BİR MİLLET UYANIYOR
Nizamettin Nazif Tepedenlioğlu’nun 1933 yılında sözettiği ‘uyanış’ değil bu.
Ne de Atilla İlhan’ın ‘uyandı uyanacak’ dediği.
Onların sözetikleri benim de içinde olduğum ‘millet’ de uyanacak kuşkusuz.
Ne ki, şu anda henüz ‘kış uykusu’ndadır.
Fransız Milleti’nden sözedeceğim.
Fransız Milleti uyanıyor.
Ne de olsa, bizden deneyimlidirler.
İki gün önce, Paris’te haftalık bir dergi basılmış ikisi polis olmak üzere oniki kişi öldürülmüştü.
Olaydan iki saat sonra, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, başbakan ve bakanlar olay yerine koştular.
Cumhurbaşkanı ‘ulusal birlik’ çağrısı yaptı.
Sonra, sırasıyla ülkede ‘ulusal yas’ ilan edildi.
Tüm okullarda ‘saygı duruşu’ yapılmasına karar verildi.
Futbol maçları bile ‘saygı duruşu’ yapılmadan başlamayacak artık.
5-6 milyon müslümanın yaşadığı Fransa’da, tüm imamların cuma hutbelerinde saldırıyı kınamalarına yönelik ‘hutbe’ okumaları kararlaştırıldı.
Saldırıyı yapanlar hemen yakalandılar.
Onların kimlerle ilişkili oldukları Fransız polisi tarafından zaten bilinmektedir.
Tüm basın yayın kuruluşları saldırıyı kınadılar.
Fransız halkı evde, sokakta ; ama ayakta.
Sözün kısası, ‘Bir Millet Uyanıyor’.
Bu millet uyanır.
Sayfayı çevirip, benim de içinde bulunduğum ‘millet’in haline bakılabilir.
‘Devlet’in başı’nın uluslararası etnik ve köktendinci terörist gruplarla ‘ilişkisi’ var.
Askeri, polisi ‘can derdine’ düşmüş.
Ülkenin belli yerlerine ‘polis’ giremiyor.
Konsolosları tüm çalışanları ile birlikte ‘esir’ düşebiliyorlar.
Polis ‘sahte belge’ düzenlemekle meşgul.
Savcı ve yargıçlar ‘örgüt mensubu’..
Milletvekili ve bakanlar ‘yolsuzluk’ batağına saplanmışlar, kımıldayamıyorlar.
Kıpırdadıkça batıyorlar.
Siyasal partiler ‘ayak oyunları’ için biribirleriyle yarışıyorlar.
Ülke tam anlamıyla ‘bahtı kara maderini’n kurtarılması arayışı içindedir.
‘Umut tüccarları’, ‘umudumunuz yitirmeyin’ diye ‘fetva’ vermektedirler.
Yitirmeyelim de, kim ‘ne ‘yapacağını söylesin o zaman ?
Yakında seçim olacak diye kimse kimseyi aldatmasın.
Dana, kuyruğu kopma pahasına ipini koparacağını ilan ediyor ; öküz yemliği bırakmamakta kararlı.
Fino da ‘dünyadan habersiz’, evin güvenliğini kendisinin sağlayabileceğini sanıyor.
Bu ‘tevekkül’, bu ‘aymazlık’, bu ‘vurdumdymazlık’ nereye kadar ?
Evet ‘Fransız milleti’ uyanıyor.
Çok ‘kurban’ da verebilirler.
Ama, öldürülen her ‘insan’ının ‘katili’, kim olursa olsun, ya canlı yakalanacak ya da ‘alnından vurulacaktır’.
‘Faili meçhul’ Fransa’da olmaz.
Fail bulunur ve cezasını da çeker.
‘Uyanık olmak’ da, bundan başkası değildir zaten..
Habip Hamza Erdem