Bir Baltaya Sap Olmak!

Bir Baltaya Sap Olmak!

İletigönderen İrfan Tuna » Sal May 19, 2009 15:04

BİR BALTAYA ’’SAP’’ OLMAK!

İrfan Tuna


Ağaç kesmekte ve parçalamakta kullanılan balta ile ağaç arasındaki garip ilişkiyi bilmem hiç düşündünüz mü?

Bildiğiniz gibi, balta ağaç kesmede ve parçalamada kullanılır. Ama, ağaç kesmede ve parçalamada kullanılan baltanın sapı ağaçtan yapılır… Yani oduncu, kestiği ağaçları, sapı ağaçtan yapılmış olan baltasıyla keser ve parçalar. Yani ağaçtan yapılmış olan baltanın sapı, oduncunun elinde, ağaçların kesilmesine, parçalanmasına hizmet eder… Yani ağaçtan yapılmış olan baltanın sapı, ağaca ’’ihanet’’ eder…

Gerçi Türkçemizde ’’Bir baltaya sap olmak’’ deyimi, bir meslek ve iş sahibi olmak, bir işe yaramak anlamında kullanılır. Baltanın sapı ile ağaç arasındaki bu ’’ihanet’’ durumu düşünüldüğünde bir baltaya ’’sap’’ olmak pek de iyi bir şey değildir bu anlamda…

Bir ağaç parçasının, baltaya sap olduktan sonra, kesilen, parçalanan ağaçlara ihanet etmesi gibi, bugün ülkemizin köşe başlarını tutan pek çok isim de, ulusal devletimizi yıkmaya, ülkemizi parçalamaya çalışan ABD emperyalizminin emrinde hem kendi geçmişlerine hem de vatanımıza ihanet ediyorlar…

2002 yılında yitirdiğimiz sevgili Hasan Yalçın, bu bir baltaya ’’sap’’ yapılmışlardan bazılarını ’’Dönekler’’ kitabında anlatmıştı… Kimler yoktu ki içlerinde; Cengiz Çandar’dan Hadi Uluengin’e, Gülay Göktürk’ten Mehmet Altan’a, Ertuğrul Özkök’ten Eser Karakaş’a, Şahin Alpay’dan Mehmet Barlas’a, Taner Akçam’dan Halil Berktay’a, Ali Bayramoğlu’ndan Murat Belge’ye, Çetin Altan’a… bir yığın isim…

Kuşkusuz ki, ABD emperyalizminin elindeki ‘baltaya sap olan’ isimler bunlarla sınırlı değil… ABD emperyalizminin emrinde kendi vatanına ve geçmişine ihanet eden daha niceleri var…

’’Dönekler’’ kitabının önsözünde bu durumu Doğu Perinçek çok güzel özetlemişti: ’’Dönek, eskiden ağacın dalıydı, artık kırılmış bir daldır, bir sopadır, kimin elindeyse o elin devamı olmuştur.’’

