BEDBAHT
Ey benim bahtı karam.
Ey talihsiz yurttașım.
Zavallım benim.
Bi-çarem, çaresizim.
Hani nerede o bağırmaktan çatallașan sesin
Nerede o pavyon fedaisi gürleyișin
Nerede o kertmen, yapay çalımın?
Mal desen var mülk istemediğin kadar
Elinde koca bir ‘iktidar’.
Gak deyince İdris’in biri gidiyor
Guk deyince İblis’in biri gelmiyor mu?
Obama mı çıkmıyor telefona
Șeyh ve Șıhlar mı sırtçevirdi yoksa?
Neden üzgünsün böyle, nedir derdin
Öyle mazlum, öyle mahzun; bak nasıl değișmiș rengin.
Gurbet elde, mahsur mu kaldın
Uçağın mı bozuk gemin mi fırtınada?
ÜçGe’n mi bozuk uyduda mı sorun?
Üçyüzaltmıșbeș gün yirmidört saat görmeye alıșmıștık hani
Neredesin Tanrı așkına?
Çıkıp bir nutuk atsana
Nutkun mu tutuldu yoksa?
İyi misin?
Bugün ata eșșeğe binme sakın
Ne de zırhı bozuk otomobile.
Gir delhizlerine el saraylarının, kaybol.
Alıștır kendini köșe bucak kaçmaya.
Sen ki Sezer’i de yenmiștin,’sezeryan’ı da
Hakyemek yok Sezar’ın hakkı Sezar’a..
Ne ki ‘vakit tamam’dır
Sıra sırrı kadem basmakta.
Saddam gibi delikten çıkmak da var bu dünyada.
Değil mi ama?
Habip Hamza Erdem