Bir Dahilî Bedhahın Portresi: Damat Ferit
Atatürk Gençliğe Hitabesi’nde dikkatimizi iç ve dış bedhahlara çeker. Bunları genel olarak şöyle tanımlar: Bağımsızlığımızın düşmanı olan, bizi ekonomimizi geliştirme gayretinden, böylece kalkınma hedefimize erişmekten alıkoyan iki kuvvet vardır. Biri dış düşmanlar, dış bedhahlardır. Bunlar ülkemizi sömürge yapmak isteyenlerdir, bunun için de uyanmamızı, kalkınmamızı istemeyenlerdir.
Ancak bizim için dış düşmanlardan daha zararlı, daha öldürücü birileri daha vardır ki onlar da iç bedhahlardır, aramızdaki hainlerdir. Bunlar “biz büyük bir devletin yardımı olmaksızın varlığımızı koruyamayız” der, dış düşmanlara yanaşır, onlara hizmet ederler. Ulusal bağımsızlığımızın en büyük düşmanı, asıl bunlardır.
15 Mayıs 1919… Yunan İzmir’i işgal ediyor. Devletin valisi, Kambur İzzet, iç bedhahlardan biri olarak memurlarından “Yunan birliklerinin özel bir tören ve saygı ile kabulü”nü ister. Halife ve Padişah Vahidettin’in İstanbul Hükümeti Adliye Nazırı Ali Rüştü’nün İstanbul basınında yer alan 12 Temmuz 1920 tarihli demecinin bir bölümü şöyledir: “General Paraskevopulos’un ordusu şimdi sürat ve şiddetle harekâta devam edecek olursa, birkaç haftada Ankara surları önünde bulunacaktır. Yunan ordusunun başarısı için dua ediniz! Bu ordu (yani Yunan ordusu) bizim ordumuzdur!”
Bu iki şahısla, biri vali öbürü bakan, aynı karakterde olan diğer bazılarını sayalım: Artin Cemal, Sait Molla, Ali Galip, Refi Cevat Ulunay, Şeyh Sait, Ali Batı, Anzavur, Çerkes Ethem, Damat Ferit, Ali Kemal … Türk genci bunların adlarını ve marifetlerini zihnine kazımalıdır. Çünkü bu karakterler her devirde vardır; bugün de politikada, yönetimde, üniversitelerde, medyada, din alanında iş başındadır.
“İç bedhahlar”ın teşhis edilmesi tarihimizdeki prototipleri iyi tanınarak olur.
Bu amaçla, yukarda adı geçenlerden birinin portresini çıkarıyorum yazımda: Damat Ferit’in, Sultan Vahidettin’in gözde sadrazamının!... Bir “iç bedhah”ı daha yakından tanıtıyorum. Atatürk, milleti ile el ele Anadolu’da düşman işgaline karşı bin bir zorlukla boğuşurken- onun ne dolaplar çevirdiğini kronolojik bir sıra dahilinde daha yakından ortaya koyarak... [1]
***
1918
- Damat Ferit Ayan Meclisi’nde Meclis-i Mebusan’ın feshini ister.
1919
- Damat Ferit General Webb’e söyledikleri: “Ben ve Sultan, Allah’dan sonra umudumuzu İngilizlere bağladık.”
- Amiral Webb’in raporu: “Hükümet yeni tutuklamalara başladı. İtaatli bir ata fazla antrenman yaptırıyoruz. Daha fazla adam tutuklarsak, bu hükümet istifa eder. Daha iyisini bulamayız. Sadrazam her valiye bir İngiliz danışman atamak istiyor. Bizi mahcup ediyorlar… Damat Ferit Hükümeti düşünülmesi mümkün olan en İngiliz yanlısı hükümettir.”
- Damat Ferit’in demeci: “Fransa’ya savaş ilan etmek, insanlığa savaş ilan etmektir.”
