BAYRAMLARIMIZ
Bayram nedir diye soran çocuğa yanıtımız böyle olmalı;
“Ulusça kutlanan kutsal ve şerefli gün!”
“Ulusça kutlanan kutsal ve şerefli gün” diye tanımlanıyor bayram,
Açın bakın; adı Renkli İlkokul Sözlüğü, bin dokuz yüz doksan yılı basımı,
Yazmışlar orada, ulusal bayramlar, dini bayramlar diye ayırmadan bayramları.
Bu, herkes için yapılmış bir tanımlama, Türk Milli Eğitimine göre,
Okula gitmiş, gitmemiş herkesin anlayacağı basit bir açıklama.
*
Dört ulusal bayram, dört şerefli gün, iki dini bayram, iki kutsal gün.
Şerefli günlerimiz dört tane, ulusça bayram ilan edilen, yıllardır hep bayram olan.
Türk’ün dünyaya parmak ısırttığı, yedi düveli yeniden doğuşuyla şaşırttığı, dört şerefli bayramı.
Çoktandır kutlatılmayan, sanki belleklerden silinmek istenilen, son yıllarda statlardan kaldırılan,
Okul duvarlarına sıkıştırılan, sonra da küresel salgın bahanesine sığınılan, kutlanmayan;
Çocuklarımıza sanaldan izletilen, halkın katılamadığı, ulusun dört büyük bayramı!
Unutulur mu hiç Cumhuriyet tarihi, Kurtuluş Savaşı, Türk devrimleri?
Ulusun en şerefli günleri, Dünya durdukça duracaktır Türk’ün bu son kutlu devleti!
*
İlk büyük günümüz, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkışı Atatürk’ün, bayramı, gençliğe armağanı:
“19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı.”
İkinci şerefli günü Türk’ün; yıl 1920, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışı.
Kurtuluş Savaşını yöneten ilk Mecliste de sürer Atatürk’ün ulusa başkanlığı.
Armağandır Atatürk’ten çocuklara; “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı.”
Üçüncü şerefli günün eli kapıdadır, yıl 1922’nin Ağustos’u, Yunan’ın yurttan atılışı,
23 Nisan 1920’den, iki yıl, dört ay sonra, Sakarya, İnönü Savaşları ardından,
Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’ün kazandırdığı Başkomutanlık Meydan Savaşı,
Büyük Taarruz’la yumruğunu vuruşu Türk askerinin son kez düşmana,
Askerin en şerefli tarihi, yurdun kurtuluşu, “30 Ağustos Zafer Bayramı.”
29 Ekim 1923, Temmuz ayında Lozan’da tapusu alınan Türkiye’nin,
Cumhuriyet ilanının günüdür, Türk ulusunun dördüncü şerefli günü, o gün:
“29 Ekim Cumhuriyet Bayramı,” Atatürk, Türk’e ilk cumhurbaşkanı.
*
İki de kutsal günümüz var bizim: Biri, Ramazan Bayramı, diğeri Kurban Bayramı.
Müslüman Türk’ün, eşi dostuyla kutladığı, ailesiyle, yakınlarıyla olduğu günleri.
Ramazan Bayramı’na “Şeker Bayramı” demiş eskiler, çocukların sevincine bakarak.
Tatlı yiyip tatlı söyleşelim, bayrama tatlı başlayalım, ağzımızın tadı bozulmasın,
Gelene, gidene şeker tutalım, çocuklara şeker verelim, yoksulu sevindirelim.
“Büyüğünü bilmeyen Allah’ını bilmez,” diyelim, çocuklara sevgiyi saygıyı öğretelim.
“Kurban Bayramı” bu günden iki ay, on gün sonra gelir, insana değer vermeyi,
İnsanın insanı sevmesini öğütler, hayvan kurban etme bu nedenledir.
Sevgi, dostluk kurulması insanlar arasında; küçüğün büyüğünü sayması,
Büyüğün küçüğü, çocukları sevmesi, koruması kutsal bayramların bunlardır asıl amacı.
*
Bayramlarda unutulan eski dostlar aranır, ananın atanın eli öpülür.
Yoksula yardım eli uzatılır, yetime öksüze elden gelen yapılır.
Şehitler anılır, kendi mezarlarımızdan önce onlarınki ziyaret edilir, hayır dua edilir…
Bu vatan için can vermiş kahramanlar, şerefli günlerimizi hazırlayan adsız yiğitler,
Bölücü terörün kurbanı asker sivil şehitlerimiz, yurdunu korurken can veren askerimiz…
Kutsal günümüzde de ilk önce anılırlar, onlar sayesindedir biliriz;
Yaşayanların varsa şu an huzuru, içinde yaşadığı özgür, bağımsız bir vatanı…
*
Bayramın kutlu olsun Türk ulusu, Tanrı Türk’ü korusun!
Yurdumuzu, ulusumuzu esirgesin kötülerden, kötülüklerden.
Yurdumuzda gözü olan düşmanlarımızdan, eli – gözü kanlılardan…
Ulusça güzel günler görelim, eski güzel günlerimize dönelim yeniden.
Nice bayramlara, esenlikle, dirlik düzenle, en iyi dileklerle…
Feza Tiryaki, 2 Mayıs 2022
Yazıya ek:
Bu şiir, en beğendiğim bayram şiiridir. Dini bayramları işlerken mutlaka ezbere okutmuşumdur çocuklara. Her defasında da için için ağlamışımdır. Eski kitaplarda altıncı sınıf ders kitabında vardı bu şiir. Çoğaltıp çocuklara dağıtırdım. Annesinin başını okşadığı bir çocuk resmiyle...
Aynı şiirin bir şehit anasına söylendiğini düşünün bir de...
BAYRAM MEKTUBU
Bugün gene bayram, anneciğim,
On yıl önceki gibi bayram.
Bilirim, ne çok özlemişsindir beni,
Yolumu beklemişsindir günlerce;
Postacıdan mektup, rüzgârdan haber sormuşsundur.
Ve uzun uzun düşünmüşsündür;
Çocukluğumun o mesut bayram sabahlarını,
O küçük ayakkabımı, mendilimi, ipek kravatımı.
Elbet kucağına alıp beni, doya doya
“Ne kadar da büyümüş evlâdım!” diye
Öpüp okşayasın gelmiştir...
Elbisemi giydirmek, saçımı taramak istemişsindir;
“Tanrım seni kem nazardan saklasın!” deyip
Dualar yollamışsındır.
Ve belki bu mübarek günde, anneciğim,
Elini öpüşümü, anne deyişimi
Canın çekmiştir... (Şükrü Enis Regü)