Bir Direniş Projesi: GAP -1-

Tartışma Alanı

Bir Direniş Projesi: GAP -1-

İletigönderen tuba » Prş Tem 24, 2008 21:53

BİR DİRENİŞ PROJESİ: GAP
-1-Yeniçağ
14 Temmuz 2008

Giriş: Güneydoğu Anadolu Projesi Türkiye’nin denetiminden nasıl çıkarıldı

1960’ların sonlarına doğru, Batı ülkeleri ile kurduğu yakın işbirliğinin ve “müttefik” anlayışının kendisine zarar vermeye başladığını görmeye başlayan Türkiye Cumhuriyeti, Batı’ya muhtaç olmadan kalkınmanın ve gelişmenin yollarını arıyordu. Bu dönemde, Güneydoğu Anadolu topraklarının ortasından geçen ve çevresindeki arazileri bereketli birer havzaya dönüştürecek kapasitedeki Dicle ve Fırat nehirleri, ‘bağımsız’ kalkınma hamlesinin en önemli unsurları olarak gündeme gelmeye başladı. Türkiye’yi bölgesel lider ve küresel bir güç haline getirecek atılım hamlesi olan Güneydoğu Anadolu Projesi’nin ilk adımı işte bu düşüncelerle atıldı. Ancak dünyanın en büyük dördüncü projesi olarak tanımlanan GAP, ilerleyen dönemde komşu ülkelerin ve Ortadoğu coğrafyasına Atlantik ötesinden uzanan ellerin çıkarlarıyla bağdaşmamaya başladı. 30 yılda tamamlanması öngörülen ve bittiğinde enerji, tarım, sanayi gibi alanlarda Türkiye’ye tam bağımsızlığı sağlayacak olan bu proje Batı’yı kaygılandırdı. Esas olan Sevr’di…Bu toprakların yeniden paylaşılabilmesi için, üzerinde yaşayan devletin ve milletin acziyet içinde olması gerekiyordu. Projenin ete kemiğe bürünmeye başladığı yıllarda, Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde bölücülük rüzgârları esmeye başladı. İlerleyen yıllarda, Irak işgali ile bölgeye yerleşen ABD, Türkiye’nin kaderini değiştirecek GAP üzerinde söz sahibi olmaya çalıştı. ABD’nin İsrail üzerinden yürüttüğü bu plan tıkır tıkır işlerken, Fırat ve Dicle havzalarının kullanımında denetim yetkisini talep eden AB de Türkiye ile müzakere sürecinden yararlanarak GAP bölgesine olan ilgisini en cüretkâr talepleriyle ortaya koymakta gecikmedi. Bütün bu çabalar, yıllar içinde meyvesini vermeye başladı. GAP için kurulan ve kamuya bağlı faaliyet gösteren GAP İdaresi’nin en kısa sürede lağvedilerek, yerine AB’nin dayatmalarıyla “Bölge Kalkınma Ajansı”nın kurulması yönünde bir karar alındı. Bu karar, Güneydoğu Anadolu Projesi’ni, Türkiye’nin denetiminden çıkaracak en son ve en somut adım olarak da tarihe geçti.

GAP, Türkiye’yi emperyalistlerin hedefi yaptı…

Bu dev proje, başta İsrail ve ABD olmak üzere bütün emperyalist güçlerin öncelikli hedefi. Zira Dicle ve Fırat demek, Ortadoğu’nun can damarı demek…

Medeniyetin beşiği olarak bilinen bölge, Fırat ve Dicle sularının beslediği en verimli arazilerden oluşuyor. Türkiye’nin yaklaşık onda birini de içine alan bu bölge, aynı zamanda insanlık tarihinin başladığı ve medeniyetlerin doğduğu topraklar olarak biliniyor. Coğrafyası ve nitelikleri ile tüm dünya ülkelerinin dikkatlerini üzerinde toplayan “Verimli Hilal” içindeki Türk toprakları, 28 yıl önce adı konulan bir proje ile Türkiye’nin gündemini meşgul etmeye başladı. Zamanında Sümerlerin, Akatların ve Asurluların tarımda adeta mucizeler yarattığı, toprağın suya hasret kaldığı bölgede, Türkiye için yeni ve aydınlık bir dönemin müjdesini veren bu proje, bölgedeki 9 ili kapsayacak ve dünyanın en büyük dördüncü projesi olarak tarihe geçecekti.

