Bir Dahilî Bedhah: Ali Kemal / Prof. Dr. Cihan DURA

Bir Dahilî Bedhah: Ali Kemal / Prof. Dr. Cihan DURA

İletigönderen Oğuz Kağan » Cmt Ara 08, 2012 21:18

Bir Dahilî Bedhah: Ali Kemal

Atatürk Gençliğe Hitabı’nda bizi iki amansız düşmana karşı uyarır: Dış ve iç bedhahlar… Dış bedhahlar (düşmanlar) Çirkin Batı’dır, Derin Merkez’dir. İç bedhahlar (düşmanlar) ise, çıkarları uğruna dış bedhahlarla bir olup kendi milleti aleyhine çalışanlardır.

Bir Atatürkçü iç düşmanları çok iyi öğrenmelidir. Çünkü bunlar dış düşmanlardan daha tehlikelidir. Her devirde vardır onlar: Benzerleri bugün de politikada, yönetimde, üniversitelerde, medyada, din alanında iş başındadır. İşte bu şahıslardan, Millî Mücadele dönemimizde iş başında olanlardan bazıları: Artin Cemal, Sait Molla, Ali Galip, Şeyh Sait, Ahmet Anzavur, Ethem, Ali Batı, Damat Ferit, Kambur İzzet, Refi Cevat Ulunay, Refik Halit Karay, Ali Kemal,… Bunlar İstiklal Harbimiz sırasında millî güçlere ve –bugünküler gibi- Türk milletine karşı bütün melanetlerini kusmuş kimselerdir.

Görüldüğü gibi aralarında Ali Kemal diye biri vardır. İç bedhahdır 1 , çünkü kalemiyle ve Dahiliye Nazırı olarak Millî Mücadele’ye karşı çıkmış, aleyhinde çalışmış, elinden gelen her kötülüğü yapmıştır. Kimdir Ali Kemal? Internet’ten ararsanız, yaşam öyküsünü kolayca bulursunuz. Bence bulun ve okuyun, öğrenin, diğerlerini de.

***
Necdet Sevinç değerli bir kitabında Ali Kemal’den sıkça bahseder. Ben aşağıya, oradan -bu şahsın tutum ve davranışlarıyla, nasıl biri olduğuna dair ipuçları verecek- bazı kısa notlar almakla yetineceğim 2 .

• Millî Mücadele hakkında en alçakça yayını Ali Kemal yapmıştır.

• Ülkenin kurtuluşunu yabancıların himayesi altına girmekte arayacak kadar tıynetsiz ve şahsiyetsizdir. İngiliz Muhipleri Cemiyeti'nin kurucularındandır.

• Bir ara baş hafiye Ahmet Celalettin Paşa’nın eşi Mısır’lı prenses İsmet Hanım’ın çiftlik kâhyalığını yapmıştır.

• Sorbon’da (Fransa) okuduğu yıllarda kendisi gibi rejim aleyhtarı oldukları için yurdu terk eden arkadaşlarını İstanbul’a gammazlamıştır.

• Bir İngiliz uşağı olarak kendisini hiçbir zaman Türk hissetmemiştir.

• Birinci Damat Ferit Hükümeti’nde Maarif, İkinci Damat Ferit Hükümeti’nde Dahiliye Nazırı olarak ülkenin İngiltere’ye teslim edilmesinde haince roller üstlenmiştir.

• Ali Kemal Millî Mücadele’nin ve milliyetçilerin en amansız düşmanlarından biridir.

• Dahiliye Nazırı olduğu sırada Türkçülüğün seçkin simalarını üniversiteden uzaklaştırmıştır.

• Ordunun yüksek morale ihtiyaç duyduğu Sakarya Savaşı’ndan beş gün önce bile, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarına “Büyük Millet Meclisi, millî hâkimiyeti temsil edemez. Millî hâkimiyeti ancak Hilafet ve Saltanat temsil edebilir. Ankara’daki şımarık herifler, artık durunuz. Haddinizi biliniz. Şarlatanlık elverdi, hokkabazlık kâfi” diye yazabilmiştir.

Ali Kemal, Peyam-ı Sabah adlı gazetesinde şu cümleleri kullanmış biridir (Böyle birini Vahdettin de İçişleri Bakanı yapmıştır):

• “Kuyucu Murat Paşa, Celâlîlere nasıl muamele etmişse, Kuvayı Milliye’ye de öyle muamele edilmelidir. Maiyetindekilerin yakında, zorba yamağı Cafer Tayyar şaklabanını, elini kolunu bağlayıp Hükümete teslim etmesi beklenir. Saltanata bağlı halim selim Anadolu halkı da Mustafa Kemal şakisine haddini bildirecek.”

• “Hükümet önce, Anadolu’nun henüz istilaya uğramayan yerlerini Mustafa Kemal’lerden, Ali Fuat’lardan, o ipsiz sapsız, akılsız, fikirsiz zorbalardan, canilerden temizlemelidir.”


• Bir yazısında “milliyetçilerin, yargılanmadan katledilmesini” istemiştir.

