BİR DİRENİŞ PROJESİ: GAP
-6-Yeniçağ
19 Temmuz 2008
AKP, GAP İdaresini Lağvederek Sistemi Değiştirdi
Kalkınma ajansları Türkiyeyi eyaletlere bölme planı
Eski Devlet Bakanı Abdüllatif Şener, GAP bölgesinde 3 kalkınma ajansı kurulacağını söylüyordu. Geniş yetkilere sahip bu ajanslar, ulus-devlet yapımız için bir tehdit olarak görülüyor
Devlet Bakanlığı ve Başbakan Yardımcılığı yapan Abdüllatif Şener, Türkiye genelinde kurulması planlanan 27 bölgesel kalkınma ajansı hakkında bilgi verirken, GAP Bölge Kalkınma İdaresine de atıfta bulunuyor. Kalkınma Ajansları Kanunu kapsamında, GAP bölgesinde 3 tane kalkınma ajansı kurulacağını söyleyen Şener, bölgesel kalkınma hedefi ile başlatılacak proje seferberliğinde GAPın önemini vurgularken GAP bölgesinde yatırım yapmanın avantajlarına değiniyor ve bölgenin Ortadoğu pazarına yakınlığına işaret ediyordu.
AB istedi diye
AKP Hükümetinin bu kadar önem verdiği ve ABnin de Türkiyeye her fırsatta dayattığı bölgesel kalkınma ajanslarının mantığı neydi ve GAP ile bağlantısı nereden geliyordu? Resmi Gazetenin 8 Şubat 2006 günlü sayısında Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun adını taşıyan 5449 sayısı verilmiş yeni bir yasa yayımlandı. Toplam 32 maddeden oluşan bu yasa ile Türkiye toprakları 26 bölgeye ayrıldı. Ankara, İstanbul ve İzmir illeri kendi başlarına birer bölge sayıldı; diğer bölgeler iki ve daha çok sayıda ili kapsayacak biçimde oluşturuldu. Yasa, her bölgede birer kalkınma ajansı adı verilen bir yönetim birimi kurulmasını öngörüyordu. Kurulan yapı Avrupa Birliğinin isteği üzerine gündeme gelmiş ve yasa bu istek nedeniyle çıkarılmıştı. Bu arada, 1989da 15 yıllığına kurulan GAP Bölge Kalkınma İdaresinin görev süresi bitmek üzereydi. Yapılan bir düzenlemeyle, kurumun görev süresi 2004 tarihinde 3 yıllığına uzatıldı.
Bölge İdaresine iptal
6 Kasım 2007de görev süresi dolan idareye, 5 yıl daha süre tanındı. Bu süre içinde, Kalkınma Ajansları, Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkındaki Kanun çıkarıldı. Bu sayede GAP İdaresi lağvedilerek, yerine kamu kuruluşu niteliğinde olmayan bölge kalkınma ajansları kuruldu.
Parçalama projesi
Geniş yetkilerle donatılan ajanslar, Türkiyeyi eyaletlere bölerken, özellikle ulus-devlet yapısının bekasına yönelik endişe taşıyan kesimler, projenin Türkiyede federalizmin altyapısını oluşturacak önemli bir adım olduğu konusunda görüş bildirmeye başladılar. Kalkınma ajansları, Türkiyenin gündemine ilk kez AB sürecinde getirilmedi. Osmanlı döneminde de benzer bir proje yine Batı tarafından önerilmişti.
Sadrazam Sait Halim Paşa da AKPli miydi?
Kemal Cabioğlunun Ekonomide Kurtuluş Savaşı adlı kitabında 20 Haziran 1913 tarihinde Osmanlının Avrupa baskısı ile yayımladığı bir genelgeye yer veriyor. Sadrazam Sait Halim Paşanın genelgesinde özellikle şu maddeler çok dikkat çekiciydi:
Madde 1: Geçici vilayet kanununa göre, vilayet meclislerine, mahalli işler için karar alma yetkisi verilmiştir. Vilayetlerin ayrıca bütçeleri olacaktır. Memurların görev ve yetkileri geliştirilmiştir.
Madde 9: Bu kararname ile vilayet merkezlerine geniş ölçüde borçlanmak imkânı sağlanmıştır.
Madde 10: Fransız Bomparti Paşanın başkanlığı altında, her vilayete oraya ne kadar jandarma gerektiğini tespit etmek üzere müfettişler yollanmıştır.