10 yılda tamamlanacaktı
Geçmişi yaklaşık 3 bin yıl öncelere dayanan ve Fırat ve Dicle’nin sularıyla beslenen uçsuz bucaksız tarım arazilerinin ekonomiye kazandırılmasını öngören “Güneydoğu Anadolu Projesi” (GAP) 1980 yılında bu düşüncelerle doğdu. 1936 yılında Atatürk’ün talimatıyla ilk sinyallerini veren projenin, 10 yıl içinde tamamlanması planlandı. Master planları hazırlandı, çok sektörlü, sosyo-ekonomik bir bölgesel kalkınma planı olan GAP için Milli Güvenlik Kararı alındı. Çünkü GAP, 9.Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in ifade ettiği gibi “milli bir projeydi” ve Türkiye’nin öz kaynaklarıyla başlatılan bu proje sadece ülkemiz için değil Ortadoğu coğrafyası için de çok büyük bir önem taşıyordu.

Ancak, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki su havzaları içinde bu derece büyük bir potansiyele sahip tek havza olarak bilinen GAP’ta tek söz sahibinin Türkiye olmadığı kısa süre içinde anlaşıldı. Sınırlarımız içindeki bu toprakların, başta İsrail ve ABD olmak üzere emperyalist güçlerin öncelikli hedeflerinden biri olduğu netlik kazandı. Bu ilginin sebebi, sınır aşan su niteliğindeki Fırat ve Dicle’nin proje kapsamında değerlendirilecek olmasıydı. TüDEV Başkanı Prof. Dr. Abdulhaluk Çay’a göre, Anadolu’dan Arap yarımadasına kadar uzanan coğrafyada, bölgenin su kaynakları olarak görülen iki nehir Fırat ve Dicle’nin Anadolu topraklarından geçmesi, GAP’a ve Türkiye’ye olan büyük ilginin en önemli nedeniydi. Bu coğrafi konumun, GAP’ın hayata geçirilmesiyle birlikte Türkiye’yi de hedef ülke haline getirdiğini belirten Çay, petrol zengini Ortadoğu’nun en zayıf yönü olan su kaynaklarına dikkat çekerek “Yeni dünya düzeni tartışmalarında, 3.Dünya Savaşı’nın sebebinin su kaynakları ve bu kaynakların kullanımı olacağı belirtilmektedir. GAP ve Türkiye’nin önemi buradan gelmektedir” diyor.

Türkiye’yi lider ülke yapacak bir proje…

GAP’ın Türkiye’yi ekonomik ve siyasi açıdan güçlendireceğini ve ülkemizin Ortadoğu’daki etkinliğinin artacağını belirten Prof. Dr. Abdulhaluk Çay, “GAP gerçeği, Ortadoğu pazarını ellerinden kaçırmak istemeyen gelişmiş ülkelerin gelecekte Türkiye’nin rekabetinden endişe duymalarına sebep olmaktadır” diyerek, projenin küresel güçler açısından önemini şu sözlerle anlatıyor:

Türkiye güçlendikçe…
“GAP, uzun vadede, üzerinde bulunduğu bölgede büyük bir iktisadi potansiyel yaratacak ve bu elbette ki yakın komşularına yansıyacaktır. Bu ise ekonomistlerin vurguladığı gibi, otonom bir iktisadi güç alanı oluşması anlamına gelmektedir. Neticede Türkiye’nin güney komşuları ile GAP’ın sürükleyeceği ekonomik işbirliği ve otonom yapılaşma kısa sürede gerçekleşebilecektir. Bu nedenle, GAP gerçeği, küresel güçlerin ve Ortadoğu’yu bir pazar olarak gören ülkelerin endişe duymasına neden olmaktadır. Rusya Federasyonu’nun yavaş da olsa bölgeden çekilmesi, 1990 Kuveyt Buhranı, özellikle AB ve ABD’nin bölgede otonom bir ekonomik yapılaşma istememeleri, GAP ile güçlenen Türkiye’nin engellenmeye çalışılması sonucunu doğurmaktadır. Bugün AB ve ABD arasında Ortadoğu’da bir nüfuz mücadelesi başlamış bulunmaktadır. 1990 Kuveyt buhranı ABD’nin daha güçlü bir şekilde Ortadoğu’ya girmesini sağladı. Ancak GAP yakın gelecekte Türkiye’nin de bu pazarda etkili bir biçimde rol oynamasına sebep olacağı endişesi dost veya düşman bazı ülkelerin GAP’a soğuk bakmalarına neden oluyor. Bunun sonucu olarak da zaman zaman Türkiye’ye karşı, başta komşuları olmak üzere Arap alemi tahrik edilmeye çalışılıyor. Su savaşları olacağı yönündeki iddialarla, Fırat ve Dicle gibi iki büyük nehri dizginlemiş olan Türkiye, başta güney komşuları olmak üzere Arap devletlerine hedef gösteriliyor.”

