Bir Direniş Projesi: GAP -2-

Tartışma Alanı

Bir Direniş Projesi: GAP -2-

İletigönderen tuba » Prş Tem 24, 2008 21:58

BİR DİRENİŞ PROJESİ: GAP
-2-Yeniçağ
15 Temmuz 2008

Prof. Dr. Erol MANİSALI Uyarıyor: GAP yerine BOP uygulanacak

Ankara’ya taşınan hükümetlerin, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne Washington ve Brüksel’in gözü ile bakmaya başladığını ve GAP’ı bir kenara ittiğini söyleyen Manisalı, Güneydoğu’da “iktidar ve muhalefet sandalyelerine” yarışan siyasi partileri ABD ve AB’nin BOP operasyonuna hizmet etmekle suçluyor…

Prof. Dr. Erol Manisalı, Batı’nın GAP üzerindeki engellemelerini anlatırken, PKK terör örgütünün Batı tarafından GAP’ın önünü kesmek ve BOP’un yolunu açmak için başlatıldığını ileri sürüyor ve şu ifadeleri kullanıyor:

“Güneydoğu Anadolu Kalkınma Projesi, dünyanın sayılı bölgesel kalkınma girişimlerinden birisiydi ve halen de bu potansiyeli vardır. GAP, Güneydoğu Anadolu’da yalnız sulama ve elektrik enerjisi projesi değildir; çok geniş kapsamlı iktisadi, sosyal, kültürel ve siyasal bir projedir. Yalnız Türkiye için değildir. İran, Irak, Suriye, Lübnan ve Ürdün’e de etkisi vardır. Böylelikle, bölge ülkeleri arasında iktisadi işbirliği için bir öncü proje niteliğindedir.”

PKK’yı kullanıyorlar…
“Türkiye ve bölge ülkeleri arasında iktisadi ve siyasi işbirliğinin öncüsü olacak konumdadır. Ancak ABD, AB ve İsrail, GAP’ı sabote etmek için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. PKK terör örgütü Batı tarafından, GAP’ın önünü kesmek ve BOP’un yolunu açmak için başlatıldı. Batı, kredi ve yatırım konusunda GAP’a tamamen uzak durdu, projenin yürümesini istemedi. Ankara’nın isteğine rağmen teknik yardım vermedi. Çok ilginçtir, GAP’ın Ankara tarafından başlatılması ile PKK’nın silahlı eylemlere yönelmesi aynı tarihlere rastlar. PKK terörü, ABD ve AB tarafından desteklenmese ve GAP Ankara hükümetleri tarafından planlandığı gibi yürütülmüş olsa, sosyal devlet Güneydoğu’da etkili ve başarılı olacaktı.”

BOP operasyonuna hizmet…
Ankara’ya taşınan hükümetlerin, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne Washington ve Brüksel’in gözüyle bakmaya başladığını ve böylece sosyal devleti etkisiz hale getirirken GAP’ı da bir kenara ittiğini söyleyen Manisalı, Güneydoğu’da “iktidar ve muhalefet sandalyelerine” yarışan siyasi partileri ABD ve AB’nin BOP operasyonuna hizmet etmekle suçlarken, “Oysa Türkiye Cumhuriyeti’nin planladığı GAP, BOP’un önünü kesecek alternatif bölgesel işbirliği projesiydi ve Batı emperyalizmi, GAP’ın önünü kesti” değerlendirmesini yapıyordu.

Yabancı sermayeye havale…
Peki bu operasyon ve GAP’a yönelik engellemelerin hedefi neydi? Süreç nasıl işledi? Türkiye’deki iktidarlar bu sürece nasıl bilerek ya da bilmeyerek hizmet etti? Bütün bu soruların yanıtını sırasıyla alacağız.

Sürecin hedefi, Türkiye’yi ihya edecek GAP yerine ABD’nin Ortadoğu’da tartışmasız tek hakim olmasının önünü açacak BOP’un uygulanmaya başlanmasıydı. Bu sürece hizmet eden en önemli gelişme ise, tamamen Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin öz kaynaklarıyla başlatılan GAP’ın, özel sektöre ve yabancı sermayeye havale edilmesi oldu. GAP ve BOP, artık birbirinden ayrı düşünülemez iki proje haline geldi. Biri, Ortadoğu ve Orta Asya’nın lider ülkesi olmaya aday Türkiye’yi ihya edecek bir kalkınma hamlesi, diğeri ise Atlantik ötesinden bu coğrafyayı şekillendirmek amacıyla harekete geçen küresel emperyalist ABD’nin “Yeni Dünya Düzeni”nin formülüydü.