Yıllar sonra
Sait Halim Paşanın genelgesinden yıllar sonra AKP iktidarınca hazırlanan projeye göre, ajansların hizmet vereceği bölgeler, Ankara ile değil ABnin başkenti Brüksel ile doğrudan bağlantı kurabilecektir. Yatırım ve projeler için kaynaklar, yabancı ülkelerden ve AB fonlarından bağımsız girişimle sağlanabilecek, kısacası Türkiye Cumhuriyeti tam anlamıyla federatif bir yapıya dönüşecektir. Eyalet sistemini öngören Bölgesel Kalkınma Ajanslarının kapsadığı iller konusunda açıklama yapılırken, Türkiyenin 12 bölgeye ayrıldığı duyuruldu. İlk etapta İzmir, Adana ve Mersinde kurulması öngörülen ajanslar için kararnameler çıktıktan sonra, en geç bir ay içinde Kalkınma Kurulunun toplayacağı ve ajans temsilcilerini belirleyeceği bildirildi.
Ajansların gündeme getirilmesi, 25 Nisan 2003 tarihli Kamu Yönetimi Temel Kanunu taslağının 25 maddesi ile oldu. Bu maddede Bölge Kalkınma Ajanslarının kurulması öngörülüyordu. Bu girişim, o dönem kamuoyunun büyük tepkisini topladı. Öyle ki, AKP hükümeti geri adım atarak, yasa tasarısını parçalara ayırdı.
Ülkemizin yer altı ve yerüstü kaynakları talan ediliyor
Tüzel kişiliğe sahip olacak kalkınma ajanslarının, özel hukuk çerçevesinde çalışacağı bildiriliyordu. Bölgelere yabancı sermaye çekmek amacıyla faaliyet yürütecek ajanslar, geniş kamu yetkileriyle donatıldıkları halde özel hukuka tabi olacak ve yabancı sermayenin başvuru işlemlerinde tek yetkili merci olarak çalışacaktı.
Ulusal düzeyde koordinasyonu Devlet Planlama Teşkilatı tarafından sağlanacak olan bu ajansların bir başka amacı, yerel yönetimlerin planlama ve proje çalışmalarına teknik destek sağlamaktı. Kurulduğu bölgelerde, kırsal kalkınma kapasitesini artırmaya yönelik çalışmalar yapacağı açıklanan ajansların, bu kapsamdaki projelere destek vermesi bekleniyordu.
Türkiye Cumhuriyetinin milli devlet karakterini büyük ölçüde değiştirecek bu atılım, AKP iktidarının federalizm doğrultusunda attığı en büyük adımlardan biri olarak tarih sayfalarına geçti. 2006 yılında Kalkınma ajanslarının kuruluşuyla ilgili yasa tasarısını Meclis gündemine getiren AKP, Osmanlıya 1913 yılında Avrupa ülkeleri tarafından dayatılan bir projenin gönüllü taşeronluğunu üstleniyordu.
Para ABden gelecek
Ajans gelirlerinin bir kısmı devlet bütçesinden sağlanacak, devlet kuruluşlarında çalışan memurlar ajanslarda görev alabilecekti. Yabancı sermaye için kurulduğu söylenen bu ajanslar, aynı zamanda bulundukları bölgelerin kalkınma planlarını da hazırlayacaktı. Bölgeler arası rekabet anlayışına dayanan yasa tasarısı ile kurulacak ajansların denetim mekanizması da özel sektörün ve ABnin tekelinde olacaktı. Türkiyenin yer altı ve yerüstü doğal kaynaklarının talan edilmesine, emek-sermaye çatışmasının çıkmasına ve milli kaynakların AB sermaye çevrelerine peşkeş çekilmesine olanak sağlayan bu yasa tasarısı ile Ankaranın etkinliği neredeyse sıfıra inecek, merkezi yönetimden, yerinden yönetim sistemine hızlı bir geçiş yaşanacaktı.
Türkiyeye yönelik AB ve ABD dayatmalı federasyon baskılarına hız kazandırması beklenen kalkınma ajanslarının, özellikle GAP ve dolayısıyla en hassas bölgelerimizden biri olan Güneydoğu Anadolu ile ilgili faaliyetleri ise başlı başına bir tez konusudur. Hemen her icraatları ve söylemleriyle Türk yargısının önüne çıkmaya alışmış yerel yöneticilere Türkiyenin milli kaynaklarını kullanma konusunda sınırsız yetkiler tanıyacak bu yasa tasarısı ile Türkiye tam anlamıyla bir felakete sürüklenmektedir. Buna en somut örnek ise, Diyarbakırın DTPli belediye başkanı Osman Baydemirin söylediği Şırnakta çıkarılan kömür, Batmanda çıkarılan petrol ve GAPtaki barajlardan elde edilen enerji gelirinin bir kısmı bölgede kullanılmalıdır sözleridir.