Arap ırkçılığı…
“Özellikle Suriye ve Irak’taki iktidarlar, Avrupa’nın bu kesif propagandası altındalar. Ortaya atılan Kerkük senaryosu, Suriye ve Irak’ın suyunun Türkiye tarafından kesileceği iddiaları bunun açık örnekleri. Özellikle Arap milliyetçiliği ve bu iki ülkedeki Türk düşmanlığı ile beslenen Arap ırkçılığı, bu kesif propagandanın etkisi altında kalıyor.” Türkiye’nin bütün karşı koymalara ve engellere rağmen GAP’ı bitirmek zorunda olduğunu söyleyen Prof. Dr. Abdulhaluk Çay’a göre, GAP sadece ekonomiye değil, Türk milli birlik ve bütünlüğüne de hizmet edecek bir proje…

İlk adım Atatürk tarafından atıldı…

Fırat nehri üzerinde tespit çalışmaları yapılması talimatı veren Atatürk’ün politikası, ilerleyen tarihlerde de imkânlar ölçüsünde sürdürülmeye çalışıldı.
Bölgenin ve Türkiye’nin kaderini değiştirecek GAP için ilk somut adımlar, Atatürk döneminde atıldı. Fırat nehri üzerinde tespit çalışmaları yapılması talimatı veren Atatürk’ün bu politikası, ilerleyen tarihlerde de imkânlar ölçüsünde sürdürülmeye çalışıldı. Hedef, az yağış alan bölgede Fırat ve Dicle’nin sularıyla, sulama ve enerji üretimi yapılması ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin tarıma dayalı ihracat haline getirilmesiydi. 1989 tarihinde entegre bir kalkınma projesine dönüştürülen GAP’ın, 2005 yılında tamamlanması öngörülüyordu. Daha sonra projenin bitiş tarihi 2010 yılına ertelendi. Yapılan değerlendirmeler, projenin “kaynak” sıkıntısı ya da bir takım etkenler nedeniyle planlanandan daha geç bir tarihte bitirilebileceği yönündeydi. Bu yönde en fazla çabayı gösterenlerden biri hiç kuşkusuz proje mimarlarından biri olan Süleyman Demirel’di. Ancak GAP’ın en üst düzey önemine rağmen, projenin ancak yüzde 54’ü tamamlanabildi. Bölgedeki toprak ve su kaynakları potansiyelinin tamamının, Türkiye’nin hidrolojik enerji potansiyelinin ise dörtte birinin değerlendirilmesini hedefleyen GAP, bittiği zaman sadece tarım sektöründe değil, sanayi ve hizmet sektörleri ile diğer kesimlerde de olağanüstü kazançlara yol açacaktır. Bu bölgesel kalkınma, Türkiye’yi her bakımdan etkileyecek, bölgeden göçü engellediği gibi yarattığı istihdam olanakları ile ülkenin güvenliğine de büyük ölçüde hizmet edecektir. GAP projesinin yüzde 60’ı sulamaya, kalanı ise enerji tesislerine ayrıldı. Bu proje ile milli ekonomiye Türkiye’nin yıllık bütçesinin yüzde 25’i kadar bir katkı sağlanması amaçlandı. Peki Türkiye’yi Ortadoğu’nun en güçlü ve en büyük ülkesi durumuna getirecek olan projeye komşu ülkelerin ve hatta AB ile ABD’nin seyirci kalması beklenebilir miydi? Bu sorunun yanıtlarını uzmanlardan alacağız. Ancak öncelikle, ilk olarak 2005’te bitmesi planlanan, daha sonra ise 2010 yılına ertelenen GAP’ta bugüne kadar nelerin yapıldığına kısaca bir göz atmak yerinde olacaktır.

