BAYKAL’DAN BEKLENEN
Tüm politik yașamı boyunca yapmadığı bir iș yaptı Baykal.
Ne eși, ne çocukları, ne danıșmanları, ne partisi ve ne de seçmenleri tarafından beklenilmeyen.
Bir ilke imza attı.
Basın toplantısını izlerken; ‘istifa ediyorum’ tümcesi ile birlikte, ‘Cumhurbașkanı Baykal’ diye bir yazı yazmayı tasarladım.
Baykal’ın ‘kararı’nın böyle bir süreci bașlatabileceğini ele alacaktım.
Erteledim yazıyı.
CHP kurultayını bekliyorum.
Evet Baykal Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbașkanı olabilir.
Kırk yıllık politik birikimi ve bilgisi yeterlidir.
Çok daha önemli olan da “son üç yıllık deneyimi”dir.
Bașkaları daha önceden söyleyegelseler bile; Baykal șu son üç yılda ‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Türkiye dostu olmayanlarca ‘ele geçirilmekte olduğunu’ görmüș olmalıdır.
Önünde poz verdiği ‘Altı Ok’un, babaannesinin resmi olmayıp, Cumhuriyet Halk Partisi’nin ‘İlkeler’i olduğunu anımsamıș olmalıdır.
Avrupa Birliği’nden ancak bir ‘Kurtuluș Savașı’ verilerek çıkılabildiğini; o nedenle de AB’ye girmek için savașmanın anlamsız olduğunu öğrenmiș olmalıdır.
‘Anadolu Solu’ ya da değil, ama ‘stratejik ortaklık’ diye bir anlayıșın Anadolu Kültürü içine girmeyeceğini kavramıș olmalıdır.
Hilafetin ‘Pensilvanya’da da olsa hilafet olduğuna ‘içtenlikle inanmıș’ olmalıdır.
Parti yönetimindeki arkadașlarının, iyi has ama ‘bulunmaz hint kumașı’ olmadıklarını anlamıș olmalıdır.
Yüzde onluk kontenjan dıșında, Türkiye halkının yüzde doksanının yurtsever olduğunu ve yurt savunması için NATO gibi kurulușlara gerek olmadığını görmüș olmalıdır.
İște Deniz Baykal, kırk yıllık bilgi, görgü ve deneyimlerine ‘son üç yıllık’ deneyimleri de eklendiğinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti için ‘ideal bir cumhurbașkanı’ neden olmasın?
Ancak Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbașkanı olabilmek için, kırk yıllık bilgi, görgü ve deneyimlerine, ‘son üç yıl’ içinde edindiklerini varsaydıklarımız olmazsa olmaz biçimde eklenmiș olmalıdır.
Bu sonuncular çıkarıldığında, ‘Bir bilen’ Deniz Baykal’dan geriye ‘bilinen’ Deniz Baykal kalacaktır.
Görevinden istifa ederek, Deniz Baykal eșini, çocuklarını, danıșmanlarını, partisini ve seçmenlerini șașırttığı gibi rakiplerini de șașırtmıș bulunmaktadır.
Bu șașkınlıktan ‘kitlesel bir sevgi’ de doğabilir, inanılmaz bir yergi de..
Bakalım Deniz Baykal hangisini devșirecek.
Bașbakanlığa oynayacak bir Deniz Baykal’ın bașarılı olma olasılığı azdır.
İstifa gibi ‘zor bir kararı’ birbașına alabildi ise, bundan sonraki ‘kolay kararlar’ için CHP yönetimindeki ‘arkadașları’nın yardımına gereksinmesi yok demektir.
Becerebilirse yardımcısı halk olur.
Baykal’ın bundan sonra atacağı her adım, istifasının gerekçelerini verecektir.
Ya gerçekten kararlı bir adımdır ya da sıradan bir ayak oyunu.
Baykal’dan beklenen halkı yormamasıdır.
Menzili belli ama, takatı da var mı acaba?
Habip Hamza Erdem
13 MayIs 2010