BİR DİRENİŞ PROJESİ: GAP
-2-Yeniçağ
15 Temmuz 2008
Prof. Dr. Erol MANİSALI Uyarıyor: GAP yerine BOP uygulanacak
Ankaraya taşınan hükümetlerin, Güneydoğu Anadolu Bölgesine Washington ve Brükselin gözü ile bakmaya başladığını ve GAPı bir kenara ittiğini söyleyen Manisalı, Güneydoğuda iktidar ve muhalefet sandalyelerine yarışan siyasi partileri ABD ve ABnin BOP operasyonuna hizmet etmekle suçluyor
Prof. Dr. Erol Manisalı, Batının GAP üzerindeki engellemelerini anlatırken, PKK terör örgütünün Batı tarafından GAPın önünü kesmek ve BOPun yolunu açmak için başlatıldığını ileri sürüyor ve şu ifadeleri kullanıyor:
Güneydoğu Anadolu Kalkınma Projesi, dünyanın sayılı bölgesel kalkınma girişimlerinden birisiydi ve halen de bu potansiyeli vardır. GAP, Güneydoğu Anadoluda yalnız sulama ve elektrik enerjisi projesi değildir; çok geniş kapsamlı iktisadi, sosyal, kültürel ve siyasal bir projedir. Yalnız Türkiye için değildir. İran, Irak, Suriye, Lübnan ve Ürdüne de etkisi vardır. Böylelikle, bölge ülkeleri arasında iktisadi işbirliği için bir öncü proje niteliğindedir.
PKKyı kullanıyorlar
Türkiye ve bölge ülkeleri arasında iktisadi ve siyasi işbirliğinin öncüsü olacak konumdadır. Ancak ABD, AB ve İsrail, GAPı sabote etmek için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. PKK terör örgütü Batı tarafından, GAPın önünü kesmek ve BOPun yolunu açmak için başlatıldı. Batı, kredi ve yatırım konusunda GAPa tamamen uzak durdu, projenin yürümesini istemedi. Ankaranın isteğine rağmen teknik yardım vermedi. Çok ilginçtir, GAPın Ankara tarafından başlatılması ile PKKnın silahlı eylemlere yönelmesi aynı tarihlere rastlar. PKK terörü, ABD ve AB tarafından desteklenmese ve GAP Ankara hükümetleri tarafından planlandığı gibi yürütülmüş olsa, sosyal devlet Güneydoğuda etkili ve başarılı olacaktı.
BOP operasyonuna hizmet
Ankaraya taşınan hükümetlerin, Güneydoğu Anadolu Bölgesine Washington ve Brükselin gözüyle bakmaya başladığını ve böylece sosyal devleti etkisiz hale getirirken GAPı da bir kenara ittiğini söyleyen Manisalı, Güneydoğuda iktidar ve muhalefet sandalyelerine yarışan siyasi partileri ABD ve ABnin BOP operasyonuna hizmet etmekle suçlarken, Oysa Türkiye Cumhuriyetinin planladığı GAP, BOPun önünü kesecek alternatif bölgesel işbirliği projesiydi ve Batı emperyalizmi, GAPın önünü kesti değerlendirmesini yapıyordu.
Yabancı sermayeye havale
Peki bu operasyon ve GAPa yönelik engellemelerin hedefi neydi? Süreç nasıl işledi? Türkiyedeki iktidarlar bu sürece nasıl bilerek ya da bilmeyerek hizmet etti? Bütün bu soruların yanıtını sırasıyla alacağız.
Sürecin hedefi, Türkiyeyi ihya edecek GAP yerine ABDnin Ortadoğuda tartışmasız tek hakim olmasının önünü açacak BOPun uygulanmaya başlanmasıydı. Bu sürece hizmet eden en önemli gelişme ise, tamamen Türkiye Cumhuriyeti Devletinin öz kaynaklarıyla başlatılan GAPın, özel sektöre ve yabancı sermayeye havale edilmesi oldu. GAP ve BOP, artık birbirinden ayrı düşünülemez iki proje haline geldi. Biri, Ortadoğu ve Orta Asyanın lider ülkesi olmaya aday Türkiyeyi ihya edecek bir kalkınma hamlesi, diğeri ise Atlantik ötesinden bu coğrafyayı şekillendirmek amacıyla harekete geçen küresel emperyalist ABDnin Yeni Dünya Düzeninin formülüydü.