* * *
Bu sağdan soldan derlenip toparlanmış Amerikancılar takımı, Türkiye ağacının canlı birer dalıyken ABD baltasının sapı haline dönüştürülen ve hepsi de ‘’Ben artık değiştim’’ diyen bu ihanet korosu, her konuda birbiriyle tam bir uyum içinde çalışırlar… Hepsinin de alıcıları Washington’a dönüktür… Oradan gelen bir tek talimatı kaçırmazlar… Hizmetlerinin karşılığında maaşları yüklüce, cüzdanları kabarıkçadır… ’’Değiştikleri’’ için hiç geçim sıkıntısı çekmezler… Saray yavrusu konaklarda güven içinde yaşarlar… Kavramların içini boşaltmada, gerçekleri ters yüz etmede üzerlerine yoktur… Emperyalizme karşı büyük bir zaferle sonuçlanan ulusal kurtuluş savaşımızın ve temelinde bağımsızlık bilinci olan ulusal devletimizin kuruluşunun anlatılmasına ‘resmi tarih’ diyerek burun kıvırırlar… Bunların resmi olmayan tarih anlayışına göre İngiliz emperyalizminin işbirlikçisi Vahdettin bir vatan haini değildir… Ömrü batı emperyalizmine karşı savaşmakla geçmiş Mustafa Kemal’i, koro halinde ‘batıcı’ olarak gösterirler, çağdaşlaşma hedefini batılılaşma hedefi olarak çarpıtırlar… Bir bakarsınız ’’Hayatta en gerçek yol gösterici bilimdir’’ diyen bu büyük devrimci önderi ‘gerici’, ’’Ulemaya sor efendi!’’ diyen tarikat müritlerini ‘ilerici’ ilan ederler… Ulusal çıkarlarımızı ve varlıklarımızı savunan kim varsa ‘statükocu’ damgasını basarlar… ABD emperyalizminin bölgemize ve ülkemize yönelik planlarına cephe alan Türk Silahlı Kuvvetlerine ve ulusal güçlere hep birlikte küfrederler… ABD emperyalizminin karşısındaki en küçük bir dirence tahammülleri yoktur… Saldırıya geçerken birliktedirler, geri çekilirken birlikte çekilirler… Her biri diğerinden daha ‘demokrat’, her biri diğerinden daha çok Soros’la sıkı fıkıdır… Karen Fogg’a annelerinden, Soros’a babalarından daha çok yakındırlar… Dünyanın herhangi bir yerinde, halkın oylarıyla işbaşına gelen antiemperyalist bir yönetime karşı Amerikan entrikalarıyla sivil ya da askeri darbe girişiminde bulunulmasına hiç itiraz etmezler… Örneğin, Venezüella’da, halkın yüzde 56’sının oyuyla işbaşına gelen ulusalcı Hugo Chavez’i devirmek için ABD tarafından Nisan 2002’de tezgâhlanan ve Venezüella halkı tarafından geri püskürtülen askeri darbe girişimine gıkları çıkmamıştır… Filistin’de seçimle iş başına gelen Hamas yönetimini de ’meşru’ bulmamışlardır… İran Devlet Başkanı Ahmedinecad’ı da pek sevmezler, çünkü ’’Ben ülkemi pazarlamakla mükellefim’’, ’’BOP’un eş başkanıyım’’, ’’Babalar gibi satacağım’’ dememektedir… Rusya’yı yeniden ayağa kaldıran ve ’’Artık dünya tek kutuplu değil’’ diyen Putin’den de pek hoşlanmazlar… İran’ın enerji amaçlı nükleer santrallerinden bile rahatsızlık duyarlar ama, ABD’nin Irak halkının tepesine yağdırdığı nükleer bombaları havai fişek gösterisi izler gibi viskilerini yudumlayarak keyifle izlerler… Müslüman Irak halkının tepesine bomba yağdıran Amerikan uçaklarına hava sahamızı kullandıran AKP hükümetinin ‘dindar’ kadrolarına büyük bir hayranlık duyarlar… Amerikan çıkarlarına uygun davranıyorken ’’batının sevimli çocuğu’’ olarak göklere çıkardıkları Saddam Hüseyin’i, Amerikan çıkarlarına ters düşünce ’’diktatör’’ olarak yerden yere vururlar… Tahkim Yasası başta olmak üzere, Washington ve Brüksel’den dayatılan yasaları Meclis’ten tıkır tıkır geçirirken enerjisini ’’75’lik delikanlı’’ manşetleriyle göklere çıkardıkları Bülent Ecevit’in, Kıbrıs ve Irak’a yönelik emperyalist planlara direnince, 1 yıl sonra ’yaşlandığını, hatta bunadığını’ fark ederler… Bunların meşruiyet ve sevgi ölçüsü ABD’ye endekslidir… Bir darbe Amerikancıysa hiçbir itirazları olmaz, sandıktan çıkan sonuç ABD’nin istediği gibiyse keyiflerine diyecek yoktur… Bunların dünyaya ve olaylara bakışındaki çarpıklıklar saymakla bitmez… Bunların kendilerine ait bir bakış açıları da yoktur aslında, çünkü dünyaya efendilerinin gözüyle bakarlar, her şeyi efendilerinin gördüğü gibi görürler… Bunlar oduncunun elindeki baltanın sapı gibidir… Kendi iradeleri yoktur, oduncu baltayı hangi ağaca vurursa oraya vururlar… Bunların en temel ölçüsü, ABD çıkarlarına uygun olup olmamaktır… Yani ister sivil, ister askeri olsun, Amerikan çıkarlarına uygun olan her şeyi sahiplenir, uygun olmayan her şeye karşı çıkarlar…

* * *
Kendilerine ait hiçbir iradeleri ve düşünceleri olmayan, ABD’nin ak dediğine ak, kara dediğine kara diyen bu omurgasız ihanet takımının; efendileriyle birlikte ’’Sap’’ gibi tarihin çöplüğüne savrulacakları günler çok uzak değil dostlar…

Bundan hiç kuşkunuz olmasın... Bu bilinç ve kararlılıkla 19 Mayıs'ınız kutlu olsun…
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23

Devlet ve Siyaset

İletigönderen jamesB07 » Sal May 19, 2009 20:58

Turkiye'de hicbir Baltaya sap olamayan kimi tipler! abd'den aldiklari destekle, Turkiyenin basina bela olan akp'yi
kurarak bir baltaya sap olmuslardir! abd baltasinin Turkiyedeki saplari AKP'lilerdir!Eger benim dedigim yalansa, bende
en asagilik srfszim! Tamammi?
Kullanıcı küçük betizi
jamesB07
Üye
Üye
 
İletiler: 153
Kayıt: Pzr Eyl 28, 2008 2:39

İletigönderen sessiz sedasız » Sal May 19, 2009 22:24

merak etme kardeş.bu tipler ve bu işler başımıza ilk defa gelmiyor.kim bilir kaç kere daha bu memleket, emperyal devletler ve onların soysuz işbirlikçileri tarafından işgal edilecek.ama o baltayı tutan ellerin ve o baltaya sap olan odunların pek çok kereler şahit oldukları gibi o balta saplarınıda,sapları tutan ellerinide yakmayı da iyi biliriz...yaktık yine yakarız...
Sen ne kadar bilirsen bil,Senin bildiğin karşındakinin anladığı kadardır.
Kullanıcı küçük betizi
sessiz sedasız
Üye
Üye
 
İletiler: 988
Kayıt: Cum Mar 28, 2008 1:55
Konum: istanbul


Şu dizine dön: İrfan TUNA

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

cron

x