BİLİM ve BİLİMSELLİK (15)
Bu yazı dizimize, anımsanacaktır, Türkiye’de ‘Sosyal Bilim Ödülü’ kazanmış ‘Milada Dönüş: Ulus-Devletten Devlet-Ulusa’ başlıklı çalışma üzerine başladık.
Ve çok iddialı biçimde, Türkiye’deki ‘sosyal bilimci’lerin, ‘bilim’ şöyle dursun ‘bilimsel’liklerinin de tartışmalı olduğunu ortaya koymaya çalışacağımızı belirttik.
Doğaldır ki, bu yazı dizisi uzun süreli olacaktı ve belli bir ‘plan’ dahilinde olamayacaktı.
Çünkü, günlük ‘köşe yazısı’ biçiminde olacak, ve yeri geldiğinde ‘güncel’e ilişkin göndermelerde bulunacaktı.
Ancak, beklenildiği üzere, yazıların belli bir ‘sistematik’ içermediğine ilişkin ‘eleştiri’ aldık.
Gerçekten de konudan konuya geçiliyor ve bir anlamda ‘daldan dala’ atlanıyordu.
Bütün bu olumsuzluklarına karşın, yazıların ‘bilim’ ve ‘yöntem’ üzerine azımsanmayacak ‘bilimsel veri’ ve ‘görüş’ sunacağından kimsenin kuşkusu olmamalıdır.
Tam da bu nedenle, ilgileniliyorsa, yazıların tamamlanmasını beklemek ve bütünselliği içinde yeniden okumak yerinde olacaktır.
Başa dönersek, ‘sosyal bilim ödülü’ almış bu ünlü çalışmanın koyduğu ‘Milad’ın yanlışlığı bir yana, ‘Devlet-Ulus’ ve ‘Ulus-Devlet’ gibi, iki farklı ‘tarihsel kategori’yi, iki farklı ‘toplumsal formasyonu’ ayırdedemediğini ileri sürüyorduk.
Sadece kitabın yazarı değil ama, tüm Türkiye’nin sosyal ya da değil ‘bilimci’leri, aydınları, yazarları, gazeteci ve televizyoncuları da ‘Ulus-Devlet’in ya da çoğu kez denildiği üzere ‘Ulusal Devlet’in ‘ne’ olduğunu bilmediklerini ileri sürüyorduk.
Ve bu durumun, ‘zamanın ruhu’nun değil ama ‘zamane’nin bir gereği olduğunu ileri sürüyoruz.
Yeri geldiği için söyleyelim, şimdi ‘zamanın ruhu’ ile ‘zamane’ arasındaki ayırımı koymadan geçebilir miyiz?
Aksi halde, ‘eleştiri’mizi temellendirmek ve bu konudaki ‘düşünce’lerimizi dillendirmek nasıl mümkün olabilir, değil ama?
Böyle olunca, ‘zamanın ruhu’, ki o da Türkiye’de yanlış anlaşılmaktadır, konusu için bir parantez açmak zorunluluğu doğmata:
Almanca Zeitgeist (Esprit du temps) ya da ‘zamanın ruhu’, tıpkı Montesqieu’nün ‘Yasaların Ruhu’ndaki gibi bir ‘ruh’, yani ‘esprit’ ya da ‘genel anlayış’ı dillendirmek için kullanılıyor.
Ve bir ‘toplum’un, belirli bir ‘dönem’de, entellektüel, sosyo-kültürel, politik, etik, tinsel ve ‘bilimsel’ algı ve anlayışını dile getiriyor.
Ancak ve ne var ki, yine Almanca ‘Volksgeist’ (esprit du peuple) haydi ‘halkın ruhu’ diyelim ve ‘Weltgeist’ (esprit du monde) yani ‘Dünya görüşü’ deyimleri de var.
Bu sonuncuya ‘paradigma’ diyenler de olacaktır.
İşte bütün bu deyimler (notions) insan anlağında a priori yani deney-öncesi yeralmakta ve kişisel değil ama kollektif bir nitelik taşımaktadırlar.
Ne var ki, edebî ve estetik ‘haz’ (goût) sosyolojisiyle birlikte, ‘zamanın ruhu’nun yerini ‘toplumsal haz’ deyimi almış bulunmakta ve bu sonuncusu da sadece estetik değer yetisine değil, ama toplumsal grupların ‘kültür’e olan ‘gereksinme’, ‘beklenti’ ve ‘istek’lerine gönderme yapmaktadır (*).
Yani bir ‘toplum’un, belirli bir ‘dönem’deki ‘kültürel yapı’sını göstermekte ve toplumun bütününü temsil etmekten çok, toplumsal gruplara göre değişmektedir.
Tam da bu nedenle, ‘zamanın ruhu’ gibi sözde ‘tüm toplumun ruhu’nu temsil ediyor savında bulunmanın yanlış olacağını, ama her toplumsal grubun ‘kendi ruhu’nu yansıtan ‘zamane’ teriminin yerinde olacağını ileri sürüyoruz.
Öyle bir ‘zamane’lik ki, günümüz Türkiye’sinin ‘sosyal bilimcileri’nin ‘bilimsel haz’ları, ‘Milada Dönüş’ başlıklı çalışmayı ödüllendirebilmektedir.
Böylece kendi ‘zamane’liklerini ortaya koymuş olmaktadırlar.
Oysa bu durumun ‘zamanın ruhu’yla ne ilişkisi olabilir?
‘Çağın gereği’ ve ‘Bilimin düzeyi’yle uzaktan yakından ilgisi olduğu ileri sürülebilir mi?
Olsa olsa, bir grup ‘akademisyen’, ‘zamane’likleri gereği ‘kendileri çalıp kendileri oynamışlardır’lar denilebilir.
(Sürecek)
(*) İlginenler için bkz Weigui Fang, « Qui représente l’esprit du temps (Zeitgeist) ? » La sociologie du goût littéraire de Schücking et son influence, https://doi.org/10.4000/rgi.2159