BİLİM ‘ÜZERİNE’ (4)

Türkiye ve dünya gündemindeki gelişmeler hakkındaki fikirleriniz, yayınladığımız izlencelerin bölümleri hakkındaki düşüncelerinizi paylaşabileceğiniz alan.

BİLİM ‘ÜZERİNE’ (4)

İletigönderen Habip Hamza Erdem » Prş Tem 18, 2024 9:30

BİLİM ‘ÜZERİNE’ (4)
Şimdi ‘sınırsız özgürlük’, ‘serbestiyet’, ‘liberal’, ‘libertaire’, ‘libertarien’ deyim ya da anlayışlarının (notion) çözümlenmesine gelmiş bulunuyoruz, demiştik.
Eee bu deyimler ‘üzerine’ yeniden konuşup yazmak ‘bilim’ mi diye sorulabilir.
Önce şuradan başlayalım; Durkheim’den itibaren sosyologlar, sosyal olguları (fait) bir ‘şey’ gibi ele alırlar, örneğin politik davranışlar, sevgi-saygı, cinsiyet konuları birer ‘şeymiş’ gibi ele alınmaktadır.
Ancak benim kişisel davranışım toplum içindeki davranışımla aynı ‘şey’ değildir. Çünkü kişisel davranış ‘sosyoloji’ değil ama ‘psikoloji’nin konusudur.
Ya da ‘ekonomik liberalizm’in ‘kişisel kâr ya da çıkar’ peşinde koşmak ya da daha teknik bir söylenişle ‘ençoklaştırmak’ demek olduğu dolayısıyla ‘kapitalizm’ demek olduğu bilinmektedir.
Benzer biçimde, ‘politik alanda’, ‘kişisel özgürlük’ler, çok partililik, serbest seçim vb koşullarıyla bir ‘rejim’ olarak ‘politik liberalizm’den söz edilebilecektir.
Kuşkusuz bu ‘açık’ ve deneyimlenmiş ‘ön-bilgiler’e sahip olmak bir ‘şey’dir.
Ve yine, bu söylenilenlere aykırı bir durum saptanması halinde, geriye çekilip onlar ‘üzerine’ yeniden-düşünmek için, bu ‘ön-bilgiler’e gereksinmemizin olması da doğaldır.
Ancak ve ne var ki, bu ‘ön-bilgiler’ de doğuştan değil ama aile, okul, çevre ve son toplamda ‘toplum’ sayesinde kazanılmakta olduğundan, bir ‘toplumsal çerçeve’ (cadre sociaux) ya da ‘kollektif yapı’ (structure collective) tarafından verilmiş olmaktadır.
Tam da bu nedenle, ‘insan’ için ‘toplumsal varlık’ denilmektedir.
‘Düşünüyorsun o halde varsın’ (cogito ergo sum) ama, sana o ‘düşünce malzemesi’ni toplum veriyor.
Ki buna, genelde ‘ideoloji’ denildiği de doğrudur.
İşte ‘bilim’, bu ‘ideolojik kabuğu’ kırmak demek oluyor.
Ancak gerek felsefe ve gerekse ‘bilim’de, bu ideolojik kalıbı kırmak -ya da iyice yerleştirmek için, her ‘filozof’ ya da ‘bilim adamı’nın bir ‘kavramsal temeli’ (base conceptuelle) olur.
[Geçerken, feministleri kızdırmamak için ‘bilim insanı’ denmesini benimsemediğimi söylemeliyim. ‘kadın’ da olsa ‘bilim adamı’ olmak için önce ‘adam’ olması gerekiyor, yoksa adamlık sadece erkeklere özgü bir şey değildir, diyelim]
Zaten, bilim ya da felsefede ‘çığır açan’ filozof ya da bilim adamları, deviridikleri ya da dönüştürdükleri kuramlarda, kendilerine özgü bir ‘kavramsal temel’, bir ‘kavramsal çerçeve’ oluşturmaktadırlar.
İşte ‘bilim’, bu ‘kavramsal temel’ ya da yeni ‘kavramlaştırma’ların diyalektik mücadelesi demektir: birbirlerini doğrulama ya da yanlışlama mücadelesi de denilebilir.
Ki, son çözümlemede ‘pratik’ en yüksek hakem olacaktır.
Örneğin, Türkiye’de Adam Smith, Marx ve Keynes’i ‘bütünleştirmek’ savıyla övünen ve düşünürlüğü kendinden menkul bir danışman vardır.
Oysa, bu üç ‘bilim adam’ının ‘kavramsal yapı ve çerçevesi’ birbirleriyle, en azından bağdaşmaz diyelim.
Sözgelimi Adam Smith ‘üretim tarzı’ kavramını hiç duymamış olmanın yanısıra ‘emek-değer’ kavramıyla da aynı şeyi anlayamadan ölmüştü.
Marx da Keynes’in ‘çarpan’ terimini görmeden gitti diyelim.
Tam da bu nedenle, örneğin ‘özgürlük’ ya da ‘liberallik’ deyim ya da ‘anlayış’ları da, en azından bu üç ‘düşünür’ için farklı farklı anlamlara gelmekteydi denilebilir.
Yani biz Adam Smith’ten buyana ‘liberal’iz diyenlerin, aynada yansıtacakları hiçbir görüntü malzemesi bulunmayanlar olduğunu söyleyeceğiz.
Bu yazıyı sonlandırırken, ‘libertarien’lerin ‘mutlak özgürlük’ ya da ‘tam serbestiyet’ istediklerini; eğer plaj örneği verilecek olursa üryan gezmek taraftarları olduğu söylenebilir.
Devlet dahil hiçbir kural ve ‘otorite’ tanımayan, bir anlamda ‘anarşist’ sayılabilecek olanlardır.
‘Liberalizm libertaire’ kavramı ise Michel Clouscard’ın kendisinin önerdiği ‘yeni-kapitalizm’ taraftarları için kurup kullandığı bir ‘terim’dir.
Öyle ki, örneğin 68 öğrenci liderlerinden Daniel Cohn-Bendit gibi sonradan ‘yeşilleşen’ tırnak içinde ‘solcu’ları da kapsamaktadır.
Ya da bizdeki ‘Yetmez ama evet’çiler bu gruba sokulabilir.
Bunlar, evet kapitalizm ‘özgürlükçü’dür ama yetmez, biraz daha özgür olması için daha da gelişmesi ve ‘yeni-kapitalizm’ olması gerekir diyenlerdir.
(Sürecek)
Kullanıcı küçük betizi
Habip Hamza Erdem
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1635
Kayıt: Cum Haz 26, 2009 20:01

Şu dizine dön: Tartışma ve Fikir Meydanı

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x