BİNDİK BİR ALAMETE, GİDİYORUZ KIYAMETE...

Dr. Noyan UMRUK

Sinemacı-köşe yazarı bir vekil adayı önce reddettiği BDP önerisini, sonra neden kabul ettiğini açıkladı.“ Arkadaşlar önümüzdeki dönemin tarihsel öneme sahip olduğu, neredeyse Kurucu Meclis olacağı konusunda beni ikna ettiler”.

“Kurucu Meclis”kavramı çok önemli. Kurucu iradenin tarih sahnesine nasıl çıktığına bakmak gerekiyor. Kurucu iradeler, ya toplumları derinden etkileyen savaşlar-devrimler ya da toplumsal sorunların “içinden çıkılmaz” hale gelişi/getirilişi sonucu yeni bir“Toplumsal Anlaşma” gereksiniminden doğuyor. Bu yapılamazsa ve devrimin tarihsel önkoşulları oluşmamışsa, düzeni “dikenli teller içine alarak” koruyan darbeler ortaya çıkıyor. Devrim anayasalarının kurucu iradesi devrimi yapan ve katılanlardır. Tarihimize bakacak olursak, 1921,1924,1961 anayasalarımız meşruiyetini devrimlerin neden ve sonuçlarından alan “de jure-meşru”anayasalardır. Hemen hemen tüm siyasi eğilimlerce tamamen ortadan kaldırılması istenilen 1982 anayasası ise %92’lik bir kabul!oranına rağmen, darbeden günümüze değin geçen zaman içinde meşruiyetini iyice yitirerek, “de facto” (şimdilik, “fiilen” uyulması gereken) bir anayasa haline gelmiştir.

Toplumun geniş kesimlerinde yeni bir anayasanın kaçınılmazlığı hususunda bir oydaşma oluşturulduğuna göre, Rousseau’yu anımsayıp, tutarlı, toplumca benimsenebilecek yeni bir toplumsal anlaşma sağlıklı bir şekilde nasıl yapılabilir? Konumuz bu...

Sorun, ortada bir devrim ya da bir darbe olmadığına göre “kurucu irade” dolayısı ile “kurucu meclis”in oluşturulmasında. Bu deneyim, seçimler sonrası, ülkemiz siyasi tarihinde ilk kez yaşanacak.

İşte, size bir öneri: Başta şu andaki iktidar ve ana muhalefet partisi olmak üzere, seçimlere katılan tüm parti ve siyasi eğilimler;

*Anayasanın “değiştirilmesi teklif dahi edilemez”ilk dört maddesi

*Vatandaşlık tanımı,

*Güvenlik, adalet ve eğitim başta olmak üzere yerel yönetimlere

verilmesi öne sürülen yetkilerin çerçevesi,

*İlköğretimden üniversiteye anadilde eğitim,

*Yargı bağımsızlığı,

*Dokunulmazlıklar,

*Tüm çalışanlar için temel haklar ve sendikal özgürlükler

*Siyasi yapılanma(başkanlık sistemi vb) ve seçim sistemi,

*Şu anda bir anayasal kurum olan YÖK’ün geleceği,

*Başta su olmak üzere, ülkenin fiziki kaynaklarına ve insan gücü envanterine hakim ve sahip çıkarak ulusal, bölgesel kalkınmayı, uluslararası rekabeti, adil bir gelir dağılımını özendirici ve caydırıcı önlemlerle eşgüdümleyecek bir DPT,

* Tekke ve zaviyelerin açılması vb. yeni! görüşler

gibi, en azından bu 10 temel ve kritik konuda resmi görüşlerini açık, net, kesin ve halkın anlayabileceği bir dille açıklayıp, dürüstçe yetki istemelidirler. Toplum, sonradan “ayılanlar” başta olmak üzere, “yargı bağımsızlığı”nı “manipülatif” yöntemlerle ortadan iyice kaldıran anayasa değişiklikleri, bunların yol açtığı gerilimler hakkında yeterince deneyim sahibi olmuştur. Dolayısıyla yeni toplumsal anlaşma için yeterince aydınlatılıp, bilgilendirilmiş kamuoyunun “kurucu iradesi” ”ve bu iradenin oluşturduğu bir “kurucu meclis”e ihtiyaç vardır. Seçimler sonrası TBMM, ancak bu şekilde “kurucu irade”yi kullanma yetkisi ile donatılmış bir“kurucu meclis” meşruiyetini kazanabilecektir.

Aksi takdirde, ciddi tartışma ve ayrışmalara yol açılacak, giderek yoğunlaşan küresel talepler karşısındaki “zaafiyet” iyice artacak ve “Bindiğimiz alamet, kıyamete” doğru yelken açacaktır...

* Silivri tutsaklarından, çocukluk, silah ve sınıf arkadaşım (E) 2nci Kolordu Komutanı, (E) Korgeneral Hayri Güner, geçirdiği kalb krizi sonucu Halkalı-Mehmet Akif Hastanesinde ciddi bir operasyona tabi tutulmuştur. Kendisine acil şifalar, ailesine ve tüm camiaya sabırlar dilerim.



Dr. Noyan UMRUK,
Aydınlık Gazetesi - 28.04.2011