- Damat Ferit İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe’a “Vahidettin’in takip ettiği gayenin, Osmanlı Hükümeti’ni İngiliz Devleti’ne mutlak bir teslimiyetle bağlamak olduğunu” söyler ve Vahidettin ile birlikte hazırladıkları, İngiliz mandası isteyen şaşırtıcı projeyi sunar.
- İngiliz yetkililere “Ermenilere doğuda özerklik verilebileceğini” bildirir.
- Yüksek Komiser Calthorpe (Kaltorp)’un raporu: “Damat Ferit İngiliz mandası istiyor. Padişah yalnız kendi kişisel güvenliğini düşünüyor.”
- Fransız Başbakanı Clemenceau (Klemanso) Barış Konferansı adına Damat Ferit’e aşağılayıcı bir yanıt verir.
- Damat Ferit, Erzurum Kongresi’ni yasaklar ve Atatürk’ün tutuklanmasını ister.
- Damat Ferit, İngiliz Yüksek Komiserliği Müsteşarı Tom Hohler’den “lüzumu halinde Padişah ve kendilerinin güvenliklerinin İngilizler tarafından korunup korunmayacağını” sorar.
- İngilizlerden “bütün tutuklu Türkleri Malta’ya götürmelerini” ister.
- Damat Ferit Hükümeti, bütün illere “Kuva-yı Milliye’nin dağıtılması emrini verir.
- Damat Ferit’in demeci: “Mustafa Kemal hareketi çabuk geçen bir heyecandır; askerî bakımdan önemsizdir, halk hükümete sadıktır.”
- Damat Ferit İngilizlerle gizli bir anlaşma imzalar.
- J. De Robeck’ten Vahidettin’in hayatı için güvence ister.
- Amiral Webb’in raporu: “Eski sadrazam Damat Ferit, Padişah’ın, tahtından indirileceğinden kaygı duyduğunu söyledi.”
1920
- Amiral Webb’in raporu: “Damat Ferit İngiltere’ye teveccüh göstermek için her istediğimiz kimseyi tutuklamaya hazırdır.”
- Damat Ferit Yüksek Komiser J. de Robeck’ten Anzavur kuvvetleri için silah ister.
- Damat Ferit Hükümeti Anzavur’a paşalık unvanı verir ve yeniden Balıkesir Mutasarrıflığı’na atar.
- Damat Ferit millî hareketi bir beyanname ile kınar.
- Damat Ferit, J. de Robeck’e “M. Kemal’e karşı Kürtleri birlikte kullanmayı” teklif eder.
- Kuva-yı İnzibatiye Birliği’ne sancak verir ve birliğin 1.Alayı’nı İzmit’e gönderir.
- TBMM, Damat Ferit’i vatandaşlıktan çıkarır.
- Yüksek Komiser J. de Robeck’den Lord Curzon’a: “Sadrazam Damat Ferit gelecekteki Türk Devleti için İngiliz himayesini istedi ve yeni yetişecek şehzadenin tamamen İngiliz dostu olarak yetiştirileceğini söyledi.”
- Hıyanet-i Vataniye Kanunu uyarınca Damat Ferit idama mahkûm edilir.
- Damat Ferit’in İngiliz Yüksek Komiseri J. de Robeck’e teklifi: “Kürtleri Mustafa Kemal’e karşı birlikte kullanalım.”
- Yüksek Komiser J. de Robeck’ten Lord Curzon’a: “Güvenebileceğimiz tek sadrazam Damat Ferit yerinde kalabilirse, bize çok yararlı olabilir. Halk çok muhalefet ederse onu orada tutmanın yararı yok.”
- Damat Ferit milliyetçilere karşı Venizelos’la anlaşmak üzere M. Paillares’i gizlice Yunanistan’a gönderir.
- İngilizlerden, Milli Mücadele’yi söndürmek için 15 bin asker ve 25 bin jandarmanın silahlandırılmasına izin verilmesini ister.
