BİR DİRENİŞ PROJESİ: GAP
-1-Yeniçağ
14 Temmuz 2008
Giriş: Güneydoğu Anadolu Projesi Türkiyenin denetiminden nasıl çıkarıldı
1960ların sonlarına doğru, Batı ülkeleri ile kurduğu yakın işbirliğinin ve müttefik anlayışının kendisine zarar vermeye başladığını görmeye başlayan Türkiye Cumhuriyeti, Batıya muhtaç olmadan kalkınmanın ve gelişmenin yollarını arıyordu. Bu dönemde, Güneydoğu Anadolu topraklarının ortasından geçen ve çevresindeki arazileri bereketli birer havzaya dönüştürecek kapasitedeki Dicle ve Fırat nehirleri, bağımsız kalkınma hamlesinin en önemli unsurları olarak gündeme gelmeye başladı. Türkiyeyi bölgesel lider ve küresel bir güç haline getirecek atılım hamlesi olan Güneydoğu Anadolu Projesinin ilk adımı işte bu düşüncelerle atıldı. Ancak dünyanın en büyük dördüncü projesi olarak tanımlanan GAP, ilerleyen dönemde komşu ülkelerin ve Ortadoğu coğrafyasına Atlantik ötesinden uzanan ellerin çıkarlarıyla bağdaşmamaya başladı. 30 yılda tamamlanması öngörülen ve bittiğinde enerji, tarım, sanayi gibi alanlarda Türkiyeye tam bağımsızlığı sağlayacak olan bu proje Batıyı kaygılandırdı. Esas olan Sevrdi
Bu toprakların yeniden paylaşılabilmesi için, üzerinde yaşayan devletin ve milletin acziyet içinde olması gerekiyordu. Projenin ete kemiğe bürünmeye başladığı yıllarda, Türkiyenin Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bölücülük rüzgârları esmeye başladı. İlerleyen yıllarda, Irak işgali ile bölgeye yerleşen ABD, Türkiyenin kaderini değiştirecek GAP üzerinde söz sahibi olmaya çalıştı. ABDnin İsrail üzerinden yürüttüğü bu plan tıkır tıkır işlerken, Fırat ve Dicle havzalarının kullanımında denetim yetkisini talep eden AB de Türkiye ile müzakere sürecinden yararlanarak GAP bölgesine olan ilgisini en cüretkâr talepleriyle ortaya koymakta gecikmedi. Bütün bu çabalar, yıllar içinde meyvesini vermeye başladı. GAP için kurulan ve kamuya bağlı faaliyet gösteren GAP İdaresinin en kısa sürede lağvedilerek, yerine ABnin dayatmalarıyla Bölge Kalkınma Ajansının kurulması yönünde bir karar alındı. Bu karar, Güneydoğu Anadolu Projesini, Türkiyenin denetiminden çıkaracak en son ve en somut adım olarak da tarihe geçti.
GAP, Türkiyeyi emperyalistlerin hedefi yaptı
Bu dev proje, başta İsrail ve ABD olmak üzere bütün emperyalist güçlerin öncelikli hedefi. Zira Dicle ve Fırat demek, Ortadoğunun can damarı demek
Medeniyetin beşiği olarak bilinen bölge, Fırat ve Dicle sularının beslediği en verimli arazilerden oluşuyor. Türkiyenin yaklaşık onda birini de içine alan bu bölge, aynı zamanda insanlık tarihinin başladığı ve medeniyetlerin doğduğu topraklar olarak biliniyor. Coğrafyası ve nitelikleri ile tüm dünya ülkelerinin dikkatlerini üzerinde toplayan Verimli Hilal içindeki Türk toprakları, 28 yıl önce adı konulan bir proje ile Türkiyenin gündemini meşgul etmeye başladı. Zamanında Sümerlerin, Akatların ve Asurluların tarımda adeta mucizeler yarattığı, toprağın suya hasret kaldığı bölgede, Türkiye için yeni ve aydınlık bir dönemin müjdesini veren bu proje, bölgedeki 9 ili kapsayacak ve dünyanın en büyük dördüncü projesi olarak tarihe geçecekti.
10 yılda tamamlanacaktı
Geçmişi yaklaşık 3 bin yıl öncelere dayanan ve Fırat ve Diclenin sularıyla beslenen uçsuz bucaksız tarım arazilerinin ekonomiye kazandırılmasını öngören Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) 1980 yılında bu düşüncelerle doğdu. 1936 yılında Atatürkün talimatıyla ilk sinyallerini veren projenin, 10 yıl içinde tamamlanması planlandı. Master planları hazırlandı, çok sektörlü, sosyo-ekonomik bir bölgesel kalkınma planı olan GAP için Milli Güvenlik Kararı alındı. Çünkü GAP, 9.Cumhurbaşkanı Süleyman Demirelin ifade ettiği gibi milli bir projeydi ve Türkiyenin öz kaynaklarıyla başlatılan bu proje sadece ülkemiz için değil Ortadoğu coğrafyası için de çok büyük bir önem taşıyordu.