Bugüne kadar neler yapıldı?
Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, Şanlıurfa ve Şırnak illerinin kapsadığı toplam 75 bin 358 kilometrekarelik GAP bölgesindeki proje için hazırlanan master planı çerçevesinde 13 büyük proje öngörülüyordu. 22 baraj ve 19 hidroelektrik santrali ile yılda 27 milyar kilovat saatlik enerji üretilmesi ve 1.7 milyon hektar alanın da sulanması hesaplanıyordu. Toplam maliyeti 32 milyar dolar olan GAP için bugüne kadar harcanan para yaklaşık 19 milyar dolar oldu. Planlanan 22 barajdan 15’i tamamlandı, hidroelektrik santrallerinden ise sadece 8 tanesi bitirilebildi. Ulusal sanayici ve İşadamları Derneği’nin 2008 tarihli GAP Raporu’nda Fırat ve Dicle Havzası’nın da dâhil edildiği bölgedeki projenin gelişim süreci ve teknik ilerlemeleri ayrıntılı bir şekilde ele alındı. Rapora göre GAP’ta, enerji projelerinde kurulu güç itibariyle yüzde 74 oranında gerçekleşme sağlandı. Karakaya, Atatürk, Birecik, Karkamış, Batman, Kralkızı ve Dicle Barajları ile Şanlıurfa Hidroelektrik santrali elektrik üretmeye başladı. USİAD’ın raporunda, Türkiye’nin şu an kullanılan hidroelektrik enerjisinin yaklaşık yüzde 45’inin GAP barajlarında üretildiği vurgulandı. Bugüne kadar enerji sektörüne 16.4 milyar dolarlık katkı sağlayan GAP’ta, tarımsal sulamada hedeflenen gelişmenin çok gerisinde kalındı. Yaklaşık 300 bin hektarlık bir alana su götürüldü. Bölgenin ihracat miktarı da yıllar geçtikçe artmaya devam etti. 2004 yılında 1.5 milyar dolar olan bölge ihracatı, 2006 yılında 2 milyar 139 milyon dolara yükseldi. Sadece sulama amaçlı olan Kayacık, Hancağız ve Çamgazi Barajları bitirildi. Son olarak Ilısu Barajı ile ilgili tartışmalar da olumlu sonuçlandı. Projeye 2.1 milyar dolar dış kaynak kullanılırken, 1.5 milyar dolar da yap-işlet-devret modeliyle harcandı. Şu an ise GAP’ın tamamlanması için yaklaşık 13 milyar dolar daha harcanması gerekiyor.

-devam edecek-

Bölüm 2

Bölüm 3

Bölüm 4

Bölüm 5

Bölüm 6

Bölüm 7 - SON-
Kullanıcı küçük betizi
tuba
Üye
Üye
 
İletiler: 1113
Kayıt: Cmt Ara 29, 2007 21:09
Konum: Güneşin doğduğu yerden...

İletigönderen kaye » Cum Eki 24, 2008 9:18

Bu diziyi biliyorum, takip etmiştim.
Eklediğin için çok teşekkür ederim tuba..

...
Kullanıcı küçük betizi
kaye
Üye
Üye
 
İletiler: 1036
Kayıt: Pzr Oca 06, 2008 0:57

İletigönderen tunaboylu59 » Cum Eki 24, 2008 15:07

Çabuk unutan bir miletiz.tekrar önümüze koyup,paylaştığın için teşekkürler.Devamını bekleriz sabırsızlıkla.
Kullanıcı küçük betizi
tunaboylu59
Üye
Üye
 
İletiler: 40
Kayıt: Pzt Eyl 29, 2008 2:21

İletigönderen Türk-Kan » Cum Eki 24, 2008 16:13

tunaboylu59 yazdı:Çabuk unutan bir miletiz.tekrar önümüze koyup,paylaştığın için teşekkürler.Devamını bekleriz sabırsızlıkla.

Yazi dizisinin devami:


Bölüm 1

Bölüm 2

Bölüm 3

Bölüm 5

Bölüm 6

Bölüm 7 - SON-

tuba, cok tesekkürler :)
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

İletigönderen tuba » Cum Eki 24, 2008 16:15

Rica ederim :)

Türk-Kan, aynı anda eklemişiz bölümleri anlaşılan :)
Kullanıcı küçük betizi
tuba
Üye
Üye
 
İletiler: 1113
Kayıt: Cmt Ara 29, 2007 21:09
Konum: Güneşin doğduğu yerden...


Şu dizine dön: Devlet ve Siyaset

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 8 konuk

x