Geleceğimize tehdit
Bölgesel kalkınma ajanslarının, ülkemizde uygulamaya konmak istenen yerelleşme politikalarının etkili bir aracı olduğunu söyleyen USİAD Başkanı Fevzi Durgun, bu ajansların örnek alındığı Batılı ülkeler ile Türkiye şartlarının birbirinden çok farklı olduğunu belirterek, ajansların Türkiyeye getireceği olumsuzluklar konusunda şu değerlendirmeleri yapıyor:
Bu modelin uygulandığı ülkelerin koşulları bizden çok farklı. Kaldı ki bu ülkelerde de arzu edilen sonuçları vermediği görülmüştür. Bölgesel Kalkınma Ajansları kurulduktan sonra GAP Bölge Kalkınma İdaresinin kapatılması karara bağlanmış, ancak bu tarih uzatılmıştır. GAP bölgesinin de diğer bölgeler gibi bu kalkınma ajansları modeli ile kalkınması planlanmıştır. Ancak bu modelin ABnin ısrarla üzerinde durduğu bölgeler arası gelişmişlik farkının azaltılmasında etkili olacağından kuşku duyulmaktadır. Bu model ülkemizin ulus devlet bütünlüğünü tehdit eden bir ortamın oluşmasına katkıda bulunabilecek bir modeldir. Bu nedenle, bu alandaki uygulamalar dikkatle takip edilmelidir.
Gap bölgesinde istikrarsızlık körükleniyor
ABnin Fırat ve Dicle suları ile bu iki nehir üzerindeki barajlar, sulama tesisleri ve dolayısıyla GAP projesinin uluslararası bir yönetime devri konusundaki beklentisi, Türkiyenin yalnızca ekonomik problemi değil, aynı zamanda güvenliğini ve üniter yapısını da yakından ilgilendiren hayati bir mesele.
ABD, kabadayı
BOP kapsamında Irakı işgal ederek Ortadoğu coğrafyasına fiili olarak yerleşen ABD, bölgenin geleceğine dair tüm hayati kararlarda tek söz sahibi gibi davranırken, Türkiyenin komşu ülkelerinde okyanus ötesinden planlanan ve uygulanan operasyonlar da GAP projesini direkt olarak ilgilendirmektedir. Irakın toprak bütünlüğü üzerindeki tehditler, ülkenin kuzeyinde ve doğal olarak Türkiyenin güneydoğusunda ABD eliyle kurulan suni bir Kürt devleti yapılanması, İsrailin Arap ülkelerine yönelik saldırgan tutumu ve bu arada Avrasya coğrafyasındaki renkli darbelerin yol açtığı sürpriz siyasi gelişmeler, Türkiyeyi ve dolayısıyla da GAP projesini yakından alakadar etmektedir.
GAP bir pırlanta
Ortadoğu coğrafyasındaki su, ne yazık ki sadece bu coğrafyanın sakinlerini değil, su ve diğer enerji kaynaklarının giderek daha fazla tükendiği yönünde endişe yaşayan Batıyı da ilgilendirmektedir. Bölge ülkelerinin, küresel güçlerin emperyalist kolları ile kuşatılmasının yegâne nedeni, bu enerji kaynakları ve su zenginliğinden başka bir şey değildir. Bu da beraberinde, Türkiye topraklarındaki en stratejik bölgelerin, yabancı sermayenin hizmetine sınırsız açılması sürecini getirmiştir. GAP bölgesine komşu olan topraklarda siyasi ve askeri açıdan yaşanan hareketli yıllar, Türkiyeyi farklı şekillerde etkilemiştir. Bölgedeki siyasi ve ekonomik istikrarsızlık dönemi, GAPı siyasilerin gündeminde en alt sıralara düşürmüştür. Bazı stratejistlere göre ise, Güneydoğu Anadolu Bölgesi ile sınırdaş ülkelerde son yirmi yıldır tırmandırılan problemler, küresel güç odaklarının bu topraklardaki enerji ve su kaynaklarına hâkim olma politikalarının bir uzantısından başka bir şey değildir.
Düşman tek değil
GAP bölgesindeki istikrarsız durum, Türkiyenin bu projeyi tamamlamasına engel olmakta, Türkiyenin bu zaafından yararlanan yabancı sermaye soluğu Anadolu topraklarında almakta ve bu arada AB-ABD-İngiltere ile İsrail ortaklı bazı projeler de eşzamanlı olarak yürütülmektedir. ABnin Türkiye ile ucu açık müzakerelerinde su konusunu sinsice gündeme getirmesi ise bu sürecin bir parçasıdır. ABnin GAP bölgesine yönelik stratejisinin bugünkü adı; Kalkınma Ajansları dır.
-devam edecek-
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 7 - SON-