Ancak, Ortadoğu ve Kuzey Afrikadaki su havzaları içinde bu derece büyük bir potansiyele sahip tek havza olarak bilinen GAPta tek söz sahibinin Türkiye olmadığı kısa süre içinde anlaşıldı. Sınırlarımız içindeki bu toprakların, başta İsrail ve ABD olmak üzere emperyalist güçlerin öncelikli hedeflerinden biri olduğu netlik kazandı. Bu ilginin sebebi, sınır aşan su niteliğindeki Fırat ve Diclenin proje kapsamında değerlendirilecek olmasıydı. TüDEV Başkanı Prof. Dr. Abdulhaluk Çaya göre, Anadoludan Arap yarımadasına kadar uzanan coğrafyada, bölgenin su kaynakları olarak görülen iki nehir Fırat ve Diclenin Anadolu topraklarından geçmesi, GAPa ve Türkiyeye olan büyük ilginin en önemli nedeniydi. Bu coğrafi konumun, GAPın hayata geçirilmesiyle birlikte Türkiyeyi de hedef ülke haline getirdiğini belirten Çay, petrol zengini Ortadoğunun en zayıf yönü olan su kaynaklarına dikkat çekerek Yeni dünya düzeni tartışmalarında, 3.Dünya Savaşının sebebinin su kaynakları ve bu kaynakların kullanımı olacağı belirtilmektedir. GAP ve Türkiyenin önemi buradan gelmektedir diyor.
Türkiyeyi lider ülke yapacak bir proje
GAPın Türkiyeyi ekonomik ve siyasi açıdan güçlendireceğini ve ülkemizin Ortadoğudaki etkinliğinin artacağını belirten Prof. Dr. Abdulhaluk Çay, GAP gerçeği, Ortadoğu pazarını ellerinden kaçırmak istemeyen gelişmiş ülkelerin gelecekte Türkiyenin rekabetinden endişe duymalarına sebep olmaktadır diyerek, projenin küresel güçler açısından önemini şu sözlerle anlatıyor:
Türkiye güçlendikçe
GAP, uzun vadede, üzerinde bulunduğu bölgede büyük bir iktisadi potansiyel yaratacak ve bu elbette ki yakın komşularına yansıyacaktır. Bu ise ekonomistlerin vurguladığı gibi, otonom bir iktisadi güç alanı oluşması anlamına gelmektedir. Neticede Türkiyenin güney komşuları ile GAPın sürükleyeceği ekonomik işbirliği ve otonom yapılaşma kısa sürede gerçekleşebilecektir. Bu nedenle, GAP gerçeği, küresel güçlerin ve Ortadoğuyu bir pazar olarak gören ülkelerin endişe duymasına neden olmaktadır. Rusya Federasyonunun yavaş da olsa bölgeden çekilmesi, 1990 Kuveyt Buhranı, özellikle AB ve ABDnin bölgede otonom bir ekonomik yapılaşma istememeleri, GAP ile güçlenen Türkiyenin engellenmeye çalışılması sonucunu doğurmaktadır. Bugün AB ve ABD arasında Ortadoğuda bir nüfuz mücadelesi başlamış bulunmaktadır. 1990 Kuveyt buhranı ABDnin daha güçlü bir şekilde Ortadoğuya girmesini sağladı. Ancak GAP yakın gelecekte Türkiyenin de bu pazarda etkili bir biçimde rol oynamasına sebep olacağı endişesi dost veya düşman bazı ülkelerin GAPa soğuk bakmalarına neden oluyor. Bunun sonucu olarak da zaman zaman Türkiyeye karşı, başta komşuları olmak üzere Arap alemi tahrik edilmeye çalışılıyor. Su savaşları olacağı yönündeki iddialarla, Fırat ve Dicle gibi iki büyük nehri dizginlemiş olan Türkiye, başta güney komşuları olmak üzere Arap devletlerine hedef gösteriliyor.
Arap ırkçılığı
Özellikle Suriye ve Iraktaki iktidarlar, Avrupanın bu kesif propagandası altındalar. Ortaya atılan Kerkük senaryosu, Suriye ve Irakın suyunun Türkiye tarafından kesileceği iddiaları bunun açık örnekleri. Özellikle Arap milliyetçiliği ve bu iki ülkedeki Türk düşmanlığı ile beslenen Arap ırkçılığı, bu kesif propagandanın etkisi altında kalıyor. Türkiyenin bütün karşı koymalara ve engellere rağmen GAPı bitirmek zorunda olduğunu söyleyen Prof. Dr. Abdulhaluk Çaya göre, GAP sadece ekonomiye değil, Türk milli birlik ve bütünlüğüne de hizmet edecek bir proje
İlk adım Atatürk tarafından atıldı
Fırat nehri üzerinde tespit çalışmaları yapılması talimatı veren Atatürkün politikası, ilerleyen tarihlerde de imkânlar ölçüsünde sürdürülmeye çalışıldı.
