borabey
Üye
Üye
 
İletiler: 333
Kayıt: Çrş Haz 25, 2008 14:06


Şu dizine dön: Haberler

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

cron

x