
Emekli büyükelçi ve tarihçi Şimşir: “AB, Türkiye’de Müslüman azınlık yaratmak istiyor”
Emekli büyükelçi ve tarihçi Bilal Şimşir, adeta üniversite gibi çalışan, yetkin ve üretken bir araştırmacı. Türk tarihi üzerine çok sayıda kitabı var. “Atatürk ve Yabancı Devlet Başkanları”, “Malta Sürgünleri”, “Kürtçülük”, “Bizim Diplomatlar”, “Atatürk ve Afganistan”, “Doğunun Kahramanı Atatürk”, “Dış Basında Laik Cumhuriyetin Doğuşu”, “Atatürk ve Cumhuriyet”, “Ermeni Meselesi”, “Lozan Telgrafları”, “Türkmenler”, “AB, AKP ve Kıbrıs”, “Şehit Diplomatlarımız”, “Bulgaristan Türkleri” kitaplarından bazıları. Türkiye’nin bağımsızlığı, bütünlüğü ve egemenliğine büyük zarar verecek adımların, “açılım” adı altında piyasaya sürüldüğü bir süreçte Şimşir, Lozan Antlaşması’na sıkı sıkıya sahip çıkılması gerektiğini söyledi. Şimşir’le İstanbul Barosu’nca düzenlenen Lozan etkinliğinde konuştuk.
BARIŞ DOSTER / GERÇEK GÜNDEM
— İsmet Paşa Lozan’a giderken hangi konuda kesin talimat almıştır?
İsmet Paşa’ya yola çıkarken 3 sayfa 14 maddelik bir talimat verilir. Bu talimat Misak-ı Milli’nin genişletilmiş, güncelleştirilmiş halidir. Bu talimatta Ermenistan’ın kesinlikle kabul edilemeyeceği belirtilmiştir.
— İngiliz istihbaratı Londra’ya “Türkler Cumhuriyet’e gidiyor” notunu geçmiştir. Bu durum, İngilizlerin Milli Mücadele’nin amacını çok erken gördüklerini kanıtlamıyor mu?
İngilizler Ulusal Kurtuluş Hareketi’ni 19 Eylül 1919 tarihinde “Anadolu Cumhuriyeti kuruluyor” diye Londra’ya rapor etmişlerdir, hem de daha Anadolu’da kimse Cumhuriyet lafını etmezken. Gandhi Hindistan’da hapisteyken, İngilizlerin ele geçirdiği Misak-ı Milli belgesini bir yolunu bulup elde etmeyi başarır ve okuduktan sonra “Bu milli vatandır” der. Çünkü Misak-ı Milli bir sınır çizmiştir, sağlam bir bünye için devletin, vatanın sınırını çizmiştir. Dil, din, ırk, emel bakımından olabildiğince türdeş, karşılıklı saygı ve özveriye dayanan bir vatandır bu. Osmanlı İslam çoğunluğunun hiçbir nedenle ayrılamayacağını vurgulayarak, birlikte yaşanacak bir vatan yaratmaya çalışmıştır.
— Lozan müzakereleri hayli çetin geçmiştir öyle değil mi?
Görüşmeler başladığında Musul, İstanbul ve Boğazlar İngiliz işgalindedir. Adalar konusunda Türk heyetinin çok ileri gitmesi mümkün değildir, çünkü donanmamız yoktur. Osmanlı borçları bölüştürülmüştür, kapitülasyonların kalkması ise en önemli kazanımdır. Sevr’e göre ordunun 50 bin askerle sınırlandırıldığını, bunun da 25 bin kadarının padişaha bağlı olduğunu unutmamak gerekir. Lozan müzakereleri 7 ay sürdü ve biz bu çetin görüşmelerde 7 devletle boğuştuk.
— En sert pazarlıklardan biri de azınlıklar için yapılan değil miydi?
Azınlıklar, Osmanlı’nın Rumeli’deki topraklarının parçalanmasında çok iş gördüler. Lozan’da Rumlar için mübadele vardır. Ermeniler için mübadele istenmemiştir. Çünkü hem Doğu sınırı Lozan’dan önce çizilmişti, hem de Lozan’da Ermeni temsilcisi yoktu. Azınlıklar meselesi çok çetin geçmiştir. O zamana dek gayri Müslim sözünden hep Hristiyan azınlıklar anlaşılırken, Lozan’da bizi hallaç pamuğu gibi atmak için “Müslüman azınlık” lafını icat ettiler. Bu şekilde hem etnik, hem de mezhepsel anlamda Anadolu’yu rahatça bölmeyi amaçlıyorlardı. Aralık 1922’de o kadar yoğun biçimde “Müslüman azınlık” dayatması yapılmıştır ki, hem bu konu için, hem de kapitülasyonlar meselesi için Ankara’da Atatürk ve Fevzi Çakmak, “Gerekirse savaşa devam ederiz” demişlerdir. Lozan imzalandıktan sonra da 1930 yılına dek Suriye için Fransızlarla görüşmeler sürdü.
— Günümüzde de Müslüman azınlık yaratmak isteyenler yok mu?
Avrupa Birliği günümüzde de Müslüman azınlık yaratmak istiyor, buna dikkat etmek lazım.
http://www.gercekgundem.com/?p=228707