- İşgalcilerin Ankara’ya bir heyet gönderilmesi isteğine Damat Ferit karşı çıkar. Fransız Yüksek Komiseri bu sebeple Damat Ferit’in görevden uzaklaştırılmasını ister.
- Damat Ferit’in J. de Robeck’e açıklaması: “Padişah milliyetçi eğilimli bir hükümetle çalışmaya rıza göstermektense, belki de tahtını bırakacaktır.”
- Ankara İstiklal Mahkemesi Damat Ferit ile, Sevr’i imzalayan Hadi Paşa, Rıza Tevfik ve Reşat Halis’i idama mahkûm eder.
- Yüksek komiserler Ankara’yı, Sevr Antlaşması’nı kabul etmesi için ikna ile görevli bir heyet göndermesi hakkında Damat Ferit’e nota verir.
1922
- Damat Ferit İstanbul’dan gizlice kaçar.
1923
-Damat Ferit Nice’de (Fransa) ölür.
***
Bir “dahilî bedhah”ı, zihniyeti ve eylemleriyle daha yakından tanımış, Türk milleti canını dişine takmış bir ölüm kalım savaşı verirken, onun neler yaptığını görmüş bulunuyoruz. Şimdi bu gözlem verilerine dayanarak, genelleme yoluyla onun bir portresini çizmeye çalışacağım. Portre, bir prototip işlevi görerek, günümüzdeki benzerlerini teşhis etmemizi, tanımamızı kolaylaştıracaktır.
- Bu şahsın ahlaktan nasibi yoktur; bencildir, önce kendi can güvenliğini ve rahatını düşünür. Şahsî çıkarları her değerden önce gelir. Milli duygulardan eser yoktur. Milletini değil, kendisine makam veren efendisini ve onun geleceğini düşünür. Kendi adamlarını unvan ve makama boğar.
- Millete sevgi ve saygısı yoktur, ona güvenmez. Millî iradeye ve egemenliğe inanmaz. Milli harekete karşıdır, onu eleştirir, kınar. Milletin hukukuna sahip çıkanları küçük görür.
- Ne kendine ne milletine güveni olmadığından, bütün umudunu yabancı güçlere bağlamıştır. Yabancı yönetimi altına girmeye hazırdır. Hiç utanmadan manda yönetimi ister. Haindir, kendi halkına karşı yabancı bir devletle işbirliği yapar. Dış bedhahların gözüne girmeye çalışır. Örneğin, İngiltere’yi memnun etmek için, millet aleyhine hatta yurtseverlere karşı, ülkeyi bölme pahasına her şeyi, ne istenirse yapmaya hazırdır. Tam anlamıyla yabancıya bağımlıdır, ülkenin savunması için bile yabancıya muhtaçtır, silahı bile ondan ister.
- Dış bedhahların tam güvenini kazanmıştır. Yabancılar onun hizmetlerinden, sağladığı kolaylıklardan son derecede memnundur. Ondan daha iyi bir hizmetkâr bulamayacaklarını düşünürler. Kendisini destekler, iktidarda kalmasını isterler.
- İç bedhah yabancıya karşı aşağılık duygusu içindedir, Avrupalıyı çok yüksek görür. Yurtseverlere, milliyetçilere, millî kuvvetlere düşmandır, onların vatan uğrundaki faaliyetlerini engellemeye çalışır; hatta dağıtılmalarını, tutuklanmalarını, sürülmelerini ister. Bunu yabancı bir devletten de talep edebilir. Vatan sevgisi yoktur. Yabancının ülke aleyhine her talebine, hatta ülkenin bölünmesi talebine bile boyun eğer.
- Yabancılardan hakaret görür, sorun yapmaz. Kullanılır, işi bitince atılacaktır.
- Zamanı gelir, ihanetlerinin cezasını görür.
___________________________________
[1] Tarihî verileri şu kaynaktan derledim: Turgut Özakman, 1881-1938 Atatürk, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Kronolojisi, Bilgi Yayınevi, İst., 1999.
Prof. Dr. Cihan DURA, 24 Ekim 2011