Hızla bitirilmeli
GAPın BOP içinde yer alan stratejik bir bölgesel kalkınma projesi olduğunu ve Ortadoğunun sınırlarının değiştirilmesini öngören BOPun Türkiyedeki önemli bazı illeri de GAP adı altında kapsadığını belirten USİAD Başkanı Fevzi Durgun, özellikle BOPun merkezi olarak seçilen Diyarbakıra dikkat çekerek şu değerlendirmeyi yapıyor:
ABD, bu bölge genelindeki beklentilerini Irakın işgali ve bölgedeki sınırların değişeceği konusundaki resmi açıklamalarla açık bir şekilde ortaya koymuş ve aşama aşama yerleştirilmiştir. Kuzey Irakta yapılan ve planlanmakta olan yatırımlarla bölge çekim merkezi haline getirilmek istenmektedir. Bu durumun bölgeye komşu ülkelerde ve özellikle Türkiyede sıkıntıları artıracağı açıktır. Sadece güvenlik ve ülkenin bütünlüğü nedenleriyle bile GAP hızla tamamlanmalı ve GAP bölgesi çekim alanı haline getirilmelidir.
Global Senaryolar Sahnede!..
GAPa uluslararası kuruluşların ve dış ülkelerin ilgisi gecikmedi. BM Kalkınma Programı, Dünya Bankası, AB, Dünya Su Konseyi ile İsraildeki Tarım ve Kırsal Kalınma Bakanlığı Uluslararası Tarımsal Kalkınma İşbirliği Merkezi ile Dışişleri Bakanlığı, projeye doğrudan kaynak aktarımı ile müdahil olan başlıca merkezler oldu. Devamında ABD başta olmak üzere, Kanada, Fransa ve diğer fon kuruluşlarının finansal katkıları gündeme gelmeye başladı.
Sulama projelerinin tamamlanabilmesi için yaklaşık 300 bin hektarlık tarım arazisinin Hükümetler arası işbirliği çerçevesinde uluslararası kredi sağlamak suretiyle ihale edilmesi planlandı. 104 bin hektarlık sulama alanının yüzde 100 dış kredi ile gerçekleştirilmesi için 2000 yılı Şubat ayında İsrail ile protokol yapıldı, teknik ve mali müzakerelere ise 2002 yılında başlandı. Türkiye-Hollanda protokolü çerçevesinde de 70 bin hektarlık sulama alanındaki tesislerin gerçekleştirilmesi için Bakanlar Kurulu kararı çıkarıldı.
2010 yılında bitecekti
1997 yılı, GAPa uluslararası kuruluşların doğrudan katkılarının yoğunlaşmasının başlangıç tarihi olarak biliniyor. Bu tarihte BM Kalkınma Programı ile hazırlanan GAPta Sürdürülebilir Kalkınma Programı yürürlüğe girdi. ABD, Kanada, İsrail, Fransa ve bazı Avrupa ülkeleri ile Dünya Bankası, çeşitli oranlarda finansal katkı sağlamaya başladı.
GAPın en geç 2010 yılına kadar tamamlanması gerekiyordu. Ancak gerek MGK gerekse Bakanlar Kurulunda çeşitli tarihlerde alınan kararlara rağmen, projenin bir türlü ilerleme kaydedememiş olması, soru işaretlerini de beraberinde getiriyor. USİAD Başkan Danışmanı ve GAP konusunda uzman olan Dursun Yıldıza göre, GAPın tamamlanma süresinin uzaması, planın hazırlanması sırasındaki global senaryoların, küresel yaklaşımların ve önceliklerin değişmesine ve bu değişimlerin de GAPın hedefleri açısından göz önünde bulundurulmasını gerekli kıldı. GAPın uygulandığı bölgeyi de içine alan BOP kapsamındaki uygulamaların, işgallerin ve çatışmaların, hem GAP hem de benzer kalkınma projelerini yeniden değerlendirme zorunluluğunu doğurduğunu söyleyen Yıldız, 21. yüzyıl başlarında Ortadoğu ve Avrasya üzerinde değişen küresel politikaları ve buna bağlı olarak Türkiyeyi ve bölgeyi kalkındıracak dev GAP programı üzerindeki baskıları şu sözlerle dile getiriyor:
Dış güçlerin hedefi
Avrasyanın Batı için önemi giderek artmaktadır. Bu nedenle Türkiyenin güvenlik, ekonomik ve siyasi istikrarı, sadece kendisi için değil, bölgenin geleceği açısından da önemli hale geliyor. Bölge güvenliğinin sağlanması, ulaştırma güzergâhları ile petrol ve doğalgaz boru hatlarının güvenliği açısından da son derece önemli. Özellikle ABD, bu amaçla, bir müttefik yaratma planları uygulamaya devam ediyor. İşte bu ihtiyaç, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde çeyrek yüzyıldır yaşanan terörün bitirilmesini de zorunlu hale getiriyor. GAPı da içine alan bölgedeki geri kalmışlığı kullanan ve uzun dönemdir süren uluslararası destekli talepler değerlendirildiğinde, bölgede ulusal politikaların uygulanmasının zorlaştığı görülmekte. Güneydoğu Anadolu Bölgesinin ekonomik ve sosyal açıdan kalkınması ve gelişmesi, Türkiyenin ve bölgenin güvenlik, ekonomik ve demokratik istikrarı için de zorunlu. Ancak uzun dönemdir bu stratejide, Türkiyenin kapsam dışı bırakıldığı ve bölgede Türkiyeye rağmen bazı planların yapıldığı açığa çıkmıştır. Bu değişim, GAPın yavaşlaması sonucunu ortaya çıkarmıştır.