Hızla bitirilmeli…
GAP’ın BOP içinde yer alan stratejik bir bölgesel kalkınma projesi olduğunu ve Ortadoğu’nun sınırlarının değiştirilmesini öngören BOP’un Türkiye’deki önemli bazı illeri de GAP adı altında kapsadığını belirten USİAD Başkanı Fevzi Durgun, özellikle BOP’un merkezi olarak seçilen Diyarbakır’a dikkat çekerek şu değerlendirmeyi yapıyor:

“ABD, bu bölge genelindeki beklentilerini Irak’ın işgali ve bölgedeki sınırların değişeceği konusundaki resmi açıklamalarla açık bir şekilde ortaya koymuş ve aşama aşama yerleştirilmiştir. Kuzey Irak’ta yapılan ve planlanmakta olan yatırımlarla bölge çekim merkezi haline getirilmek istenmektedir. Bu durumun bölgeye komşu ülkelerde ve özellikle Türkiye’de sıkıntıları artıracağı açıktır. Sadece güvenlik ve ülkenin bütünlüğü nedenleriyle bile GAP hızla tamamlanmalı ve GAP bölgesi çekim alanı haline getirilmelidir.”

Global Senaryolar Sahnede!..

GAP’a uluslararası kuruluşların ve dış ülkelerin ilgisi gecikmedi. BM Kalkınma Programı, Dünya Bankası, AB, Dünya Su Konseyi ile İsrail’deki Tarım ve Kırsal Kalınma Bakanlığı Uluslararası Tarımsal Kalkınma İşbirliği Merkezi ile Dışişleri Bakanlığı, projeye doğrudan kaynak aktarımı ile müdahil olan başlıca merkezler oldu. Devamında ABD başta olmak üzere, Kanada, Fransa ve diğer fon kuruluşlarının finansal katkıları gündeme gelmeye başladı.

Sulama projelerinin tamamlanabilmesi için yaklaşık 300 bin hektarlık tarım arazisinin “Hükümetler arası işbirliği çerçevesinde uluslararası kredi sağlamak suretiyle” ihale edilmesi planlandı. 104 bin hektarlık sulama alanının yüzde 100 dış kredi ile gerçekleştirilmesi için 2000 yılı Şubat ayında İsrail ile protokol yapıldı, teknik ve mali müzakerelere ise 2002 yılında başlandı. Türkiye-Hollanda protokolü çerçevesinde de 70 bin hektarlık sulama alanındaki tesislerin gerçekleştirilmesi için Bakanlar Kurulu kararı çıkarıldı.

2010 yılında bitecekti…
1997 yılı, GAP’a uluslararası kuruluşların doğrudan katkılarının yoğunlaşmasının başlangıç tarihi olarak biliniyor. Bu tarihte BM Kalkınma Programı ile hazırlanan “GAP’ta Sürdürülebilir Kalkınma Programı” yürürlüğe girdi. ABD, Kanada, İsrail, Fransa ve bazı Avrupa ülkeleri ile Dünya Bankası, çeşitli oranlarda finansal katkı sağlamaya başladı.

GAP’ın en geç 2010 yılına kadar tamamlanması gerekiyordu. Ancak gerek MGK gerekse Bakanlar Kurulu’nda çeşitli tarihlerde alınan kararlara rağmen, projenin bir türlü ilerleme kaydedememiş olması, soru işaretlerini de beraberinde getiriyor. USİAD Başkan Danışmanı ve GAP konusunda uzman olan Dursun Yıldız’a göre, GAP’ın tamamlanma süresinin uzaması, planın hazırlanması sırasındaki global senaryoların, küresel yaklaşımların ve önceliklerin değişmesine ve bu değişimlerin de GAP’ın hedefleri açısından göz önünde bulundurulmasını gerekli kıldı. GAP’ın uygulandığı bölgeyi de içine alan BOP kapsamındaki uygulamaların, işgallerin ve çatışmaların, hem GAP hem de benzer kalkınma projelerini yeniden değerlendirme zorunluluğunu doğurduğunu söyleyen Yıldız, 21. yüzyıl başlarında Ortadoğu ve Avrasya üzerinde değişen küresel politikaları ve buna bağlı olarak Türkiye’yi ve bölgeyi kalkındıracak dev GAP programı üzerindeki baskıları şu sözlerle dile getiriyor:

Dış güçlerin hedefi…
“Avrasya’nın Batı için önemi giderek artmaktadır. Bu nedenle Türkiye’nin güvenlik, ekonomik ve siyasi istikrarı, sadece kendisi için değil, bölgenin geleceği açısından da önemli hale geliyor. Bölge güvenliğinin sağlanması, ulaştırma güzergâhları ile petrol ve doğalgaz boru hatlarının güvenliği açısından da son derece önemli. Özellikle ABD, bu amaçla, bir müttefik yaratma planları uygulamaya devam ediyor. İşte bu ihtiyaç, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde çeyrek yüzyıldır yaşanan terörün bitirilmesini de zorunlu hale getiriyor. GAP’ı da içine alan bölgedeki geri kalmışlığı kullanan ve uzun dönemdir süren uluslararası destekli talepler değerlendirildiğinde, bölgede ulusal politikaların uygulanmasının zorlaştığı görülmekte. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin ekonomik ve sosyal açıdan kalkınması ve gelişmesi, Türkiye’nin ve bölgenin güvenlik, ekonomik ve demokratik istikrarı için de zorunlu. Ancak uzun dönemdir bu stratejide, Türkiye’nin kapsam dışı bırakıldığı ve bölgede Türkiye’ye rağmen bazı planların yapıldığı açığa çıkmıştır. Bu değişim, GAP’ın yavaşlaması sonucunu ortaya çıkarmıştır.”