• Refi Cevat’la birlikte Türk siyaset tarihinin en bıçkın, en cüretkâr ve en utanmaz iki İngiliz taraftarından biri olan Ali Kemal bir yazısında “İttihatçıların kılıç artıklarının eline geçersek hiç şüphesiz bizi asarlar” diyordu. Öyle de oldu, İttihatçılar tarafından değil ama vatanlarını ona buna peşkeş çekenleri asla affetmeyen halk tarafından linç edildi.

***
Ali Kemal bütün Kurtuluş Savaşımız boyunca, Millî Mücadele, Atatürk ve arkadaşları aleyhine çalışmış, konuşmuş, yazılar yazmıştır. Bunlardan, Turgut Özakman’ın bir kitabından derlediğim bazı utanılası ifadeler de şöyledir 3 :

• “Demek işlemediğimiz bir hata kalmışmış. Ermenistan’a saldırarak onu da işledik.”

• “Yeni hükümet barış şartlarının aynen kabul edilmesini, Anadolu’daki idareye son verilmesini istemelidir.”

• “Ankara bu ülkeye ve millete henüz bir yararlık gösteremedi.”

• “Millî kuvvetler ateş olsalar cirimleri kadar yer yakar.”

• “Ankara Türklüğe ne hizmet yaptı, hâlâ anlayamadık.”

• “Yunan’ı tek başımıza kovmamız mümkün değildir.”

• “Avrupa ile başa çıkmak, yüzyıllardır Asya’nın hangi milletine nasip oldu ki bize olsun.”

• “Vatanını samimî sevenler Damat Ferit Hükümeti etrafında toplanmalıdır.”

• “Hükümet Fransız mandasını kabule hazırdır.”

• “Ankara’nın Yunan’ı denize dökeceği, bir kuru vaattir.”

• “Ankara’nın tuttuğu yol çıkmaz, çıkmaz, çıkmaz.”

• “Mustafa Kemal’in telkinlerine itaat eden her memur ve subay Divan-ı Harp tarafından ceza görecek.”

• “Millî ordu teşkil etmek ve müdafaa-yı milliye hazırlamak gibi faaliyetler felakettir, askerlerin emirleri yerine getirilmemelidir.”

• “Yunanlılar Ankara kapılarına dayandılar… Mustafa Kemal’e barınacak yer kalmadı…. Hesap sormak zamanı geldi.

• “Ankara başımızda oldukça, bu kargaşalıktan bir hayır doğarsa, örneğin İzmir, Edirne kurtulursa, seviniriz, çıldırırız; fakat akılca, irfanca bu derecede yanıldığımız için yalnız kalemimizi kırmak değil, insanlığımızdan bile istifa ederiz.”

• “Ankara efendileri, akıllarınca bütün işgal edilmiş arazinin boşaltılmasını istiyor.”

• “Anadolu’da harp ve ateş yeniden buluştu. Bu milletin varlığı ile böyle oynamak en büyük siyasetsizliktir.”

• “Yunan ordusu yenildi ama kurtulduk mu? Büyük Devletlere barış şartlarını dilediğimiz gibi kabul ettirebildik mi?


Ali Kemal’in yazdıkları, holding medyasında kalem oynatan bugünkü Türkiye Cumhuriyeti kemirgenlerinin çiziktirdiklerine ne kadar çok benziyor değil mi?

***
Atatürk Nutuk’ta Ali Kemal’den de söz eder. Adının geçtiği bazı satırları 4  özetliyorum:

• Millî varlığa düşman kuruluşlar türemişti, Kürt Teali Cemiyeti, Teali-i İslâm Cemiyeti, İtilâf ve Hürriyet gibi. Bunlardan biri de İstanbul’daki “İngiliz Muhipleri Cemiyeti” (İngiliz Dostları Derneği) idi. Derneği kuranlar kendi çıkarlarının korunma çaresini İngiliz himayesini sağlamakta arayanlardır. Derneğe girenlerin başında Osmanlı Padişahı Vahdettin, Damat Ferit Paşa, Dahiliye Nâzırı (İçişleri Bakanı) Ali Kemal ve Sait Molla bulunuyordu. Rahip Frew gibi İngilizler de üye idi. Derneğin iki yönü ve niteliği vardı: Biri açık yönü ve İngiliz himâyesini sağlama amacına yönelik niteliği idi. Öteki de gizli yönüydü. Asıl faaliyet bu gizli yöndeydi. Ülkede örgütlenerek isyan çıkarmak, millî bilinci felce uğratmak, yabancı müdahalesini kolaylaştırmak gibi haince girişimler derneğin bu gizli kolu tarafından yönetiliyordu.

