Oy verdikleri partiyi takım tutar gibi destekliyorlar.
Yanlışı doğruyu asla sorgulamıyorlar.
Biatsa biat, itaatse itaat diyorlar.
Dağa, taşa ismini koyuyorlar. Dokunmayı ibadet addedip peygambere benzetiyorlar.
Adına şükür namazı kılınmalı diyorlar,
-haşa- bir de "Allah'ın tüm vasıflarını taşıyor." diye övünüyorlar.
"Allah okumuşların şerrinden bizi korusun!" diye dua da ediyorlar. Kul hakkı yiyerek torpille işe adam almayı Allah'ın emri diye savunuyorlar.
Sen bunları eleştirdiğinde ise Müslümanlığı kesinlikle sana bırakmıyorlar.
***
Anayasa değişikliği için referandum yapıyorlar. Bunu da: "Bu ülkede bir daha darbelerin yaşanmaması, ülkenin geleceğinin karartılmaması için, demokrasinin kesintiye uğramaması için 'Evet' diyoruz.'' söylemleriyle savunuyorlar.
CHP'yi de "yargı ve bürokratik iktidarla" özdeşleştiriyorlar.
Hayır diyenlerin "Darbe anayasasını savundukları gerekçesiyle darbeci olduğunu" öne sürüyorlar.
Aralarında aydın, yazar, hukukçu, sanatçı, öğretim üyesi ve siyasîlerin bulunduğu bir grupça, "Yetmez ama evet!" söylemiyle alkışlanıyorlar.
Sonrasında darbe girişiminde bulunan hocaefendilerinin "İmkân olsa, mezardakileri bile kaldırarak, o referandumda 'Evet' oyu kullandırmak lâzım." beyanıyla destekleniyorlar.
Referandum sonucunu "Millet darbe yaptı." diye gazetelerde manşetlerle kutluyorlar. "Dünyanın dört bir yanından, Okyanus Ötesi'nden bu sürece destek veren tüm kardeşlerimi de kutluyorum." diye selâm yollamayı ihmal etmiyorlar.
***
Kimsenin ne olduğunu bilmediği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi için sandık kuruyorlar.
Karşı çıkanları darbeci, terörist, hain ilân ediyorlar. Kendi zihniyetleri dışında herkesi küçümsüyor, fikirlerini yok sayıyorlar.
Yargıya hesap vermedikleri gibi yargıyı sopa hâline getiriyorlar.
Ama sorsan "Türkiye bir hukuk devleti" diyorlar.
Oysa sanatı, sanatçıyı hor görüyorlar.
Andımızdan rahatsız oluyorlar.
"Türk'üm" demeyi ırkçılık sayıyorlar.
"Milliyetçiliği ayaklar altına aldık." itiraflarına rağmen "Yerli ve milliyiz." diye övünüyorlar.
***
Tekel'i Türk Telekom'u, limanları, şeker fabrikalarını elden çıkarıyorlar.
Faiz ve enflasyonun yüzde 20, resmî kayıtlara göre işsizliğin yüzde 11 olduğu ülkede, poşetleri bile 25 kuruşa satıyorlar.
Bir otomobilden ÖTV, MTV, KDV ve araç tescili adı altında yüzde 140 vergi alıyorlar.
Sanki ceplerinden vermiş gibi köprü yaptık, havalimanı açtık diyorlar.
Açlıktan, işsizlikten, parasızlıktan, iyi ya da kötü ülkede yaşanan her şeyden mesul olmalarına rağmen dış güçleri suçluyorlar.
Hakkını isteyen EYT'lilere ekonomik savaşı örnek gösteriyorlar.
İş kendilerine gelince durum değişiyor, itibardan tasarruf olmaz diyorlar.
Fakat itibarı, uçakların sayısı, sarayların büyüklüğü, makam araçlarının lükslüğü sanıyorlar.
Kimi zaman ise ekonomideki bozulmayı kabul etmeyip ekonomi çok iyi diyorlar. Yersen!
***
Tarımı, hayvancılığı bitirip saman, nohut, mercimek börülce ithal ediyorlar.
Şarbonlu sığırları kontrol etmeden alıyorlar.
Asgari ücretten vergi alınmasın teklifini reddediyorlar.
Oysa lafa geldi mi hak, hukuk ve adaleti dillerinden düşürmüyorlar.
Yaptıkları bütçede, faize ödenen parayı eleştirenlere ise terörist diyorlar.
***
Ağızlarını her açtıklarında AKP ile koalisyonlardan kurtulduk diye övünüyorlar.
Oysa 18 yıllık AKP iktidarında her seçimde farklı ve yeni ortaklıklar yapıyorlar.
Kimi zaman Habur'da davullu zurnalı teröristlerin karşılanmasına izin veriyorlar, kimi zaman "Allah Türk dilini kahretsin" diyenlerle "megri megri"yi söylüyorlar.
Kimi zaman BBP, Saadet ya da şimdi olduğu gibi MHP ile ittifak yapıyorlar.
Bununla beraber anlamak isteyene arada, "Bir ortak yanımız vardı. İnanın bana, aynı menzile giden farklı yollardan biri.." sözleriyle aslında çok şeyi anlatıyorlar.
Ortaklar ve isimler değişse de asla değişmeyen Türk düşmanı, Atatürk ve devlet düşmanı kim varsa onların söylemlerini görmez ve duymazlıktan geliyorlar.
Körler sağırlar bir birini ağırlar modelini dünyada ilk ve tek olarak ülkemizde başarıyla uyguluyorlar.
Emeği geçenleri tebrik ederim!