Gene 9 günlük bir tatili yaşıyoruz. Bayramsa tatilin yan ürünü. Yaşı ellinin altı olanlar en ufak bir boşluğu değerlendirip, hemen bavullarını alıp şehirden tatil beldelerine kaçıveriyorlar.
Bayram tatillerinden kim kazançlı çıkıyor. Çok fazla kazanan var (Otel işletmecisi, Seyahat firması, Akaryakıt istasyonu, Küçük esnaf (şekerci, lokumcu, konfeksiyoncu vb) , Ücretli çalışanlar vs)
Bayram tatili nedeniyle ekonomiye kısa süreli de olsa can geldi. Bayram alışverişleri yapıldı, otellerden yerler ayırtıldı, arabalara bakım yapılıp depoları yolculuk için dolduruldu. Gidilecek yerlerdeki ana, baba, akraba ve eş dosta karınca kararınca hediyeler alındı. Peki ya kaybeden, kaybeden kim? kaybeden maalesef ülkemiz. Çalışma dişlisinin çarkları 9 günlüğüne durdu. 9 gün boyunca çalışma, üretim vb faaliyetler yok. Ekonomi 9 gün kapalı. Hatta ülke kapalı.
Bizim gibi az gelişmiş bir ülke böyle uzun tatilleri kaldırabilir mi?
Bugün bayramın veya bayramların önemi maalesef eskisi gibi değil. Bayramlar eskiden insanlar için birlik, beraberlik, dayanışma ve hoşgörü günleri idi. Bugün bunların hiçbiri kalmadı, hepsi tatil girdabına kapılıp yok oldular. Örf, âdet ve ananelerin kaybolması, yok olması yavaş yavaş toplumu da yok ediyor. Kimse farkında değil. İnsanların çeşitli vesileler ile bir araya gelmeleri ve paylaşım yapmaları güzel bir olaydır. Günümüzde biz bu meziyetimizi kaybettik.
Yurtdışına şöyle bir bakacak olursam onlar da belli günlerinde ailecek bir araya geliyor (Paskalya, yılbaşı vs) ve birlikte vakit geçiriyorlar. Akşamları belli bahaneler ile eş, dost, arkadaş grupları bir araya gelip yemekler yiyor, oyunlar oynuyor, tartışmalar yapıyorlar. Kısaca sosyalleşiyorlar.
Ya bizde? Eskiden bizde bir komşuluk âdeti vardı. Akşam oturmasına komşuya gidilir bir şeyler paylaşılırdı. Komşu komşunun külüne muhtaçtı. Evlerimizdeki annelerin ayın belli bir haftasında günleri olur o günlerde evde enva-i çeşit yiyecek olurdu güne gelen teyzeler, ablalar ağırlanırdı. (Bizde yiyeceklerden ucundan kenarından faydalanırdık, tabi ki akşam) Bu da bir nevi sosyalleşme ve dayanışma oluştururdu. Sonra, sonrasında apartman yaşamına geçtik. Komşuluk bir sekteye uğradı. Daha sonra site yaşantısına geçtik. Komşuluk ve dayanışma rahmetli oldu. İnsanlar yalnızlaştı ve bencilleşti. Kimse kimseyi tanımaz oldu. Böyle bayram seyran araları da fırsat günlerine döndü. Neticede ortaya birliği ve dirliği kalmamış garip turistik bir konar göçer toplum müsveddesi kaldı. Bunu da günümüzün hızlı yaşam türüne bağladık.
Neticede artık o kadar yoğunduk ki çoğu iyi şeye bile vaktimiz yoktu. Hatta ana babamıza bile. Evlerimiz ise o kadar kıymetliydi ki dağılmasın pislenmesin diye bazı sosyetikler günlerini pastanelerde kafelerde yapmaya başladılar. Ufaktan günler de yok oldu.
Bayramın en acı yanı ise otoyollarımızın bayram süresince mezbahaya dönmesi bir sürü can kaybına uğramamızdır. Bunun da başlıca nedeni otomobil kültürünü halen içselleştirememiş olmamızdır.
Kural tanımazlığımız ve bildiğimizi okumamız her bayram bir sürü cana mâl olmaktadır.
Bunu çok basitçe önleyebiliriz ama biz hatalardan ders çıkartmasını bilen bir millet olamadık hiçbir zaman. Her zaman en kötüyü yaşayarak öğrendik.
Klasik olacak şeker tadında bir bayram olmasını ağzınızın tadının hiçbir zaman bozulmamasını diler, herkesin bayramını kutlarım. İyi bayramlar.
Zafer ATUN
03/06/2019
zaferatun.wordpress.com