Batı emperyalizmi GAPı engelliyor
GAPın çekim alanı haline getirilmesi, tam bağımsız bir karar mekanizması için hiç zor olmasa gerek
Ancak, Türkiye, gerek dış gerekse iç politikasında, coğrafyasına yönelik okyanus ötesinden hazırlanan stratejilerin ve projelerin taşeronu olmaktan öteye geçemiyor gibi
En stratejik bölge
GAP bölgesi, tarihsel önemi, dünyanın en işlek ulaşım yolu olması ve iki nehrin sularıyla beslenmesi açısından, yeryüzünün en stratejik bölgelerinden biridir. Projeye gösterilen küresel ilgiyi anlayabilmek için, GAPı besleyen iki nehrin ve Türkiye topraklarının üzerinde oturduğu bu coğrafyanın özelliklerini iyi anlamak gerekiyor.
Geçmişte Baharat Yolunun geçtiği bu bölgede silahlı güçlerin güvenlik ve kontrol kaygısı vardı. Bugün ise dünyanın merkezini ele geçirme ve Ortadoğunun zengin yer altı ve yerüstü kaynaklarına sahip olma sevdasındaki küresel güçlerin yaptığı planlarla gündemde
Bölgenin nehirleri olan Fırat ve Dicleden yararlanmak isteyen küresel güçlere, dünya petrol rezervlerinin yüzde 65inin burada olduğunu öğrenen yeni talipler de eklendi.
Soğuk Savaş döneminde, SSCB Suriye üzerinden bölgede kontrolü sağlamaya çalışırken, ABD ise İsrail üzerinden Türkiyenin bereketli topraklarına uzanmaya başladı. İşte bu nedenle, İsrailin kurulması, Ortadoğunun verimli havzalarının kaderini değiştiren en önemli olaylardan biriydi.
Her taşın altında ABD
Soğuk savaş döneminde iki süper gücün en çetin yüzleşmelerinin yaşandığı Ortadoğuda, 20. Yüzyılın başlarından itibaren ABDnin ilgisinin arttığı bir gerçek. Bölgede Amerikan petrol şirketlerinin petrol arama çalışmalarıyla hız kazanan bu ilgi, dünyanın hakimi olmaya heveslenen bu ülkenin Ortadoğu için Yeni Bir Dünya Düzeni yaratma sürecine dönüştü.
Irak işgalinin esas nedeni
I.Körfez Savaşı ile Iraka giren ABD, bu tarihten itibaren bölgedeki emellerini gerçekleştirmek için Büyük Ortadoğu Projesini uygulamaya koyuldu. Bölge, petrol ve doğalgaz kaynakları açısından olduğu kadar su kaynakları açısından da stratejik öneme sahipti. ABDnin Irak işgali, bu nedenle sadece petrol kaynaklarına değil, su kaynaklarının yönetimine yönelik bir operasyon anlamını taşıyordu. Ortadoğudaki sınırları değiştirmeye yönelik bu projenin tam ortasında ise Türkiye yer alıyordu. O halde ABDnin İsrail üzerinden yürüttüğü BOP ve GAP arasındaki bağlantıyı incelemek için öncelikle İsrailin Türkiyeden ve projeden beklentilerini, geleceğe yönelik hesaplarını analiz etmekte fayda var.
İsrail niçin kurulmuştu?...
Ortadoğu coğrafyasının Arap olmayan tek ülkesi İsrailin kuruluşu, bu coğrafyanın kaderini etkileyen en önemli siyasi gelişmeydi. İsrailin kurulmasıyla birlikte, GAPın da içinde olduğu bu bölgede sıcak çatışmalar hızlandı, Atlantik ötesi güçlerin manevra sahası ise genişledi. Çünkü İsraile su gerekiyordu. Tüm politikasını Tevrat ayetlerine göre belirlediğini iddia eden İsrail, giderek azalan su kaynakları ve Tevratta adı geçen kutsal toprakların GAP bölgesini de içine alacak şekilde sınırlandırılması nedeniyle gözünü GAPın topraklarına dikti. Bu ülkenin GAPın oluşum aşamasında Dünya Bankasından alınacak krediyi engelleme çabası, bugün farklı bir stratejiye dönüştü.
-devam edecek-
Bölüm 1
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7 - SON-