Batı emperyalizmi GAP’ı engelliyor

GAP’ın çekim alanı haline getirilmesi, tam bağımsız bir karar mekanizması için hiç zor olmasa gerek…Ancak, Türkiye, gerek dış gerekse iç politikasında, coğrafyasına yönelik okyanus ötesinden hazırlanan stratejilerin ve projelerin “taşeronu” olmaktan öteye geçemiyor gibi…

En stratejik bölge…
GAP bölgesi, tarihsel önemi, dünyanın en işlek ulaşım yolu olması ve iki nehrin sularıyla beslenmesi açısından, yeryüzünün en stratejik bölgelerinden biridir. Projeye gösterilen küresel ilgiyi anlayabilmek için, GAP’ı besleyen iki nehrin ve Türkiye topraklarının üzerinde oturduğu bu coğrafyanın özelliklerini iyi anlamak gerekiyor.

Geçmişte “Baharat Yolu”nun geçtiği bu bölgede silahlı güçlerin “güvenlik ve kontrol” kaygısı vardı. Bugün ise dünyanın merkezini ele geçirme ve Ortadoğu’nun zengin yer altı ve yerüstü kaynaklarına sahip olma sevdasındaki küresel güçlerin yaptığı planlarla gündemde…Bölgenin nehirleri olan Fırat ve Dicle’den yararlanmak isteyen küresel güçlere, dünya petrol rezervlerinin yüzde 65’inin burada olduğunu öğrenen yeni talipler de eklendi.

Soğuk Savaş döneminde, SSCB Suriye üzerinden bölgede kontrolü sağlamaya çalışırken, ABD ise İsrail üzerinden Türkiye’nin bereketli topraklarına uzanmaya başladı. İşte bu nedenle, İsrail’in kurulması, Ortadoğu’nun verimli havzalarının kaderini değiştiren en önemli olaylardan biriydi.

Her taşın altında ABD…
Soğuk savaş döneminde iki süper gücün en çetin yüzleşmelerinin yaşandığı Ortadoğu’da, 20. Yüzyılın başlarından itibaren ABD’nin ilgisinin arttığı bir gerçek. Bölgede Amerikan petrol şirketlerinin petrol arama çalışmalarıyla hız kazanan bu ilgi, dünyanın hakimi olmaya heveslenen bu ülkenin Ortadoğu için “Yeni Bir Dünya Düzeni” yaratma sürecine dönüştü.

Irak işgalinin esas nedeni…
I.Körfez Savaşı ile Irak’a giren ABD, bu tarihten itibaren bölgedeki emellerini gerçekleştirmek için Büyük Ortadoğu Projesi’ni uygulamaya koyuldu. Bölge, petrol ve doğalgaz kaynakları açısından olduğu kadar su kaynakları açısından da stratejik öneme sahipti. ABD’nin Irak işgali, bu nedenle sadece petrol kaynaklarına değil, su kaynaklarının yönetimine yönelik bir operasyon anlamını taşıyordu. Ortadoğu’daki sınırları değiştirmeye yönelik bu projenin tam ortasında ise Türkiye yer alıyordu. O halde ABD’nin İsrail üzerinden yürüttüğü BOP ve GAP arasındaki bağlantıyı incelemek için öncelikle İsrail’in Türkiye’den ve projeden beklentilerini, geleceğe yönelik hesaplarını analiz etmekte fayda var.

İsrail niçin kurulmuştu?...
Ortadoğu coğrafyasının Arap olmayan tek ülkesi İsrail’in kuruluşu, bu coğrafyanın kaderini etkileyen en önemli siyasi gelişmeydi. İsrail’in kurulmasıyla birlikte, GAP’ın da içinde olduğu bu bölgede sıcak çatışmalar hızlandı, Atlantik ötesi güçlerin manevra sahası ise genişledi. Çünkü İsrail’e su gerekiyordu. Tüm politikasını “Tevrat” ayetlerine göre belirlediğini iddia eden İsrail, giderek azalan su kaynakları ve Tevrat’ta adı geçen “kutsal topraklar”ın GAP bölgesini de içine alacak şekilde sınırlandırılması nedeniyle gözünü GAP’ın topraklarına dikti. Bu ülkenin GAP’ın oluşum aşamasında Dünya Bankası’ndan alınacak krediyi “engelleme” çabası, bugün farklı bir stratejiye dönüştü.

-devam edecek-

Bölüm 1

Bölüm 3

Bölüm 4

Bölüm 5

Bölüm 6

Bölüm 7 - SON-
Kullanıcı küçük betizi
tuba
Üye
Üye
 
İletiler: 1113
Kayıt: Cmt Ara 29, 2007 21:09
Konum: Güneşin doğduğu yerden...

Şu dizine dön: Devlet ve Siyaset

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 6 konuk

x