• Dâhiliye Nâzırı Ali Kemal Bey; 23 Haziran 1919’da, benim görevden alındığımı bildiren, dikkate değer bir anlayışın belgesi olan şu genelgeyi yayımladı:

Mustafa Kemal Paşa; günün politikasını bilmediği için, yurtseverliğine rağmen görevini başaramadı. İngiliz Olağanüstü Temsilcisi’nin isteğiyle görevinden alındı. Kanunsuz olarak kurulan bazı heyetler için çektiği telgraflarla politik hatâsını artırdı. Bu zat görevinden alınmış olduğundan, kendisiyle hiçbir resmî işleme girişilmeyecek, hiçbir isteği yerine getirilmeyecektir. Bu önemli günlerde her Osmanlıya düşen görev; barış konferansında geleceğimiz belirlenirken ve beş yıldır yaptığımız deliliklerin hesabı görülürken, aklımızı başımıza devşirmek, akıllıca davranışları benimsemek, uygar dünyanın gözünde bu ülkeyi bir daha lekelememek değil midir?

Ali Kemal Bey düşmanlara ve padişaha, bu genelgesiyle önemli bir hizmet yaptıktan hemen sonra hükümetten çekilmiştir. İstifa yazısında “ülkede baş gösteren ayaklanmaların, çıktığı yerde yok edilmesi kendi görevi iken, padişahın yakın ilgisini çekemeyen bazı arkadaşlarının, yersiz sebeplerle, ihtilâlin genişlemesine yol açtıklarından” söz ettikten sonra “resmî görevinden çekilmekle birlikte, özel olarak hizmet ve sadakate devam edeceğini” ekliyor ve sözlü olarak da padişahtan “düşmanlarımın saldırısından ben kulunuzu koruyunuz” dileğinde bulunuyor. Padişah da “Beni yalnız bırakmayacağınıza güveniyorum. Bağlılığınız bana büyük umut vermiştir. Saray her dakika size açıktır” iltifatında bulunuyor.

Ali Kemal Bey Sait Molla aracılığıyla, düşmanla işbirliği yapıyordu. Bunu görmek için, Sait Molla’nın Rahip Frew (Fru)’ya yazdığı bir mektuba göz atmamız gerekiyor:

“Ali Kemal Bey’i elde bulundurmalıdır. Bir hediye sunmanın tam zamanıdır.”

“Ali Kemal Bey; adamımıza, basın işinde ihtiyat gerektiğini, belli bir yöndeki kalem erbabını, öncekine aykırı bir gayeye yöneltmenin kolay olmadığını söylemiş. Talimatınıza aynen uyacak. Zeynelabidin Partisi’yle işbirliği yapacak. İşler bulandırılacak.”

“Mustafa Kemal Paşa’ya ve taraftarlarına kendilerini destekliyormuş gibi görünmeli ki, buraya gelebilsin.”


Ali Kemal Bey yayınladığı bir genelge ile memurların ve halkın kafasını bulandırmış, aleyhimde propaganda ve faaliyetler başlamıştı. Bunlardan en önemlisi Sivas’ta hazırlanmıştır. Elazığ Valisi olarak gönderilen Ali Galip Bey, Sivas’ta aleyhimde bir hareket başlatarak beni tutuklatmak istemiştir.

• Bozgunculuk hareketlerinde Damat Ferit Paşa’nın, eski Dahiliye Nâzırı Âdil ve ondan önceki Ali Kemal Bey’lerle Sait Molla’nın teşvikçi ve tertipçi oldukları anlaşılmıştır. Bu yaptıkları vatan hainliğidir.

***
• Ali Kemal’in yazar ve bakan olarak yaptığı hemen hemen aynı melanetlere bugün de tanık oluyoruz. Demek ki Ali Kemal nesli, yani iç bedhahlar dış bedhahların emrinde bugün de iş başındadır.

• Dünyada namuslu, şerefli, yurtsever insanlar oldukça, bunların antitezi olan Ali Kemaller de olacaktır. Bütün mesele, önce, böylelerinin sayısının olabildiğince az olmasını sağlamaktır. Bu hedef, bilimci, ahlakçı, dayanışmacı bir eğitimle gerçekleştirilebilir. İkincisi, namuslu ve yurtsever insanların, devlete ve millete sahip çıkarak, böyle insanların, iç bedhahların etkili ve yönlendirici makamlara gelmesinin önü kesilmelidir. Bu da her şeyden önce Çirkin Batı’nın dayattığı Truva atı demokrasi rejiminin, esaslı ölçüde ıslah edilmesini gerektirir.


 1  Bedhah “fenalık, kötülük isteyen, herkesin kötülüğünü isteyen” anlamına gelir.
 2  Necdet Sevinç, İstiklal Harbi’nde Etnik İhanet, Bilgeoğuz Yayınları, İst., 2011, s. 397, 491 vd.
 3  Turgut Özakman, 1881- 1938 Atatürk, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Kronolojisi, Bilgi Yayınevi, Ank., 1999.
 4  Kemal Atatürk, Nutuk 1919-1927, (Bugünkü dille yayına hazırlayan: Zeynep Korkmaz), Atatürk Araştırma Merkezi, Ank., 1991, ss. 5, 25-27, 182.



Prof. Dr. Cihan DURA, 13 Aralık 2011
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Cihan DURA

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 11 konuk

x