Bölgenin ve Türkiyenin kaderini değiştirecek GAP için ilk somut adımlar, Atatürk döneminde atıldı. Fırat nehri üzerinde tespit çalışmaları yapılması talimatı veren Atatürkün bu politikası, ilerleyen tarihlerde de imkânlar ölçüsünde sürdürülmeye çalışıldı. Hedef, az yağış alan bölgede Fırat ve Diclenin sularıyla, sulama ve enerji üretimi yapılması ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinin tarıma dayalı ihracat haline getirilmesiydi. 1989 tarihinde entegre bir kalkınma projesine dönüştürülen GAPın, 2005 yılında tamamlanması öngörülüyordu. Daha sonra projenin bitiş tarihi 2010 yılına ertelendi. Yapılan değerlendirmeler, projenin kaynak sıkıntısı ya da bir takım etkenler nedeniyle planlanandan daha geç bir tarihte bitirilebileceği yönündeydi. Bu yönde en fazla çabayı gösterenlerden biri hiç kuşkusuz proje mimarlarından biri olan Süleyman Demireldi. Ancak GAPın en üst düzey önemine rağmen, projenin ancak yüzde 54ü tamamlanabildi. Bölgedeki toprak ve su kaynakları potansiyelinin tamamının, Türkiyenin hidrolojik enerji potansiyelinin ise dörtte birinin değerlendirilmesini hedefleyen GAP, bittiği zaman sadece tarım sektöründe değil, sanayi ve hizmet sektörleri ile diğer kesimlerde de olağanüstü kazançlara yol açacaktır. Bu bölgesel kalkınma, Türkiyeyi her bakımdan etkileyecek, bölgeden göçü engellediği gibi yarattığı istihdam olanakları ile ülkenin güvenliğine de büyük ölçüde hizmet edecektir. GAP projesinin yüzde 60ı sulamaya, kalanı ise enerji tesislerine ayrıldı. Bu proje ile milli ekonomiye Türkiyenin yıllık bütçesinin yüzde 25i kadar bir katkı sağlanması amaçlandı. Peki Türkiyeyi Ortadoğunun en güçlü ve en büyük ülkesi durumuna getirecek olan projeye komşu ülkelerin ve hatta AB ile ABDnin seyirci kalması beklenebilir miydi? Bu sorunun yanıtlarını uzmanlardan alacağız. Ancak öncelikle, ilk olarak 2005te bitmesi planlanan, daha sonra ise 2010 yılına ertelenen GAPta bugüne kadar nelerin yapıldığına kısaca bir göz atmak yerinde olacaktır.
Bugüne kadar neler yapıldı?
Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, Şanlıurfa ve Şırnak illerinin kapsadığı toplam 75 bin 358 kilometrekarelik GAP bölgesindeki proje için hazırlanan master planı çerçevesinde 13 büyük proje öngörülüyordu. 22 baraj ve 19 hidroelektrik santrali ile yılda 27 milyar kilovat saatlik enerji üretilmesi ve 1.7 milyon hektar alanın da sulanması hesaplanıyordu. Toplam maliyeti 32 milyar dolar olan GAP için bugüne kadar harcanan para yaklaşık 19 milyar dolar oldu. Planlanan 22 barajdan 15i tamamlandı, hidroelektrik santrallerinden ise sadece 8 tanesi bitirilebildi. Ulusal sanayici ve İşadamları Derneğinin 2008 tarihli GAP Raporunda Fırat ve Dicle Havzasının da dâhil edildiği bölgedeki projenin gelişim süreci ve teknik ilerlemeleri ayrıntılı bir şekilde ele alındı. Rapora göre GAPta, enerji projelerinde kurulu güç itibariyle yüzde 74 oranında gerçekleşme sağlandı. Karakaya, Atatürk, Birecik, Karkamış, Batman, Kralkızı ve Dicle Barajları ile Şanlıurfa Hidroelektrik santrali elektrik üretmeye başladı. USİADın raporunda, Türkiyenin şu an kullanılan hidroelektrik enerjisinin yaklaşık yüzde 45inin GAP barajlarında üretildiği vurgulandı. Bugüne kadar enerji sektörüne 16.4 milyar dolarlık katkı sağlayan GAPta, tarımsal sulamada hedeflenen gelişmenin çok gerisinde kalındı. Yaklaşık 300 bin hektarlık bir alana su götürüldü. Bölgenin ihracat miktarı da yıllar geçtikçe artmaya devam etti. 2004 yılında 1.5 milyar dolar olan bölge ihracatı, 2006 yılında 2 milyar 139 milyon dolara yükseldi. Sadece sulama amaçlı olan Kayacık, Hancağız ve Çamgazi Barajları bitirildi. Son olarak Ilısu Barajı ile ilgili tartışmalar da olumlu sonuçlandı. Projeye 2.1 milyar dolar dış kaynak kullanılırken, 1.5 milyar dolar da yap-işlet-devret modeliyle harcandı. Şu an ise GAPın tamamlanması için yaklaşık 13 milyar dolar daha harcanması gerekiyor.
-devam edecek-
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7 - SON-